ر ج ل

KÖK HARFLER:  ر ج ل

ANLAM: 

رَجِلَ : Bineceği hayvan olmayınca yürüyerek gitmek; yürüyerek gitmeye devam etmek; yürüyerek gidecek güçte olmak; (bir kimsenin) bacağı veya ayağı büyümek. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

رَجِلَ (geniş zaman يَرْجَلُ mastar ismi رَجَلٌ): Bineceği hayvan olmayınca yürüyerek gitti; yürüyerek gitmeye devam etti; yürüyerek gidecek güçteydi ya da o hale geldi; o kişinin (bir kimsenin) bacağı veya ayağı büyüdü.

رُجِلَ : Bacağında veya ayağından bir hastalığı veya şikayeti vardı.

رَجَلَ الْمَرْاَةَ : Kadına hafifçe sarıldı.

رِجْلٌ : Bir insan oğlunun bacağı veya bir kuşun ayağı ve bir dört ayaklının arka ayağı; şu sözcüğün zıttı: يَدٌ (çoğul:  اَرْجُلٌ).

رِجْلٌ (çoğul hali اَرْجُلٌ ) : Bir şeyin geniş, büyük kısmı; bir ordu.

رَجُلٌ (çoğul hali: رِجَالٌ): Bir adam (şu sözcüğün zıt anlamlısı: اِمْرَاَةٌ : bir kadın). Yalnızca rüşte ermiş ve yetişkin olmuşlar için kullanılır ama doğduğu gibi ve sonrasında da kullanılmaktadır.

رَجُلٌ bir kadının kocası, manasına da gelmektedir.

رَجُلَانِ bazen bir adam ve onun karısı, manasına gelmekte ancak üstünlük ilkine atfedilmektedir.

رَجُلٌ vücut dinçliği bakımından mükemmel veya eksiksiz bir adam, manasına da gelmektedir.

فُلَانٌ رَجُلٌ فِى الرِّجَالِ : O adamlar arasında bir adamdır, yani çok güçlü, mükemmel veya dinç bir adam.

رَجِلٌ : Piyade; bir yaya, şu sözcüğün zıt anlamlısı: فَارِسٌ ; veya bir seyahat esnasında binecek hayvanı olmayan bir kişi. Bu sözcük hem tekil hem de çoğul halde kullanılmaktadır ve aynı zamanda da şu sözcüğün çoğul halidir: رَاجِلٌ ki piyade, manasına gelmektedir.

اَغَارَ عَلَيْهِمْ بِخَيْلِهِ وَ رَجِلِهِ : Süvarileri ve piyadeleriyle aniden onlara saldırdı.

رَجُلٌ رَاجِلٌ : Çok yürüyen: Çok yürüyen bir kimse.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
رَجُلٌisim57Erkek, adam4/12Çoğul: رِجَالٌ
رِجْلٌisim15Ayak24/45Çoğulu: أَرْجُلٌ
رَجِلٌisim1Yaya; piyade17/64

Toplam73


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • رَجَلَ
  • رُجُولَةٌ
    • أَنَفَةٌ > bak: أ ن ف
    • حَمِيَّةٌ > bak: ح م ي
    • عِزَّةٌ > bak: ع ز ز
    • كَرَمٌ > bak: ك ر م
    • مُرُوءَةٌ > bak: م ر أ
    • نَخْوَةٌ
    • شَجَاعَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Racül رَجُل Adam. Er.
Ricâl رِجَال Erkekler, er kişiler. Yüksek makamlardaki devlet adamları. Devlet ricâli
Râcil رَاجِل 1: Yaya olarak, yürüyerek. 2: Piyade.
Ricl رِجْل Ayak, kadem. Çoğul: Ercül
İrcâl إِرْجَال Birini yayan olarak yürütme.
Tereccül تَرَجُّل Yayan yürümek.
İrticâl اِرْتِجَال Düşünmeden. Birdenbire. Doğaçlama. İrticâlen, İrticâlî

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَجُلٌ : İsim. Çoğulu: رِجَالٌ

