و ل ي

KÖK HARFLER:  و ل ي

ANLAM: 

وَلَى : Birisine yakınlaşmak. وَلِىَ : Bir şeyi yönetmek ve idare etmek. Bir kimseye yardım etmek. Bir diyara hükmetmek, hakimiyet kurmak ve hükümdarı olmak. Bir kimseyi sevmek.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
وَلِىَfiil-I1Yakın oldu9/123
وَلَّىfiil-II30Hazırladı, tayin etti, yardımcı verdi, yöneldi, dönüp kaçtı27/10
تَوَلَّىfiil-V78Yürüttü, idare etti, sevdi, yaptı60/6
وَلِىٌّisim86Dost45/19Çoğulu: أَوْلِيَاءُ
أَوْلَىisim12En yakın, daha yakın47/20Tesniye: أَوْلَيَانِ
مَوْلَىisim18Dost, sahip, yakın, bakıcı47/11Çoğulu: مَوَالِي
مَوَالِيisim3Yakın (varisler, akrabadan olan mirasçı) (çoğul)4/33Tekili: مَوْلَى
وَلَايَةٌisim2Yönetmek, idare etmek18/44
وَالِىisim1Yardım eden, sahip çıkan13/11
مُوَلِّيisim1Yüzünü çeviren2/148

Toplam232


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • وَلِيَ
    • تَسَنَّمَ > bak: س ن م
    • تَقَلَّدَ > bak: ق ل د
    • تَوَلَّى > bu kök
  • وَلَّى (a)
  • وَلَّى (b)
  • وِلَايَةٌ (a)
  • وِلَايَةٌ (b)
  • وِلَايَةٌ (c)

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

VELÂYET ile NUSRET kelimeleri arasındaki fark

( و ل ين ص ر )

Velâyet, yardım edilene, gösteriş ve şöhret için değil, muhabbetten dolayı yardım etmektir. Çünkü velâyet (dostluk), adâvet (düşmanlık) kelimesinin zıddıdır. Nusret ise her iki şekilde, muhabbetten dolayı da, gösterişten dolayı da olabilir. (Farklar Sözlüğü 276) Bknz: ( ن ص ر )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Vely وَلْي Birbiri ardı sıra gelme. Ta’kib etme. Çıkma. Olma.
Veliyy وَلِيّ Yakın. Amcazade, emmi oğlu. Yar, dost. Çoğulu: Evliyâ’
Vâlî وَالِى Bir ilde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi. Malik.
Evlâ أَوْلَى Daha iyi, birincisi, başta gelmesi lazım geleni..
Evliyâ’ أَوْلِيَاء Veliler. Veliyy’nin çoğulu
Velâyet وَلَايَة Velilik, dervişlik. Dostluk.
Vilâyet وِلَايَة Valilik. İl.
Mevlâ مَوْلَى Sahib. Rabb. Efendi. Köleyi azad eden. Şanlı. Çoğulu: Mevâlî
Maval (Mevâliyâ) ——— Ey benim efendilerim. Arab avam şiirinden bir nev’i. Yalan, uydurma söz. ???
Tevliyet تَوْلِيَة Bir vakfın işlerine bakma vazifesi.
Muvâlât مُوَالَات Dostluk, karşılıklı sevgi.
Tevellâ (Tevellî) تَوَلٍّى Birisini dost edinme.
Mütevellî مُتَوَلِّى Birinin yerine geçen. Bir vakfın yönetimi kendisine verilmiş olan kimse.
Tevâlî تَوَالِى Art arda gelme, ardı arası kesilmeme, sürüp gitme.
Mütevâlî مُتَوَالِى Ara vermeden devam eden.
İstîlâ’ اِسْتِيلَاء Kaplamak, yayılmak. Ele geçirmek, işgal.
Müstevlî(iyye) مُسْتَوْلِى İstila eden, ele geçiren, idaresi altına alan.
Molla ——— 1: Medrese öğrencisi. 2: Büyük bilgin. 3: Dini yönü ağır basan kimse. 4: Eskiden büyük alimlere verilen isim.
Eyâlet إِيَالَة Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan büyük il.

