ع ف ف

KÖK HARFLER: ع ف ف

ANLAM: 

عَفَّ: Çekinmek, (عَنْ); haram olan veya münasip olmayandan ya da kutsal veya karşı gelinmez şeylerden, adi veya dünyevi olan şeylerden, aşırı arzu nesnelerinden çekinmek.

 عَفَّ mütevazı, iffetli, erdemli, vb. idi, manasına da gelmektedir. Genellikle, Kuran’da bu fiil, nesne veya nesneler ifade edilmeden kullanılmaktadır. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

عَفَّ (geniş zaman يَعِفُّ mastar isim عِفَّةٌ ve عَفَافٌ): Çekindi ( عَنْ : haram olan veya münasip olmayandan, adi veya dünyevi olan şeylerden, aşırı arzu nesnelerinden).

عَفَّ mütevazı, iffetli, erdemli vb. idi, manasına da gelmektedir. Genellikle, Kuran’da bu fiil, nesne veya nesneler ifade edilmeden kullanılmaktadır.

اِسْتَعَفَّ ve تَعَفَّفَ kelimeleri de aynı anlama gelmektedir; تَعَفَّفَ haram olan şeyden çekinmek/sakınmak için kendini zorladı ya da sıktı, anlamına da gelmektedir.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
اِسْتَعَفَّ fiil-X 3 İffetli olmayı istedi, çekingen durdu, sakındı, çekindi 24/60
تَعَفُّفٌ isim 1 İffetli olmak, (kötülüklere karşı) çekingen olmak, (haramlardan, kötü şeylerden) sakınmak 2/273

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Yok.

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Afîf عَفِيف Temiz. Güzel. Nezih. İffetli ve namuslu olan. Haramdan sakınan.
Afîfe عَفِيفَة İffetli (kadın).
İffet عِفَّة Namus. Temizlik. 
Taaffüf تَعَفُّف İffetli olma. İffetli görünme.
Müteaffif مُتَعَفِّف İffetli, şerefli, namuslu.
Müteaffifîn مُتَعَفِّفِينَ İffetli, şerefli ve namuslu kimseler.
İsti’fâf اِسْتِعْفَاف Günahtan çekinme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

اِسْتَعَفَّ :  Fiil-X.

4:6وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ
Diyanet Meali:(Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin.
24:33وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّىٰ يُغْنِيَهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar.
24:60وَأَنْ يَسْتَعْفِفْنَ خَيْرٌ لَهُنَّ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:(Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur). Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

تَعَفُّفٌ : İsim. Masdar. Tefa’ul Bâbı (V. Bâb).  

2:273يَحْسَبُهُمُ الْجَاهِلُ أَغْنِيَاءَ مِنَ التَّعَفُّفِ تَعْرِفُهُمْ بِسِيمَاهُمْ
Diyanet Meali:İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın.