أ م ن

KÖK HARFLER:  أ م ن

ANLAM: 

أَمِنَ : Emin olmak, korkmamak. Güvenmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

اَمِنَ (geniş zamanlı يَاْمَنُ mastar isim اَمَنٌ ve اَمَانٌ ve اَمَنَةٌ ve اَمْنٌ): 

اَمِنَ : Güvenli ve emniyetliydi, güvenli ve emniyetli oldu veya kendisini öyle hissetti; korkularından arınmıştı, rahatladı ve korkularından arındı.

اَمِنَ مِنَ الْاَسَدِ veya اَمِنَ الْاَسَدَ : Arslandan (uzakta) güvendeydi.

اٰمَنَهُ (aynı zamanda اَمِنَهُ ve اَمَّنَهُ ve اِئْتَمَنَهُ ve اِسْتَاْمَنَهُ ) : anlamları: (1) Ona güvendi veya sırrını söyledi; (2) ona itimat edip onu güç, yetki, kontrol veya mesuliyetle donattı; (3) bir şey veya kişi üzerinde ona yetki verdi.

اَمِنَهُ عَلَى كَذَا اَوِئْتَمَنَهُ عَلَيْهِ : Bir şeyle ilgili olarak ona güvendi; ona bir şey üzerinde güç, yetki, kontrol veya mesuliyet verdi; ona bir şey üzerinde yetki verdi.

اَمُنَ (geniş zamanlı يَاْمُنُ mastar isim اَمَانَةً): Bununla aynıdır: اَمِنَ: Güvenilirdi ve güvenendi; güvenen ve güvenilir oldu.

اٰمَنَ (geniş zamanlı يُؤْمِنُ ve mastar isim اٰمَنَهُ b اِيمَانٌ ) ve اَمَّنَهُ : Onu emniyetli veya güvenli kıldı; ona koruma sağladı.

اٰمَنَ فُلَانٌ اَلْعَدُوَّ : Öyle biri/bir şey düşmana koruma sağladı.

اٰمَنَ بِاللّٰهِ : Allah’a c.c. (inandı) iman etti.

اٰمَنَ لَهُ : Ona iman etti; söylediklerine inandı.

اَمْنٌ : Emniyet veya güvenlik; huzur, korkulardan arınma; emniyetli.

اَنْتَ فِى اَمْنٍ : Güvenli bir durum içerisindesin.

اَمَنَةٌ : Huzur; güvenlik; korkudan arınma.

اَمَانَةٌ ( çoğul اَمَانَاتٌ ) : Bağlılık veya sadakat; dürüstlük; bir kişinin muhafazasına veya mesuliyetine verilen/emanet edilen bir şey; bir kişiye verilen görev veya vazife; Allah’ın c.c. kuluna verdiği emir.

اَمَانَةٌ aynı zamanda şu anlama gelir: Bir kişinin ailesi veya evi.

اٰمِنٌ (çoğul: اٰمِنُونَ ve اٰمِنِينَ , dişi hali: اٰمِنَةٌ): Emniyetli; güvenli; korkularından arınmış اَمِينٌ : Bağlı (imanlı), emin ve güvenli, korku vb. duygulardan arınmış; güvenilir; itimat edilen; muhafız; yardımcı; güçlü olan; başkalarına güvenen kişi.

اِيمَانٌ : İman, özellikle Allah’a c.c. ve Onun sözleri ile Elçilerine; inanç; güven veya itimat; Dua; Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından getirilen kaideler.

مُؤْمِنٌ ( dişi hali: مُؤْمِنَةٌ ve dişi çoğul: مُؤْمِنَاتٌ ve çoğulu: مُؤْمِنُونَ ve مُؤْمِنِينَ): Allah’a c.c. ve Elçilerine inanan; imanlı; güvenen.

مَاْمَنٌ : Emniyetli yer, sığınak.

اَمٖين : Sika, güvenilir, mutemed; emniyet içerisinde olan, emniyetli.

مَاْمُون : (ismi meful): güvenilir, emniyetli itimat edilir.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
أَمِنَ fiil-I 20 Güvendi, emin oldu. 7/99
آمَنَ fiil-IV 537 İman etti, inandı. 98/7
اِئْتَمَنَ fiil-VIII 1 Güvendi, emanet etti. 2/283
آمِنٌ isim 17 Korkusuz, emniyet içerisinde olan. 27/89 Müennes: آمِنَةٌ
أَمَنَةٌ isim 2 Huzur; güvenlik; korkudan arınma. 8/11
أَمَانَةٌ isim 6 Emanet. 33/72
أَمْنٌ isim 5 Emniyet. 2/125
أَمِينٌ isim 14 Güvenilir, emniyetli. 81/21
إِيمَانٌ isim 45 İman, inanma, inanç. 33/22
مَأْمَنٌ isim 1 Emniyetli mekan. 9/6
مَأْمُونٌ isim 1 Güvenilir, emniyetli. 70/28
مُؤْمِنٌ isim 230 Mümin, inanan, iman eden. 33/22 Müennes: مُؤْمِنَةٌ

Toplam 879


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • أَمِنَ
  • أَمْنٌ
    • طُمَأْنِينَةٌ > bak: ط م ن
    • دَعَةٌ > bak: و د ع
    • سَكِينَةٌ > bak: س ك ن
    • أَمَانٌ > bu kök
  • أَمِينٌ
  • أَمَانٌ (a)
    • طُمَأْنِينَةٌ > bak: ط م ن
    • سَلَامٌ > bak: س ل م
    • أَمْنٌ > bu kök
  • أَمَانٌ (b)
  • آمِنٌ
    • مَأْمُونٌ > bu kök
    • سَالِمٌ > bak: س ل م
  • مَأْمُونٌَ
    • آمِنٌ > bu kök
    • سَلِيمٌ > bak: س ل م
    • صَحِيحٌ

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

İSLÂM ile ÎMÂN kelimeleri arasındaki fark

( س ل مأ م ن )

İmân, Allah’a öyle bir itaattir ki, bu itaat zıddı olan ıkâbdan (cezadan) emîn kılar. İslâm ise, Allah’a öyle bir itaattir ki, bu itaat sayesinde kişi, Allah’ın ıkâbından sâlim olur. İslâm, Hz. Muhammed’in getirdiği şeriatın özel ismi gibi olmuştur. Bu nedenle Yahudiler ve diğerleri îmân’ın kapsamı dışında tutulmadıkları halde, İslâm’ın kapsamı dışında tutulmuşlardır. (Farklar Sözlüğü 335) Bknz: ( س ل م )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Emn أَمْن Eminlik. Korkusuzluk. Emniyet. Bir şeye itimad etmek. İnsanda doğruluk ve imandan ileri gelen yüksek bir meleke ve kabiliyet. Rahatlık. emn ü emân
Emîn أَمِين 1: Güvenli.  2: Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz.  3: Şüphesi olmayan.  4: Osmanlı imparatorluğunda bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi. 5: İnanılır, güvenilir. 6: Kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan. Korkusuz. Emin olmak
Emânet أَمَانَة 1: Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia.  2: Bir kimse ile birine gönderilen şey. 3: Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer. 4: Can, ruh. 5: Korunmak için birine veya bir yere bırakılan kimse. 6: Eminlik. İstikamet üzere bulunmak. Emanet etmek, emanet vermek
Emniyet أَمْنِيَّة 1: Güvenlik.  2: Güven, inanma, itimat. 3: Polis işleri. 4: Güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer. 5: Bir araçta güven sağlayıcı parça.
Îmân إِيمَان 1: Din inancı, kutsal inanç, inanç, itikat. 2: İslam dinine inanma. 3: Güçlü inanç, inan.  İman etmek
Mü’min مُؤْمِن 1: İnanan, inançlı, imanlı, mutekit. 2: Müslüman. 3: Tanımış, iman etmiş. 4: İslam dinine inanmış, Müslüman. 5: İnanan, iman eden.
Te’mîn تَأْمِين 1: Korkusunu giderme, inanç verme. 2: Sağlama, elde etme. 3: Gerçekleştirme. Temin etmek
Âmin آمِن 1: Öyle olsun, Allah kabul etsin” anlamlarında, duaların arasında ve sonunda kullanılan bir söz. 2: Gönlü müsterih, kalbinde korku bulunmayan.
Amân (Emân) أَمَان 1: Yardım istenildiğini anlatan bir söz. 2: Bir suçun bağışlanmasının istendiğini anlatan bir söz. 3: Usanç ve öfke anlatan bir söz. 4: Rica anlatan bir söz (Aman acele et!). 5: Dikkat çekmek için kullanılan bir söz. 6: Çok beğenmeyi anlatan bir söz: (Aman ne güzel şey!)  Aman vermek, aman dilemek
Me’mûn مَأْمُون Emin bulunan, korkusuz, tehlikesiz, sağlam. Mahfuz. Emniyet verilmiş. Tehlikeden azade olan.
Müemmen مُأَمَّن 1: Emniyete alınmış (kimse). 2: Güvenilir (kimse).
İ’timân اِئْتِمَان Emniyet etme, emin bulunma.
Mü’temin مُؤْتَمِن Güvenen, inanan, itimad eden, emniyet eden.
Mü’temen مُؤْتَمَن İnanılır, güvenilir, itimad edilir. Emniyetli. 
İstîmân اِسْتِأْمَان Aman dilemek, himaye istemek.
Emîne  أَمِينَة 1: İnanılır, güvenilir. 2: Sakıncasız, tehlikesiz. 3: Yüreğinde korku olmayan, korkusuz.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَمِنَ : Fiil-I.

2:196فَإِذَا أَمِنْتُمْ فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ
Diyanet Meali:Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser.
2:239فَإِذَا أَمِنْتُمْ فَاذْكُرُوا اللَّهَ كَمَا عَلَّمَكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Güvenliğe kavuşunca da, Allah’ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).
2:283فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ
Diyanet Meali:Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin.
3:75وَمِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مَنْ إِنْ تَأْمَنْهُ بِقِنْطَارٍ يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder.
3:75وَمِنْهُمْ مَنْ إِنْ تَأْمَنْهُ بِدِينَارٍ لَا يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, (tepesine dikilip durmadıkça) onu sana iade etmez.
4:91سَتَجِدُونَ آخَرِينَ يُرِيدُونَ أَنْ يَأْمَنُوكُمْ
Diyanet Meali:Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, (hem de kavimlerinden emin olmak) istediklerini göreceksin.
4:91وَيَأْمَنُوا قَوْمَهُمْ كُلَّ مَا رُدُّوا إِلَى الْفِتْنَةِ أُرْكِسُوا فِيهَا
Diyanet Meali:(Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak), hem de kavimlerinden emin olmak (istediklerini göreceksin). Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar.
7:97أَفَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَنْ يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا بَيَاتًا وَهُمْ نَائِمُونَ
Diyanet Meali:Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?*
7:98أَوَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَنْ يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ
Diyanet Meali:Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?*
7:99أَفَأَمِنُوا مَكْرَ اللَّهِ فَلَا يَأْمَنُ مَكْرَ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْخَاسِرُونَ
Diyanet Meali:Yoksa Allah’ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah’ın tuzağından emin olamaz*
7:99أَفَأَمِنُوا مَكْرَ اللَّهِ فَلَا يَأْمَنُ مَكْرَ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْخَاسِرُونَ
Diyanet Meali:Yoksa Allah’ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah’ın tuzağından emin olamaz.*
12:11قَالُوا يَا أَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأْمَنَّا عَلَىٰ يُوسُفَ وَإِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ
Diyanet Meali:Babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz.”*
12:64قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلَّا كَمَا أَمِنْتُكُمْ عَلَىٰ أَخِيهِ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Yakub onlara, “Onun hakkında size ancak, daha önce kardeşi hakkında güvendiğim kadar güvenebilirim!” dedi.
12:64قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلَّا كَمَا أَمِنْتُكُمْ عَلَىٰ أَخِيهِ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Yakub onlara, “Onun hakkında size ancak, daha önce kardeşi hakkında güvendiğim kadar güvenebilirim!” dedi.
12:107أَفَأَمِنُوا أَنْ تَأْتِيَهُمْ غَاشِيَةٌ مِنْ عَذَابِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Yoksa Allah tarafından kendilerini kuşatacak bir azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
16:45أَفَأَمِنَ الَّذِينَ مَكَرُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ يَخْسِفَ اللَّهُ بِهِمُ الْأَرْضَ
Diyanet Meali:Kötü işler yapmak için tuzak kuranlar, Allah’ın kendilerini yere geçirmesinden emin mi oldular?
17:68أَفَأَمِنْتُمْ أَنْ يَخْسِفَ بِكُمْ جَانِبَ الْبَرِّ أَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا
Diyanet Meali:Peki, karada sizi yere geçirmesinden, yahut üzerinize taşlar savuran kasırga göndermesinden güvende misiniz?
17:69أَمْ أَمِنْتُمْ أَنْ يُعِيدَكُمْ فِيهِ تَارَةً أُخْرَىٰ فَيُرْسِلَ عَلَيْكُمْ قَاصِفًا مِنَ الرِّيحِ
Diyanet Meali:Yahut sizi tekrar denize döndürüp üstünüze, kasıp kavuran bir fırtına yollayarak (nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmasından) … güvende misiniz?
67:16أَأَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يَخْسِفَ بِكُمُ الْأَرْضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ
Diyanet Meali:Göktekinin sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz? (O zaman) bir de bakarsınız yeryüzü şiddetle çalkalanıyor*
67:17أَمْ أَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا
Diyanet Meali:Yahut göktekinin, üzerinize taş yağdıran rüzgâr göndermeyeceğinden mi emin oldunuz?

آمَنَ : Fiil-IV.

2:3الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ
Diyanet Meali:Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar…
2:4وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar.
2:6سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Küfre saplananlara gelince), onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.
2:8وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır.
2:9يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ
Diyanet Meali:Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar (da farkında değillerdir).
2:13وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاءُ
Diyanet Meali:Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler.
2:13وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُوا
Diyanet Meali:Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, (“Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?”) derler.
2:13قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاءُ
Diyanet Meali:“Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler.
2:13أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاءُ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ
Diyanet Meali:“Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” (derler). İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, (fakat bilmezler).
2:14وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا
Diyanet Meali:İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler.
2:14وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا
Diyanet Meali:İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler.
2:25وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; (içinden ırmaklar akan) cennetler olduğunu müjdele.
2:26فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler.
2:41وَآمِنُوا بِمَا أَنْزَلْتُ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ
Diyanet Meali:Elinizdeki Tevrat’ı tasdik edici olarak indirdiğimize (Kur’an’a) iman edin.
2:55وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَىٰ لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّىٰ نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً
Diyanet Meali:Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız” demiştiniz.
2:62إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالنَّصَارَىٰ وَالصَّابِئِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîler…
2:62مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:“Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır.”
2:75أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ
Diyanet Meali:Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz?
2:76وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا
Diyanet Meali:Onlar iman edenlerle karşılaşınca, “İman ettik” derler.
2:76وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا
Diyanet Meali:Onlar iman edenlerle karşılaşınca, “İman ettik” derler.
2:82وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir.
2:85أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ
Diyanet Meali:Yoksa siz Kitab’ın (Tevrat’ın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?
2:88لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلًا مَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:İnkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.
2:91وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا
Diyanet Meali:Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” derler.
2:91قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا وَيَكْفُرُونَ بِمَا وَرَاءَهُ وَهُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَهُمْ
Diyanet Meali:“Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” deyip, ondan sonra geleni (Kur’an’ı) inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı (Tevrat’ı) tasdik eden hak bir kitaptır.
2:100نَبَذَهُ فَرِيقٌ مِنْهُمْ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa), içlerinden birtakımı o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.
2:103وَلَوْ أَنَّهُمْ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَمَثُوبَةٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ خَيْرٌ
Diyanet Meali:Eğer onlar iman edip Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakınmış olsalardı, Allah katında kazanacakları sevap kendileri için daha hayırlı olacaktı.
2:104يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! “Râ’inâ (bizi gözet)” demeyin, “unzurnâ (bize bak)” deyin.
2:121الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلَاوَتِهِ أُولَٰئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ
Diyanet Meali:Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar.
2:126وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آمَنَ مِنْهُمْ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:“Halkından Allah’a (ve ahiret gününe) iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır.”
2:136قُولُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ إِلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Diyanet Meali:Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e … indirilene, … iman ettik.”
2:137فَإِنْ آمَنُوا بِمِثْلِ مَا آمَنْتُمْ بِهِ فَقَدِ اهْتَدَوْا
Diyanet Meali:Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar.
2:137فَإِنْ آمَنُوا بِمِثْلِ مَا آمَنْتُمْ بِهِ فَقَدِ اهْتَدَوْا
Diyanet Meali:Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar.
2:153يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.
2:165يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَشَدُّ حُبًّا لِلَّهِ
Diyanet Meali:( arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır.) Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir.
2:172يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız), size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin (ve Allah’a şükredin).
2:177وَلَٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ
Diyanet Meali:Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere … iman edenlerin … tutum ve davranışlarıdır.
2:178يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı.
2:183يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için) oruç, (sizden öncekilere farz kılındığı gibi), size de farz kılındı.
2:186فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Diyanet Meali:O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.
2:208يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin.
2:212زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُوا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:İnkâr edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler.
2:213فَهَدَى اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهِ
Diyanet Meali:Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti
2:214حَتَّىٰ يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ مَتَىٰ نَصْرُ اللَّهِ
Diyanet Meali:Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar (darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı).
2:218إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَاجَرُوا
Diyanet Meali:İman edenler, hicret edenler…
2:221وَلَا تَنْكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّىٰ يُؤْمِنَّ
Diyanet Meali:İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin.
2:221وَلَا تُنْكِحُوا الْمُشْرِكِينَ حَتَّىٰ يُؤْمِنُوا
Diyanet Meali:İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin.
2:228إِنْ كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa…
2:232ذَٰلِكَ يُوعَظُ بِهِ مَنْ كَانَ مِنْكُمْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Bununla içinizden Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilmektedir.
2:249فَلَمَّا جَاوَزَهُ هُوَ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ قَالُوا لَا طَاقَةَ لَنَا الْيَوْمَ بِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ
Diyanet Meali:Tâlût ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) “Bugün bizim Câlût’a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok.” dediler.
2:253وَلَٰكِنِ اخْتَلَفُوا فَمِنْهُمْ مَنْ آمَنَ وَمِنْهُمْ مَنْ كَفَرَ
Diyanet Meali:Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de.
2:254يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce), size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın.
2:256فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى
Diyanet Meali:O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, (kopmak bilmeyen) sapasağlam bir kulpa yapışmıştır.
2:257اللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
2:260قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي
Diyanet Meali:(Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti.
2:264يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْأَذَىٰ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.
2:264كَالَّذِي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, (sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın).
2:267يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden (ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan) Allah yolunda harcayın.
2:277إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ
Diyanet Meali:Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılanlar…
2:278يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve (eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz), faizden geriye kalanı bırakın.
2:282يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın.
2:285آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler).
2:285كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ
Diyanet Meali:Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler.
3:7وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ رَبِّنَا
Diyanet Meali:İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler.
3:16الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:(Bunlar), “Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru” diyenler…
3:52قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ آمَنَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:Havariler, “Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik…” dediler.
3:53رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk.”
3:57وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ
Diyanet Meali:“İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir.”
3:68لَلَّذِينَ اتَّبَعُوهُ وَهَٰذَا النَّبِيُّ وَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:(Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı), elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir.
3:72آمِنُوا بِالَّذِي أُنْزِلَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَجْهَ النَّهَارِ
Diyanet Meali:“Mü’minlere indirilene günün başlangıcında inanın…”
3:72آمِنُوا بِالَّذِي أُنْزِلَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَجْهَ النَّهَارِ
Diyanet Meali:“Mü’minlere indirilene günün başlangıcında inanın…”
3:73وَلَا تُؤْمِنُوا إِلَّا لِمَنْ تَبِعَ دِينَكُمْ
Diyanet Meali:“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın” (dediler).
3:81ثُمَّ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ
Diyanet Meali:(Hani, Allah peygamberlerden, “Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten) sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz” (diye söz almıştı).
3:84قُلْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Diyanet Meali:De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e … indirilene … inandık.”
3:99قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ
Diyanet Meali:De ki: “Ey kitab ehli! (Gerçeği görüp bildiğiniz hâlde), niçin (Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek) inananları Allah’ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz?”
3:100يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تُطِيعُوا فَرِيقًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ كَافِرِينَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.*
3:102يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının.
3:110تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.
3:110وَلَوْ آمَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ
Diyanet Meali:Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu.
3:114يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ
Diyanet Meali:Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler.
3:118يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin.
3:119هَا أَنْتُمْ أُولَاءِ تُحِبُّونَهُمْ وَلَا يُحِبُّونَكُمْ وَتُؤْمِنُونَ بِالْكِتَابِ كُلِّهِ
Diyanet Meali:İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz; onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz hâlde, sizi sevmezler.
3:119وَإِذَا لَقُوكُمْ قَالُوا آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْا عَضُّوا عَلَيْكُمُ الْأَنَامِلَ مِنَ الْغَيْظِ
Diyanet Meali:Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar.
3:130يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَأْكُلُوا الرِّبَا أَضْعَافًا مُضَاعَفَةً
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin.
3:140وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَيَتَّخِذَ مِنْكُمْ شُهَدَاءَ
Diyanet Meali:Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar.
3:141وَلِيُمَحِّصَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَيَمْحَقَ الْكَافِرِينَ
Diyanet Meali:Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.*
3:149يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تُطِيعُوا الَّذِينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلٰى اَعْقَابِكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız sizi gerisingeriye (küfre) çevirirler.
3:156يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! İnkârcılar gibi olmayın.
3:179فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:O hâlde, Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır.
3:179وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır.
3:183إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ
Diyanet Meali:“Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti.”
3:193رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik…”
3:193رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik.”
3:199وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah’a, size indirilene (ve kendilerine indirilene, Allah’a derinden saygı duyarak) inanırlar.
3:200يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun.
4:19يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir.
4:29يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin.
4:38وَالَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ
Diyanet Meali:Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir.
4:39وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ آمَنُوا بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi … kendilerine ne zarar gelirdi?
4:43يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَىٰ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sarhoş iken … namaza yaklaşmayın.
4:46وَلَٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.
4:47يَا أَيُّهَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ آمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا
Diyanet Meali:Ey kendilerine kitap verilenler! İndirdiğimiz bu kitaba (Kur’an’a) iman edin.
4:51أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُوا نَصِيبًا مِنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ وَالطَّاغُوتِ
Diyanet Meali:Kendilerine Kitap’tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar “cibt”e ve “tâğût”a inanıyorlar.
4:51هَٰؤُلَاءِ أَهْدَىٰ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا سَبِيلًا
Diyanet Meali:“Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır” (diyorlar).
4:55فَمِنْهُمْ مَنْ آمَنَ بِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُ وَكَفَىٰ بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا
Diyanet Meali:Böylece onlardan kimi ona iman etti, kimi de sırt çevirdi. (O iman etmeyenlere) çılgın ateş olarak cehennem yeter.*
4:57وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri ise, (içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları) cennetlere koyacağız.
4:59يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin.
4:59فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:(Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde), Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin.
4:60أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur’an’a (ve senden önce indirilene) inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun?
4:65فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, (sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe) iman etmiş olmazlar.
4:71يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ اَوِ انْفِرُوا جَمِيعًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa gidin.*
4:76الَّذِينَ آمَنُوا يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:İman edenler, Allah yolunda savaşırlar.
4:94يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا ضَرَبْتُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَتَبَيَّنُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın.
4:122وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri de (ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan) cennetlere koyacağız.
4:135يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلَّهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa), Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun.
4:136يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine … iman edin.
4:136يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine … iman edin.
4:137إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا
Diyanet Meali:İman edip sonra inkâr eden…
4:137ثُمَّ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَمْ يَكُنِ اللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ
Diyanet Meali:Sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak da değildir.
4:144يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin.
4:147مَا يَفْعَلُ اللَّهُ بِعَذَابِكُمْ إِنْ شَكَرْتُمْ وَآمَنْتُمْ
Diyanet Meali:Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki?
4:150وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍ
Diyanet Meali:“(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler…
4:152وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَلَمْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ
Diyanet Meali:Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince…
4:155بَلْ طَبَعَ اللَّهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:(Onların kalpleri muhafazalı değildir), tam aksine inkârları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar inanmazlar.
4:159وَإِنْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ
Diyanet Meali:Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın.
4:162لَٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ مِنْهُمْ وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ اِلَيْكَ
Diyanet Meali:Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene (ve senden önce indirilene) iman ederler.
4:170قَدْ جَاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِنْ رَبِّكُمْ فَآمِنُوا خَيْرًا لَكُمْ
Diyanet Meali:Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi. O hâlde, kendi iyiliğiniz için iman edin.
4:171فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَلَا تَقُولُوا ثَلَاثَةٌ
Diyanet Meali:Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin.
4:173فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecektir.
4:175فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَاعْتَصَمُوا بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِنْهُ وَفَضْلٍ
Diyanet Meali:Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacaktır.
5:1يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَوْفُوا بِالْعُقُودِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin.
5:2يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine … sakın saygısızlık etmeyin.
5:6يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi … yıkayın.
5:8يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun.
5:9وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, “Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır” diye vaatte bulunmuştur.*
5:11يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.
5:12لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي
Diyanet Meali:“Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz…”
5:35يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın.
5:41الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ
Diyanet Meali:(Kalpten inanmadıkları hâlde), ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar ile Yahudiler)den küfürde yarışanlar (seni üzmesin).
5:41مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler…