Eyalet kelimesi bu kökten gelmektedir, kökün if’âl bâbında mastarıdır fakat Arapçada bu kelime mevcut değildir. Kelimenin, eş anlamlısı olan “vilayet” sözcüğünün bozulmuş şekli olduğu düşünülebilir. (Nişanyan Sözlük)

Molla kelimesi bu kökten gelmektedir ve “mevlâ” sözcüğünden alıntıdır. “Veli, hoca, üstad, çelebi” anlamındadır. (Nişanyan Sözlük)

Mevlânâ, “mevlâ” kelimesine birinci çoğul şahıs iyelik eki gelmesi ile oluşmuş bir kelimedir, “bizim mevlâmız” anlamındadır.

Veliaht, velinimet kelimeleri “velî” kelimesi ile başka kelimelerin birleşmeleri sonucunda oluşmuş birleşik kelimelerdir.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

وَلِىَ :  Fiil-I.

9:123يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قَاتِلُوا الَّذِينَ يَلُونَكُمْ مِنَ الْكُفَّارِ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kâfirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın..

وَلَّى :  Fiil-II.

2:115وَلِلَّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ
Diyanet Meali:Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü  işte oradadır.
2:142سَيَقُولُ السُّفَهَاءُ مِنَ النَّاسِ مَا وَلَّاهُمْ عَنْ قِبْلَتِهِمُ الَّتِي كَانُوا عَلَيْهَا
Diyanet Meali:Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler.
2:144قَدْ نَرَىٰ تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz.
2:144فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ
Diyanet Meali:(Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir.
2:144وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ
Diyanet Meali:(Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin.
2:149وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram’a doğru dön.
2:150وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir.
2:150وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ
Diyanet Meali:(Ey mü’minler!) Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü Mescid-i Haram’a doğru çevirin …
2:177لَيْسَ الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ
Diyanet Meali:İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.
3:111لَنْ يَضُرُّوكُمْ إِلَّا أَذًى وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْأَدْبَارَ
Diyanet Meali:Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar.
4:115نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا
Diyanet Meali:(Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa), onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.
6:129وَكَذَٰلِكَ نُوَلِّي بَعْضَ الظَّالِمِينَ بَعْضًا بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat ederiz. *
8:15إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ الْأَدْبَارَ
Diyanet Meali:(Ey iman edenler!) Savaş düzeninde iken kâfirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın).
8:16وَمَنْ يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٍ
Diyanet Meali:Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse (mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur).
9:25وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُمْ مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali:Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisin geriye dönüp kaçmıştınız.
9:57لَوْ يَجِدُونَ مَلْجَأً أَوْ مَغَارَاتٍ أَوْ مُدَّخَلًا لَوَلَّوْا إِلَيْهِ
Diyanet Meali:Eğer sığınacak bir yer veya (gizlenecek) mağaralar yahut girilecek bir delik bulsalardı, (hemen) koşarak oraya kaçarlardı.
17:46وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا
Diyanet Meali:Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.
18:18لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا
Diyanet Meali:(Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
21:57وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُمْ بَعْدَ أَنْ تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali:Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım. *
27:10فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ
Diyanet Meali:Onu yılanmış gibi hareket eder görünce, dönüp ardına bakmadan kaçtı.
27:80إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. *
28:31فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ
Diyanet Meali:Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı.
30:52فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin. *
31:7وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا وَلَّىٰ مُسْتَكْبِرًا كَأَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا
Diyanet Meali:Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, büyüklenerek arkasını döner.
33:15وَلَقَدْ كَانُوا عَاهَدُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ لَا يُوَلُّونَ الْأَدْبَارَ
Diyanet Meali:Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi.
40:33يَوْمَ تُوَلُّونَ مُدْبِرِينَ مَا لَكُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ عَاصِمٍ
Diyanet Meali:“(Gerçekten sizin için, o bağrışıp çağrışma gününden), arkanıza dönüp kaçmaya çalışacağınız günden (korkuyorum. O gün) sizi, Allah'(ın azabın)dan kurtaracak kimse yoktur.”
46:29فَلَمَّا قُضِيَ وَلَّوْا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ مُنْذِرِينَ
Diyanet Meali:Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
48:22وَلَوْ قَاتَلَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوَلَّوُا الْأَدْبَارَ
Diyanet Meali:İnkâr edenler sizinle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı…
54:45سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ
Diyanet Meali:O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. *
59:12وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ لَيُوَلُّنَّ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ
Diyanet Meali:Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.

