KÖK HARFLER: و ق ي
ANLAM:
وَقَى : Birisini şerre karşı korumak ya da savunmak ve onu sıkıntıdan esirgemek. Korumak, himaye etmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
وَقَى | fiil-I | 16 | Korudu | 52/27 | Meçhul Muzari: يُوقَى |
اِتَّقَى | fiil-VIII | 166 | Korundu, sakındı | 2/24 | |
تَقْوَى | isim | 17 | Korunma, sakınma | 22/32 | Aslı: وَقْيَا |
تُقَاةٌ | isim | 2 | Takva, korunma, sakınma | 3/28 | Aslı: وُقْيَةٌ |
تَقِىٌّ | isim | 3 | Çok takva sahibi | 19/13 | Eş anlamlı: مُتَّقِىٌّ |
أَتْقَى | isim | 2 | En çok takva sahibi | 49/13 | |
وَاقٍ | isim | 3 | Koruyan, koruyucu | 13/34 | |
مُتَّقِي | isim | 49 | Sakınan | 51/15 | |
Toplam | 258 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vâkî | وَاقِى | Saklayan, koruyan. |
Takî | تَقِى | Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse. |
Takiye | تَقِيَة | Gizlemek için başka tür görünme. |
Vikâye | وِقَايَة | Koruma. Koruyuculuk. Sahib olma. Arka çıkma. Kayırma. |
Etkâ | أَتْقَى | En müttaki. |
Takvâ | تَقْوَى | Bütün günahlardan kendini korumak. |
Tevakkî | تَوَقِّى | Sakınma, korunma, çekinme. |
İttikâ | اِتِّقَا | Sakınmak. Çekinmek. Günahlardan ve bütün kötülüklerden kendini çekmek. Takva ile amel etmek. |
Müttakî | مُتَّقِى | Ehl-i takva. İttika eden. Haramdan ve günahtan çekinen, kendisini Allah’ın (C.C.) sevmediği fena şeylerdan koruyan. |
Takke | ——— | İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık |
Takke kelimesi, yakın dönemde siyasi söyleme giren takiye kelimesinin varyant telaffuzudur (Nişanyan Sözlük).
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَقَى : Fiil-I. Meçhul Muzari: يُوقَى
2:201 | رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.” |
3:16 | الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ |
Diyanet Meali: | (Bunlar), “Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru” diyenlerdir. * |
3:191 | رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru.” |
16:81 | وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَابِيلَ تَقِيكُمُ الْحَرَّ |
Diyanet Meali: | Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler verdi. |
16:81 | وَسَرَابِيلَ تَقِيكُمْ بَأْسَكُمْ |
Diyanet Meali: | Ve savaşta sizi koruyacak zırhlar verdi. |
40:7 | فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | “O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru.” |
40:9 | وَقِهِمُ السَّيِّئَاتِ وَمَنْ تَقِ السَّيِّئَاتِ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمْتَهُ |
Diyanet Meali: | “Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun.” |
40:9 | وَمَنْ تَقِ السَّيِّئَاتِ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمْتَهُ |
Diyanet Meali: | “Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun.” |
40:45 | فَوَقَاهُ اللَّهُ سَيِّئَاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ |
Diyanet Meali: | Allah, onu, onların hilelerinin kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini, azâbın en kötüsü kuşattı. * |
44:56 | لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur. * |
52:18 | فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak (cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar). Rableri onları cehennem azabından korumuştur. * |
52:27 | فَمَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ |
Diyanet Meali: | “Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.” * |
59:9 | وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. |
64:16 | وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. |
66:6 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, (yakıtı insanlar ve taşlar olan) ateşten koruyun. |
76:11 | فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا |
Diyanet Meali: | Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir. * |
اِتَّقَى : Fiil-VIII.
2:21 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız. * |
2:24 | فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ |
Diyanet Meali: | O hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. |
2:41 | وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ |
Diyanet Meali: | Âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı gelmekten sakının. |
2:48 | وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. |
2:63 | خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “Sakınasınız diye, size verdiğimiz Kitab’ı sıkı tutun, onun içindekileri düşünün (gafil olmayın).” |
2:103 | وَلَوْ أَنَّهُمْ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَمَثُوبَةٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ خَيْرٌ |
Diyanet Meali: | Eğer onlar iman edip Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakınmış olsalardı, Allah katında kazanacakları sevap kendileri için daha hayırlı olacaktı. |
2:123 | وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği … günden sakının. |
2:179 | وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz. * |
2:183 | كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. |
2:187 | كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. |
2:189 | وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلَٰكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَىٰ |
Diyanet Meali: | İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. |
2:189 | وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. |
2:194 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. |
2:196 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. |
2:197 | وَتَزَوَّدُوا فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَىٰ وَاتَّقُونِ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ |
Diyanet Meali: | (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının. |
2:203 | فَمَنْ تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَنْ تَأَخَّرَ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ لِمَنِ اتَّقَىٰ |
Diyanet Meali: | Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mekke’ye) dönerse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar içindir. |
2:203 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve onun huzurunda toplanacağınızı bilin. |
2:206 | وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ |
Diyanet Meali: | Ona “Allah’tan kork” denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. |
2:212 | وَالَّذِينَ اتَّقَوْا فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. |
2:223 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ مُلَاقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele. |
2:224 | وَلَا تَجْعَلُوا اللَّهَ عُرْضَةً لِأَيْمَانِكُمْ أَنْ تَبَرُّوا وَتَتَّقُوا |
Diyanet Meali: | İyilik etmemek, takvaya sarılmamak … yolundaki yeminlerinize Allah’ı siper yapmayın. |
2:231 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir. |
2:233 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir. |
2:278 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve faizden geriye kalanı bırakın. |
2:281 | وَاتَّقُوا يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürülüp götürüleceksiniz. |
2:282 | وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). |
2:282 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللَّهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. |
2:283 | فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ |
Diyanet Meali: | (Eğer birbirinize güvenirseniz) kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah’tan sakınsın. |
3:15 | لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ |
Diyanet Meali: | “Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan cennetler … vardır.” |
3:28 | وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللَّهِ فِي شَيْءٍ إِلَّا أَنْ تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقَاةً |
Diyanet Meali: | (Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin.) Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. |
3:50 | وَجِئْتُكُمْ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” |
3:76 | بَلَىٰ مَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِ وَاتَّقَىٰ فَإِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, şüphesiz Allah da sakınanları sever. * |
3:102 | اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün. |
3:120 | وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا لَا يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | Eğer siz sabırlı olur, Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. |
3:123 | وَلَقَدْ نَصَرَكُمُ اللَّهُ بِبَدْرٍ وَأَنْتُمْ أَذِلَّةٌ فَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız. * |
3:125 | بَلَىٰ إِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا وَيَأْتُوكُمْ مِنْ فَوْرِهِمْ هَٰذَا يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُمْ بِخَمْسَةِ آلَافٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُسَوِّمِينَ |
Diyanet Meali: | Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder. * |
3:130 | لَا تَأْكُلُوا الرِّبَا أَضْعَافًا مُضَاعَفَةً وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. |
3:131 | وَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | Kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının. * |
3:172 | لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا مِنْهُمْ وَاتَّقَوْا أَجْرٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara büyük bir mükâfat vardır. |
3:179 | وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır. |
3:186 | وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ |
Diyanet Meali: | Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir. |
3:198 | لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ |
Diyanet Meali: | Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. |
3:200 | اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. |
4:1 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan … Rabbinize karşı gelmekten sakının. |
4:1 | وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي تَسَاءَلُونَ بِهِ وَالْأَرْحَامَ |
Diyanet Meali: | Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. |
4:9 | فَلْيَتَّقُوا اللَّهَ وَلْيَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. |
4:77 | قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَلِيلٌ وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقَىٰ وَلَا تُظْلَمُونَ فَتِيلًا |
Diyanet Meali: | De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.” |
4:128 | وَإِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. |
4:129 | وَإِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا |
Diyanet Meali: | Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. |
4:131 | وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَإِيَّاكُمْ أَنِ اتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de “Allah’a karşı gelmekten sakının” diye tavsiye ettik. |
5:2 | وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. |
5:4 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. |
