KÖK HARFLER: و ث ق
ANLAM:
وَثَقَ : Sağlam, dayanıklı, sıkı veya kuvvetli olmak. وَثِقَ : Birisine güvenmek, itimat etmek.
AÇIKLAMA:
Bu kökte temel olarak “güvenli, sağlam, dayanıklı olma” manaları vardır. Vesâk, herhangi bir şeyi bağlamaya yarayan ipe denir. Mîsâk kelimesi de, “yeminle ve söz verme ile pekiştirilmiş anlaşma”dır. (Müfredât)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
وَاثَقَ | fiil-III | 1 | Ahidleşti, söz verdi, söz aldı | 5/7 |
أَوْثَقَ | fiil-IV | 1 | Bağladı | 89/26 |
مَوْثِقٌ | isim | 3 | Emniyet etme, güvenme, sağlam söz | 12/66 |
وُثْقىَ | isim | 2 | En sağlam | 31/22 |
وَثَاقٌ | isim | 2 | Bağ, bağlama, bağlayış | 47/4 |
مِيثَاقٌ | isim | 25 | Ahd, misak, teminat, sağlam söz | 5/70 |
| Toplam | 34 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vesâk | وَثَاق | Bağ. Rabıta. Yeminleşerek anlaşmak. |
|
Visâk | وِثَاق | Çok sağlam ve kuvvetli bağlar. Andlaşmalar. |
|
Vesîka | وَثِيقَة | Dayanılan belge. | Çoğulu: Vesâik |
Vüskâ | وُثْقَى | Çok kuvvetli ve sağlam olan. |
|
Sika | ثِقَة | Güven, emniyet. İnanılır, güvenilir kimse. |
|
Mîsâk | مِيثَاق | Anlaşma. Sözleşme. Yeminleşme. Verilen söz. | Çoğulu: Mevâsık |
Mevsik | مَوْثِق | Sözleşme, yemin. |
|
Mevsûk | مَوْثُوق | Belgeye dayanan, doğru, doğruluğuna güvenilen, sağlam. |
|
Tevsîk | تَوْثِيق | Vesikalandırmak. Vesikalamak. Sağlamlaştırmak. Yazılı hale koymak. |
|
Muvâsaka | مُوَاثَقَة | Birbirine söz verip anlaşma. |
|
İstîsâk | اِسْتِيثَاق | Bir kimseden itimad edilir bir vesika veya senet alma. |
|
Müstevsik | مُسْتَوْثِق | Bir kimseden sened veya vesika alan. |
|
Urvetü’l-vüskâ: Tutunulacak en sağlam kulp, İslâm.
Mîsâk-ı Millî:
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَاثَقَ : Fiil-III.
5:7 | وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُمْ بِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve (“işittik, itaat ettik” dediğinizde) ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. |
أَوْثَقَ : Fiil-IV.
89:26 | وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ |
Diyanet Meali: | Onun vuracağı bağı kimse vuramaz. * |
مَوْثِقٌ : İsim.
12:66 | قَالَ لَنْ أُرْسِلَهُ مَعَكُمْ حَتَّىٰ تُؤْتُونِ مَوْثِقًا مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Babaları, “Onu bana geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle göndermeyeceğim” dedi. |
12:66 | فَلَمَّا آتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٌ |
Diyanet Meali: | Ona güvencelerini verdiklerinde, “Allah söylediklerimize vekildir” dedi. |
12:80 | قَالَ كَبِيرُهُمْ أَلَمْ تَعْلَمُوا أَنَّ أَبَاكُمْ قَدْ أَخَذَ عَلَيْكُمْ مَوْثِقًا مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Büyükleri dedi ki: “Babanızın Allah adına sizden söz aldığını bilmiyor musunuz?” |
وُثْقَى : İsim. Sıfat.
2:256 | فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ |
Diyanet Meali: | O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. |
31:22 | وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. |
وَثَاقٌ : İsim.
47:4 | حَتَّىٰ إِذَا أَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ |
Diyanet Meali: | Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). |
89:26 | وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ |
Diyanet Meali: | Onun vuracağı bağı kimse vuramaz. * |
مِيثَاقٌ : İsim.
2:27 | الَّذِينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan kimselerdir. |
2:63 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ |
Diyanet Meali: | Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiştik. |
2:83 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz..” diye söz almıştık. |
2:84 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لَا تَسْفِكُونَ دِمَاءَكُمْ |
Diyanet Meali: | Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz..” diye de sizden kesin söz almıştık. |
2:93 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ |
Diyanet Meali: | Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık.. |
3:81 | وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّينَ لَمَا آتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ |
Diyanet Meali: | Hani, Allah peygamberlerden, “Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, (elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz)” diye söz almıştı. |
3:187 | وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ |
Diyanet Meali: | Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, “Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız” diye sağlam söz almıştı. |
4:21 | وَأَخَذْنَ مِنْكُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا |
Diyanet Meali: | Onlar (hanımlarınız) sizden sağlam bir söz aldı. |
4:90 | إِلَّا الَّذِينَ يَصِلُونَ إِلَىٰ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ |
Diyanet Meali: | Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınmış bulunanlar başka.. |
4:92 | وَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ |
Diyanet Meali: | Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet .. gerekir. |
4:154 | وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمِيثَاقِهِمْ |
Diyanet Meali: | Verdikleri sağlam söz(ü yerine getirmemeleri) sebebiyle “Tûr”u üzerlerine kaldırdık. |
4:154 | وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا |
Diyanet Meali: | Yine onlara, “Cumartesi (yasakları) konusunda haddi aşmayın” dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık. |
4:155 | فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ وَكُفْرِهِمْ بِآيَاتِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah’ın âyetlerini inkâr etmelerinden dolayı… |
5:7 | وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُمْ بِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. |
5:12 | وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. |
5:13 | فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً |
Diyanet Meali: | İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. |
5:14 | وَمِنَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ أَخَذْنَا مِيثَاقَهُمْ |
Diyanet Meali: | “Biz hıristiyanız” diyenlerden de sağlam söz almıştık. |
5:70 | لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. |
7:169 | أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ |
Diyanet Meali: | Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı? |
8:72 | فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلَّا عَلَىٰ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ |
Diyanet Meali: | (Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse), sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. |
13:20 | الَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَلَا يَنْقُضُونَ الْمِيثَاقَ |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi bozmayanlardır. * |
13:25 | وَالَّذِينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar (var ya..) |
33:7 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ |
Diyanet Meali: | Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan.. |
33:7 | وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا |
Diyanet Meali: | Evet biz, onlardan sapa sağlam bir söz almıştık. |
57:8 | وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun). |