د خ ل

KÖK HARFLER: د خ ل

ANLAM: 

دَخَلَ: 

1- Girmek. 

2- Cima (cinsî münasebet) yapmak, gerdeğe girmek. 

3- Katılmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

دَخَلَ (geniş zaman يَدْخُلُ mastar isim دُخُولٌ ve مَدْخَلٌ):

دَخَلَ ve اِدَّخَل : O kişi veya şey girdi, gitti, içeri girdi. 

دَخَلْتُ الدَّارَ اَوْ فِى الدَّارِ : Eve girdim.

دَخَلَ بِامْرَاَتِهِ : Karısıyla zifafa girdi.

دَخَلَ فِيهِنَّ : Onların topluluğundan biri olmak maksadıyla onların arasına girdi.

دَخَلَ فِى الْاِسْلَامِ : İslam’a girdi ya da onu benimsedi.

دَخَلَ فِى الْاَمْرِ : İşe başladı ya da koyuldu.

دَخَلْتُ عَلَى زَيْدٍ اَلدَّارَ : O içerideyken Zeyd’den sonra eve girdim.

دَخَلَ (geniş zaman يَدْخَلُ mastar isim دَخَلٌ) : İçi fasit oldu. Fesat veya ayıp isabet etti. 

دُخِلَ فُلَانٌ : İçi fasit oldu. Zayıf oldu. 

دُخِلَ فِى عَقْلِهِ اَوْ جِسْمِهِ veya دَخِلَ : Aklen veya bedenen bir rahatsızlığı vardı.

دَخِلَ اَمْرُهُ : İşi özünde kötü veya berbat veya kusurluydu ya da o hale geldi.

دُخِلَ الطَّعَامُ : Tahıl veya yemek kurtlar tarafından yenmişti.

دَخَلٌ : Anlamları: (1) Başka bir şeye giren ve onun parçası olmayan bir şey. Bu, sözcüğün temel manasıdır; (2) aynı zamanda akıl veya bedende kötülük, bozulmuşluk veya rahatsızlık; (3) bir hurma ağacında çürüme; (4) verimsizlik veya aşırı zayıflık; (5) hainlik, hıyanet veya sadakatsizlik; (6) hile, aldatma veya sahtekarlık; (7) olmamasına rağmen ilişkileri olduğunu ileri süren insanlar veya kişiler.

فِى عَقْلِهِ دَخَلٌ : Aklen bir rahatsızlığı var.

هٰذَا الْاَمْرُ فِيهِ دَخَلٌ yani, bu işte bir bozukluk var. 

اَدْخَلَهُ (mastar isim اِدْخَالٌ ve مُدْخَلٌ ) : O kişi veya şeyi girdirdi ya da girmesine sebep oldu; o kişiyi veya şeyi araya veya içeri soktu.

دَاخِلٌ (ismi fail) : Giriş; giren; bir şeyin iç kısmı.

مِنْ دَاخِلٍ : İçten.

مُدَّخَلٌ ve مِدْخَلٌ : Giriş, bir giriş veya girme yeri; ağız.

مُدَّخَلٌ : Tünel, zorlukla girilen yer, delik..

اِدَّخَلَ kelimesi دَخَلَ ile aynı anlamdadır.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
دَخَلَfiil-I76Girdi; cinsi münasebet yaptı, gerdeğe girdi; katıldı71/28Meçhulü: دُخِلَ
أَدْخَلَfiil-IV42Girdirdi, dahil etti21/75Meçhulü: أُدْخِلَ  Meçhul Muzarisi: يُدْخَلُ 
دَاخِلٌisim2Giren, dahil olan66/10
دَخَلٌisim2Hile, tuzak, gaddarlık, aldatma16/92
مُدْخَلٌisim3Girdirmek; girdirilen yer, girdirme yeri4/31
مُدَّخَلٌisim1Tünel, zorlukla girilen yer, delik9/57

