KÖK HARFLER: ج ب ر
ANLAM:
جَبَرَ:
- Kırıldıktan sonra kemiği yerine kaynatmak.
- Birisine bir şeyi kendi rızası dışında zorla yaptırmak.
- Yetimin sorunlarını yoluna sokmak.
AÇIKLAMA:
Cebr kelimesi, kırık kemiği kaynaştırmak, onarmak anlamından hareketle “zor kullanarak bir şeyi düzeltmek” veya sadece tek başına “düzeltmek, islah etmek” veya sadece “zor kullanmak” manasına gelmektedir.
Cebbâr kelimesi bir insan için kullanıldığında, “hak etmediği yüksek bir makama sahip olduğunu iddia ederek kendi eksiğini tamamlamaya, kusurunu kapatmaya çalışan” manasındadır. Başkasını zorla kontrol altına alana da “cebbâr” denir. (Müfredat) Haksız yere öldüren, Allah’a ibadet etmeyi kendisine yediremeyip büyüklenen ve isyan eden anlamlarına gelir. (Süleyman bin Mukatil 198)
Cebbâr bir kavim (5:22) “kahhar ve azîm” manalarını içermektedir. (Farklar Sözlüğü 366) Boylu poslu, iri yarı, kuvvetli anlamında kullanılmıştır. (Süleyman bin Mukatil 198)
Hükümdara “cebr” adının verilmesi, insanları dilediğine zorlamasından veya onların işlerini düzeltmesinden dolayıdır. (Müfredât)
Cebbâr kelimesinin kul için kullanılması ve kulun bu kelimeyle vasıflanması, onun için çok utanç verici ve onur kırıcıdır. Allah Teâlâ bu sıfatı Rasul-i Kerim’den selbetmiş ve “Sen onlara karşı bir zorba değilsin” buyurmuştur (50/45).
Cebbâr kelimesi Allah’a nisbet edildiği zaman, “kahredici güce sahip, istediğini herkese ve her şeye rağmen yerine getirebilen” anlamındadır. (Süleyman bin Mukatil 197)
Yüce Allah insanları ilahi hikmeti gereği kaçınmaları mümkün olmayan bazı şeylere zorlamıştır. (Müfredât)
Allah’ın isimlerinden olan Cebbâr, “kırık olanı saran, onaran” manasındadır. (Farklar Sözlüğü 366)
Allah Teâlâ kulları için yarattığı nimetlerle insanların her türlü derdine deva olmakta, onların yaralarını sarmaktadır. (Müfredât)
Allah Teâlâ’nın Cebbâr sıfatı, el-Mütekebbir sıfatı gibidir. Bu anlamda Allah Teâlâ’dan başkasına ıtlakı caiz olmaz.
Cebbâr kelimesi Kur’ân’da 10 kere geçmiştir; bir kere Allah Teâlâ’ya, dokuz kere insanlara nisbet edilmiştir.
Cebir kelimesi bir matematik terimidir ve “kırık kemiği bütünleme” anlamından türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük) “Düzeltilmek istenen şeyi düzeltmek için eklenen şey” manasındadır. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLERİ:
جَبَرَ (geniş zamanlı يَجْبُرُ mastar isim جَبْرٌ):
جَبَرَ الْعَظْمَ : Kırıldıktan sonra kemiği yerine kaynattı.
جَبَرْتُ الْيَتِيمَ : Yetimin sorunlarını yoluna soktum.
جَبَرَهُ عَلَى الْاَمْرِ : Ona o şeyi kendi rızası dışında zorla yaptırdı.
تَجَبَّرَ : Mağrur veya küstahça davrandı; servet veya mülk edindi.
جَبْرُوتٌ : Gurur; güç; saygınlık.
جَبَّارٌ : Kendini göklere çıkaran; böbürlenen; adaletsizce katleden; zorlu, zorba veya baskı yapan; zalimane; zalim kişi; asi; aşırı itaatsiz; geniş; uzun ve güçlü. (çoğul hali جَبَّارُونَ ve جَبَابِرَةُ).
قَلْبٌ جَبَّارٌ : Nasihate riayet etmeyen yürek.
اَلْجَبَّارُ : Allah’ın (c.c.) sıfatlarından biridir: Her şeye hakim; iyileştiren; kullarından daha yüksekte olan; ulaşılmaz; yoksulları zenginliğe veya salahiyete kavuşturan; yarattığı kullarını o her ne dilerse yapmalarına ikna eden.