تَوَلَّى : Fiil-V.

2:64ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ
Diyanet Meali:Bundan sonra yine yüz çevirdiniz.
2:83ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْكُمْ وَأَنْتُمْ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.
2:137وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللَّهُ
Diyanet Meali:Yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır.
2:205وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِي الْأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ
Diyanet Meali:O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır.
2:246فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ تَوَلَّوْا إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ
Diyanet Meali:Ama onlara savaş farz kılınınca içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler.
3:20فَإِنْ أَسْلَمُوا فَقَدِ اهْتَدَوْا وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ
Diyanet Meali:Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir.
3:23ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٌ مِنْهُمْ وَهُمْ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:Sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.
3:32قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.”  Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez. *
3:63فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِالْمُفْسِدِينَ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları çok iyi bilir. *
3:64فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz müslümanlarız.”
3:82فَمَنْ تَوَلَّىٰ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Diyanet Meali:Artık bundan sonra kim yüz çevirirse, işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir. *
3:155إِنَّ الَّذِينَ تَوَلَّوْا مِنْكُمْ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ إِنَّمَا اسْتَزَلَّهُمُ الشَّيْطَانُ
Diyanet Meali:İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak (yaptıkları bazı hatalardan dolayı) yoldan kaydırmak istemişti.
4:80وَمَنْ تَوَلَّىٰ فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
Diyanet Meali:Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.
4:89فَإِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ
Diyanet Meali:Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün.
4:115وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:(Kim, kendisine hidayet besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar), mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız.
5:43ثُمَّ يَتَوَلَّوْنَ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَمَا أُولَٰئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Sonra bunun ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi kitaplarına da, sana da) inanmış değillerdir.
5:49فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor.
5:51بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ
Diyanet Meali:Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır.
5:56وَمَنْ يَتَوَلَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ
Diyanet Meali:Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir. *
5:80تَرَىٰ كَثِيرًا مِنْهُمْ يَتَوَلَّوْنَ الَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:Onlardan birçoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün.
5:92فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
Diyanet Meali:Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki, elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.
7:79فَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَةَ رَبِّي وَنَصَحْتُ لَكُمْ
Diyanet Meali:Artık, Salih onlardan yüz çevirdi ve “Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size nasihatta bulundum. (Fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz)” dedi.
7:93فَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي
Diyanet Meali:(Şu’ayb) onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: “Ey kavmim! Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini ulaştırdım.”
7:196إِنَّ وَلِيِّيَ اللَّهُ الَّذِي نَزَّلَ الْكِتَابَ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Çünkü benim velim, Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren Allah’tır. O, bütün salihlere velilik eder. *
8:20أَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنْتُمْ تَسْمَعُونَ
Diyanet Meali:Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin.
8:23وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّوْا وَهُمْ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:(Allah, onlarda bir hayır, hakka yöneliş olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi). Onlara işittirseydi dahi mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.
8:40وَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَوْلَاكُمْ نِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O, ne güzel dosttur; O, ne güzel yardımcıdır! *
9:3وَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ
Diyanet Meali:Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakabilecek değilsiniz.
9:23وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Diyanet Meali:(Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin.) İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.
9:50يَقُولُوا قَدْ أَخَذْنَا أَمْرَنَا مِنْ قَبْلُ وَيَتَوَلَّوْا وَهُمْ فَرِحُونَ
Diyanet Meali:(Sana bir iyilik gelirse, bu onları üzer. Eğer başına bir musîbet gelirse), “Biz tedbirimizi önceden almıştık” derler ve sevinerek dönüp giderler.
9:74وَإِنْ يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ عَذَابًا أَلِيمًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır.
9:76فَلَمَّا آتَاهُمْ مِنْ فَضْلِهِ بَخِلُوا بِهِ وَتَوَلَّوْا وَهُمْ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:Fakat Allah, lütuf ve kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler. *
9:92تَوَلَّوْا وَأَعْيُنُهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُوا مَا يُنْفِقُونَ
Diyanet Meali:Bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen (kimselere de bir sorumluluk yoktur).
9:129فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim…”
10:72فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُمْ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:“Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah’a aittir.”
