ص ل ح

KÖK HARFLER: ص ل ح

ANLAM: 

صَلَحَ / صَلُحَ : Salim, hayırlı, makul bir halde olmak, bir düzen halinde olmak. (Bir kişi veya şey) gelişmek; hayırlı, doğru, adil, erdemli, iffetli veya dürüst olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
صَلَحَ fiil-I 2 Doğru oldu, salih oldu 13/23
أَصْلَحَ fiil-IV 28 Islah etti, düzeltti, aralarını buldu, anlaştırdı 21/90
صَالِحٌ isim 127 Doğru olan, salih olan 5/84 Müennes: صَالِحَةٌ
صَالِحٌ isim 9 Salih a.s. 7/77
صُلْحٌ isim 2 Sulh, barış, anlaşma, arabuluculuk 4/128
إِصْلَاحٌ isim 7 Islah etmek, düzeltmek 2/220
مُصْلِحٌ isim 5 Islah eden, düzelten, ara bulucu 11/117

Toplam 180


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • صَلُحَ (a)
  • صَلُحَ (b)
  • صَلُحَ (c)
  • صَلُحَ (d)
  • صَلَّحَ
    • جَبَّرَ > bak: ج ب ر
    • أَصْلَحَ > bu kök
  • صَالَحَ
  • أَصْلَحَ
  • صُلْحٌ
    • مُسَالَمَةٌ > bak: س ل م
    • وِفَاقٌ > bak: و ف ق
    • مُصَالَحَةٌ > bu kök
    • تَصَالُحٌ > bu kök
    • مَهَادَنَةٌ
  • صَالِحٌ

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

SALÂH ile FELÂH kelimeleri arasındaki fark

( ص ل حف ل ح )

Salâh, “sayesinde hayır elde edilen ya da kötülükten kurtulma aracı olan şey”dir. Felâh ise, “eseri kalıcı olan hayır veya faydaya nâil olmak”tır. Eseri kalıcı olan şey, felâh diye isimlendirilir. Çiftçi, çok büyük ve sürekli zorluklarla toprağı işlediği için, fellâh denilir. Çünkü fellâh, toprakta sürekli ve kalıcı bir etki bırakır. 

Mevtuhu salâhuhu (ölümü salâhıdır / kurtuluşudur) ifadesi kullanılır; çünkü o ölüm sayesinde dünyada kendisine gelebilecek zarardan kurtulmaktadır. Oysa huve felâhuhu (ölümü onun felâhıdır) ifadesi kullanılmaz. Çünkü ölüm, elde edebileceği bir fayda değildir. (Farklar Sözlüğü 308) Bknz: ( ف ل ح )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Sulh صُلْح Barış.
Salâh صَلَاح İyilik. Barış. Dine olan bağlılık.
Salahiyyet صَلَاحِيَّة İyilik ve istikamet. Bir işe karışmağa veya o işi yapmağa hakkı olmak, vazifeli olmak, bir iş için emir almış olmak.Bir davaya bakabilmek.
Sâlih صَالِح İşe yarar, elverişli, uygun, iyi. Haklı olan, itikatlı, dindar, dini emirlere uyan. Çoğulu: Sâlihûn,Sulehâ
Sâliha صَالِحَة Dinin emir ve yasaklarına uyan, iyi ahlak sahibi (kadın). Çoğulu: Sâlihât
Maslahat مَصْلَحَة Fayda, iyilik.
Musâlaha مُصَالَحَة Karşılıklı anlaşmak. Barışmak. Sulh akd etmek.
Musâlahât مُصَالَحَات Karşılıklı anlaşmalar. Barışlar.
Musâlih مُصَالِح Sulh yapan, barışan.
Islâh إِصْلَاح İyileştirmek. Düzeltmek.
Islâhât إِصْلَاحَات Kusurları ve eksiklikleri gidermek için yapılan işler ve düzeltmeler.
Islâhî(yye) إِصْلَاحِى Islah etmeye ve düzeltmeğe dair. Düzeltme ile alakalı. 
Muslih مُصْلِح Islah eden.  Çoğulu: Muslihîn
Tesâlüh تَصَالُح Sulh olma.
Mütesâlih مُتَصَالِح Sulh yapan, tesalüh eden.
İstilah إِصْتِلَاح Belirli bir topluluğun, bir lafzı lügat manasından çıkararak başka bir manada kullanmaları.
İstıslâh اِسْتِصْلَاح Bir şeyi iyi olarak görmek isteme. Bir şeyin iyi olmasını isteme.