Cebrail Aleyhisselam: Dört büyük melekten birisidir. Vazifesi. Allah ile Rasûlü arasında elçilik etmektir. اِيلُ Allah (c.c.) manasında kullanılır. Bu sözcük اِيل birçok kombinasyonda karşımıza çıkar, جِبْرِيلُ ve مِيكَالُ veya مِيكَائِيلُ veya اِسْمَاعِيل . Bu kelime: جِبْرِيلُ bileşik bir sözcüktür. Arapçada جَبْرٌ sözcüğü cesur, kuvvetli bir adam anlamına gelir. Ayrıca “bir kulu” da ifade eder. اِيل yukarıda bahsi geçen türemesine ilaveten, şu sözcükten: اَللّٰهُ (Allah) veya şu kökten: اٰلُ den türemiş olabilir. O zaman جِبْرِيلُ sözcüğünün anlamı, Allah’ın (c.c.) kulu; Allah’ın (c.c.) güçlü ve mert bir kulu; Allah’ın elçisi, (c.c.) kâinatın iyileştirilmesi veya düzeltilmesiyle ilgilenen kulu.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
جَبَّارٌ | isim | 10 | Âli, azim, zorlayıcı, musallat olan | 50/45 |
| Toplam | 10 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- جَبَرَ
- أَجْبَرَ
- جَبَّارٌ (a)
- جَبَّارٌ (b)
- جَبَرُوتٌ
- مُتَجَبِّرٌ
Zıt Manada Kelimeler
- جَبَرَ
- أَجْبَرَ
- جَبَّارٌ (a)
- جَبَّارٌ (b)
- جَبَرُوتٌ
- مُتَجَبِّرٌ
AÇIKLAMA:
CEBR ile KEBÎR (MÜTEKEBBİR) kelimeleri arasındaki fark
( ج ب ر – ك ب ر )
Cebir, kişinin zor kullanarak büyüklük taslaması durumudur. Tekebbür ise “kahır” anlamı içermez. (Farklar Sözlüğü 365) Mütekebbir olan kişinin büyüklük taslaması için zor kullanması söz konusu değildir. Cebbâr olan kişi ise zorbalıkla üstünlük sağlamaya çalışır, tasallut edici olur. Bknz: ( ك ب ر )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cebr | جَبْر | Zor, zorlayış. | Cebren |
Cebriyye | جَبْرِيَّة | Yazgıcılık |
|
Cebir | جَبِر | 1: Zorlamak. 2: Düzeltme, onarma. 3: Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak. |
|
Câbir | جَابِر | 1: Cebreden, zorlayan. 2: Galip gelen. 3: Aziz ve kuvvetli olan. Allah’ın hükümlerini uygulamada güç kullanan. 4: Kırıkçı, kırık sarıcı. |
|
Cebbâr | جَبَّار | 1: Cebreden, zorlayıcı. 2: Kuvvet, kudret sahibi Allah, Allah’ın isimlerinden. 3: Becerikli. 4: Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi.. | Cebbâri, Cebbârâne |
Cebâbire | جَبَابِرَة | Cebrediciler. Mütekebbirler. Zalimler. |
|
Ceberrut | جَبَرُّت | Acımasız, merhametsiz, zorba. |
|
Mecbûr | مَجْبُور | Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan. |
|
Tecbîr | تَجْبِير | Çıkık veya kırık olan kemiği sarıp iyi etme. |
|
İcbar | إِجْبَار | Zorlama, zorunda bırakma. |
|
Mücbir | مُجْبِر | Zorlayıcı. |
|
Tecebbür | تَجَبُّر | Kibirlenme, büyüklenme. |
|
Mütecebbir | مُتَجَبِّر | Zorba, zor kullanan, cebir yapan. |
|
İncibâr | إِنْجِبَار | Kırılmış olan kemiğin bağlanıp tekrar kaynaması. |
|
İsticbâr | اِسْتِجْبَار | Zorlama, cebretme. Baskı yapma. Zoraki yaptırma. |
|
Cebir kelimesi bir matematik terimidir ve “kırık kemiği bütünleme” anlamından türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük) “Düzeltilmek istenen şeyi düzeltmek için eklenen şey” manasındadır. (Müfredât)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جَبَّارٌ : İsim.
19:14 | وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُنْ جَبَّارًا عَصِيًّا |
Diyanet Meali: | O (Yahya a.s.), anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. * |
19:32 | وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا |
Diyanet Meali: | “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.” * |
26:130 | وَإِذَا بَطَشْتُمْ بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ |
Diyanet Meali: | “Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.” * |
28:19 | إِنْ تُرِيدُ إِلَّا أَنْ تَكُونَ جَبَّارًا فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Sen ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun.. |
50:45 | نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ |
Diyanet Meali: | Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. |
5:22 | قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِنَّ فِيهَا قَوْمًا جَبَّارِينَ |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Ey Mûsâ! O (dediğin) topraklarda gayet güçlü, zorba bir millet var. |
11:59 | وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُوا أَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ |
Diyanet Meali: | O’nun peygamberlerine karşı geldiler ve inatçı her zorbanın emrine uydular! |
14:15 | وَاسْتَفْتَحُوا وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ |
Diyanet Meali: | Peygamberler, Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı. * |
40:35 | كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ قَلْبِ مُتَكَبِّرٍ جَبَّارٍ |
Diyanet Meali: | Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler. |
59:23 | الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ |
Diyanet Meali: | O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. |