Toplam126


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

  • دَخَلَ
    • دَلَفَ
    • تَغَلْغَلَ

Zıt Manada Kelimeler

  • دَخَلَ
  • مَدْخَلٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Dahl دَخْل Karışma, girme.
Dâhil دَاخِل İç, içeri  
Dâhiliye دَاخِلِيَّة 1: İç işleri. 2: İç hastalıkları.
Duhûl دُخُول İçeri girme.
Dehâlet دَخَالَة Sığınma, korunma.
Medhal مَدْخَل Girilecek taraf. Dahil olacak yer. Giriş. Esere başlangıç. Önsöz. Çoğul: Medâhil
Müdâhale مُدَاخَلَة İşlere ve lüzumlu hallere, icap ettiği için karışmak.
Müdâhil مُدَاخِل Dahil olan.
İdhâl إِدْخَال Dahil etmek. İçine almak. Sokmak.
İdhâlât إِدْخَالَات Dış alım.
Müdhal مُدْخَل Dahil edilmiş.
Müdhil مُدْخِل Dahil eden, girdiren, idhal eden, sokan.
Tedâhül تَدَاخُل İç içe olmak.
Tahıl ——— Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. ürünlerin genel adı, hububat.

Tahıl kelimesi, bu kökten gelen dahl (دخل) “gelir, getiri, verim” sözcüğünden alıntıdır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

دَخَلَ : Fiil-I. Meçhulü: دُخِلَ

2:58وَإِذْ قُلْنَا ادْخُلُوا هَٰذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا
Diyanet Meali:Hani, “Şu memlekete  girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin.” demiştik.
2:58وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ
Diyanet Meali:“Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım.”
2:111وَقَالُوا لَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلَّا مَنْ كَانَ هُودًا أَوْ نَصَارَىٰ
Diyanet Meali:Bir de; “Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası Cennet’e girmeyecek” dediler.
2:114أُولَٰئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ
Diyanet Meali:Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler.
2:208يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin.
2:214أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ
Diyanet Meali:Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
3:37كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَ وَجَدَ عِنْدَهَا رِزْقًا
Diyanet Meali:Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu.
3:97فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا
Diyanet Meali:Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim  vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur.
3:142أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? *
4:23وَرَبَائِبُكُمُ اللَّاتِي فِي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَائِكُمُ اللَّاتِي دَخَلْتُمْ بِهِنَّ
Diyanet Meali:(Size şunlarla evlenmek haram kılındı:) … kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız…
4:23فَإِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur…
4:124فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَقِيرًا
Diyanet Meali:İşte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.
4:154وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ
Diyanet Meali:Ve onlara, “Tevazu ile kapıdan girin” dedik. Yine onlara, “Cumartesi (yasakları) konusunda haddi aşmayın” dedik.
5:21يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الْأَرْضَ الْمُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin.”
5:22وَإِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا حَتَّىٰ يَخْرُجُوا مِنْهَا
Diyanet Meali:“Onlar oradan çıkmadıkça, biz oraya asla giremeyiz.”
5:23ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ
Diyanet Meali:“Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz.”
5:23ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ
Diyanet Meali:“Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz.”
5:24قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا أَبَدًا مَا دَامُوا فِيهَا
Diyanet Meali:Dediler ki: “Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz.”
5:61وَقَدْ دَخَلُوا بِالْكُفْرِ وَهُمْ قَدْ خَرَجُوا بِهِ
Diyanet Meali:(Yanınıza) küfürle girip yine (yanınızdan) küfürle çıktıkları hâlde…
7:38قَالَ ادْخُلُوا فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.”
7:38كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَعَنَتْ أُخْتَهَا
Diyanet Meali:Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lanet eder.
7:40وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ
Diyanet Meali:Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! 
7:46لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ
Diyanet Meali:Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar.
7:49ادْخُلُوا الْجَنَّةَ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلَا أَنْتُمْ تَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:“Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz üzülecek de değilsiniz.”
7:161وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطِيئَاتِكُمْ
Diyanet Meali:“Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım.”
12:36وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِ
Diyanet Meali:Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi.
12:58وَجَاءَ إِخْوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُوا عَلَيْهِ فَعَرَفَهُمْ وَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ
Diyanet Meali:(Derken) Yûsuf’un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yûsuf onları tanıdı, onlar ise Yûsuf’u tanımıyorlardı. *
12:67وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ
Diyanet Meali:Sonra da, “Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin…” dedi.
12:67لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ أَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍ
Diyanet Meali:“Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin.”
12:68وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ أَمَرَهُمْ أَبُوهُمْ مَا كَانَ يُغْنِي عَنْهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi.
12:69وَلَمَّا دَخَلُوا عَلَىٰ يُوسُفَ آوَىٰ إِلَيْهِ أَخَاهُ
Diyanet Meali:Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde; o, kardeşi Bünyamin’i yanına bağrına bastı.
12:88فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ مَسَّنَا وَأَهْلَنَا الضُّرُّ
Diyanet Meali:Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girdiklerinde, “Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu.” dediler.
12:99فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَىٰ يُوسُفَ آوَىٰ إِلَيْهِ أَبَوَيْهِ
Diyanet Meali:(Mısır’a gidip) Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı.
12:99وَقَالَ ادْخُلُوا مِصْرَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Ve “Allah’ın iradesi ile güven içinde Mısır’a girin” dedi.
13:23جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ
Diyanet Meali:Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler.
13:23وَالْمَلَائِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍ
Diyanet Meali:Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler.
15:46ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir. *
15:52إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ
Diyanet Meali:Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve “Selâm” demişlerdi. O da, “Gerçekten biz sizden korkuyoruz” demişti. *
16:29فَادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ
Diyanet Meali:“Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” *
16:31جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İçinden nehirler akan Adn cennetlerine gireceklerdir.
16:32يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:(Melekler), “Selâm size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” derler.
17:7وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ
Diyanet Meali:Daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler diye…
17:7وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ
Diyanet Meali:Daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler diye…
18:35وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِنَفْسِهِ
Diyanet Meali:Derken kendine zulmederek bağına girdi.
18:39وَلَوْلَا إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَاءَ اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:“Bağına girdiğinde ‘Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’ deseydin ya!”
19:60فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا
Diyanet Meali:Onlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır.
24:27لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتَّىٰ تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَىٰ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin.
24:28فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا فِيهَا أَحَدًا فَلَا تَدْخُلُوهَا حَتَّىٰ يُؤْذَنَ لَكُمْ
Diyanet Meali:Eğer evde kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin.
24:29لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ مَسْكُونَةٍ فِيهَا مَتَاعٌ لَكُمْ
Diyanet Meali:İçinde size ait bir eşya olan, oturanı bulunmayan evlere girmenizde herhangi bir günah yoktur.
24:61فَإِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً
Diyanet Meali:Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selâm verin.
27:18قَالَتْ نَمْلَةٌ يَا أَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْ
Diyanet Meali:Bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin…” dedi.
27:34قَالَتْ إِنَّ الْمُلُوكَ إِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً أَفْسَدُوهَا
Diyanet Meali:(Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler…”
27:44قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ
Diyanet Meali:Ona “köşke gir” denildi.
28:15وَدَخَلَ الْمَدِينَةَ عَلَىٰ حِينِ غَفْلَةٍ مِنْ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Mûsâ, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi.
33:14وَلَوْ دُخِلَتْ عَلَيْهِمْ مِنْ أَقْطَارِهَا ثُمَّ سُئِلُوا الْفِتْنَةَ لَآتَوْهَا
Diyanet Meali:Eğer Medine’nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı.
33:53لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ
Diyanet Meali:Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin.
33:53وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا
Diyanet Meali:Çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın.
35:33جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا
Diyanet Meali:Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler.
36:26قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi.
38:22إِذْ دَخَلُوا عَلَىٰ دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ قَالُوا لَا تَخَفْ
Diyanet Meali:Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma!” dediler.
39:72قِيلَ ادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:Onlara şöyle denir: “İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin.”
39:73وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ
Diyanet Meali:Cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.”
40:40فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ فِيهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ
Diyanet Meali:“İşte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.”
40:60إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
Diyanet Meali:“Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.”
40:76ادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا فَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ
Diyanet Meali:Onlara, “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” (denir). *
43:70ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنْتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ
Diyanet Meali:“Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” *
48:27لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah dilerse, siz güven içinde Mescid-i Haram’a gireceksiniz.
49:14وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:“Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.”
50:34ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ
Diyanet Meali:“Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedîlik günüdür.” *
51:25إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
Diyanet Meali:Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş,  “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü). *
66:10وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Diyanet Meali:Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.
68:24أَنْ لَا يَدْخُلَنَّهَا الْيَوْمَ عَلَيْكُمْ مِسْكِينٌ
Diyanet Meali:“Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın.” *
71:28رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا
Diyanet Meali:“Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri … bağışla.”
89:29فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Diyanet Meali:“(İyi) kullarımın arasına gir.” *
89:30وَادْخُلِي جَنَّتِي
Diyanet Meali: “Cennetime gir.” *
110:2وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
Diyanet Meali:İnsanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde…