11:3وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.
11:52وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَىٰ قُوَّتِكُمْ وَلَا تَتَوَلَّوْا مُجْرِمِينَ
Diyanet Meali:“(Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin) ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.”
11:57فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ مَا أُرْسِلْتُ بِهِ إِلَيْكُمْ
Diyanet Meali:“Eğer yüz çevirirseniz; bilin ki ben, benimle gönderileni size tebliğ ettim.”
12:84وَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَىٰ عَلَىٰ يُوسُفَ
Diyanet Meali:Onlardan yüz çevirdi ve, “Vah! Yûsuf’a vah!” dedi.
16:82فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir. *
16:100إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُمْ بِهِ مُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir. *
20:48إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:“Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu.”*
20:60فَتَوَلَّىٰ فِرْعَوْنُ فَجَمَعَ كَيْدَهُ ثُمَّ أَتَىٰ
Diyanet Meali:Bunun üzerine Firavun ayrılıp, hilesini kuracak sihirbazlarını topladı, sonra geldi. *
21:109فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ آذَنْتُكُمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim.”
22:4كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ اِلٰى عَذَابِ السَّعِيرِ
Diyanet Meali:Şeytan hakkında, “Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler” diye yazılmıştır. *
24:11وَالَّذِي تَوَلَّىٰ كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.
24:47ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٌ مِنْهُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ
Diyanet Meali:(Münâfıklar, “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler.) Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler.
24:54فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir.
27:28ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانْظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ
Diyanet Meali:“(Benim şu mektubumu götür onlara at), sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.”
28:24فَسَقَىٰ لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّىٰ إِلَى الظِّلِّ
Diyanet Meali:Bunun üzerine Mûsâ onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekildi…
37:90فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali:Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar. *
37:174فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Diyanet Meali:O hâlde, bir süreye kadar onlardan yüz çevir. *
37:178وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir. *
44:14ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ
Diyanet Meali:Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler. *
47:22فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِنْ تَوَلَّيْتُمْ أَنْ تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Demek, yüz çevirdiğinizde  yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız, öyle mi?
47:38وَإِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
Diyanet Meali:Eğer O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.
48:16وَإِنْ تَتَوَلَّوْا كَمَا تَوَلَّيْتُمْ مِنْ قَبْلُ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:“Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönerseniz, Allah sizi elem dolu bir azaba uğratır.”
48:16وَإِنْ تَتَوَلَّوْا كَمَا تَوَلَّيْتُمْ مِنْ قَبْلُ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:“Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönerseniz, Allah sizi elem dolu bir azaba uğratır.”
48:17وَمَنْ يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.
51:39فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِ وَقَالَ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
Diyanet Meali:O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve “Bu bir büyücü veya delidir” dedi. *
51:54فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنْتَ بِمَلُومٍ
Diyanet Meali:Onun için, onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin. *
53:29فَأَعْرِضْ عَنْ مَنْ تَوَلَّىٰ عَنْ ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Öyle ise bizim zikrimizden (Kur’an’dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir. *
53:33أَفَرَأَيْتَ الَّذِي تَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:Şimdi yüz çevireni gördün mü? *
54:6فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَىٰ شَيْءٍ نُكُرٍ
Diyanet Meali:O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün (gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar). *
57:24وَمَنْ يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır.
58:14أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ تَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مَا هُمْ مِنْكُمْ
Diyanet Meali:Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler, (ne de onlardan).
60:6وَمَنْ يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.
60:9إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَىٰ إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ
Diyanet Meali:Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder.
60:9وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Diyanet Meali:Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
60:13يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği … bir toplumu dost edinmeyin.
64:6فَكَفَرُوا وَتَوَلَّوْا وَاسْتَغْنَى اللَّهُ
Diyanet Meali:(Bu), onların inkâr etmeleri ve yüz çevirmeleri (sebebiyledir). Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını göstermiştir.
64:12فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
70:17تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni kendine çağırır. *
75:32وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti. *
80:1عَبَسَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:(Peygamber) yüzünü ekşitti ve öteye döndü. *
88:23إِلَّا مَنْ تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ
Diyanet Meali:Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse…*
92:16الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:(O ateşe, ancak) yalanlayıp yüz çeviren (en bedbaht kimse girer). *
96:13أَرَأَيْتَ إِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Diyanet Meali:Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!? *