5:51يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَىٰ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin.
5:53وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا أَهَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ أَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ اِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ
Diyanet Meali:(O zaman) iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah’a yemin edenler şunlar mı?”
5:54يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, (onlar da Allah’ı severler).
5:55إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve (Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren) mü’minlerdir.
5:56وَمَنْ يَتَوَلَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ
Diyanet Meali:Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.*
5:57يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden) dininizi alaya alıp (oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri) dost edinmeyin.
5:59هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا
Diyanet Meali:(De ki: “Ey kitap ehli!) Sadece Allah’a, bize indirilene (ve daha önce indirilmiş olan ilâhî kitaplara) inandığımızdan … ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz.”
5:61وَإِذَا جَاءُوكُمْ قَالُوا آمَنَّا وَقَدْ دَخَلُوا بِالْكُفْرِ
Diyanet Meali:(Yanınıza) küfürle girip (yine yanınızdan küfürle çıktıkları) hâlde, size geldiklerinde “İnandık” dediler.
5:65وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ
Diyanet Meali:Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik.
5:69إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler…
5:69مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:“Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur…” 
5:81وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi.
5:82لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün.
5:82وَلَتَجِدَنَّ أَقْرَبَهُمْ مَوَدَّةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ
Diyanet Meali:Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da “Biz hıristiyanlarız” diyenler olduğunu mutlaka görürsün.
5:83يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenler (Muhammed’in ümmeti) ile beraber yaz” derler.
5:84وَمَا لَنَا لَا نُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا جَاءَنَا مِنَ الْحَقِّ
Diyanet Meali:“Allah’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?”
5:87يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin.
5:90يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْأَنْصَابُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar (ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir).
5:93لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوا
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere; (Allah’a karşı gelmekten sakındıkları … takdirde), daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur.
5:93إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri … takdirde…
5:93ثُمَّ اتَّقَوْا وَآمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَأَحْسَنُوا
Diyanet Meali:Sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde…
5:94يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللَّهُ بِشَيْءٍ مِنَ الصَّيْدِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Andolsun, Allah sizleri, (ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği) avlar ile elbette deneyecek ki…
5:95يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin.
5:101يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, (sizi üzecek olan) şeylere dair soru sormayın.
5:105يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. (Siz doğru yolda olursanız), yoldan sapan kimse size zarar veremez.
5:106يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, (vasiyet sırasında) aranızda şahitlik (edecek olanlar sizden adaletli iki kişidir).
5:111وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى الْحَوَارِيِّينَ أَنْ آمِنُوا بِي وَبِرَسُولِي
Diyanet Meali:Hani bir de, “Bana ve Peygamberime iman edin” diye havarilere ilham etmiştim.
5:111قَالُوا آمَنَّا وَاشْهَدْ بِأَنَّنَا مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Onlar da “İman ettik. Bizim müslüman olduğumuza sen de şahit ol” demişlerdi.
6:12الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
6:20الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
6:25وَاِنْ يَرَوْا كُلَّ آيَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوكَ يُجَادِلُونَكَ
Diyanet Meali:Her türlü mucizeyi görseler de onlara inanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde…
6:48فَمَنْ آمَنَ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
6:54وَإِذَا جَاءَكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: “Selâm olsun size!”
6:82الَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَٰئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ
Diyanet Meali:İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır.
6:92وَلِتُنْذِرَ أُمَّ الْقُرَىٰ وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:(İşte bu Kur’an da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri tasdik eden) ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye (indirdiğimiz bir kitaptır). Âhirete iman edenler (ona da inanırlar).
6:92يُؤْمِنُونَ بِهِ وَهُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Diyanet Meali:(Ahirete iman edenler), ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar.
6:99إِنَّ فِي ذَٰلِكُمْ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.
6:109وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَاءَتْهُمْ آيَةٌ لَيُؤْمِنُنَّ بِهَا
Diyanet Meali:Eğer kendilerine (başka) bir mucize gelirse, mutlaka ona inanacaklarına dair en güçlü yeminleriyle Allah’a yemin ettiler.
6:109وَمَا يُشْعِرُكُمْ أَنَّهَا إِذَا جَاءَتْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“O mucizeler geldiği vakit de inanmayacaklarını siz ne bileceksiniz?”
6:110وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُوا بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ
Diyanet Meali:Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar).
6:111مَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Allah dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi.
6:113وَلِتَصْغَىٰ إِلَيْهِ أَفْئِدَةُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:Bir de (şeytanlar), ahirete inanmayanların gönülleri bu yaldızlı sözlere meyletsin … diye (bu fısıldamayı yaparlar).
6:124قَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ حَتَّىٰ نُؤْتَىٰ مِثْلَ مَا أُوتِيَ رُسُلُ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Onlara bir âyet geldiği zaman), “Allah elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilinceye kadar asla inanmayacağız” derler.
6:125كَذَٰلِكَ يَجْعَلُ اللَّهُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.
6:150وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların arzularına uyma.
6:154لَعَلَّهُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Sonra … Mûsâ’ya Kitab’ı verdik ki), Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.
6:158لَا يَنْفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:(Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün), daha önce iman etmemiş … bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez.
7:27إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.
7:32قُلْ هِيَ لِلَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:De ki: “Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür.”
7:42وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- (işte onlar cennetliklerdir).
7:52فَصَّلْنَاهُ عَلَىٰ عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Andolsun biz onlara), bilerek açıkladığımız (bir kitabı), inanan bir toplum için bir yol gösterici ve rahmet olarak (getirdik).
7:75لِمَنْ آمَنَ مِنْهُمْ أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:(Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen) inanmışlara, “Siz, Salih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu (sahiden) biliyor musunuz?” (dediler).
7:76قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا بِالَّذِي آمَنْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ
Diyanet Meali:Büyüklük taslayanlar, “Şüphesiz biz sizin inandığınız şeyi inkâr edenleriz” dediler.*
7:86وَتَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا
Diyanet Meali:“Bir de, (tehdit ederek) Allah’ın yolundan O’na iman edenleri çevirmek, Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere (her yol üstüne oturmayın).”
7:87وَإِنْ كَانَ طَائِفَةٌ مِنْكُمْ آمَنُوا بِالَّذِي أُرْسِلْتُ بِهِ
Diyanet Meali:“Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilen gerçeğe inanmış, (bir kısmı da inanmamışsa, artık Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin).”
7:87وَطَائِفَةٌ لَمْ يُؤْمِنُوا فَاصْبِرُوا حَتَّىٰ يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَنَا
Diyanet Meali:“(Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilen gerçeğe inanmış), bir kısmı da inanmamışsa, artık Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin.”
7:88لَنُخْرِجَنَّكَ يَا شُعَيْبُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَكَ مِنْ قَرْيَتِنَا
Diyanet Meali:“Ey Şu’ayb! (Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz) ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız.”
7:96وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ
Diyanet Meali:Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne (gökten ve yerden) nice bereketler(in kapılarını) açardık.
7:101وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا
Diyanet Meali:Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi.
7:121قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Âlemlerin Rabbine iman ettik” dediler.*
7:123قَالَ فِرْعَوْنُ آمَنْتُمْ بِهِ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ
Diyanet Meali:Firavun, “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!” dedi.
7:126وَمَا تَنْقِمُ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِآيَاتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاءَتْنَا
Diyanet Meali:“Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun.”
7:134لَئِنْ كَشَفْتَ عَنَّا الرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ
Diyanet Meali:“Eğer azabı üzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız.”
7:146وَإِنْ يَرَوْا كُلَّ آيَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا
Diyanet Meali:(Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler.
7:153ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِهَا وَآمَنُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:(Kötülükleri işleyip de) sonra ardından tövbe edenler ile iman(larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (tövbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
7:156وَالَّذِينَ هُمْ بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Ve âyetlerimize inananlara…”
7:157فَالَّذِينَ آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ
Diyanet Meali:Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, (işte onlar kurtuluşa erenlerdir).
7:158فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:“Öyle ise Allah’a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah’a (ve onun sözlerine) inanır- iman edin…”
7:158فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَكَلِمَاتِهِ
Diyanet Meali:“Öyle ise Allah’a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah’a ve onun sözlerine inanır- iman edin…”
7:185فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Peki, bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?
7:188إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”
7:203هَٰذَا بَصَائِرُ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Bu (Kur’an âyetleri), Rabbinizden gelen basiretlerdir (Gönül gözlerini aydınlatan nurlardır). İman edecek bir topluluk için bir hidayet kaynağı ve bir rahmettir.”
8:12إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلَائِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin…” diye vahyediyordu.
8:15يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا زَحْفًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler. Savaş düzeninde iken kâfirlerle karşılaştığınız zaman (sakın onlara arkanızı dönmeyin, savaştan kaçmayın).
8:20يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin (ve Kur’an’ı dinlediğiniz hâlde) ondan yüz çevirmeyin.
8:24يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun.
8:27يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. (Bile bile kendi aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.
8:29يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَتَّقُوا اللَّهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir.
8:41إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ
Diyanet Meali:Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani iki ordunun Bedir’de karşılaştığı gün) kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin).
8:45يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin.
8:55إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الَّذِينَ كَفَرُوا فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkâr edenlerdir. Artık onlar iman etmezler.*
8:72إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali:İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler…
8:72وَالَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يُهَاجِرُوا مَا لَكُمْ مِنْ وَلَايَتِهِمْ مِنْ شَيْءٍ
Diyanet Meali:İman edip hicret etmeyenlere gelince, (hicret edinceye kadar), onların velayetleri size ait değildir.
8:74وَالَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler…
8:75وَالَّذِينَ آمَنُوا مِنْ بَعْدُ وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا مَعَكُمْ
Diyanet Meali:Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince…
9:18إِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan … kimseler imar eder.
9:19أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ
Diyanet Meali:Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a ve âhiret gününe iman edip (Allah yolunda cihad eden kimselerin amelleri) gibi mi tuttunuz?
9:20الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali:İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin (mertebeleri, Allah katında daha üstündür).
9:23يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا آبَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ إِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin.
9:28يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir.
9:29قَاتِلُوا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:(Kendilerine kitap verilenlerden) Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen … kimselerle, (küçülerek, boyun eğerek kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar) savaşın.
9:34يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْأَحْبَارِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Hahamlardan (ve rahiplerden) birçoğu…
9:38يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, (yere çakılıp kaldınız).
9:44لَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Allah’a ve âhiret gününe iman edenler, (mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten geri kalmak için) senden izin istemezler.
9:45إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan … kimseler senden izin isterler.
9:61قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:De ki: “O, sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah’a inanır, (mü’minlere inanır, güvenir).”
9:61وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ
Diyanet Meali:(Allah’a inanır), mü’minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir.”
9:61يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ
Diyanet Meali:“Allah’a inanır, mü’minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir.”
9:86وَاِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ أَنْ آمِنُوا بِاللَّهِ وَجَاهِدُوا مَعَ رَسُولِهِ
Diyanet Meali:“Allah’a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin” diye bir sûre indirildiğinde…
9:88لَٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali:Fakat peygamber ve beraberindeki mü’minler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler.
9:94قُلْ لَا تَعْتَذِرُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكُمْ قَدْ نَبَّأَنَا اللَّهُ مِنْ أَخْبَارِكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Mazeret beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayız. Çünkü Allah bize sizin durumunuzu bildirdi.”
9:99وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır.
9:113مَا كَانَ لِلنَّبِيِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ
Diyanet Meali:Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de mü’minlere.
9:119يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.*
9:123يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قَاتِلُوا الَّذِينَ يَلُونَكُمْ مِنَ الْكُفَّارِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kâfirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın.
9:124فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَزَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Diyanet Meali:İman etmiş olanlara gelince, inen sûre onların imanını artırmıştır. Onlar bunu birbirlerine müjdelerler.
10:2وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele…
10:4لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için…
10:9إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِاِيمَانِهِمْ
Diyanet Meali:(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir.
10:13وَجَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا
Diyanet Meali:(Andolsun, sizden önceki nice nesilleri) peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde (yalanlayıp zulmettikleri vakit helâk ettik). Onlar zaten inanacak değillerdi.
10:33كَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ فَسَقُوا أَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, “Onlar artık imana gelmezler” sözü, işte böylece gerçekleşmiştir.*
10:40وَمِنْهُمْ مَنْ يُؤْمِنُ بِهِ
Diyanet Meali:İçlerinden öylesi var ki ona (Kur’an’a) inanır…
10:40وَمِنْهُمْ مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهِ وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِالْمُفْسِدِينَ
Diyanet Meali:Yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz. Rabbin bozguncuları daha iyi bilendir.
10:51أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ آمَنْتُمْ بِهِ آلْآنَ وَقَدْ كُنْتُمْ بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
Diyanet Meali:(Onlara) “Azap gerçekleştikten sonra mı O’na iman ettiniz? Şimdi mi!? Oysa siz onu acele istiyordunuz” (denilecek).*
10:63الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
Diyanet Meali:Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.*
10:74فَجَاءُوهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِهِ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Onlara apaçık mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi.
10:83فَمَا آمَنَ لِمُوسَىٰ إِلَّا ذُرِّيَّةٌ مِنْ قَوْمِهِ عَلَىٰ خَوْفٍ مِنْ فِرْعَوْنَ
Diyanet Meali:Firavun (ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları) korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi.
10:84إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Eğer siz gerçekten Allah’a iman etmişseniz, eğer O’na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O’na tevekkül edin.” 
10:88وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُوا حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
Diyanet Meali:“(Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür) ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler.”
10:90حَتَّىٰ إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنْتُ
Diyanet Meali:Nihayet boğulmak üzere iken, “(İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına) inandım…” dedi.
10:90لَا إِلَٰهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ
Diyanet Meali:“İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına (inandım…)”
10:96إِنَّ الَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, (kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar) inanmazlar.*
10:98فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ
Diyanet Meali:Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı!
10:98إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ لَمَّا آمَنُوا كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ
Diyanet Meali:Yûnus’un kavminden başka, (keşke azabı görmeden iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı)! (Yûnus’un kavmi) iman edince, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) rezillik azabını onlardan uzaklaştırmıştık.
