KÖK HARFLER: ل ح د
ANLAM:
لَحَدَ : Din hususunda doğru yoldan meyletmek, sapmak; dine dil uzatmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَلْحَدَ | fiil-IV | 3 | Haktan saptı | 7/180 |
إِلْحَادٌ | isim | 1 | Haktan sapmak | 22/25 |
مُلْتَحَدٌ | isim | 2 | Sığınak | 18/27 |
| Toplam | 6 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- لَحَدَ (a)
- لَحَدَ (b)
- قَبَرَ > bak: ق ب ر
- دَفَنَ
- رَمَسَ
- طَمَرَ
- إِلْحَادٌ
- مُلْتَحَدٌ
Zıt Manada Kelimeler
AÇIKLAMA:
KÜFR ile İLHÂD kelimeleri arasındaki fark
( ك ف ر – ل ح د )
Küfr, çeşitli günahlara verilen bir isimdir. Bunlardan biri, şirk (Allah’a ortak koşmak); diğeri “peygamberliği inkâr etmek”; bir başkası “Allah’ın haram kıldığını helâl kabul etmek”tir. Küfrün başka türleri de vardır. Asıl anlamı itibarıyla küfr, “örtmek” manasına gelir. İlhâd ise, İslâm’a bağlılığını açıkça ortaya koyduktan sonra, İslâm’a teslim olmayı kabul etmeyen bir inanca verilen özel isimdir. Küfr, ilhâd değildir. Nitekim Yahudi biri, kâfir diye isimlendirildiği halde, mülhid diye isimlendirilmez. İlhâd, kök olarak “meyl” anlamına gelir. Bundan dolayı, “kabrin yan tarafına kazılan meyl”e, lahd (lahid/kabir) ismi verilmiştir. (Farklar Sözlüğü 335) Bknz: ( ك ف ر )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Lahd (Lahid) | لَحْد | Taş mezar. | Çoğulu: Lühûd |
Melhûd | مَلْحُود | Mezara sokulmuş, kabre konulmuş. Lahid içine konulmuş. |
|
Telhîd | تَلْحِيد | Mezar çukuru kazma. Kabire lahid yapma. |
|
Mülâhid | مُلَاحِد | Hak bir yoldan, hak bir mezhebden sapma. |
|
İlhâd | إِلْحَاد | Dinden çıkmak. Dinsizlik. Dinden dönmek. Allahın varlığına, birliğine inanmamak. İmansızlık. |
|
Mülhid | مُلْحِد | Dinden çıkan, dinsiz, kafir, imansız. | Çoğulu: Melâhide, Mülhidîn |
Mültehid | مُلْتَحِد | Bir yere sığınan kimse. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَلْحَدَ : Fiil-IV.
7:180 | فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُوا الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَائِهِ |
Diyanet Meali: | (En güzel isimler Allah’ındır.) O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. |
16:103 | لِسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُبِينٌ |
Diyanet Meali: | İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır. |
41:40 | إِنَّ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي آيَاتِنَا لَا يَخْفَوْنَ عَلَيْنَا |
Diyanet Meali: | Âyetlerimiz konusunda (yalanlama amacıyla) doğruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. |
إِلْحَادٌ : İsim. Masdar. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).
22:25 | وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ |
Diyanet Meali: | Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız. |
مُلْتَحَدٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb).
18:27 | لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا |
Diyanet Meali: | O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. O’ndan başka asla bir sığınak da bulamazsın. |
72:22 | قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا |
Diyanet Meali: | De ki: “Gerçekten beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.” * |