2:282فَإِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ
Diyanet Meali:Eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını (şahit tutun).
2:282فَإِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاءِ
Diyanet Meali:(Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz (iki erkeği); eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını (şahit tutun).
4:12وَإِنْ كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلَالَةً أَوِ امْرَأَةٌ وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ
Diyanet Meali:Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer.
5:23قَالَ رَجُلَانِ مِنَ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمَا ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ
Diyanet Meali:Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin.”
6:9وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَجَعَلْنَاهُ رَجُلًا وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِمْ مَا يَلْبِسُونَ
Diyanet Meali:Eğer onu (Peygamberi) bir melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde) yapardık  ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk. *
7:63أَوَعَجِبْتُمْ أَنْ جَاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنْكُمْ لِيُنْذِرَكُمْ وَلِتَتَّقُوا
Diyanet Meali:Sizi uyarması ve sizin de Allah’a karşı gelmekten sakınıp (rahmete ulaşmanız için), içinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir zikir (vahiy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı?
7:69أَوَعَجِبْتُمْ أَنْ جَاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنْكُمْ لِيُنْذِرَكُمْ
Diyanet Meali: “Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikir (vahy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı?”
7:155وَاخْتَارَ مُوسَىٰ قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلًا لِمِيقَاتِنَا
Diyanet Meali:Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti.
10:2أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ رَجُلٍ مِنْهُمْ أَنْ أَنْذِرِ النَّاس
Diyanet Meali:İçlerinden bir adama insanları uyar diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu?
11:78فَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ فِي ضَيْفِي أَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَشِيدٌ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı gelmekten sakının ve konuklarıma karşı beni rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?”
16:76وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah, (şöyle) iki adamı da misal verdi: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez…
17:47إِذْ يَقُولُ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا
Diyanet Meali:O zalimlerin, “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediklerini (çok iyi biliyoruz).
18:32وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا رَجُلَيْنِ جَعَلْنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيْنِ مِنْ أَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiştik…
18:37أَكَفَرْتَ بِالَّذِي خَلَقَكَ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ سَوَّاكَ رَجُلًا
Diyanet Meali:“Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni (eksiksiz) bir insan şeklinde düzenleyen Allah’ı inkâr mı ediyorsun?”
23:25إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ بِهِ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِهِ حَتَّىٰ حِينٍ
Diyanet Meali:“Bu, ancak cinnet getirmiş bir adamdır. Öyle ise bir müddet onu gözetleyiniz.” *
23:38إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Bu, Allah’a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir. Biz ona inanmayız.” *
25:8وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا
Diyanet Meali:Zalimler, (inananlara): “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediler.
28:15فَوَجَدَ فِيهَا رَجُلَيْنِ يَقْتَتِلَانِ هَٰذَا مِنْ شِيعَتِهِ وَهَٰذَا مِنْ عَدُوِّهِ
Diyanet Meali:Orada biri kendi tarafından, diğeri düşmanı tarafından; kavga eden iki adam gördü.
28:20وَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ يَسْعَىٰ قَالَ يَا مُوسَىٰ إِنَّ الْمَلَأَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ
Diyanet Meali:Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. “Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar.” dedi.
33:4مَا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ
Diyanet Meali:Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır.
34:7هَلْ نَدُلُّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ يُنَبِّئُكُمْ إِذَا مُزِّقْتُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ
Diyanet Meali:“Çürüyüp ufalandıktan sonra (sizin yeniden diriltileceğinizi) söyleyen bir adamı size gösterelim mi?
34:43مَا هَٰذَا إِلَّا رَجُلٌ يُرِيدُ أَنْ يَصُدَّكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:“Bu sadece, atalarınızın tapmakta olduğu şeylerden sizi alıkoymak isteyen bir adamdır.”
36:20وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَىٰ قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.” *
39:29ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ
Diyanet Meali:Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile (yalnızca bir kişiye ait olan bir köle adamı) örnek verdi.
39:29وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا
Diyanet Meali:(Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir köle adam ile) yalnızca bir kişiye ait olan bir (köle) adamı (örnek verdi). Bu iki adamın durumu hiç, bir olur mu? 
39:29ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا
Diyanet Meali:Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile yalnızca bir kişiye ait olan bir (köle) adamı örnek verdi. Bu iki adamın durumu hiç, bir olur mu? 
40:28وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi: “Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz?”
40:28أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ
Diyanet Meali:“Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi.”
43:31وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا الْقُرْآنُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:“Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. *