10:99وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَآمَنَ مَنْ فِي الْأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا
Diyanet Meali:Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi.
10:100وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تُؤْمِنَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez.
10:101وَمَا تُغْنِي الْآيَاتُ وَالنُّذُرُ عَنْ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Fakat âyetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz.
10:103ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Sonra resûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız.
11:17أُولَٰئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمَنْ يَكْفُرْ بِهِ مِنَ الْأَحْزَابِ فَالنَّارُ مَوْعِدُهُ
Diyanet Meali:İşte bunlar ona (Kur’an’a) inanırlar. Gruplardan her kim onu inkâr ederse, ateş onun varacağı yerdir.
11:17إِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz o, Rabbin tarafından (bildirilmiş) gerçektir. Fakat insanların çoğu inanmazlar.
11:23إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince…
11:29وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّهُمْ مُلَاقُو رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:“Ben o iman edenleri (teklifinize uyarak) kovacak da değilim. Çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır.”
11:36وَأُوحِيَ إِلَىٰ نُوحٍ أَنَّهُ لَنْ يُؤْمِنَ مِنْ قَوْمِكَ إِلَّا مَنْ قَدْ آمَنَ
Diyanet Meali:Nûh’a vahyolundu ki: “Kavminden daha önce iman etmiş olanlardan başka, artık hiç kimse iman etmeyecek.”
11:36وَأُوحِيَ إِلَىٰ نُوحٍ أَنَّهُ لَنْ يُؤْمِنَ مِنْ قَوْمِكَ إِلَّا مَنْ قَدْ آمَنَ
Diyanet Meali:Nûh’a vahyolundu ki: “Kavminden daha önce iman etmiş olanlardan başka, artık hiç kimse iman etmeyecek.”
11:40وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ
Diyanet Meali:“(Her cins canlıdan erkekli dişili birer çift), bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri (ona yükle).” 
11:40وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلَّا قَلِيلٌ
Diyanet Meali:Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.
11:58وَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا هُودًا وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا
Diyanet Meali:Helâk emrimiz gelince, Hûd’u ve beraberindeki iman etmiş olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık.
11:66فَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا صَالِحًا وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا
Diyanet Meali:(Helâk) emrimiz geldiğinde Salih’i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle … kurtardık.
11:94وَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا
Diyanet Meali:(Azap) emrimiz gelince, Şu’ayb’ı ve onunla birlikte iman edenleri, katımızdan bir rahmetle kurtardık.
11:121وَقُلْ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنَّا عَامِلُونَ
Diyanet Meali:İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.”*
12:37إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَهُمْ بِالْآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ
Diyanet Meali:“Ben, Allah’a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir milletin dinini bıraktım.”
12:57وَلَأَجْرُ الْآخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
Diyanet Meali:Elbette ki, ahiret mükâfatı, inananlar ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir.*
12:106وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللَّهِ إِلَّا وَهُمْ مُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Onların çoğu Allah’a ancak ortak koşarak inanırlar.*
12:111وَتَفْصِيلَ كُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Kur’an, uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden), her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.
13:1وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Fakat insanların çoğu inanmazlar.
13:28الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır.
13:29الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ
Diyanet Meali:İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır.*
13:31أَفَلَمْ يَيْأَسِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ لَهَدَى النَّاسَ جَمِيعًا
Diyanet Meali:İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola eriştirirdi.
14:23وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ
Diyanet Meali:İnanan ve salih ameller işleyenler, (Rablerinin izniyle, ebedî kalacakları ve) içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır.
14:27يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِ
Diyanet Meali:Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır.
14:31قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ
Diyanet Meali:İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar…
15:13لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Önceki milletlerin (helâkine dair Allah’ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur’an’a) inanmazlar.*
16:22فَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنْكِرَةٌ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ
Diyanet Meali:Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.
16:60لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِ
Diyanet Meali:Kötü sıfatlar ahirete inanmayanlara aittir.
16:64وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için) ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak (indirdik).
16:72أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللَّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
Diyanet Meali:Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
16:79إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
16:99إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Gerçek şu ki; şeytanın, inanan (ve yalnız Rablerine tevekkül eden) kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.
16:102لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs, Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere (Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi).”
16:104إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ لَا يَهْدِيهِمُ اللَّهُ
Diyanet Meali:Allah’ın âyetlerine inanmayanları, Allah elbette doğru yola iletmez.
16:105إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur.
17:10وَأَنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır.*
17:45جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ حِجَابًا مَسْتُورًا
Diyanet Meali:(Kur’an okuduğunda), seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.
17:90وَقَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّىٰ تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الْأَرْضِ يَنْبُوعًا
Diyanet Meali:Dediler ki: “Sen, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.”*
17:93وَلَنْ نُؤْمِنَ لِرُقِيِّكَ حَتَّىٰ تُنَزِّلَ عَلَيْنَا كِتَابًا نَقْرَؤُهُ
Diyanet Meali:“Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.”
17:94وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ
Diyanet Meali:İnsanlara hidayet (Kur’an) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, (“Allah, bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?” demeleri) engel olmuştur.
17:107قُلْ آمِنُوا بِهِ أَوْ لَا تُؤْمِنُوا
Diyanet Meali:De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın…”
17:107قُلْ آمِنُوا بِهِ أَوْ لَا تُؤْمِنُوا
Diyanet Meali:De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın…”
18:6فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ عَلَىٰ آثَارِهِمْ إِنْ لَمْ يُؤْمِنُوا بِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَسَفًا
Diyanet Meali:Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!*
18:13إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى
Diyanet Meali:Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
18:29وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَاءَ فَلْيَكْفُرْ
Diyanet Meali:De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.”
18:30إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا
Diyanet Meali:Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz.*
18:55وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ
Diyanet Meali:İnsanlara hidayet geldikten sonra onların inanmalarına … ancak … engel olmuştur.
18:88وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَاءً الْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali:“Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var.”
18:107إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًاۙ
Diyanet Meali:İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.*
19:39إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Onları), gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği (o pişmanlık günüyle uyar).
19:60إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete girecekler…
19:73قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَيُّ الْفَرِيقَيْنِ خَيْرٌ مَقَامًا وَاَحْسَنُ نَدِيًّا
Diyanet Meali:(Âyetlerimiz kendilerine apaçık bir şekilde okunduğu zaman), inkâr edenler, inananlara, “İki topluluktan hangisinin bulunduğu yer daha hayırlı meclis ve mahfili daha güzeldir?” dediler.
19:96إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ وُدًّا
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır.*
20:16فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَتَرْدَىٰ
Diyanet Meali:“Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!”*
20:70فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ هَارُونَ وَمُوسَىٰ
Diyanet Meali:(Mûsâ’nın değneği, sihirbazların ipleriyle değneklerini yutunca) sihirbazlar hemen secdeye kapandılar ve, “Hârûn ve Mûsâ’nın Rabbine inandık” dediler.*
20:71قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ
Diyanet Meali:Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o (size sihiri öğreten) büyüğünüzdür.” dedi.
20:73إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا
Diyanet Meali:“Şüphesiz ki biz; günahlarımızı (ve bize zorla yaptırdığın sihri) affetmesi için, Rabbimize inandık.”
20:82وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِمَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَىٰ
Diyanet Meali:“Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.”*
20:127وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ أَسْرَفَ وَلَمْ يُؤْمِنْ بِآيَاتِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Haddi aşan ve Rabbi’nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız.
21:6مَا آمَنَتْ قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَفَهُمْ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler?*
21:6مَا آمَنَتْ قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَفَهُمْ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler?*
21:30وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi (görmediler mi)? Hâlâ inanmayacaklar mı?
22:14إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri (içinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır.
22:17إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar…
22:23إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri (içlerinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır.
22:38إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Şüphesiz, Allah inananları savunur.
22:50فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
Diyanet Meali:Artık iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar için bir bağışlama güzel bir nimet (cennet) vardır.*
22:54وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ
Diyanet Meali:Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece ona iman etsinler … diye Allah böyle yapar.
22:54وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Diyanet Meali:Hiç şüphe yok ki Allah, iman edenleri doğru yola iletir.
22:56فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Artık iman edip salih ameller işlemiş olanlar Naîm Cennetleri’ndedirler.
22:77يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin…
23:44وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Ve onları birer ibretli hikâye yaptık. Artık inanmayan bir kavim, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!
23:47فَقَالُوا أَنُؤْمِنُ لِبَشَرَيْنِ مِثْلِنَا وَقَوْمُهُمَا لَنَا عَابِدُونَ
Diyanet Meali:Bu yüzden, “Kavimleri bize kul köle iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız” dediler.*
23:58وَالَّذِينَ هُمْ بِآيَاتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Rablerinin âyetlerine inananlar…*
23:74وَإِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ
Diyanet Meali:Fakat ahirete inanmayanlar, ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar.*
23:109يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Diyanet Meali:(Kullarımdan), “Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” diyen (bir grup var idi).
24:2وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:(Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun.) Allah’a (ve ahiret gününe) inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın.
24:19إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Diyanet Meali:İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için (dünya ve ahirette) elem dolu bir azap vardır.
24:21يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın.
24:27يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, (geldiğinizi hissettirip ev sahiplerine selâm vermeden) girmeyin.
24:47وَيَقُولُونَ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالرَّسُولِ وَأَطَعْنَا
Diyanet Meali:(Münâfıklar), “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler.
24:55وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْاَرْضِ
Diyanet Meali:Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, … onları yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına … dair vaadde bulunmuştur.
24:58يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنْكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) … sizden izin istesinler.
24:62إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Mü’minler ancak Allah’a ve peygamberine inanan … kimselerdir.
24:62إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah’a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir. 
25:70إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا
Diyanet Meali:Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka.
26:47قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Âlemlerin Rabbine inandık” dediler.*
26:49قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ
Diyanet Meali:Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, (size sihri öğreten) büyüğünüzdür” dedi.
26:111قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?”*
26:201لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
Diyanet Meali:Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.*
26:227إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا
Diyanet Meali:Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok ananlar … başka. 
27:4إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ أَعْمَالَهُمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir.
27:53وَأَنْجَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
Diyanet Meali:İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınmakta olanları ise kurtardık.*
27:81إِنْ تُسْمِعُ إِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.
27:86إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.
28:3نَتْلُو عَلَيْكَ مِنْ نَبَإِ مُوسَىٰ وَفِرْعَوْنَ بِالْحَقِّ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:İman eden bir kavm için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız.*
28:52الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِهِ هُمْ بِهِ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Bu Kur’an’dan önce kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, işte onlar ona da inanırlar.*
28:53وَإِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ قَالُوا آمَنَّا بِهِ إِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّنَا
Diyanet Meali:Kur’an kendilerine okunduğu zaman, “Ona inandık, şüphesiz o Rabbimizden gelen gerçektir…” derler.
28:67فَأَمَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَعَسَىٰ أَنْ يَكُونَ مِنَ الْمُفْلِحِينَ
Diyanet Meali:Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.*
28:80وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللَّهِ خَيْرٌ لِمَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا
Diyanet Meali:“Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır.”
29:2أَحَسِبَ النَّاسُ أَنْ يُتْرَكُوا أَنْ يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ
Diyanet Meali:İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.*
29:7وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz.
29:9وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız.*
29:10وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:İnsanlardan öyleleri vardır ki, “Allah’a inandık” derler.
29:11وَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ
Diyanet Meali:Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir.*
29:12وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا
Diyanet Meali:İnkâr edenler iman edenlere, “Yolumuza uyun da (sizin günahlarınızı yüklenelim)” derler.
29:24فَأَنْجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Allah da onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
29:26فَآمَنَ لَهُ لُوطٌ وَقَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَىٰ رَبِّي
Diyanet Meali:Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim’e) iman etti. İbrahim, “Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim.
29:46وَقُولُوا آمَنَّا بِالَّذِي أُنْزِلَ إِلَيْنَا وَأُنْزِلَ إِلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Ve (onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık.”
29:47فَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمِنْ هَٰؤُلَاءِ مَنْ يُؤْمِنُ بِهِ
Diyanet Meali:Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar (Kitap ehlinden çağdaşın olanlar)dan da ona inananlar vardır.
29:47وَمِنْ هَٰؤُلَاءِ مَنْ يُؤْمِنُ بِهِ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا الْكَافِرُونَ
Diyanet Meali:Şunlar (Kitap ehlinden çağdaşın olanlar)dan da ona inananlar vardır. Bizim âyetlerimizi ancak kâfirler inkâr ederler.
29:51إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَىٰ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır.
29:52وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Diyanet Meali:“Batıla inanıp Allah’ı inkâr edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır.”
29:56يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ أَرْضِي وَاسِعَةٌ فَإِيَّايَ فَاعْبُدُونِ
Diyanet Meali:Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki benim arzım (yeryüzü) geniştir. O hâlde, ancak bana kulluk edin.*
29:58وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ مِنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenler var ya, onları (içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları) cennet köşklerine yerleştireceğiz.
29:67أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللَّهِ يَكْفُرُونَ
Diyanet Meali:Onlar hâlâ batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
30:15فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince, işte onlar cennet bahçelerinde sevindirilirler.*
30:37إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
30:45لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Bu hazırlığı Allah’ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükâfatlandırması için yaparlar.
30:53اِنْ تُسْمِعُ إِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Sen, çağrını ancak âyetlerimize inanıp müslüman olan kimselere işittirebilirsin.
31:8إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için Naîm cennetleri vardır.*
32:15إِنَّمَا يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا الَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا
Diyanet Meali:Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, (kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih eden)ler inanırlar.
32:19أَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَىٰ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için Me’vâ cennetleri vardır.
33:9يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.
33:19أُولَٰئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَأَحْبَطَ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ
Diyanet Meali:İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı.
33:41يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin.*
33:49يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra (onlara dokunmadan) kendilerini boşadığınızda…