5:7 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. |
5:8 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
5:11 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. |
5:35 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın. |
5:57 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının. |
5:65 | وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ |
Diyanet Meali: | Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik. |
5:88 | وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي أَنْتُمْ بِهِ مُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının. |
5:93 | لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوا إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. |
5:93 | ثُمَّ اتَّقَوْا وَآمَنُوا |
Diyanet Meali: | (İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri), sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, (sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur). |
5:93 | ثُمَّ اتَّقَوْا وَأَحْسَنُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ |
Diyanet Meali: | (İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri), sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, (daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur). Allah, iyilik edenleri sever. |
5:96 | وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
Diyanet Meali: | Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının. |
5:100 | فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ |
Diyanet Meali: | Ey akıl sahipleri! Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. |
5:108 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاسْمَعُوا وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah, fasık toplumu doğruya iletmez. |
5:112 | قَالَ اتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | İsa da, “Eğer mü’minler iseniz, Allah’a karşı gelmekten sakının” demişti. |
6:32 | وَلَلدَّارُ الْآخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ |
Diyanet Meali: | Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? |
6:51 | لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, (Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları), Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, (Kur’an ile uyar). |
6:69 | وَمَا عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ مِنْ حِسَابِهِمْ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanlara, onların hesabından bir şey (sorumluluk) yoktur. |
6:69 | وَلَٰكِنْ ذِكْرَىٰ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat üzerlerine düşen bir hatırlatmadır. Belki sakınırlar. |
6:72 | وَأَنْ أَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتَّقُوهُ وَهُوَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
Diyanet Meali: | Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten sakının” diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır. * |
6:153 | ذَٰلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti. |
6:155 | وَهَٰذَا كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ |
Diyanet Meali: | Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. * |
7:35 | فَمَنِ اتَّقَىٰ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ |
Diyanet Meali: | (Ey Âdemoğulları! İçinizden size benim âyetlerimi anlatan Peygamberler gelir de) her kim Allah’a karşı gelmekten sakınır ve hâlini düzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir. |
7:63 | أَوَعَجِبْتُمْ أَنْ جَاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنْكُمْ لِيُنْذِرَكُمْ وَلِتَتَّقُوا |
Diyanet Meali: | Sizi uyarması ve sizin de Allah’a karşı gelmekten sakınıp (rahmete ulaşmanız) için, içinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir zikir (vahiy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı? |
7:65 | قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ أَفَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlara, “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” dedi. |
7:96 | وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. |
7:156 | فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ |
Diyanet Meali: | “(Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır.) Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere (ve âyetlerimize inananlara) yazacağım.” |
7:164 | قَالُوا مَعْذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi. |
7:169 | وَالدَّارُ الْآخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hiç düşünmüyor musunuz? |
7:171 | خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız.” |
7:201 | إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا |
Diyanet Meali: | Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da sonra hemen gözlerini açarlar). |
8:1 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ |
Diyanet Meali: | “O hâlde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.” |
8:25 | وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً |
Diyanet Meali: | Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının. |
8:29 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَتَّقُوا اللَّهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir… |
8:56 | الَّذِينَ عَاهَدْتَ مِنْهُمْ ثُمَّ يَنْقُضُونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَرَّةٍ وَهُمْ لَا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir. * |
8:69 | فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ |
Diyanet Meali: | Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. * |
9:115 | وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِلَّ قَوْمًا بَعْدَ إِذْ هَدَاهُمْ حَتَّىٰ يُبَيِّنَ لَهُمْ مَا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe, Allah bir toplumu saptıracak değildir. |
9:119 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. * |
10:6 | إِنَّ فِي اخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللَّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır. * |
10:31 | وَمَنْ يُدَبِّرُ الْأَمْرَ فَسَيَقُولُونَ اللَّهُ فَقُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “İşleri kim yürütüyor?” “Allah” diyecekler. De ki: “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?” |
10:63 | الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır. * |
11:78 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ فِي ضَيْفِي أَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَشِيدٌ |
Diyanet Meali: | “Allah’a karşı gelmekten sakının ve konuklarıma karşı beni rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?” |
12:57 | وَلَأَجْرُ الْآخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Elbette ki, ahiret mükâfatı, inananlar ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. * |
12:90 | إِنَّهُ مَنْ يَتَّقِ وَيَصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez.” |
12:109 | وَلَدَارُ الْآخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا أَفَلَا تَعْقِلُونَ |
Diyanet Meali: | Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? |
13:35 | تِلْكَ عُقْبَى الَّذِينَ اتَّقَوْا وَعُقْبَى الْكَافِرِينَ النَّارُ |