وَلِىٌّ : İsim. Çoğulu: أَوْلِيَاءُ

2:107وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
2:120مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:(Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki), Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.
2:257اللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
Diyanet Meali:Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
2:257وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَوْلِيَاؤُهُمُ الطَّاغُوتُ
Diyanet Meali:Kâfirlerin velileri ise tâğûttur.
2:282أَوْ لَا يَسْتَطِيعُ أَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ
Diyanet Meali:(Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise), ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın.
3:28لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin.
3:68وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Allah da mü’minlerin dostudur.
3:122إِذْ هَمَّتْ طَائِفَتَانِ مِنْكُمْ أَنْ تَفْشَلَا وَاللَّهُ وَلِيُّهُمَا
Diyanet Meali:Hani sizden iki takım (paniğe kapılarak) çözülmeye yüz tutmuştu. Hâlbuki Allah onların yardımcısı idi.
3:175إِنَّمَا ذَٰلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءَهُ
Diyanet Meali:O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor.
4:45وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِأَعْدَائِكُمْ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَلِيًّا وَكَفَىٰ بِاللَّهِ نَصِيرًا
Diyanet Meali:Allah, sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir. Allah, dost olarak yeter. Allah, yardımcı olarak da yeter. *
4:75وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيرًا
Diyanet Meali:“(Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar), katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver.” 
4:76فَقَاتِلُوا أَوْلِيَاءَ الشَّيْطَانِ إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَعِيفًا
Diyanet Meali:O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.
4:89فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ أَوْلِيَاءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin.
4:89وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Diyanet Meali:(Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın) ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.
4:119وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا
Diyanet Meali:Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür.
4:123مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ وَلَا يَجِدْ لَهُ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Diyanet Meali:Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır. O, kendisine Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir.
4:139الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا
Diyanet Meali:Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir. *
4:144يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin.
4:173فَيُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Diyanet Meali:(Allah’a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır.
5:51يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَىٰ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin.
5:51بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ
Diyanet Meali:Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır.
5:55إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve (Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren) mü’minlerdir.
5:57يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin.
5:81وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi.
6:14قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:De ki:  “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah’tan başkasını mı dost edineceğim.”
6:51لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Diyanet Meali:Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, (Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları), Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, (Kur’an ile uyar).
6:70أَنْ تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ
Diyanet Meali:Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için (Kur’an ile öğüt ver). Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi.
6:121وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَىٰ أَوْلِيَائِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ
Diyanet Meali:Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar.
6:127لَهُمْ دَارُ السَّلَامِ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Rableri katında selâm yurdu (cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onların dostudur. *
6:128وَقَالَ أَوْلِيَاؤُهُمْ مِنَ الْإِنْسِ رَبَّنَا اسْتَمْتَعَ بَعْضُنَا بِبَعْضٍ
Diyanet Meali:Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık…” diyecekler. 
7:3اتَّبِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! *
7:27إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.
7:30إِنَّهُمُ اتَّخَذُوا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi.
7:155أَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ
Diyanet Meali:Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın.”
7:196إِنَّ وَلِيِّيَ اللَّهُ الَّذِي نَزَّلَ الْكِتَابَ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:Çünkü benim velim, Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren Allah’tır. O, bütün salihlere velilik eder. *
8:34وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا أَوْلِيَاءَهُ
Diyanet Meali:Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, (Allah onlara ne diye azap etmesin)?
8:34إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez.
8:72وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَٰئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ
Diyanet Meali:(İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler) ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir.
8:73وَالَّذِينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ
Diyanet Meali:İnkâr edenler de birbirlerinin velileridir.
9:23لَا تَتَّخِذُوا آبَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ إِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْإِيمَانِ
Diyanet Meali:Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin.
9:71وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ
Diyanet Meali:Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır.
9:74وَمَا لَهُمْ فِي الْأَرْضِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
9:116يُحْيِي وَيُمِيتُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:O, diriltir ve öldürür. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
10:62أَلَا إِنَّ أَوْلِيَاءَ اللَّهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. *
11:20وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur.
11:113وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ
Diyanet Meali:Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.
12:101فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَنْتَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:“Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin.”