33:53يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin) Peygamber’in evlerine girmeyin…
33:56يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
33:69يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ آذَوْا مُوسَىٰ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz Mûsâ’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın.
33:70يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin…*
34:4لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:Allah’ın, iman edip salih amel işleyenleri mükâfatlandırması için (her şey o kitapta tespit edilmiştir.) İ
34:8بَلِ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ فِي الْعَذَابِ وَالضَّلَالِ الْبَعِيدِ
Diyanet Meali:Hayır, öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.
34:21إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يُؤْمِنُ بِالْآخِرَةِ مِمَّنْ هُوَ مِنْهَا فِي شَكٍّ
Diyanet Meali:Ancak ahirete inananları, onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye…
34:31وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَنْ نُؤْمِنَ بِهَٰذَا الْقُرْآنِ وَلَا بِالَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler.
34:37إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ
Diyanet Meali:Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için (işlediklerine karşılık) kat kat mükâfat vardır.
34:52وَقَالُوا آمَنَّا بِهِ وَأَنَّىٰ لَهُمُ التَّنَاوُشُ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ
Diyanet Meali:(Azabı görünce), “ona inandık” derler ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan) iman elde etmek nasıl mümkün olur?*
35:7وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenler için ise bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
36:7لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَىٰ أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.*
36:10وَسَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.*
36:25إِنِّي آمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!”*
36:47قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ
Diyanet Meali:İnkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz?” derler.
37:148فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ
Diyanet Meali:Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.*
38:24إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ
Diyanet Meali:“Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.”
38:28أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْاَرْضِ
Diyanet Meali:Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız?
39:10قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının.”
39:45وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:Allah, bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri daralır.
39:52إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
40:7يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِهِ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:(Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için bağışlanma dilerler.
40:7يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِهِ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:(Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için bağışlanma dilerler.
40:12ذٰلِكُمْ بِاَنَّهُ إِذَا دُعِيَ اللَّهُ وَحْدَهُ كَفَرْتُمْ وَإِنْ يُشْرَكْ بِهِ تُؤْمِنُوا
Diyanet Meali:“Bu, sizin tevhid çerçevesinde Allah’a çağrıldığında inkâr etmeniz, O’na ortak koşulduğunda ise inanmanız sebebiyledir.”
40:25قَالُوا اقْتُلُوا أَبْنَاءَ الَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ وَاسْتَحْيُوا نِسَاءَهُمْ
Diyanet Meali:“Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler.
40:27 وَقَالَ مُوسٰٓى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Diyanet Meali:Mûsâ da, “Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” dedi.*
40:30وَقَالَ الَّذِي آمَنَ يَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ مِثْلَ يَوْمِ الْأَحْزَابِ
Diyanet Meali:(30-31) İman etmiş olan adam dedi ki: “Ey kavmim! Şüphesiz ben, (Nûh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi ve onlardan sonra gelen) toplulukların başına gelen olayların sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum.”
40:35كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللَّهِ وَعِنْدَ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir.
40:38وَقَالَ الَّذِي آمَنَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُونِ أَهْدِكُمْ سَبِيلَ الرَّشَادِ
Diyanet Meali:O inanan kimse dedi ki: “Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola ileteyim.”*
40:51إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْاَشْهَادُ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki, peygamberlerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.*
40:58وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Kör ile gören, iman edip (salih ameller işleyenler ile kötülük yapan) bir değildir.
40:59إِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar.*
40:84فَلَمَّا رَأَوْا بَأْسَنَا قَالُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَحْدَهُ
Diyanet Meali:Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık” dediler.
41:8إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfat vardır.*
41:18وَنَجَّيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
Diyanet Meali:İnananları ve Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtardık.*
41:44أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاءٌ
Diyanet Meali:(Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık) … “Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” (derlerdi). De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır.”
41:44وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى
Diyanet Meali:“İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir.”
42:15وَقُلْ آمَنْتُ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنْ كِتَابٍ وَأُمِرْتُ لِأَعْدِلَ بَيْنَكُمُ
Diyanet Meali:Ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum.”
42:18يَسْتَعْجِلُ بِهَا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِهَا
Diyanet Meali:Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler.
42:18وَالَّذِينَ آمَنُوا مُشْفِقُونَ مِنْهَا وَيَعْلَمُونَ أَنَّهَا الْحَقُّ
Diyanet Meali:İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler.
42:22وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي رَوْضَاتِ الْجَنَّاتِ
Diyanet Meali:İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler.
42:23ذَٰلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:İşte bu, Allah’ın, inanıp (salih ameller işleyen) kullarına müjdelediği şeydir.
42:26وَيَسْتَجِيبُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir.
42:36وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ لِلَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler … içindir.
42:45وَقَالَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَاَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ
Diyanet Meali:İnananlar da, “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır” diyecekler.
43:69الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:(Allah, şöyle der:) “Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan (kullarım)!”*
43:88وَقِيلِهِ يَا رَبِّ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onun (Muhammed’in), “Ya Rabbi!” demesine andolsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir.*
44:21وَإِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ
Diyanet Meali:“Bana inanmadınızsa benden uzak durun.”*
45:6فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَ اللَّهِ وَآيَاتِهِ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
45:14قُلْ لِلَّذِينَ آمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ أَيَّامَ اللَّهِ
Diyanet Meali:İnananlara söyle, Allah’ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar ki…
45:21أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini, inanıp (salih amel işleyenler) gibi kılacağımızı mı sanıyorlar?
45:30فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır.
46:10وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ مِثْلِهِ فَآمَنَ وَاسْتَكْبَرْتُمْ
Diyanet Meali:“(Ne dersiniz? Şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz), İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini (Tevrat’ta görerek) şahitlik edip inandığı hâlde, siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız?).”
46:11وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا لَوْ كَانَ خَيْرًا مَا سَبَقُونَا إِلَيْهِ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, inananlar için, “Eğer o Kur’an iyi bir şey olsaydı, onlar onu kabulde, bizi geçemezlerdi” dediler.
46:17وَهُمَا يَسْتَغِيثَانِ اللَّهَ وَيْلَكَ آمِنْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ
Diyanet Meali:Onlar Allah’a sığınarak, “Yazıklar olsun sana! İman et, Allah’ın va’di gerçektir” diyorlardı.
46:31يَا قَوْمَنَا أَجِيبُوا دَاعِيَ اللَّهِ وَآمِنُوا بِهِ
Diyanet Meali:“Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine uyun, ona iman edin ki…”
47:2وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenlerin…
47:2وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların…
47:3وَأَنَّ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları) ve inananların Rablerinden gelen gerçeğe uymalarından dolayıdır.
47:7يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder.
47:11ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ مَوْلَى الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Bu, Allah’ın inananların yardımcısı olmasından dolayıdır.
47:12إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, (içinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır. İ
47:20وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌ
Diyanet Meali:İnananlar, “Keşke bir sûre indirilse!” derler.
47:33يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin.
47:36وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ
Diyanet Meali:Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.
48:9لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَصِيلً
Diyanet Meali:Allah’a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tespih edesiniz diye (Peygamber’i gönderdik.)
48:13وَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَعِيرًا
Diyanet Meali:Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık.*
48:29وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظِيمًا
Diyanet Meali:Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.
49:1يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin.
49:2يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin.
49:6يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, … o haberin doğruluğunu araştırın.
49:11يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın.
49:12يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِنَ الظَّنِّ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının.
49:14قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا
Diyanet Meali:Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin.
49:14قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا
Diyanet Meali:Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin.
49:15إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, (sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad eden)lerdir.
52:21وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِإِيمَانٍ
Diyanet Meali:İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya…
52:33أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar.*
53:27الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلَائِكَةَ تَسْمِيَةَ الْأُنْثَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar.*
57:7آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَنْفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُمْ مُسْتَخْلَفِينَ فِيهِ
Diyanet Meali:Allah’a ve Resûlüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın.
57:7فَالَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَأَنْفَقُوا لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükâfat vardır.
57:8وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz?
57:8وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ
Diyanet Meali:Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken (size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz)? Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı.
57:13يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انْظُرُونَا
Diyanet Meali:Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, “Bize bakın (ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım)” diyecekleri gün…
57:16أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ وَمَا نَزَلَ مِنَ الْحَقّ
Diyanet Meali:İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?
57:19وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ
Diyanet Meali:Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler…)dir.
57:21عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ بِاللّٰهِ وَرُسُلِهِ
Diyanet Meali:(Rabbinizden bir bağışlanmaya ve) eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan (cennete yarışırcasına koşun).
57:27فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ
Diyanet Meali:Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir.
57:28يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin…
57:28اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin…
58:4ذَٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ
Diyanet Meali:Bunlar, Allah’a ve Resûlüne hakkıyla iman edesiniz, diyedir. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır.
58:9يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, (düşmanlık ve peygambere isyanı) konuşmayın.
58:10إِنَّمَا النَّجْوَىٰ مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır.
58:11يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Size, “Meclislerde yer açın” denildiği zaman açın ki, (Allah da size genişlik versin).
58:11يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ
Diyanet Meali:(Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki), Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin.
58:12يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَةً
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Peygamber ile baş başa konuşacağınız zaman, baş başa konuşmanızdan önce bir sadaka verin.
58:22لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ
Diyanet Meali:Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, (babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile), Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin.
59:10وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:“Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma!”
59:18يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın.
60:1يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin.
60:1يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ أَنْ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar.
60:4وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ
Diyanet Meali:“Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.”
60:10يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin.
60:13يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği … bir toplumu dost edinmeyin.
61:2يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?*
61:10يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ تِجَارَةٍ تُنْجِيكُمْ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?*
61:11تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’a ve peygamberine inanır, (mallarınızla ve canlarınızla) Allah yolunda cihat edersiniz.
61:14يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنْصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa da (havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?”) demişti.
61:14فَآمَنَتْ طَائِفَةٌ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَتْ طَائِفَةٌ
Diyanet Meali:Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkâr etmişti.
61:14فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَىٰ عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ
Diyanet Meali:Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.
62:9يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِيَ لِلصَّلَاةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen (Allah’ın zikrine) koşun…
63:3ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا فَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ
Diyanet Meali:Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.*
63:9يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın.
64:8فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنْزَلْنَا
Diyanet Meali:Artık siz Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur’an’a) iman edin.
64:9وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanır ve salih amel işlerse, Allah onun kötülüklerini örter.
64:11وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
64:14يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır.
65:2ذَٰلِكُمْ يُوعَظُ بِهِ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
Diyanet Meali:İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir.
65:10فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:O hâlde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah’a karşı gelmekten sakının!
65:11لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için…
65:11وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu, (içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları) cennetlere sokar.
66:6يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar (ve taşlar) olan ateşten koruyun.
66:8يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَصُوحًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin.
66:8يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ
Diyanet Meali:(Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter), peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde (Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar).
66:11وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ آمَنُوا امْرَأَتَ فِرْعَوْنَ
Diyanet Meali:Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi.
67:29قُلْ هُوَ الرَّحْمَٰنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا
Diyanet Meali:De ki: “O, Rahmân’dır. O’na iman ettik, yalnızca O’na tevekkül ettik.”
69:33إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:“Çünkü o, azamet sahibi Allah’a iman etmiyordu.”*
69:41وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!*
72:2يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا
Diyanet Meali:“(Şüphesiz biz) doğruya ileten (hayranlık verici bir Kur’an dinledik de) ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”*
72:13وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَىٰ آمَنَّا بِهِ
Diyanet Meali:“Gerçekten biz hidayet rehberini (Kur’an’ı) işitince ona inandık.”
72:13فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
Diyanet Meali:“Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”
74:31لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا
Diyanet Meali:(Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki) kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın.
77:50فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onlar artık ondan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar?*
83:29إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı.*
83:34فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
Diyanet Meali:İşte bugün de mü’minler kâfirlere gülerler.*
84:20فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?*
84:25إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Diyanet Meali:Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat vardır.*
85:8وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Diyanet Meali:Onlar mü’minlere ancak; mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı.*
85:11إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara (içinden ırmaklar akan) cennetler vardır.
90:17ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ
Diyanet Meali:Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya…*
95:6إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Diyanet Meali:Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.*
98:7إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ
Diyanet Meali:Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.*
103:3إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, (birbirlerine sabrı tavsiye edenler) başka (Onlar ziyanda değillerdir).
106:4الَّذِي أَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَآمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ
Diyanet Meali:Kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan (bu evin, Kâbe’nin Rabbine kulluk etsin).