Diyanet Meali: | İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir. |
15:69 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ |
Diyanet Meali: | “Allah’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi. * |
16:2 | أَنْ أَنْذِرُوا أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاتَّقُونِ |
Diyanet Meali: | (Allah), “Benden başka ilâh yoktur. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının” diye (insanları) uyarmaları için (emrini içeren vahiy ile melekleri kullarından dilediğine indirir). |
16:30 | وَقِيلَ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا مَاذَا أَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا خَيْرًا |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınan kimselere, “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde, “Hayr indirdi” derler. |
16:52 | وَلَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَهُ الدِّينُ وَاصِبًا أَفَغَيْرَ اللَّهِ تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İtaat de daima O’na olmalıdır. Öyle iken siz Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz? * |
16:128 | إِنَّ اللَّهَ مَعَ الَّذِينَ اتَّقَوْا وَالَّذِينَ هُمْ مُحْسِنُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir. * |
19:72 | ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا |
Diyanet Meali: | Sonra Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız. * |
20:113 | وَصَرَّفْنَا فِيهِ مِنَ الْوَعِيدِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | (İşte böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik) ve Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar, (yahut onlara bir uyarı versin) diye onda tehditleri teker teker sıraladık. |
22:1 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. * |
23:23 | فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ أَفَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur. Allah’a karşı gelmekten hâlâ sakınmaz mısınız?” dedi. |
23:32 | أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ أَفَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur, hâlâ O’na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” |
23:52 | وَإِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bu (İslâm), tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının. * |
23:87 | سَيَقُولُونَ لِلَّهِ قُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise O’na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” de. * |
24:52 | وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللَّهَ وَيَتَّقْهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir. * |
26:11 | قَوْمَ فِرْعَوْنَ أَلَا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | “Firavun’un kavmine (git)! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” * |
26:106 | إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” * |
26:108 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” * |
26:110 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!” * |
26:124 | إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” * |
26:126 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” * |
26:131 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” * |
26:132 | وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُمْ بِمَا تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | “Bildiğiniz her şeyi size veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” |
26:142 | إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” * |
26:144 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!” * |
26:150 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” * |
26:161 | إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Hani kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” * |
26:163 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” * |
26:177 | إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Hani Şu’ayb, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” * |
26:179 | فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | Artık, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. * |
26:184 | وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | “Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.” * |
27:53 | وَأَنْجَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınmakta olanları ise kurtardık. * |
29:16 | وَإِبْرَاهِيمَ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاتَّقُوهُ |
Diyanet Meali: | İbrahim’i de (peygamber olarak gönderdik). Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının.” |
30:31 | مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın. * |
31:33 | يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْزِي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهِ |
Diyanet Meali: | Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, (hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı) günden korkun! |
33:1 | يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللَّهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ |
Diyanet Meali: | Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. |
33:32 | إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ |
Diyanet Meali: | (Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz). Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. |
33:37 | أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ |
Diyanet Meali: | “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” |
33:55 | وَاتَّقِينَ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا |
Diyanet Meali: | (Ey Peygamber hanımları!) Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla şahittir. |
33:70 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin…* |
36:45 | وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ |
Diyanet Meali: | Onlara, “Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin” denildiğinde yüz çevirirler. * |
37:124 | إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Hani kavmine şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” * |
39:10 | قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının…” |
39:16 | ذَٰلِكَ يُخَوِّفُ اللَّهُ بِهِ عِبَادَهُ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ |
Diyanet Meali: | İşte Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, bana karşı gelmekten sakının. |
39:20 | لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ غُرَفٌ مِنْ فَوْقِهَا غُرَفٌ |
Diyanet Meali: | Fakat Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst üste yapılmış köşkler vardır. |
39:24 | أَفَمَنْ يَتَّقِي بِوَجْهِهِ سُوءَ الْعَذَابِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | Kıyamet günü kötü azaba karşı yüzüyle korunan kimse, (o gün azaptan emin olan kimse gibi midir)? |
39:28 | قُرْآنًا عَرَبِيًّا غَيْرَ ذِي عِوَجٍ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur’an olarak indirdik. * |
39:61 | وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوْا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ |
Diyanet Meali: | Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. |