13:16قُلِ اللَّهُ قُلْ أَفَاتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ لَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا
Diyanet Meali:(De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?”) “Allah’tır” de. De ki: “O’nu bırakıp da kendilerine (bile) bir faydası ve zararı olmayan dostlar (mabutlar) mı edindiniz?”
13:37مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا وَاقٍ
Diyanet Meali:(Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen onların heva ve heveslerine uyarsan), Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
16:63فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Diyanet Meali:Fakat şeytan onlara işlerini güzel gösterdi. O, bugün de onların dostudur ve onlar için elem dolu bir azap vardır.
17:33وَمَنْ قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلَا يُسْرِفْ فِي الْقَتْلِ
Diyanet Meali:Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın.
17:97وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِهِ
Diyanet Meali:Kimi de saptırırsa, böyleleri için O’nun dışında dostlar bulamazsın.
17:111وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ
Diyanet Meali:“(Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan), zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan (Allah’a mahsustur).”
18:17وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ وَلِيًّا مُرْشِدًا
Diyanet Meali:Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
18:26مَا لَهُمْ مِنْ دُونِهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا
Diyanet Meali:“Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”
18:50أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّ
Diyanet Meali:Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar.
18:102أَفَحَسِبَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنْ يَتَّخِذُوا عِبَادِي مِنْ دُونِي أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, beni bırakıp da kullarımı dost edineceklerini mi sandılar?
19:5فَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا
Diyanet Meali:“Bana kendi tarafından bir çocuk bağışla!”
19:45يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِنَ الرَّحْمَٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا
Diyanet Meali:“Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum.” *
25:18قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Onlar, “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz.” derler.
27:49لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ
Diyanet Meali:(Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler:) “Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz, sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık’, diyeceğiz.”
29:22وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:Sizin Allah’tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
29:41مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ
Diyanet Meali:Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir.
32:4مَا لَكُمْ مِنْ دُونِهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَفِيعٍ أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:Sizin için O’ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?
33:6إِلَّا أَنْ تَفْعَلُوا إِلَىٰ أَوْلِيَائِكُمْ مَعْرُوفًا
Diyanet Meali:Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka.
33:17وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Diyanet Meali:Onlar kendilerine Allah’tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
33:65خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا لَا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Diyanet Meali:Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır. *
34:41قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنْتَ وَلِيُّنَا مِنْ دُونِهِمْ بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ
Diyanet Meali:(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı…”
39:3وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَىٰ
Diyanet Meali:(İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır.) O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar.
41:31نَحْنُ أَوْلِيَاؤُكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ
Diyanet Meali:“Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız.”
41:34فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
Diyanet Meali:(Kötülüğü en güzel bir şekilde sav.) Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.
42:6وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Allah’tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları daima gözetlemektedir.
42:8وَالظَّالِمُونَ مَا لَهُمْ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:Zalimlerin ise bir dost ve yardımcısı yoktur.
42:9أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ
Diyanet Meali:Yoksa onlar Allah’tan başka dostlar mı edindiler? Hâlbuki gerçek dost Allah’tır.
42:9أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ
Diyanet Meali:Yoksa onlar Allah’tan başka dostlar mı edindiler? Hâlbuki gerçek dost Allah’tır.
42:28وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ وَهُوَ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ
Diyanet Meali:(O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren), rahmetini her tarafa yayandır. O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır.
42:31وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Diyanet Meali:Sizin için Allah’tan başka hiçbir dost ve yardımcı yoktur.
42:44وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ وَلِيٍّ مِنْ بَعْدِهِ
Diyanet Meali:Allah, kimi saptırırsa artık bundan sonra onun hiçbir dostu yoktur.
42:46وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنْ أَوْلِيَاءَ يَنْصُرُونَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Onların Allah’tan başka kendilerine yardım edecek dostları da yoktur.
45:10وَلَا يُغْنِي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْئًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Dünyada kazandıkları ve Allah’tan başka edindikleri dostlar onlara hiçbir fayda vermez. 
45:19وَإِنَّ الظَّالِمِينَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.
45:19وَإِنَّ الظَّالِمِينَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.
46:32وَمَنْ لَا يُجِبْ دَاعِيَ اللَّهِ فَلَيْسَ بِمُعْجِزٍ فِي الْأَرْضِ وَلَيْسَ لَهُ مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءُ
Diyanet Meali:Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz.
48:22وَلَوْ قَاتَلَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوَلَّوُا الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
Diyanet Meali:İnkâr edenler sizinle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçarlar, sonra da ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilirlerdi. *
60:1يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin.
62:6إِنْ زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَاءُ لِلَّهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ
Diyanet Meali:(De ki: “Ey Yahudi akidesini benimseyenler!) Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da samimi iseniz) haydi ölümü isteyin!”