اُؤْتُمِنَ : Fiil-VIII. Meçhulü: 

2:283فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ
Diyanet Meali:Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin.

آمِنٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennesi: آمِنَةٌ

3:97فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا
Diyanet Meali:Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur.
14:35وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا الْبَلَدَ آمِنًا
Diyanet Meali:Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl…”
29:67أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا جَعَلْنَا حَرَمًا آمِنًا
Diyanet Meali:(Çevrelerindeki insanlar kapılıp götürülürken), bizim, onların yurtlarını saygın ve güvenlikli bir yer kıldığımızı görmediler mi?
41:40أَفَمَنْ يُلْقَىٰ فِي النَّارِ خَيْرٌ أَمْ مَنْ يَأْتِي آمِنًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:O hâlde kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir?
2:126وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا بَلَدًا آمِنًا
Diyanet Meali:Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl…” demişti.
28:57أَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَهُمْ حَرَمًا آمِنًا يُجْبَىٰ إِلَيْهِ ثَمَرَاتُ كُلِّ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Biz onları (tarafımızdan bir rızık olarak), her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi?

آمِنُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: آمِنٌ

12:99وَقَالَ ادْخُلُوا مِصْرَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Ve “Allah’ın iradesi ile güven içinde Mısır’a girin” dedi.
15:46ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir.*
15:82وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlar güven içinde dağlardan evler yontuyorlardı.*
26:146أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ
Diyanet Meali:“Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?”*
27:89وَهُمْ مِنْ فَزَعٍ يَوْمَئِذٍ آمِنُونَ
Diyanet Meali:Onlar o gün korkudan emindirler.
28:31يَا مُوسَىٰ أَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ إِنَّكَ مِنَ الْآمِنِينَ
Diyanet Meali:“Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Çünkü sen güvenlikte olanlardansın.”
34:18سِيرُوا فِيهَا لَيَالِيَ وَأَيَّامًا آمِنِينَ
Diyanet Meali:“Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın.”
34:37فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا وَهُمْ فِي الْغُرُفَاتِ آمِنُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler.
44:55يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.*
48:27لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُ۫سَكُمْ
Diyanet Meali:Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış (veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan) Mescid-i Haram’a gireceksiniz.

آمِنَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: آمِنٌ

16:112وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا قَرْيَةً كَانَتْ آمِنَةً مُطْمَئِنَّةً يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِنْ كُلِّ مَكَانٍ
Diyanet Meali:Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi.

أَمَنَةٌ : İsim.

3:154ثُمَّ أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ أَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَٓائِفَةً مِنْكُمْ
Diyanet Meali:Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize içinizden bir kısmını örtüp bürüyen bir güven, bir uyku indirdi.
8:11إِذْ يُغَشِّيكُمُ النُّعَاسَ أَمَنَةً مِنْهُ
Diyanet Meali:Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyordu.

أَمَانَةٌ : İsim. 

2:283فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ
Diyanet Meali:Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin.
33:72إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik…

أَمَانَاتٌ : İsim. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: أَمَانَةٌ

4:58إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَىٰ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi (ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi) emrediyor.
8:27لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ
Diyanet Meali:Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. (Bile bile kendi aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.
23:8وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Diyanet Meali:Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.*
70:32وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Diyanet Meali:Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir.*

أَمْنٌ : İsim.

2:125وَإِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِلنَّاسِ وَأَمْنًا
Diyanet Meali:Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık.
4:83وَإِذَا جَاءَهُمْ أَمْرٌ مِنَ الْأَمْنِ أَوِ الْخَوْفِ أَذَاعُوا بِهِ
Diyanet Meali:Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar.
6:81فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالْأَمْنِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:“Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.”
6:82الَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَٰئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ
Diyanet Meali:İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır.
24:55وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا
Diyanet Meali:(Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere), … yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına (dair vaadde bulunmuştur).

أَمِينٌ : İsim. Sıfat.

7:68أُبَلِّغُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَأَنَا لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım.”*
12:54فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ إِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَكِينٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”
26:107إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”*
26:125إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”*
26:143إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”*
26:162إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”*
26:178إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”*
26:193نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ
Diyanet Meali:Onu güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir.
27:39وَإِنِّي عَلَيْهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim.”
28:26إِنَّ خَيْرَ مَنِ اسْتَأْجَرْتَ الْقَوِيُّ الْأَمِينُ
Diyanet Meali:“Herhâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir olan bu adam olacaktır.” 
44:18أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.”
44:51إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.*
81:21مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ
Diyanet Meali:Orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir (bir elçinin getirdiği sözdür).
95:3وَهَٰذَا الْبَلَدِ الْأَمِينِ
Diyanet Meali:Bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki…*

إِيمَانٌ : İsim. Mastar.

2:93قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlara de ki: (Tevrat’a beslediğinizi iddia ettiğiniz) imanınızın size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!
2:108وَمَنْ يَتَبَدَّلِ الْكُفْرَ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ
Diyanet Meali:Her kim imanı küfre değişirse, o artık doğru yoldan sapmış olur.
2:109لَوْ يَرُدُّونَكُمْ مِنْ بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّارًا
Diyanet Meali:(Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü) sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler.
2:143وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
3:86كَيْفَ يَهْدِي اللَّهُ قَوْمًا كَفَرُوا بَعْدَ إِيمَانِهِمْ
Diyanet Meali:İman ettikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir?
3:90إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بَعْدَ إِيمَانِهِمْ ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا
Diyanet Meali:Şüphesiz iman ettikten sonra inkâr eden, sonra da inkârda ileri gidenlerin (tövbeleri asla kabul edilmeyecektir).
3:100يَرُدُّوكُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ كَافِرِينَ
Diyanet Meali:(Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız), imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.
3:106أَكَفَرْتُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
Diyanet Meali:“İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın!” 
3:167هُمْ لِلْكُفْرِ يَوْمَئِذٍ أَقْرَبُ مِنْهُمْ لِلْإِيمَانِ
Diyanet Meali:Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler.
3:173إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا
Diyanet Meali:(Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine), “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı.
3:177إِنَّ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الْكُفْرَ بِالْإِيمَانِ لَنْ يَضُرُّوا اللَّهَ شَيْئًا
Diyanet Meali:İman karşılığında küfrü satın alanlar Allah’a hiçbir zarar veremezler.
3:193رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik…”
4:25وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ
Diyanet Meali:Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz.
5:5وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ
Diyanet Meali:Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider.
6:82الَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَٰئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ
Diyanet Meali:İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır.
6:158لَا يَنْفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:“(Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün), daha önce iman etmemiş (veya imanında bir hayır kazanmamış olan) bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez.”
6:158أَوْ كَسَبَتْ فِي إِيمَانِهَا خَيْرًا
Diyanet Meali:“(Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş) veya imanında bir hayır kazanmamış olan (bir kimseye o günkü imanı fayda vermez).”
8:2وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
9:23إِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْإِيمَانِ
Diyanet Meali:Eğer küfrü imana tercih ederlerse, (babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin).
9:66لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ
Diyanet Meali:Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz.
9:124فَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَٰذِهِ إِيمَانًا
Diyanet Meali:(Herhangi bir sûre indirildiğinde), içlerinden, (alaylı bir şekilde) “Bu hanginizin imanını artırdı?” diyenler olur.
9:124فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَزَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Diyanet Meali:İman etmiş olanlara gelince, inen sûre onların imanını artırmıştır. Onlar bunu birbirlerine müjdelerler.
10:9إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ
Diyanet Meali:(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir.
10:98فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ
Diyanet Meali:Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı!
16:106مَنْ كَفَرَ بِاللَّهِ مِنْ بَعْدِ إِيمَانِهِ إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْاِيمَانِ
Diyanet Meali:Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden (ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner).
16:106إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْإِيمَانِ
Diyanet Meali:Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, (inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner).
30:56وَقَالَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ وَالْإِيمَانَ لَقَدْ لَبِثْتُمْ فِي كِتَابِ اللَّهِ اِلٰى يَوْمِ الْبَعْثِ
Diyanet Meali:Kendilerine ilim ve iman verilmiş olanlar ise onlara şöyle diyeceklerdir: “Andolsun, siz, Allah’ın yazısına göre, yeniden dirilme gününe kadar kaldınız.”
32:29قُلْ يَوْمَ الْفَتْحِ لَا يَنْفَعُ الَّذِينَ كَفَرُوا إِيمَانُهُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Fetih (Kıyamet) günü, inkâr edenlere iman etmeleri fayda vermeyecektir.”
33:22وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا
Diyanet Meali:(Mü’minler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir.) Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” (dediler). Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
40:10لَمَقْتُ اللّٰهِ أَكْبَرُ مِنْ مَقْتِكُمْ أَنْفُسَكُمْ إِذْ تُدْعَوْنَ إِلَى الْإِيمَانِ فَتَكْفُرُونَ
Diyanet Meali:“Allah’ın (size) gazabı, sizin kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür. Çünkü siz imana çağırılırdınız da inkâr ederdiniz.” 
40:28وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ
Diyanet Meali:Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi…
40:85فَلَمْ يَكُ يَنْفَعُهُمْ إِيمَانُهُمْ لَمَّا رَأَوْا بَأْسَنَا
Diyanet Meali:Fakat azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi.
42:52مَا كُنْتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا
Diyanet Meali:Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, (kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz) bir nur yaptık.
48:4هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَعَإِيمَانِهِمْ
Diyanet Meali:O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.
48:4هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَعَ إِيمَانِهِمْ
Diyanet Meali:O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.
49:7وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiştir.
49:11بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ
Diyanet Meali:İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır!
49:14وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:“Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.
49:17بَلِ اللَّهُ يَمُنُّ عَلَيْكُمْ أَنْ هَدَاكُمْ لِلْإِيمَانِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Diyanet Meali:“Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor.”
52:21وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ
Diyanet Meali:İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık.
58:22أُولَٰئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ
Diyanet Meali:İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir.
59:9وَالَّذِينَ تَبَوَّءُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler.
59:10رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla.”
60:10فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ
Diyanet Meali:(Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde), onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir.
74:31وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ
Diyanet Meali:İman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler (ve mü’minler) şüpheye düşmesin…

مَأْمَنٌ : İsim.

9:6فَأَجِرْهُ حَتَّىٰ يَسْمَعَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ أَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُ
Diyanet Meali:(Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa), Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır.

مَأْمُونٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

70:28إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
Diyanet Meali:Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz.*

مُؤْمِنٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul: مُؤْمِنُونَ Müennesi: مُؤْمِنَةٌ