39:73 | وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا |
Diyanet Meali: | Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. |
41:18 | وَنَجَّيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | İnananları ve Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtardık. * |
43:63 | وَلِأُبَيِّنَ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | (İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim) ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” |
47:36 | وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez. |
49:1 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. |
49:10 | إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının… |
49:12 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَحِيمٌ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. |
53:32 | فَلَا تُزَكُّوا أَنْفُسَكُمْ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَىٰ |
Diyanet Meali: | Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah’a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir. |
57:28 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin… |
58:9 | وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
Diyanet Meali: | İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının. |
59:7 | وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. |
59:18 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. |
59:18 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
60:11 | فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | (Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız), eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah’a karşı gelmekten sakının. |
64:16 | فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا |
Diyanet Meali: | O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin… |
65:1 | فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ |
Diyanet Meali: | (Kadınları boşamak istediğinizde), onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. |
65:2 | وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar. |
65:4 | وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ أَمْرِهِ يُسْرًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir. |
65:5 | وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ أَجْرًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını büyütür. |
65:10 | فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا |
Diyanet Meali: | O hâlde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah’a karşı gelmekten sakının! |
71:3 | أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاتَّقُوهُ وَأَطِيعُونِ |
Diyanet Meali: | “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin…” |
73:17 | فَكَيْفَ تَتَّقُونَ إِنْ كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا |
Diyanet Meali: | Hâl böyle iken inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günden (kıyametten) nasıl korunursunuz? * |
92:5 | فَأَمَّا مَنْ أَعْطَىٰ وَاتَّقَىٰ |
Diyanet Meali: | Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınırsa…* |
تَقْوَى : İsim.
2:197 | وَتَزَوَّدُوا فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)dır. |
2:237 | وَأَنْ تَعْفُوا أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz takvaya (Allah’a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. |
5:2 | وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ |
Diyanet Meali: | İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. |
5:8 | اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ وَاتَّقُوا اللَّهَ |
Diyanet Meali: | Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. |
7:26 | وَلِبَاسُ التَّقْوَىٰ ذَٰلِكَ خَيْرٌ |
Diyanet Meali: | Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. |
9:108 | لَمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَىٰ مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَنْ تَقُومَ فِيهِ |
Diyanet Meali: | İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. |
9:109 | أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَىٰ تَقْوَىٰ مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ |
Diyanet Meali: | Binasını takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır… |
20:132 | لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınmanındır. |
22:32 | ذَٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ |
Diyanet Meali: | Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah’a karşı gelmekten sakınmasından)dır. * |
22:37 | لَنْ يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوَىٰ مِنْكُمْ |
Diyanet Meali: | Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. |
47:17 | وَالَّذِينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَآتَاهُمْ تَقْوَاهُمْ |
Diyanet Meali: | Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. * |
48:26 | وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَىٰ وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا |
Diyanet Meali: | (Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş) ve onların takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler. |
49:3 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | (Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar), Allah’ın, gönüllerini takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir. |
58:9 | وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ |
Diyanet Meali: | İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının. |
74:56 | وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ |
Diyanet Meali: | Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır. * |
91:8 | فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا |
Diyanet Meali: | (Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip) ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki…* |
96:12 | أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa? |
تُقَاةٌ : İsim. Mastar.
3:28 | وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللَّهِ فِي شَيْءٍ إِلَّا أَنْ تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقَاةً |
Diyanet Meali: | (Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin.) Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. |
3:102 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının… |
تَقِىٌّ : İsim.
19:13 | وَحَنَانًا مِنْ لَدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا |
Diyanet Meali: | (Biz, ona) katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği (vermiştik). O, Allah’tan sakınan, bir kimse idi. * |
19:18 | قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا |
Diyanet Meali: | Meryem, “Senden, Rahmân’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi. * |
19:63 | تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَنْ كَانَ تَقِيًّا |
Diyanet Meali: | İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir. * |
أَتْقَى : İsim.
49:13 | إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. |
92:17 | وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى |
Diyanet Meali: | En muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır. * |
وَاقٍ : İsim. İsm-i Fâil.