رِجَالٌ : İsim. Çoğul. Tekili: رَجُلٌ 

2:228وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ
Diyanet Meali:Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.
2:239فَإِنْ خِفْتُمْ فَرِجَالًا أَوْ رُكْبَانًا
Diyanet Meali:Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın.
2:282وَاسْتَشْهِدُوا شَهِيدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْ
Diyanet Meali:(Bu işleme şahitliklerine güvendiğiniz) iki erkeği şahit tutun.
4:1وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثِيرًا وَنِسَاءً
Diyanet Meali:(Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan) ve ondan da  eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan (Rabbinize karşı gelmekten sakının).
4:7لِلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ
Diyanet Meali:Ana, baba ve akrabaların (miras olarak) bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır.
4:32لِلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبُوا وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبْنَ
Diyanet Meali:Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır.
4:34الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ
Diyanet Meali:Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır.
4:75وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ
Diyanet Meali:Size ne oluyor da, Allah yolunda ve zayıf ve zavallı erkekler, (kadınlar ve çocukların) uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
4:98إِلَّا الْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ لَا يَسْتَطِيعُونَ حِيلَةً
Diyanet Meali:Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan, çaresiz kalan erkekler, kadınlar ve çocuklar başkadır.
4:176وَإِنْ كَانُوا إِخْوَةً رِجَالًا وَنِسَاءً فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْأُنْثَيَيْنِ
Diyanet Meali:Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır.
7:46وَعَلَى الْأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلًّا بِسِيمَاهُمْ
Diyanet Meali:A’râf  üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini simalarından tanımaktadırlar.
7:48وَنَادَىٰ أَصْحَابُ الْأَعْرَافِ رِجَالًا يَعْرِفُونَهُمْ بِسِيمَاهُمْ
Diyanet Meali:A’râftakiler, simalarından tanıdıkları birtakım adamlara da seslenirler.
7:81إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ شَهْوَةً مِنْ دُونِ النِّسَاءِ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ
Diyanet Meali:“Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz.” *
9:108فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَنْ يَتَطَهَّرُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ
Diyanet Meali:Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.
12:109وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ
Diyanet Meali:Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik.
16:43وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ
Diyanet Meali:Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. (Eğer bilmiyorsanız) ilim sahiplerine sorun.
21:7وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ
Diyanet Meali:Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik. (Eğer bilmiyorsanız) ilim sahiplerine sorun.
22:27وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَىٰ كُلِّ ضَامِرٍ
Diyanet Meali:İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek (uzak yollardan gelen) yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
24:31أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ
Diyanet Meali:(Zinetlerini) … yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden (başkalarına göstermesinler).
24:37رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan … alıkoymadığı birtakım adamlar, (buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler).
27:55أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ شَهْوَةً مِنْ دُونِ النِّسَاءِ
Diyanet Meali:“Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz?”
29:29أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ
Diyanet Meali:“Siz hâlâ erkeklere yanaşacak, yol kesecek misiniz?”
33:23مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar.
33:40مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَٰكِنْ رَسُولَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlüdür.
38:62وَقَالُوا مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُمْ مِنَ الْأَشْرَارِ
Diyanet Meali:Yine şöyle derler: “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden göremiyoruz?” *
48:25وَلَوْلَا رِجَالٌ مُؤْمِنُونَ وَنِسَاءٌ مُؤْمِنَاتٌ لَمْ تَعْلَمُوهُمْ أَنْ تَطَئُوهُمْ
Diyanet Meali:Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz (ve böylece size bir eziyet  gelecek) olmasaydı, (Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi).
72:6وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ
Diyanet Meali:“Doğrusu insanlardan bazı kimseler, (cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı).”
72:6يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Diyanet Meali:“(Doğrusu insanlardan bazı kimseler), cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.”

رِجْلٌ : İsim. Çoğulu: أَرْجُلٌ

5:6وَامْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ
Diyanet Meali:-Başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı (yıkayın).
5:33أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ
Diyanet Meali:Veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi…
5:66لَأَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ
Diyanet Meali:(Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı), elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi.
6:65قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلَىٰ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِنْ فَوْقِكُمْ أَوْ مِنْ تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe gücü yetendir.”
7:124لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ ثُمَّ لَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:“Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da (ibret olsun diye) sizin tümünüzü elbette asacağım.” *
7:195أَلَهُمْ أَرْجُلٌ يَمْشُونَ بِهَا
Diyanet Meali:Onların yürüyecek ayakları mı var?
20:71فَلَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ فِي جُذُوعِ النَّخْلِ
Diyanet Meali:“Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım.”
24:24يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde (onlara çok büyük bir azap vardır). *
24:31وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ
Diyanet Meali:Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.
24:45وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَىٰ رِجْلَيْنِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِي عَلَىٰ أَرْبَعٍ
Diyanet Meali:Kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür.
26:49لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:“Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım.”
29:55يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ
Diyanet Meali:Oysa azap kâfirleri üstlerinden ve ayaklarının altından bürüyeceği gün, (şüphesiz cehennem onları mutlaka kuşatmış olacaktır).
36:65الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَىٰ أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. *
38:42ارْكُضْ بِرِجْلِكَ هَٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
Diyanet Meali:Biz de ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik. *
60:12وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ
Diyanet Meali:Elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek … (konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, biatlarını kabul et.)

رَجِلٌ : İsim. 

17:64وَأَجْلِبْ عَلَيْهِمْ بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ
Diyanet Meali:“Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü.”