2:8وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır.
2:91قُلْ فَلِمَ تَقْتُلُونَ أَنْبِيَاءَ اللَّهِ مِنْ قَبْلُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Eğer inanan kimseler idiyseniz, daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”
2:93قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlara de ki: (Tevrat’a beslediğinizi iddia ettiğiniz) imanınızın size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!
2:97مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı); önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak (senin kalbine indirmiştir).”
2:223وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ مُلَاقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele.
2:248إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Eğer inanmış kimselerseniz, bunda şüphesiz sizin için kesin bir delil vardır.”
2:278اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın.
2:285آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler).
3:28لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin.
3:28لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin.
3:49إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.”
3:68وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah da mü’minlerin dostudur.
3:110مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ
Diyanet Meali:Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.
3:121وَإِذْ غَدَوْتَ مِنْ أَهْلِكَ تُبَوِّئُ الْمُؤْمِنِينَ مَقَاعِدَ لِلْقِتَالِ
Diyanet Meali:Hani sen mü’minleri (Uhud’da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıştın.
3:122وَاللَّهُ وَلِيُّهُمَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Hâlbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü’minler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.
3:124إِذْ تَقُولُ لِلْمُؤْمِنِينَ أَلَنْ يَكْفِيَكُمْ أَنْ يُمِدَّكُمْ رَبُّكُمْ
Diyanet Meali:Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, (indirilmiş üç bin melek ile) yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun.
3:139وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.*
3:152وَلَقَدْ عَفَا عَنْكُمْ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Buna rağmen) sizi bağışladı. Allah, mü’minlere karşı çok lütufkârdır.
3:160وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.
3:164لَقَدْ مَنَّ اللَّهُ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولًا
Diyanet Meali:Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden … bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur.
3:166وَمَا أَصَابَكُمْ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ فَبِإِذْنِ اللَّهِ وَلِيَعْلَمَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:İki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın izniyledir. Bu da mü’minleri ortaya çıkarması içindi.*
3:171يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Şehitler) Allah’ın nimetine, keremine ve Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.*
3:175فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz, benden korkun.
3:179مَا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَىٰ مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Allah, (pisi temizden ayırıncaya kadar) mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir.
4:84لَا تُكَلَّفُ إِلَّا نَفْسَكَ وَحَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed! Artık Allah yolunda savaş!) Sen ancak kendinden sorumlusun! Mü’minleri de savaşa teşvik et.
4:92وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَأً
Diyanet Meali:Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka.
4:92وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَأً
Diyanet Meali:Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka.
4:92وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ
Diyanet Meali:Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi (ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi) gerekir.
4:92فَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ
Diyanet Meali:(Öldürülen kimse) mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir.
4:93وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ
Diyanet Meali:Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, (içinde ebedî kalacağı) cehennemdir.
4:94وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ أَلْقَىٰ إِلَيْكُمُ السَّلَامَ لَسْتَ مُؤْمِنًا
Diyanet Meali:Size selâm veren kimseye, (dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek), “Sen mü’min değilsin” demeyin.
4:95لَا يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ
Diyanet Meali:Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, (Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler) eşit olamazlar.
4:103إِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا
Diyanet Meali:Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.
4:115وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:(Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar), mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız.
4:124وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler.
4:139الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir.
4:141قَالُوا أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُمْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Şayet kâfirlerin zaferden bir payı olursa), “Size üstünlük sağlayıp sizi mü’minlerden korumadık mı?” derler.
4:141وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Allah, mü’minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.
4:144لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin.
4:146وَأَخْلَصُوا دِينَهُمْ لِلَّهِ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar) ve dinlerini Allah’a has kılanlar (müstesnadır). Bunlar mü’minlerle beraberdirler.
4:146وَسَوْفَ يُؤْتِ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
Diyanet Meali:Allah, mü’minlere büyük bir mükâfat verecektir.
4:162وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:(Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar) ve mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler.
4:162وَالْمُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ أُولَٰئِكَ سَنُؤْتِيهِمْ أَجْرًا عَظِيمًا
Diyanet Meali:(O namazı kılanlar, zekâtı verenler), Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.
5:11وَاتَّقُوا اللَّهَ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.
5:23وَعَلَى اللَّهِ فَتَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.”
5:43ثُمَّ يَتَوَلَّوْنَ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَمَا أُولَٰئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Yanlarında, içinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyorlar), sonra bunun ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi kitaplarına da, sana da) inanmış değillerdir.
5:54يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ
Diyanet Meali:(Sizden kim dininden dönerse, bilin ki, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki9, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar.
5:57وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.
5:88وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي أَنْتُمْ بِهِ مُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.
5:112قَالَ اتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:İsa da, “Eğer mü’minler iseniz, Allah’a karşı gelmekten sakının” demişti.
6:27يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü’minlerden olsak.”
6:118فَكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ بِآيَاتِهِ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Artık, âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah’ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin.*
7:2فَلَا يَكُنْ فِي صَدْرِكَ حَرَجٌ مِنْهُ لِتُنْذِرَ بِهِ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Bu, sana), kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü’minlere öğüt olarak (indirilmiş bir kitaptır). Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.
7:72وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَمَا كَانُوا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş olanların ise kökünü kestik.
7:75قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلَ بِهِ مُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onlar da, “Biz şüphesiz onunla gönderilene inananlarız” dediler.
7:85ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“İnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.”
7:132وَقَالُوا مَهْمَا تَأْتِنَا بِهِ مِنْ آيَةٍ لِتَسْحَرَنَا بِهَا فَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Bizi büyülemek için her ne getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz.”*
7:143فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.
8:1وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:O hâlde, eğer mü’minler iseniz (Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin), Allah ve Rasûlüne itaat edin.”
8:2إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir.
8:4أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İşte onlar gerçekten mü’minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler … vardır.
8:5وَإِنَّ فَرِيقًا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ لَكَارِهُونَ
Diyanet Meali:(Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı.) Mü’minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.
8:17وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلَاءً حَسَنًا
Diyanet Meali:Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı.
8:19وَلَنْ تُغْنِيَ عَنْكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.
8:62فَإِنَّ حَسْبَكَ اللَّهُ هُوَ الَّذِي أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki) sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü’minlerle destekleyendir.
8:64يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللَّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü’minlere Allah yeter.*
8:65يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ
Diyanet Meali:Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et.
8:74وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا
Diyanet Meali:(İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir.
9:10لَا يَرْقُبُونَ فِي مُؤْمِنٍ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً
Diyanet Meali:Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler.
9:13فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَوْهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Oysa Allah, -eğer siz gerçek mü’minler iseniz- kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.
9:16وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَا رَسُولِهِ وَلَا الْمُؤْمِنِينَ وَلِيجَةً
Diyanet Meali:(Yoksa, Allah, sizden, cihad edip) Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri (ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız)?
9:26ثُمَّ أَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Sonra Allah, Resûlü ile mü’minler üzerine kendi katından güven duygusu ve huzur indirdi.
9:51وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.”
9:61قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:De ki: “O, sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah’a inanır, mü’minlere inanır (güvenir).”
9:62وَاللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَقُّ أَنْ يُرْضُوهُ إِنْ كَانُوا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer gerçekten mü’min iseler (bilsinler ki), Allah ve Resûlü’nü razı etmeleri daha önceliklidir.
9:71وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ
Diyanet Meali:Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır.
9:72وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, (ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan) cennetler va’detti.
9:79الَّذِينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فِي الصَّدَقَاتِ
Diyanet Meali:Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle, (güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları) çekiştirip onlarla alay edenler var ya…
9:105وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir.”
9:107وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için (ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye) bir mescit yapanlar vardır.
9:111إِنَّ اللَّهَ اشْتَرَىٰ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنْفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır.
9:112وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللَّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Bunlar), … Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.
9:122وَمَا كَانَ الْمُؤْمِنُونَ لِيَنْفِرُوا كَافَّةً
Diyanet Meali:(Ne var ki) mü’minlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir.
9:128حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
10:57وَشِفَاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(İşte size Rabbinizden bir öğüt), kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an geldi).
10:78وَتَكُونَ لَكُمَا الْكِبْرِيَاءُ فِي الْأَرْضِ وَمَا نَحْنُ لَكُمَا بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Dediler ki: “Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin de) yeryüzünde hâkimiyet (devlet) ikinizin eline geçsin diye mi bize geldin? Biz ikinize de inanmıyoruz.”
10:87وَاجْعَلُوا بُيُوتَكُمْ قِبْلَةً وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. Namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri müjdele.” 
10:99أَفَأَنْتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّىٰ يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?
10:103كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنْجِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Aynı şekilde üzerimize bir hak olarak, inananları da kurtaracağız.
10:104وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Bana mü’minlerden olmam emrolundu.”
11:53وَمَا نَحْنُ بِتَارِكِي آلِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Biz de senin sözünle ilâhlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana iman edecek de değiliz.”
11:86بَقِيَّتُ اللَّهِ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Eğer inanan kimselerseniz Allah’ın bıraktığı helâl kazanç sizin için daha hayırlıdır.”
11:120وَجَاءَكَ فِي هَٰذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Bunlarda, sana hak, mü’minlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir.
12:17وَمَا أَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِقِينَ
Diyanet Meali:“Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın.”
12:103وَمَا أَكْثَرُ النَّاسِ وَلَوْ حَرَصْتَ بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir.*
14:11وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.”
14:41رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”*
15:77إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır.*
15:88وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlara karşı mahzun olma ve mü’minlere (şefkat) kanadını indir.
16:97مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةً
Diyanet Meali:Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız…
17:9إِنَّ هَٰذَا الْقُرْآنَ يَهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve (iyi işler yapan) mü’minler için (büyük bir mükâfat olduğunu) müjdeler.
17:19وَسَعَىٰ لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ كَانَ سَعْيُهُمْ مَشْكُورًا
Diyanet Meali:(Kim de) mü’min olarak (ahireti ister) ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.
17:82وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.
18:2وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا حَسَنًا
Diyanet Meali:(Allah onu), … salih ameller işleyen mü’minleri, güzel bir mükâfat (cennet) ile müjdelemek … için (dosdoğru bir kitap kıldı).
18:80وَأَمَّا الْغُلَامُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤْمِنَيْنِ
Diyanet Meali:“Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı.”
20:75وَمَنْ يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلٰى
Diyanet Meali:Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler vardır.*
20:112وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْمًا وَلَا هَضْمًا
Diyanet Meali:Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse, o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan.*
21:88وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَٰلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Biz de duasını kabul ettik) ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.
21:94فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ
Diyanet Meali:Şu hâlde, kim mü’min olarak bir salih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez.
23:1قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.*
23:38اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Bu, Allah’a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir. Biz ona inanmayız.”*
24:2وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.
24:3وَحُرِّمَ ذَٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Bu, mü’minlere haram kılınmıştır.
24:12لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنْفُسِهِمْ خَيْرًا
Diyanet Meali:Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, (“Bu, apaçık bir iftiradır” deselerdi ya)!
24:17يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.*
24:30قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ
Diyanet Meali:Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.
24:31وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Diyanet Meali:Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!
24:47ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٌ مِنْهُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَمَا أُولَٰئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Hâlbuki onlar inanmış değillerdir.
24:51إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا
Diyanet Meali:Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik (ve itaat ettik)” demeleridir.
24:62إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:Mü’minler ancak Allah’a ve peygamberine inanan…
26:3لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!*
26:8إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar.*
26:51اِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”*
26:67إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.*
26:102فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”*
26:103إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.*
26:114وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Ben inananları kovacak değilim.”*
26:118فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”*
26:121إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.*
26:139إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
26:158إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
26:174إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.*
26:190إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.*
26:199فَقَرَأَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik) ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı.*
26:215وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir.*
27:2هُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.*
27:77وَإِنَّهُ لَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz o, elbette mü’minler için bir hidayet ve bir rahmettir.*
28:10لَوْلَا أَنْ رَبَطْنَا عَلَىٰ قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, (neredeyse bunu açıklayacaktı).
28:47لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Bize bir Peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık.”
29:44خَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. İşte bunda inananlar için bir ibret vardır.*
30:4لِلَّهِ الْأَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün (Allah’ın Rumlara zafer vermesiyle) mü’minler sevinecektir.
30:47وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.
32:18أَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِنًا كَمَنْ كَانَ فَاسِقًا لَا يَسْتَوُونَ
Diyanet Meali:Hiç mü’min, fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar.*
33:6النَّبِيُّ أَوْلَىٰ بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ
Diyanet Meali:Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır.
33:6وَاُو۬لُوا الْاَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَىٰ بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ
Diyanet Meali:Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah’ın Kitab’ına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler.
33:11هُنَالِكَ ابْتُلِيَ الْمُؤْمِنُونَ وَزُلْزِلُوا زِلْزَالًا شَدِيدًا
Diyanet Meali:İşte orada mü’minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar.*
33:22وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَٰذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ
Diyanet Meali:Mü’minler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir.”
33:23مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar.
33:25وَكَفَى اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ الْقِتَالَ وَكَانَ اللَّهُ قَوِيًّا عَزِيزًا
Diyanet Meali:Allah, savaşta mü’minlere kâfi geldi. Allah, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
33:35إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar…
33:36وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ
Diyanet Meali:Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için (kendi işleri konusunda) tercih kullanma hakları yoktur.
33:37لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ
Diyanet Meali:(Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince, eşini boşayınca, onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde, onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın.
33:43لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
Diyanet Meali:(O), sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için (size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir). Allah, mü’minlere çok merhamet edendir.
33:47وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ بِأَنَّ لَهُمْ مِنَ اللَّهِ فَضْلًا كَبِيرًا
Diyanet Meali:Mü’minlere kendileri için Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele.*
33:50إِنْ أَرَادَ النَّبِيُّ أَنْ يَسْتَنْكِحَهَا خَالِصَةً لَكَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, (mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan), Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği (herhangi bir mü’min kadını da sana helâl kıldık.)
33:58وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا
Diyanet Meali:Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira (ve apaçık bir günah) yüklenmişlerdir.
33:59قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ
Diyanet Meali:(Ey Peygamber!) Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler.
33:73وَيَتُوبَ اللَّهُ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:(Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmek); mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların da tövbelerini kabul etmek için (insana emaneti yüklemiştir).
34:20وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şeytan, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı. İnananlardan bir grup dışında hepsi ona uydular.*
34:31لَوْلَا أَنْتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk.” 
34:41بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ أَكْثَرُهُمْ بِهِمْ مُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu.”
37:29قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”*
37:111إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Çünkü o mü’min kullarımızdandı.*
40:28وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا
Diyanet Meali:Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi: “(Rabbim Allah’tır, dediği için) bir adamı öldürecek misiniz?”
40:40وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:“Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecektir.”
44:12رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.*
45:3إِنَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, göklerde ve yerde, inananlar için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren) nice deliller vardır.*
47:19وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!
48:4هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:O, inananların (imanlarını kat kat artırmaları için) kalplerine huzur ve güven indirendir.
48:5لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, (içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları) cennetlere koyması … içindir.
48:12بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ اَبَدًا
Diyanet Meali:(Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız.
48:18لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur.
48:20وَلِتَكُونَ آيَةً لِلْمُؤْمِنِينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطًا مُسْتَقِيمًا
Diyanet Meali:(Allah, böyle yaptı) ki, bunlar mü’minler için bir delil olsun, sizi de doğru bir yola iletsin.
48:25وَلَوْلَا رِجَالٌ مُؤْمِنُونَ وَنِسَاءٌ مُؤْمِنَاتٌ لَمْ تَعْلَمُوهُمْ اَنْ تَطَؤُ۫هُمْ
Diyanet Meali:Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz (ve böylece size bir eziyet gelecek) olmasaydı, (Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi).
48:26فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmişti.
49:9وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا
Diyanet Meali:Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin.
49:10إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ
Diyanet Meali:Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.
49:15إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ
Diyanet Meali:İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan…
51:35فَأَخْرَجْنَا مَنْ كَانَ فِيهَا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.*
51:55وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنْفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.*
57:8وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
57:12يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَىٰ نُورُهُمْ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ
Diyanet Meali:Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün…
58:10وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.
59:2يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُمْ بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı.
60:11وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي أَنْتُمْ بِهِ مُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Ve inandığınız Allah’a karşı gelmekten sakının.
61:13نَصْرٌ مِنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke’nin fethi). (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele!
63:8وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir.
64:2هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنْكُمْ كَافِرٌ وَمِنْكُمْ مُؤْمِنٌ
Diyanet Meali:O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir.
64:13اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.*
66:4فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki) Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de.
71:28رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا
Diyanet Meali:“Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, (iman eden erkekleri ve iman eden kadınları) bağışla.”
71:28وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:“(Rabbim! Beni, ana babamı), iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları (bağışla).”
74:31وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin…
85:7وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
Diyanet Meali:(O vakit, ateşin etrafında oturmuş), mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.*
85:10إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı (ve yangın azabı) vardır.
2:221وَلَعَبْدٌ مُؤْمِنٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ
Diyanet Meali:Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır.
9:14وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin), onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın…
27:15الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٍ مِنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Hamd, bizi mü’min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a mahsustur.”
37:81إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Çünkü o, bizim mü’min kullarımızdandı.*
37:122إِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Çünkü onlar mü’min kullarımızdan idiler.*
37:132إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Çünkü o bizim mü’min kullarımızdandı.*
59:23لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ
Diyanet Meali:O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren…

مُؤْمِنَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Müzekkeri: مُؤْمِنٌ

2:221وَلَأَمَةٌ مُؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ
Diyanet Meali:Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü’min bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır.
4:92وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ
Diyanet Meali:Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi … gerekir.
4:92فَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ
Diyanet Meali:(Öldürülen kimse) mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir.
4:92فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ
Diyanet Meali:(Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise) ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir.
33:36وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ
Diyanet Meali:Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için (kendi işleri konusunda) tercih kullanma hakları yoktur.
33:50وَامْرَأَةً مُؤْمِنَةً إِنْ وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ
Diyanet Meali:(Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere), mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, (Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da sana helâl kıldık.)

مُؤْمِنَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مُؤْمِنَةٌ

5:5وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Mü’min kadınlardan iffetli olanlar…
9:71وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ
Diyanet Meali:Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır.
9:72وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ
Diyanet Meali:Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, (ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan) cennetler va’detti.
24:12لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنْفُسِهِمْ خَيْرًا
Diyanet Meali:Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, (“Bu, apaçık bir iftiradır” deselerdi ya)!
24:31وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ
Diyanet Meali:Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.
33:35إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar…
33:49إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ
Diyanet Meali:Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur.
33:58وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا
Diyanet Meali:Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira (ve apaçık bir günah) yüklenmişlerdir.
33:73وَيَتُوبَ اللَّهُ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:(Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmek); mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların da tövbelerini kabul etmek için (insana emaneti yüklemiştir).
47:19وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!
48:5لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, (içinde temelli kalacakları) cennetlere koyması, (onların kötülüklerini örtmesi) içindir.
48:25وَلَوْلَا رِجَالٌ مُؤْمِنُونَ وَنِسَاءٌ مُؤْمِنَاتٌ لَمْ تَعْلَمُوهُمْ أَنْ تَطَئُوهُمْ
Diyanet Meali:Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları (bilmeyerek) ezmeniz (ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi).
57:12يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَىٰ نُورُهُمْ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ
Diyanet Meali:Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün…
60:10إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ
Diyanet Meali:Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin.
60:10فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ
Diyanet Meali:Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin.
60:12إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَىٰ أَنْ لَا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئًا
Diyanet Meali:Mü’min kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak … konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, (biatlarını kabul et…)
71:28وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:“(Rabbim! Beni, ana babamı), iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları (bağışla).”
85:10إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı (ve yangın azabı) vardır.
4:25وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا أَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse…
4:25فَمِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:(Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse) sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın.
24:23إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا
Diyanet Meali:İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten (dünya ve ahirette) lânetlenmişlerdir.
66:5أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ
Diyanet Meali:(Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona), sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden … (dul ve bakire) eşler verebilir.