و ز ع

KÖK HARFLER:  و ز ع

ANLAM: 

وَزَعَ : Birine engel olmak, öncü olmak ya da sürmek.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek ÂyetAçıklama
وَزَعَfiil-I3Durdurdu, düzene koydu, toparladı41/19Meçhul muzari: يُوزَعُ
أَوْزَعَfiil-IV2Muvaffak kıldı, yöneltti27/19

Toplam5


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • وَزَعَ (a)
    • حَلَّلَ > bak: ح ل ل
    • سَوَّغَ > bak: س و غ
    • أَبَاحَ
    • سَمَحَ
  • وَزَعَ (b)
  • وَزَّعَ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Tevzî’ تَوْزِيع Dağıtmak. Herkesin hisselerini ayırıp vermek. Pay ederek dağıtmak. Çoğulu: Tevzîât
Tevezzü’ تَوَزُّع Dağılma. Yer tutma. Dağılış.
Müvezzi’ مُتَوَزِّع Tevzi’ ve taksim eden, dağıtan. 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

وَزَعَ :  Fiil-I. Meçhul muzari: يُوزَعُ

27:17 وَحُشِرَ لِسُلَيْمَانَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ
Diyanet Meali: Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı. * 
27:83 وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِمَّنْ يُكَذِّبُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ يُوزَعُونَ
Diyanet Meali: Her ümmetten âyetlerimizi yalanlayanlarından bir grubu toplayacağımız ve bunların (topluca hesap yerine) sevk edilecekleri günü hatırla. *
41:19 وَيَوْمَ يُحْشَرُ أَعْدَاءُ اللَّهِ إِلَى النَّارِ فَهُمْ يُوزَعُونَ
Diyanet Meali: Allah’ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla! *

أَوْزَعَ : Fiil-IV. 

27:19 فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِنْ قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ
Diyanet Meali: Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: “Ey Rabbim! Beni; bana (ve ana babama) verdiğin nimetlere şükretmeye sevk et!”
46:15 حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ
Diyanet Meali: Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana (ve anne babama) verdiğin nimetlere şükretmemi bana ilham et.”