KÖK HARFLER: ل و ي
ANLAM:
لَوَى : (İpi) bükmek. Bir şeyi saklamak; onu gizlemek; onu sarmak. Bir şeye aldırmak ya da dikkat etmek. (عَلَى): Dönmek ve beklemek. Başını sağa veya sola döndürmek, çevirmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
لَوَى | fiil-I | 3 | Dürdü, büktü, dönüp baktı | 4/135 |
لَوَّى | fiil-II | 1 | Çevirdi, eğdi | 63/5 |
لَيٌّ | isim | 1 | Eğip bükme | 4/46 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Livâ | لِوَاء | Sancak. |
Levye | لَوْيَة | Bir mekanizmanın kumanda kolu. |
Telviye | تَلْوِيَة | Bükme, burma, çevirme, kıvırma. |
İltivâ’ | اِلْتِوَاء | Sarılma. Sarılıp dolaşma. Büklüm büklüm olma. Dalgalanma. Eğri durma. Burulma, bükülme. Kıvrılma, esneme. |
Levin levin | ——— | Dönerek, döne döne. |
Elviye | ألوية | Livalar, sancaklar, bayraklar. |
Nişanyan Sözlük “levye” kelimesinin kökeninin Fransızca olduğunu söyler ama Türkün Dili Kur’an Sözü kitabı bu kelimeyi bu kökten göstermiştir.
Levin levin deyimi, “dönerek, döne döne” anlamına gelen lâvin (لاوٍ) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime “döndü” anlamına gelen leviye (لَوِىَ) fiilinden türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük)
Elviye kelimesi, “sancaklar” anlamına gelen elviye (ألوية) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime “sancak” anlamındaki livâ’ (لواء) kelimesinin çoğuludur.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
لَوَى : Fiil-I.
3:78 | وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ |
Diyanet Meali: | Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, (Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler… |
3:153 | إِذْ تُصْعِدُونَ وَلَا تَلْوُونَ عَلَىٰ أَحَدٍ |
Diyanet Meali: | (Peygamber, arkanızdan sizi çağırırken) siz durmadan dağa yukarı kaçıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. |
4:135 | وَإِنْ تَلْوُوا أَوْ تُعْرِضُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
لَوَّى : Fiil-II.
63:5 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُءُوسَهُمْ |
Diyanet Meali: | O münafıklara, “Gelin, Allah’ın Resûlü sizin için bağışlama dilesin” denildiği zaman başlarını çevirirler.. |
لَيٌّ : İsim. Masdar.
4:46 | وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ |
Diyanet Meali: | Dillerini eğip bükerek (ve dine saldırarak) “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ” derler. |