13:34 | وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَشَقُّ وَمَا لَهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَاقٍ |
Diyanet Meali: | Ahiret azabı ise daha ağırdır ve onları Allah’ın azabından koruyacak kimse de yoktur. |
13:37 | مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا وَاقٍ |
Diyanet Meali: | (Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen onların heva ve heveslerine uyarsan), Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu. |
40:21 | فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَاقٍ |
Diyanet Meali: | Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse olmadı. |
مُتَّقُونَ : İsim. İsm-i Fâil. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُتَّقِي
2:2 | ذَٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. * |
2:66 | فَجَعَلْنَاهَا نَكَالًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık. * |
2:177 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. |
2:180 | إِنْ تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman), eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- (size farz kılındı). |
2:194 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. |
2:241 | وَلِلْمُطَلَّقَاتِ مَتَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerinin sağlanması onların hakkıdır. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir borçtur. * |
3:76 | بَلَىٰ مَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِ وَاتَّقَىٰ فَإِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, şüphesiz Allah da sakınanları sever. * |
3:115 | وَمَا يَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَلَنْ يُكْفَرُوهُ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir. * |
3:133 | وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Rabbinizin bağışına), genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete (koşun). |
3:138 | هَٰذَا بَيَانٌ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür. * |
5:27 | قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللَّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Kurbanı kabul edilmeyen), “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti. |
5:46 | وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan), önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak (İncil’i verdik). |
7:128 | إِنَّ الْأَرْضَ لِلَّهِ يُورِثُهَا مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır. Ona, kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” |
8:34 | إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez. |
9:4 | فَأَتِمُّوا إِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ إِلَىٰ مُدَّتِهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. |
9:7 | فَمَا اسْتَقَامُوا لَكُمْ فَاسْتَقِيمُوا لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. |
9:36 | وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. |
9:44 | أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Allah’a ve âhiret gününe iman edenler), mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (geri kalmak için senden izin istemezler). Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları çok iyi bilendir. |
9:123 | وَلْيَجِدُوا فِيكُمْ غِلْظَةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlarla savaşın) ve sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. |
11:49 | فَاصْبِرْ إِنَّ الْعَاقِبَةَ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | O hâlde sabret. Çünkü (iyi) sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanların olacaktır. |
13:35 | مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar… |
15:45 | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. * |
16:30 | وَلَدَارُ الْآخِرَةِ خَيْرٌ وَلَنِعْمَ دَارُ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah’a karşı gelmekten sakınanların yurdu ne güzeldir. |
16:31 | لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ كَذَٰلِكَ يَجْزِي اللَّهُ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Kendileri için orada diledikleri her şey vardır. Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları böyle mükâfatlandırır. |
19:85 | يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقِينَ إِلَى الرَّحْمَٰنِ وَفْدًا |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız günü düşün! * |
19:97 | فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا |
Diyanet Meali: | Ey Muhammed! Biz, Allah’a karşı gelmekten sakınanları Kur’an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık. * |
21:48 | وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَىٰ وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاءً وَذِكْرًا لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik. * |
24:34 | وَمَثَلًا مِنَ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler), sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt (indirdik). |
25:15 | قُلْ أَذَٰلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dedilen ebedîlik cenneti mi?” |
25:74 | هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا |
Diyanet Meali: | “Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” |
26:90 | وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak. * |
28:83 | نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | (İşte ahiret yurdu). Biz, onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır. |
38:28 | أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ |
Diyanet Meali: | Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız? |
38:49 | هَٰذَا ذِكْرٌ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ |
Diyanet Meali: | Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri vardır. * |
39:33 | وَالَّذِي جَاءَ بِالصِّدْقِ وَصَدَّقَ بِهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ |
Diyanet Meali: | Dosdoğru Kur’an’ı getiren ile onu tasdik edenler var ya, işte onlar Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. * |
39:57 | أَوْ تَقُولَ لَوْ أَنَّ اللَّهَ هَدَانِي لَكُنْتُ مِنَ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Yahut, “Allah beni doğru yola iletseydi, elbette O’na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum” demesin. * |
43:35 | وَالْآخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır. |
43:67 | الْأَخِلَّاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar. * |
44:51 | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler. * |
45:19 | وَإِنَّ الظَّالِمِينَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur. |
47:15 | مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فِيهَا أَنْهَارٌ مِنْ مَاءٍ غَيْرِ آسِنٍ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları … vardır. |
50:31 | وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ |
Diyanet Meali: | Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. * |
51:15 | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. * |
52:17 | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. * |
54:54 | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar. * |
68:34 | إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır. * |
69:48 | وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّقِينَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. * |
77:41 | إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar. * |
78:31 | إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş vardır. * |