İstilah kelimesi, “1. Uygun bulma, 2. kabul gören şey, konvansiyon, terminoloji” anlamındaki istilah (إصتلاح) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “salih ve doğru idi” anlamındaki salaha (صَلَحَ) fiilinden türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

صَلَحَ : Fiil-I. 

13:23جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ
Diyanet Meali:Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, (eşlerinden ve çocuklarından) iyi olanlarla beraber oraya girerler.
40:8وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدْتَهُمْ وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, (eşlerinden ve soylarından) iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy.”

أَصْلَحَ : Fiil-IV.

2:160إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا
Diyanet Meali:Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır.
2:182فَمَنْ خَافَ مِنْ مُوصٍ جَنَفًا أَوْ إِثْمًا فَأَصْلَحَ بَيْنَهُمْ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Vasiyet edenin hataya meyletmesinden ve günaha girmesinden korkan bir kimse, (tarafların) aralarını düzeltirse ona hiçbir günah yoktur.
2:224أَنْ تَبَرُّوا وَتَتَّقُوا وَتُصْلِحُوا بَيْنَ النَّاسِ
Diyanet Meali:İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek (yolundaki yeminlerinize Allah’ı siper yapmayın).
3:89إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوا
Diyanet Meali:Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır.
4:16فَإِنْ تَابَا وَأَصْلَحَا فَأَعْرِضُوا عَنْهُمَا
Diyanet Meali:Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları incitip kınamaktan vazgeçin.
4:128فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا
Diyanet Meali:(Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse), uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur.
4:129وَإِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا
Diyanet Meali:Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.
4:146إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar (ve dinlerini Allah’a has kılanlar) müstesnadır.
5:39فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهِ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ اللَّهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder.
6:48فَمَنْ آمَنَ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
6:54ثُمَّ تَابَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:“(Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de) sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
7:35فَمَنِ اتَّقَىٰ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:Her kim Allah’a karşı gelmekten sakınır ve hâlini düzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.
7:142اخْلُفْنِي فِي قَوْمِي وَأَصْلِحْ وَلَا تَتَّبِعْ سَبِيلَ الْمُفْسِدِينَ
Diyanet Meali:“Kavmim arasında benim yerime geç ve yapıcı ol. Sakın bozguncuların yoluna uyma.”
8:1فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ
Diyanet Meali:(O hâlde, eğer mü’minler iseniz) Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin…”
10:81إِنَّ اللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ
Diyanet Meali:“Çünkü Allah, bozguncuların işini düzeltmez.”
16:119ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:(Şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan), sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenler(den yanadır). Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
21:90فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَىٰ وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ
Diyanet Meali:Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık.
24:5إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. *
26:152الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ
Diyanet Meali:“Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaranlar…” *
27:48وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ
Diyanet Meali:Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı. *
33:71يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ
Diyanet Meali:Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın.
42:40فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir.
46:15وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِين
Diyanet Meali:“Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.”
47:2كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ
Diyanet Meali:(İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise) Allah günahlarını örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir.
47:5سَيَهْدِيهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْ
Diyanet Meali:Onları doğruya ve güzele erdirecek ve durumlarını düzeltecektir. *
49:9وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا
Diyanet Meali:Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin.
49:9فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا
Diyanet Meali:Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın.
49:10إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ
Diyanet Meali:Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.

صَالِحٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

2:62مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:“Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır…”
2:130وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
3:39وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak…”
3:46وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“O, beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır.” *
3:114وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَأُولَٰئِكَ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.
4:69فَأُولَٰئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:İşte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler.
5:69مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:“Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur…”
6:85وَزَكَرِيَّا وَيَحْيَىٰ وَعِيسَىٰ وَإِلْيَاسَ كُلٌّ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi. *
7:168مِنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذَٰلِكَ
Diyanet Meali:Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardır.
7:189دَعَوَا اللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحًا لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ
Diyanet Meali:(Gebeliği ağırlaşınca) her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.
7:190فَلَمَّا آتَاهُمَا صَالِحًا جَعَلَا لَهُ شُرَكَاءَ فِيمَا آتَاهُمَا
Diyanet Meali:Fakat Allah onlara iyi ve sağlıklı bir çocuk verince de, Allah’ın kendilerine verdiği çocuk konusunda O’na ortaklar koşarlar.
7:196إِنَّ وَلِيِّيَ اللَّهُ الَّذِي نَزَّلَ الْكِتَابَ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Çünkü benim velim, Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren Allah’tır. O, bütün salihlere velilik eder. *
9:75لَئِنْ آتَانَا مِنْ فَضْلِهِ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Eğer Allah bize lütuf ve kereminden verirse, mutlaka bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz.”
9:102وَآخَرُونَ اعْتَرَفُوا بِذُنُوبِهِمْ خَلَطُوا عَمَلًا صَالِحًا وَآخَرَ سَيِّئًا
Diyanet Meali:Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır.
11:46قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ
Diyanet Meali:Allah, “Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir…” dedi.
12:101أَنْتَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.”
16:97مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً
Diyanet Meali:Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız…
16:122وَآتَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Ona dünyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir. *
17:25إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا
Diyanet Meali:Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.
18:82وَكَانَ تَحْتَهُ كَنْزٌ لَهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَالِحًا
Diyanet Meali:“Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı.”
18:88وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَاءً الْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali:“Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var.”
18:110فَمَنْ كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا
Diyanet Meali:“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın.”
19:60إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete girecekler.
20:82وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِمَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَىٰ
Diyanet Meali:“Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.” *
21:72وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ
Diyanet Meali:Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık. *
21:75وَأَدْخَلْنَاهُ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi. *
21:86وَأَدْخَلْنَاهُمْ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Onları da rahmetimizin içine soktuk. Şüphesiz onlar salih kimselerdendi. *
21:105أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
Diyanet Meali:“Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır.”
23:51يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا
Diyanet Meali:Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz.
23:100لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ كَلَّا إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا
Diyanet Meali:(Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki), terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım” (der). Hayır! Bu, sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir.
24:32وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَىٰ مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ
Diyanet Meali:Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin.
25:70إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا
Diyanet Meali:Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka.
25:71وَمَنْ تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
Diyanet Meali:Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner. *
26:83رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.” *
27:19وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ
Diyanet Meali:“(Ey Rabbim! Beni; bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmeye) ve razı olacağın salih ameller işlemeye (sevk et)…”
28:27سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“İnşaallah beni salih kimselerden bulacaksın.”
28:67فَأَمَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَعَسَىٰ أَنْ يَكُونَ مِنَ الْمُفْلِحِينَ
Diyanet Meali:Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur. *
28:80وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللَّهِ خَيْرٌ لِمَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا
Diyanet Meali:“Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır.”
29:9وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız. *
29:27وَآتَيْنَاهُ أَجْرَهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Ayrıca ona dünyada mükâfatını da verdik. Şüphesiz o, ahirette de salih kimselerdendir.
30:44مَنْ كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِأَنْفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ
Diyanet Meali:Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhinedir. Kimler de salih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar. *
32:12رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız.”
33:31وَمَنْ يَقْنُتْ مِنْكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ
Diyanet Meali:İçinizden kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükâfatını iki kat veririz.
34:11أَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا
Diyanet Meali:“(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur” (diye demiri ona yumuşattık). “Salih amel işleyin…”
34:37إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ
Diyanet Meali:Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır.
35:10إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ
Diyanet Meali:Güzel sözler O’na yükselir, o sözleri de yararlı iş yükseltir.
35:37وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا
Diyanet Meali:Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki (dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller), salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar.
37:100رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.” *
37:112وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik. *
40:40وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ فِيهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ
Diyanet Meali:“Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.”
41:33وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِمَّنْ دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا
Diyanet Meali:Allah’a çağıran, salih amel işleyen (ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyen)den daha güzel sözlü kimdir?
41:46مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا
Diyanet Meali:Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir.
45:15مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا
Diyanet Meali:Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur.
46:15وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي
Diyanet Meali:“(Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi), senin razı olacağın salih amel işlememi (bana ilham et). Neslimi de salih kimseler yap.”
63:10لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!”
64:9وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanır ve salih amel işlerse, Allah onun kötülüklerini örter…
65:11وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu … cennetlere sokar.
66:4فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de.
68:50فَاجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:(Fakat böyle olmadı.) Rabbi onu (peygamber olarak) seçti ve salih kimselerden kıldı. *
72:11وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا
Diyanet Meali:“Doğrusu içimizde salih olanlar da var, olmayanlar da. Ayrı ayrı yollar tutmuşuz.” *
5:84وَنَطْمَعُ أَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken, (Allah’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım)?”
9:120وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ
Diyanet Meali:(Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları) ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel(in sevabı) yazılmış olmasın.
12:9يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ أَبِيكُمْ وَتَكُونُوا مِنْ بَعْدِهِ قَوْمًا صَالِحِينَ
Diyanet Meali:“(Yûsuf’u öldürün veya onu bir yere atın ki) babanız sadece size yönelsin. Ondan sonra (tövbe edip) salih kimseler olursunuz.”
27:19وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ve beni  rahmetinle salih kullarının arasına kat!”
66:10كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا
Diyanet Meali:(Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi.) Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler…

صَالِحَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: صَالِحَةٌ

2:25وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele.
2:82وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir.
2:277إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır.
3:57وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ
Diyanet Meali:“İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir.”
4:34فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللَّهُ
Diyanet Meali:İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı  korurlar.
4:57وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri ise, cennetlere koyacağız.
4:122وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri de cennetlere koyacağız.
4:124وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler.
4:173فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecektir…
5:9وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, “Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır” diye vaatte bulunmuştur. *
5:93لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوا
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere; (Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde), daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur.
5:93إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:(İman edip salih ameller işleyenlere); Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, (sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur).
7:42وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- (işte onlar cennetliklerdir).
10:4لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali:(Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra), iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için onu (yaratmayı tekrar eder).
10:9إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ
Diyanet Meali:(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları (imanları sebebiyle), hidayete erdirir.
11:11إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ
Diyanet Meali:Ancak sabredip salih amel işleyenler böyle değildir. İşte onlar için bağışlanma (ve büyük bir mükâfat) vardır.
11:23إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir.
13:29الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ
Diyanet Meali:İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır. *
14:23وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:İnanan ve salih ameller işleyenler, (Rablerinin izniyle, ebedî kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan) cennetlere sokulacaklardır.
17:9وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا
Diyanet Meali:Ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu … müjdeler.
18:2وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا حَسَنًا
Diyanet Meali:(Allah onu) salih ameller işleyen mü’minleri, (içlerinde ebedî olarak kalacakları) güzel bir mükâfat (cennet) ile müjdelemek …  için (dosdoğru bir kitap kıldı).
18:30إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا
Diyanet Meali:Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz. *
18:46وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ أَمَلًا
Diyanet Meali:Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.
18:107إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا
Diyanet Meali:Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için (içlerinde ebedî kalacakları) Firdevs cennetleri bir konaktır. *
19:76وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا
Diyanet Meali:Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.
19:96إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ وُدًّا
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır. *
20:75وَمَنْ يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلَىٰ
Diyanet Meali:Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler vardır. *
20:112وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْمًا وَلَا هَضْمًا
Diyanet Meali:Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse, o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan. *
21:94فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ
Diyanet Meali:Şu hâlde, kim mü’min olarak bir salih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez.
22:14إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri (içinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır.
22:23إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri (içlerinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır.
22:50فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
Diyanet Meali:Artık iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar için bir bağışlama güzel bir nimet (cennet) vardır. *
22:56فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Artık iman edip salih ameller işlemiş olanlar Naîm Cennetleri’ndedirler.
24:55وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ
Diyanet Meali:Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, (kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde) mutlaka egemen kılacağına … dair vaadde bulunmuştur.
26:227إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا
Diyanet Meali:Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok ananlar … başka.
29:7وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz.
29:9وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız.*
29:58وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ مِنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenler var ya, onları (içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları) cennet köşklerine yerleştireceğiz.
30:15فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince, işte onlar cennet bahçelerinde sevindirilirler. *
30:45لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:(Bu hazırlığı) Allah’ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükâfatlandırması için (yaparlar).
31:8إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için Naîm cennetleri vardır. *
32:19أَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَىٰ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, (yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak) Me’vâ cennetleri vardır.
34:4لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ
Diyanet Meali:Allah’ın, iman edip salih amel işleyenleri mükâfatlandırması için (her şey o kitapta tespit edilmiştir.) İşte onlar için bir bağışlanma (ve bereketli bir rızık) vardır.
35:7وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenler için ise bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
38:24إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ
Diyanet Meali:“Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.”
38:28أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız?
40:58وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا الْمُسِيءُ
Diyanet Meali:Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir.
41:8إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfat vardır. *
42:22وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي رَوْضَاتِ الْجَنَّاتِ
Diyanet Meali:İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler.
42:23ذَٰلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:İşte bu, Allah’ın, inanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir.
42:26وَيَسْتَجِيبُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir…
45:21أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ
Diyanet Meali:Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini, inanıp salih amel işleyenler gibi kılacağımızı; hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını mı sanıyorlar?
45:30فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır.
47:2وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise Allah günahlarını örtmüş (ve hâllerini düzeltmiştir).
47:12إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, (içinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır.
48:29وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Diyanet Meali:Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.
65:11لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için (size Allah’ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi).
84:25إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Diyanet Meali:Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. *
85:11إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara (içinden ırmaklar akan) cennetler vardır.
95:6إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Diyanet Meali:Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır. *
98:7إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ
Diyanet Meali:Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar. *
103:3إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, (birbirlerine sabrı tavsiye edenler) başka (Onlar ziyanda değillerdir).