أَوْلَى : İsim.

3:68إِنَّ أَوْلَى النَّاسِ بِإِبْرَاهِيمَ لَلَّذِينَ اتَّبَعُوهُ وَهَٰذَا النَّبِيُّ وَالَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir.
4:135إِنْ يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقِيرًا فَاللَّهُ أَوْلَىٰ بِهِمَا
Diyanet Meali:(Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır.
8:75وَأُولُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَىٰ بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın kitabınca, kan akrabaları birbirlerine (varis olmaya) daha lâyıktırlar.
19:70ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا
Diyanet Meali:Sonra, oraya girmeye en lâyık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz. *
47:20فَاَوْلٰى لَهُمْ
Diyanet Meali:(Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün.) O da onlara pek yakındır.
75:34أَوْلَىٰ لَكَ
Diyanet Meali:“Bu azap sana lâyıktır, (lâyık)!”
75:34فَاَوْلٰى
Diyanet Meali:“(Bu azap sana lâyıktır), lâyık!
75:35ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ
Diyanet Meali:Evet, lâyıktır sana, (lâyık)!”
75:35فَاَوْلٰى
Diyanet Meali:(Evet, lâyıktır sana), lâyık!”
33:6النَّبِيُّ أَوْلَىٰ بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ
Diyanet Meali:Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır.
33:6وَأُولُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَىٰ بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ
Diyanet Meali:Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah’ın Kitab’ına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. 

