ش ك ك

KÖK HARFLER: ش ك ك

ANLAM: 

شَكَّ : (Mesele) müphem veya karışık olmak. Düşüncesinde şüphe etmek, tereddüt etmek, kararsız kalmak, mesele hususunda emin olmamak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

شَكَّ (geniş zaman يَشُكُّ mastar isim شَكٌّ):

شَكَّ الْاَمْرَ : Mesele müphem veya karışıktı ya da o hale geldi.

شَكَّ فِى الْاَمْرِ : Düşüncesinde şüphe etti, tereddüt etti, kararsız kaldı ya da mesele hususunda emin değildi.

شَكَّ عَلَيْهِ الْاَمْرُ : Mesele onun için karışık veya müphem idi, mesele onun için zor veya çetin idi.

شَكَكْتُهُ بِالرُّمْحِ : Onu okla deldim.

شَكٌّ : Şüphe; (şu sözcüğün zıt hali: يَقِينٌ); (olasılık bazında) birbirlerine eşit olup olmadıkları veya (o hususta) birinin diğerine daha baskın gelip gelmedikleri konusunda iki şey arasında tereddüt etme; kararsız kalma. İmam Ragıp’a göre, bu iki tutarsız şeyin, eşit olmalarının bir kimsenin muhakemesinde değişimi veya karmaşıklığıdır. Cahilliğin (جَهْلٌ) bir cinsi veya türüdür fakat bundan daha özeldir, çünkü جَهْلٌ bazen iki tutarsız şeye dair bilginin mutlak surette yokluğudur; bu sebepten, her شَكٌّ bir جَهْلٌ iken her جَهْلٌ bir شَكٌّ değildir. Bazılarına göre, temel anlamı, yüreğin ve aklın karmaşa veya sıkıntı halidir; skandal, çekince, şüphe; sıçanları öldüren bir tür ilaç; bir elbisenin bir dikiş yeri.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
شَكٌّ isim 15 Şüphe, tereddüt 10/94

Toplam 15

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Şekk شَكّ Şüphe, zan. Çoğul: Şükûk
Meşkûk مَشْكُوك Şüphe uyandıran, şüpheli.
Teşkîk تَشْكِيك Şüphelendirme.
Müşekkek مِشَكَّك Şüpheli olan, şüpheli, kuşkulu.
Teşekkük تَشَكُّك Şüphelenmek.
Müteşekkik مُتَشَكِّك Şek ve şüphede kalan. 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

شَكٌّ : İsim.

4:157 وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُوا فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ
Diyanet Meali: Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. 
10:94 كُنْتَ فِي شَكٍّ مِمَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ فَاسْأَلِ الَّذِينَ يَقْرَءُونَ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali: Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyanlara sor. 
10:104 إِنْ كُنْتُمْ فِي شَكٍّ مِنْ دِينِي فَلَا أَعْبُدُ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali: “Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam…”
11:62 وَإِنَّنَا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: “Şüphesiz, biz senin bizi çağırdığın şeyden derin bir şüphe içindeyiz.”
11:110 وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Onlar da (müşrikler de) o Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
14:9 وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: “Bizi çağırdığınız şeyden de derin bir şüphe içindeyiz.”
14:10 قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللَّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali: Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var?”
27:66 بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْهَا بَلْ هُمْ مِنْهَا عَمُونَ
Diyanet Meali:  Fakat onlar bu konuda şüphe içindedirler. Daha doğrusu onlar ahiretten yana kördürler.
34:21 إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يُؤْمِنُ بِالْآخِرَةِ مِمَّنْ هُوَ مِنْهَا فِي شَكٍّ
Diyanet Meali: Ancak ahirete inananları, onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik).
34:54 إِنَّهُمْ كَانُوا فِي شَكٍّ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Çünkü onlar derin bir şüphe içindeydiler.
38:8 أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي
Diyanet Meali: “O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” (diyerek kalkıp gittiler). Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. 
40:34 فَمَا زِلْتُمْ فِي شَكٍّ مِمَّا جَاءَكُمْ بِهِ
Diyanet Meali: (Andolsun, daha önce Yûsuf da size apaçık deliller getirmişti de), onun size getirdikleri hakkında şüphe edip durmuştunuz.
41:45 وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Şüphesiz onlar Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
42:14 وَإِنَّ الَّذِينَ أُورِثُوا الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِهِمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
44:9 بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ
Diyanet Meali: Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar. *