صَالِحٌ : Özel İsim. 

7:73وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin.”
7:75أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:“Siz, Salih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu (sahiden) biliyor musunuz?”
7:77وَقَالُوا يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Ve “Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir” dediler.
11:61وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i peygamber gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin.”
11:62قَالُوا يَا صَالِحُ قَدْ كُنْتَ فِينَا مَرْجُوًّا قَبْلَ هَٰذَا
Diyanet Meali:Onlar şöyle dediler: “Ey Salih! Bundan önce sen, aramızda ümit beslenen bir kimseydin.”
11:66فَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا صَالِحًا وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَه
Diyanet Meali:(Helâk) emrimiz geldiğinde Salih’i ve beraberindeki iman etmiş olanları (tarafımızdan bir rahmetle helâktan ve o günün rezilliğinden) kurtardık.
11:89أَنْ يُصِيبَكُمْ مِثْلُ مَا أَصَابَ قَوْمَ نُوحٍ أَوْ قَوْمَ هُودٍ أَوْ قَوْمَ صَالِحٍ
Diyanet Meali:“(Ey Kavmim! Bana karşı olan düşmanlığınız), Nûh kavminin veya Hûd kavminin yahut Salih kavminin başına gelenin benzeri gibi bir felaketi sakın sizin de başınıza getirmesin.”
26:142إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Diyanet Meali:Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” *
27:45وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Andolsun biz, “Allah’a kulluk edin” diye (uyarması için) Semûd kavmine,  kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik.

صُلْحٌ : İsim. 

4:128فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا
Diyanet Meali:(Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse), uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur.
4:128وَالصُّلْحُ خَيْرٌ وَأُحْضِرَتِ الْأَنْفُسُ الشُّحَّ
Diyanet Meali:Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır.

إِصْلَاحٌ : İsim. Mastar. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).

2:220وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَىٰ قُلْ إِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌ
Diyanet Meali:Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır.”
2:228وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَٰلِكَ إِنْ أَرَادُوا إِصْلَاحًا
Diyanet Meali:Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler.
4:35إِنْ يُرِيدَا إِصْلَاحًا يُوَفِّقِ اللَّهُ بَيْنَهُمَا
Diyanet Meali:İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır.
4:114إِلَّا مَنْ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوْ مَعْرُوفٍ أَوْ إِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِ
Diyanet Meali:Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, (onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur).
7:56وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَاحِهَا
Diyanet Meali:Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.
7:85وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَاحِهَا ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ
Diyanet Meali:“Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. (İnananlar iseniz) bunlar sizin için hayırlıdır.”
11:88إِنْ أُرِيدُ إِلَّا الْإِصْلَاحَ مَا اسْتَطَعْتُ
Diyanet Meali:“Ben sadece gücüm yettiğince (sizi) düzeltmek istiyorum.”

مُصْلِحٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). 

2:11قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
Diyanet Meali:“Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.
2:220وَاللَّهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِ
Diyanet Meali:Allah, bozguncuyu yapıcı olandan ayırır.
7:170إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ الْمُصْلِحِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükâfatını zayi etmeyiz.
11:117وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ الْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ
Diyanet Meali:Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk etmez. *
28:19وَمَا تُرِيدُ أَنْ تَكُونَ مِنَ الْمُصْلِحِينَ
Diyanet Meali:“Arabuluculardan olmak istemiyorsun.”