أَوْلَيَانِ : İsim. İkili İsim. Tekili: أَوْلَى

5:107فَآخَرَانِ يَقُومَانِ مَقَامَهُمَا مِنَ الَّذِينَ اسْتَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْأَوْلَيَانِ
Diyanet Meali:(Eğer sonradan o iki kişinin günaha girdikleri, yalan söyledikleri anlaşılırsa), o zaman, bu öncelikli şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer…

مَوْلَى : İsim. Çoğulu: مَوَالِي

2:286وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا أَنْتَ مَوْلَانَا
Diyanet Meali:“Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın.”
3:150بَلِ اللَّهُ مَوْلَاكُمْ وَهُوَ خَيْرُ النَّاصِرِينَ
Diyanet Meali:Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır. *
6:62ثُمَّ رُدُّوا إِلَى اللَّهِ مَوْلَاهُمُ الْحَقِّ
Diyanet Meali:Sonra hepsi, gerçek sahipleri Allah’a döndürülürler.
8:40وَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَوْلَاكُمْ نِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O, ne güzel dosttur; O, ne güzel yardımcıdır! *
8:40وَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَوْلَاكُمْ نِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O, ne güzel dosttur; O, ne güzel yardımcıdır! *
9:51قُلْ لَنْ يُصِيبَنَا إِلَّا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَنَا هُوَ مَوْلَانَا
Diyanet Meali:De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır.”
10:30وَرُدُّوا إِلَى اللَّهِ مَوْلَاهُمُ الْحَقِّ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Diyanet Meali:(Orada herkes daha önce yaptığı şeyleri yoklayacak ve kendi akıbetini öğrenecek), hepsi de gerçek sahipleri olan Allah’a döndürülecekler ve (ilâh diye) uydurdukları şeyler (onları yüzüstü bırakıp) kendilerinden kaybolup gidecektir.
16:76أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ وَهُوَ كَلٌّ عَلَىٰ مَوْلَاهُ
Diyanet Meali:(Allah, şöyle iki adamı da misal verdi:) Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, efendisine sadece bir yüktür.
22:13يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَىٰ وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ
Diyanet Meali:Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptığı) ne kötü yardımcı, ne fena yoldaştır! *
22:78وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Diyanet Meali:Ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!
22:78وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Diyanet Meali:Ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!
44:41يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى
Diyanet Meali:O gün dostun (dosta hiçbir) faydası olmaz.
44:41عَنْ مَوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Diyanet Meali:(O gün dostun9 dosta hiçbir (faydası olmaz). Kendilerine yardım da edilmez.
47:11ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ مَوْلَى الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Bu, Allah’ın inananların yardımcısı olması, (inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmaması)ndan dolayıdır.
47:11وَأَنَّ الْكَافِرِينَ لَا مَوْلَىٰ لَهُمْ
Diyanet Meali:(Bu, Allah’ın inananların yardımcısı olması), inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır.
57:15مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali:Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir!
66:2وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ وَهُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Diyanet Meali:Allah, sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
66:4فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:(Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki) Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de.

مَوَالِي : İsim. Tekili: مَوْلَى

4:33وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِيَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ
Diyanet Meali:(Erkek ve kadından) her biri için ana-babanın ve akrabanın bıraktıklarından (pay alan) varisler kıldık.
19:5وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا
Diyanet Meali:“Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır.”
33:5فَإِنْ لَمْ تَعْلَمُوا آبَاءَهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ وَمَوَالِيكُمْ
Diyanet Meali:(Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha doğru ve adaletlidir.) Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.

وَلَايَةٌ : İsim.

8:72وَالَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يُهَاجِرُوا مَا لَكُمْ مِنْ وَلَايَتِهِمْ مِنْ شَيْءٍ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا
Diyanet Meali:İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir.
18:44هُنَالِكَ الْوَلَايَةُ لِلَّهِ الْحَقِّ هُوَ خَيْرٌ ثَوَابًا وَخَيْرٌ عُقْبًا
Diyanet Meali:İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah’a mahsustur. O’nun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır. *

وَالِى : İsim. İsm-i Fâil. 

13:11وَإِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلَا مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهِ مِنْ وَالٍ
Diyanet Meali:Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.

مُوَلِّي : İsim. İsm-i Fâil. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

2:148وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا
Diyanet Meali:Herkesin yöneldiği bir yön vardır.