KÖK HARFLER: ر ك ب
ANLAM:
رَكِبَ : Binmek, üzerine çıkmak. Hayvanın üzerine binmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
رَكِبَ (geniş zaman يَرْكَبُ mastar ismi رُكُوبٌ ve مَرْكَبٌ):
رَكِبَ الدَّابَّةَ اَوْ عَلَى الدَّابَّةِ : Bir şeyin üzerine bindi ya da üzerine çıktı; hayvanın üzerine bindi.
رَكِبَ الْبَحْرَ : Denizde yolculuk yaptı.
رَكِبَ السَّفِينَةَ : Gemiye bindi.
رَكِبَ الطَّرِيقَ : Yolda yukarı doğru çıktı, yürüdü ya da seyahat etti.
رَكِبْتُ اَثَرَهُ : Yakından onu takip ettim.
رَكِبَ ذَنْبًا : Bir günah işledi.
رَكِبَ رَاْسَهُ : Amaçsızca gitti.
رَكِبَنِى الدَّيْنُ : Çok borca girdim.
رَكِبَ هَوَاهُ : Arzusunun peşinden gitti ve ona boyun eğdi.
رَاكِبٌ : Binek üzerinde olan; bir binici ( رُكَّابٌ ve رُكْبَانٌ ve رُكُوبٌ ve رَكْبٌ çoğul haldedir).
رِكَابٌ : Binmek için kullanılan develer.
رِكَابٌ kelimesinin belirli tekil bir hali yoktur; tekil hali için kullanılan sözcük şu şekildedir: رَاحِلَة
رِكَابُ السَّحَابِ : Rüzgarlar.
رَكُوبٌ ve رَكُوبَةٌ : Binilen bir hayvan.
مَا لَهُ رَكُوبَةٌ وَلَا حَمُولَةٌ وَلَا حَلُوبَةٌ : Ne binecek, ne yükleri taşıyacak, ne de sağılacak bir dişi devesi vardır.
رَكَّبَهُ : O şeyin bir kısmını diğeri üzerine yerleştirdi ya da koydu; o şeyi oluşturdu, biçimlendirdi ya da tesis etti, o şeyi bir araya getirdi.
تَرَاكَبَ السَّحَابُ : Bulutlar birbiri üzerine veya üstüne kümelendi ya da yığıldı.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
رَكِبَ | fiil-I | 9 | Bindi | 18/71 |
رَكَّبَ | fiil-II | 1 | Terkib etti, birleştirip yaptı | 82/8 |
رَكْبٌ | isim | 1 | Biniciler, kafile, kervan | 8/42 |
رِكَابٌ | isim | 1 | Binek olarak kullanılan deve | 59/6 |
رُكْبَانٌ | isim | 1 | Biniciler, binekliler, maiyyet | 2/239 |
رَكُوبٌ | isim | 1 | Binek | 36/72 |
مُتَرَاكِبٌ | isim | 1 | Üst üste binen, birbiri üzerine binmiş | 6/99 |
| Toplam | 15 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- رَكِبَ
- رَكَّبَ
- رَكْبٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Rekb | رَكْب | 1: Atlılar alayı, süvari takımı. 2: Diz ile vurmak. Dizi vurmak. |
|
Râkib | رَاكِب | Binici. | Çoğul: Rükbân |
Rekûb | رَكُوب | Binek hayvanı, binilecek şey. |
|
Rükûb | رُكُوب | Binme. |
|
Rikâb | رِكَاب | Binekler. Üzengi. |
|
Rikâbî | رِكَابِى | Binici, binen. |
|
Merkeb | مَرْكَب | Binilen vasıta. Binilen şey. |
|
Terkîb | تَرْكِيب | Birkaç şeyin beraber olması. Birkaç şeyin karıştırılması ile meydana getirilmek. | Çoğul: Terâkib |
Mürekkeb | مُرَكَّب | Terkib edilmiş, bir kaç maddeden yapılmış. |
|
İrkâb | إِرْكَاب | Bindirme. |
|
Terâküb | تَرَاكُب | Birbirine bağlanıp kenetlenme. |
|
Müterâkib | مُتَرَاكِب | Birbiri üstüne binmiş olan. |
|
İrtikâb | اِرْتِكَاب | 1: Bekleme, gözleme. 2: Bir işe girişmek. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
رَكِبَ : Fiil-I.
11:41 | وَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا |
Diyanet Meali: | (Nûh), “Binin ona. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. |
11:42 | يَا بُنَيَّ ارْكَبْ مَعَنَا وَلَا تَكُنْ مَعَ الْكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Yavrucuğum, bizimle beraber sen de bin, inkârcılarla birlikte olma!” |
16:8 | وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً |
Diyanet Meali: | Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. |
18:71 | فَانْطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا رَكِبَا فِي السَّفِينَةِ خَرَقَهَا |
Diyanet Meali: | Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. |
29:65 | فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ |
Diyanet Meali: | Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. |
36:42 | وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ |
Diyanet Meali: | Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. * |
40:79 | اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَنْعَامَ لِتَرْكَبُوا مِنْهَا وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır. * |
43:12 | وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ |
Diyanet Meali: | Sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. |
84:19 | لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz. * |
رَكَّبَ : Fiil-II.
82:8 | فِي أَيِّ صُورَةٍ مَا شَاءَ رَكَّبَكَ |
Diyanet Meali: | Dilediği bir biçimde seni oluşturdu. * |
رَكْبٌ : İsim.
8:42 | وَهُمْ بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوَىٰ وَالرَّكْبُ أَسْفَلَ مِنْكُمْ |
Diyanet Meali: | (Hani siz vadinin (Medine’ye) yakın tarafında); onlar uzak tarafında, kervansa sizin aşağınızdaydı. |
رِكَابٌ : İsim.
59:6 | فَمَا أَوْجَفْتُمْ عَلَيْهِ مِنْ خَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ |
Diyanet Meali: | …siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. |
رُكْبَانٌ : İsim.
2:239 | فَإِنْ خِفْتُمْ فَرِجَالًا أَوْ رُكْبَانًا |
Diyanet Meali: | Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. |
رَكُوبٌ : İsim.
36:72 | وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ |
Diyanet Meali: | Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. * |
مُتَرَاكِبٌ : İsim. İsm-i Fâil. Tefâ’ul Bâbı Tefa’ul Bâbı (VI. Bâb).
6:99 | فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِرًا نُخْرِجُ مِنْهُ حَبًّا مُتَرَاكِبًا |
Diyanet Meali: | Onlardan yeşillik meydana getirir ve o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler çıkarırız. |