أَدْخَلَ : Fiil-IV. Meçhulü: أُدْخِلَ Meçhul Muzarisi: يُدْخَلُ

3:185فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ
Diyanet Meali:Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir.
3:192رَبَّنَا إِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan, onu rezil etmişsindir.”
3:195وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:“Onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım.”
4:13وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır.
4:14وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا
Diyanet Meali:Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar.
4:31إِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَرِيمًا
Diyanet Meali:Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız. *
4:57وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetlere koyacağız.
4:57لَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَلِيلًا
Diyanet Meali:Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.
4:122وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız.
4:175فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَاعْتَصَمُوا بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِنْهُ وَفَضْلٍ
Diyanet Meali:Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacaktır.
5:12وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:“Ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım.”
5:65وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَأَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık. *
5:84وَنَطْمَعُ أَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken…”
7:151وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Diyanet Meali:“Bizi kendi rahmetine sok. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin.”
9:99أَلَا إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَهُمْ سَيُدْخِلُهُمُ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah, onları rahmetine sokacaktır.
14:23وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İnanan ve salih ameller işleyenler, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır.
17:80وَقُلْ رَبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla.  (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar.”
21:75وَأَدْخَلْنَاهُ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi. *
21:86وَأَدْخَلْنَاهُمْ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Onları da rahmetimizin içine soktuk. Şüphesiz onlar salih kimselerdendi. *
22:14إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.
22:23إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.
22:59لَيُدْخِلَنَّهُمْ مُدْخَلًا يَرْضَوْنَهُ وَإِنَّ اللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ
Diyanet Meali:Elbette onları hoşnut olacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir). *
27:12وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ
Diyanet Meali:“Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz olarak çıksın.”
27:19وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ve beni  rahmetinle salih kullarının arasına kat!”
29:9وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız. *
40:8رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدْتَهُمْ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Onları, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy.”
40:46وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْنَ أَشَدَّ الْعَذَابِ
Diyanet Meali:Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.
42:8وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَهُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:Allah dileseydi, onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar.
45:30فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır.
47:6وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Diyanet Meali:Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır. *
47:12إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.
48:5لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyması içindir.
48:17وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar.
48:25لِيُدْخِلَ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ مَنْ يَشَاءُ
Diyanet Meali:Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır.
58:22وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır.
61:12يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:(Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere koysun.
64:9يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:(Kim Allah’a inanır ve salih amel işlerse), Allah onun kötülüklerini örter ve onu içinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
65:11وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
66:8عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
70:38أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Diyanet Meali:Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? *
71:25مِمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا
Diyanet Meali:Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular.
76:31يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır. *

دَاخِلُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: دَاخِلٌ

5:22فَإِنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنَّا دَاخِلُونَ
Diyanet Meali:“Eğer oradan çıkarlarsa, biz de gireriz.”
66:10وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Diyanet Meali:Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.

دَخَلٌ : İsim.

16:92تَتَّخِذُونَ أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ أَنْ تَكُونَ أُمَّةٌ هِيَ أَرْبَىٰ مِنْ أُمَّةٍ
Diyanet Meali:Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, (ipliğini iyice eğirip büktükten sonra tekrar çözüp bozan kadın gibi olmayın).
16:94وَلَا تَتَّخِذُوا أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌ بَعْدَ ثُبُوتِهَا
Diyanet Meali:Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar…

مُدْخَلٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). 

4:31نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَرِيمًا
Diyanet Meali:(Eğer size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız), sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.
17:80وَقُلْ رَبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla.  (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar.”
22:59لَيُدْخِلَنَّهُمْ مُدْخَلًا يَرْضَوْنَهُ وَإِنَّ اللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ
Diyanet Meali:Elbette onları hoşnut olacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir). *

مُدَّخَلٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb). 

9:57لَوْ يَجِدُونَ مَلْجَأً أَوْ مَغَارَاتٍ أَوْ مُدَّخَلًا لَوَلَّوْا إِلَيْهِ وَهُمْ يَجْمَحُونَ
Diyanet Meali:Eğer sığınacak bir yer veya (gizlenecek) mağaralar yahut girilecek bir delik bulsalardı, hemen koşarak oraya kaçarlardı. *