ص و ر

KÖK HARFLER: ص و ر

ANLAM: 

صَارَ : Bir şeyi meylettirmek, eğdirmek, alıştırmak. Bir şeyi parçalara kesmek ya da bölmek. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
صَارَ fiil-I 1 Gözden geçirdi, tevcih etti, yöneltti, alıştırdı 2/260
صَوَّرَ fiil-II 4 Tasvir etti, sûret verdi, şekillendirdi, şekil verdi 40/64
صُورَةٌ isim 3 Sûret, resim, şekil, görüntü 82/8 Çoğulu: صُوَرٌ
صُورٌ isim 10 Borazan, İsrafil Aleyhisselam’ın borusu 69/13
مُصَوِّرٌ isim 1 Sûret, şekil veren, tasvir eden 59/24

Toplam 19


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Sûr صُور İsrafil’i (as) borusu. Boynuz.
Sûret صُورَة Görünüş, biçim. Çoğulu: Suver
Surat ——— Yüz.
Sivâr, Suvâr (Sığır) صُوَار 1. Sığır sürüsü. 2. Rayiha-i tayyibe. 3. Bir miktarca misk tabir olunan ıtır.
Tasvîr تَصْوِير Şekil verme.
Musavvir مُصَوِّر Tasvir eden. Şekil ve suret çizen. Her şeye güzel şekil ve suretler veren Allah (C.C.). Müennesi: Musavvire
Musavver مُصَوَّر Tasvir edilmiş.
Tasavvur تَصَوُّر Zihinde resmetme.
Mutasavver مُتَصَوِّر Tasavvur edilmiş. 

Surat kelimesi, “şekil, görüntü, resim” anlamındaki sûret (صورة) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, sûret sözcüğünün Türkçede özel anlam kazanmış varyantıdır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

صَارَ : Fiil-I. 

2:260 قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ
Diyanet Meali: “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır.” dedi.

صَوَّرَ : Fiil-II. 

3:6 هُوَ الَّذِي يُصَوِّرُكُمْ فِي الْأَرْحَامِ كَيْفَ يَشَاءُ
Diyanet Meali: O, sizi rahimlerde, dilediği gibi şekillendirendir.
7:11 وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِآدَمَ
Diyanet Meali: Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik.
40:64 وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ
Diyanet Meali: Allah, size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır.
64:3 وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali: Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nadır.

صُورَةٌ : İsim. Çoğulu: صُوَرٌ

40:64 وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ
Diyanet Meali: Allah, size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. 
64:3 وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali: Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nadır.
82:8 فِي أَيِّ صُورَةٍ مَا شَاءَ رَكَّبَكَ
Diyanet Meali: Dilediği bir biçimde seni oluşturan (cömert Rabbine karşı seni ne aldattı)? *

صُورٌ : İsim

6:73 قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ
Diyanet Meali: O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün de mülk (hükümranlık) O’nundur.
18:99 وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَجَمَعْنَاهُمْ جَمْعًا
Diyanet Meali: Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.
20:102 يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ وَنَحْشُرُ الْمُجْرِمِينَ يَوْمَئِذٍ زُرْقًا
Diyanet Meali: O gün günahkârları, (gözleri korkudan donup) gömgök kesilmiş olarak haşredeceğiz. *
23:101 فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali: Sûr’a üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır. *
27:87 وَيَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali: Sûr’a üfürüleceği ve göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla.
36:51 وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الْأَجْدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ
Diyanet Meali: Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. *
39:68 وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali: Sûr’a üflenir ve (Allah’ın dilediği kimseler dışında) göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür.
50:20 وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ
Diyanet Meali: (İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür. *
69:13 فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
Diyanet Meali: Sûr’a bir defa üfürülünce… *
78:18 يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
Diyanet Meali: Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz. *

مُصَوِّرٌ : İsim. İsm-i Fâil. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

59:24 هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ
Diyanet Meali: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır.