خ ل ط

KÖK HARFLER:  خ ل ط

ANLAM: 

خَلَطَ : Bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak. Birbirine katmak ya da bozmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
خَلَطَ fiil-I 1 Karıştırdı, kattı 9/102
خَالَطَ fiil-III 1 Muaşeret etti, katıldı, karıştı 2/220
اِخْتَلَطَ fiil-VIII 3 İmtizac etti, karıştı 18/45
خُلَطَآءُ isim 1 Ortak, karıştıran (Çoğul) 38/24 Tekili: خَلِيطٌ

Toplam 6


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Halt خَلْط 1: Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma. 2: Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma. 3: Uygun olmayan, beğenilmeyen şey.
Hılt خِلْط Bir şeye karışık, karışmış bulunan.
Ahlât أَخْلاَط 1: Bir karışım içindeki parçalar, ögeler. 2: Beden yapısının temelini oluşturan ögeler. 3: Çok karıştırılabilir, karıştırılmaya elverişli.
Halîta خَلِيطَة 1: Alaşım.  2: Birden çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün. 
Tahlît تَخْلِيط Karıştırma. Karıştırılma. Bozma. Saflığını giderme. Fasid etme.
Muhallat مُخَلَّط Karıştırılan.
Muhallit مُخَلِّط Karıştıran, tahlit eden.
Muhâlata مُخَالَطَة Karışma.
Tahallut تَخَلُّط Karışma. Karışık olma.
İhtilât اِخْتِلَاط Karışma.
Muhtelit مُخْتَلِط Karma, karışık.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

خَلَطَ : Fiil-I.

9:102 وَآخَرُونَ اعْتَرَفُوا بِذُنُوبِهِمْ خَلَطُوا عَمَلًا صَالِحًا وَآخَرَ سَيِّئًا
Diyanet Meali: Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. 

خَالَطَ : Fiil-III.

2:220 وَإِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ
Diyanet Meali: Eğer onlara karışıp (birlikte yaşar)sanız (sakıncası yok). (Onlar da) sizin kardeşlerinizdir.

اِخْتَلَطَ : Fiil-VIII.

6:146 إِلَّا مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا أَوِ الْحَوَايَا أَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ
Diyanet Meali: Sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar dışındaki (içyağları)…
10:24 إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ مِمَّا يَأْكُلُ النَّاسُ وَالْأَنْعَامُ
Diyanet Meali: Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hâli gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. 
18:45 وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ فَأَصْبَحَ هَشِيمًا
Diyanet Meali: Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar.

خُلَطَآءُ : İsim. Çoğul. Tekili: خَلِيطٌ

38:24 وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْخُلَطَاءِ لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Diyanet Meali: Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka.