ط ل ق

KÖK HARFLER: ط ل ق

ANLAM: 

طَلَقَ : (Dişi deve) ön bacağı ve kolunun birbirine bağlandığı bağından veya ipinden boşanmak. (Kadın) bir boşanma kararıyla, yoluna gitmesi için bırakılmak. Kocasından ayrılmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
طَلَّقَfiil-II10Boşadı66/5
اِنْطَلَقَfiil-VII9Gitti, gidiverdi48/15
طَلَاقٌisim2Talak, boşanma2/227
مُطَلَّقٌisim2Boşanmış olan2/241Müennesi: مُطَلَّقَةٌ

Toplam23


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Talâk طَلَق Boşamak. Boşanmak.
Tâlik طَالِق Boşayan. Müennesi: Tâlika
Tatlîk تَطْلِيق Boşamak. 
Mutallaka مُطَلَّقَة  Boşanılmış kadın. 
Itlâk إِطْلَاق Salıverme, koyuverme.
Itlâkıyyet إِطْلَاقِيَّة Kayıtsız şartsız bir hükümdarın hükümet şekli.
Mutlak مُطْلَق Kayıtsız, şartsız. Serbest bırakılmış.
İntılâk اِنْطِلَاق Koyverip gitme. Salıverme, yollama.
Muntalik مُنْطَلِق Salıverilmiş, bırakılmış.
İstıtlâk اِسْتِطْلَاق 1: Boşanmayı isteme. 2: İshal olma.
Talk طَلْق Formülü 3MgO.SiO2.H2O olan, pudra, hapların dolgu maddesi ve süzgeç olarak kullanılan çok ince toz halindeki magnezyum metasilikat. Talk pudrası
Talâkat طَلَاقَة Dilde akıcılık.

Talk kelimesi, “pudrası kurutucu olarak kullanılan bir mineral, magnezyum silikat” anlamındaki talk (طلق) sözcüğünden gelmektedir. Fransızca ve İngilizceye de Arapçadan geçmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

Talâkat kelimesi, “serbest ve neşeli olma, azadelik, sıkıntısızlık” anlamındaki talâka (طلاقة) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “ipinden kurtuldu, boşandı, azat oldu, salındı” anlamındaki talaka (طلق) fiilinin mastarıdır. “Dilde akıcılık” anlamı geç dönem Osmanlıcaya özgüdür. (Nişanyan Sözlük)

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

طَلَّقَ : Fiil-II. 

2:230 فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتَّىٰ تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ
Diyanet Meali: Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz.
2:230 فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَنْ يَتَرَاجَعَا
Diyanet Meali: (Bu koca da) onu boşadığı takdirde, onlar (kadın ile ilk kocası) … tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur.
2:231 وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ
Diyanet Meali: Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun…
2:232 وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ
Diyanet Meali: Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman (eşleriyle yeniden evlenmelerine) engel olmayın.
2:236 لَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ مَا لَمْ تَمَسُّوهُنَّ
Diyanet Meali: Kendilerine el sürmeden … kadınları boşarsanız size bir günah yoktur.
2:237 وَإِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرِيضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ
Diyanet Meali: Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır.
33:49 إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ تَعْتَدُّونَهَا
Diyanet Meali: Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur.
65:1 يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ
Diyanet Meali: Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın.
65:1 يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ
Diyanet Meali: Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın.
66:5 عَسَىٰ رَبُّهُ إِنْ طَلَّقَكُنَّ أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ
Diyanet Meali: Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı eşler verebilir.

اِنْطَلَقَ : Fiil-VII.

18:71 فَانْطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا رَكِبَا فِي السَّفِينَةِ خَرَقَهَا
Diyanet Meali: Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi.
18:74 فَانْطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا لَقِيَا غُلَامًا فَقَتَلَهُ قَالَ أَقَتَلْتَ نَفْسًا زَكِيَّةً
Diyanet Meali: Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Suçsuz birini mi öldürdün?” dedi.
18:77 فَانْطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا أَتَيَا أَهْلَ قَرْيَةٍ اسْتَطْعَمَا أَهْلَهَا
Diyanet Meali: Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler.
26:13 وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ
Diyanet Meali: “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).” *
38:6 وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ
Diyanet Meali: İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin…” diyerek kalkıp gittiler.
48:15 سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ إِذَا انْطَلَقْتُمْ إِلَىٰ مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْ
Diyanet Meali: Savaştan geri bırakılanlar, siz ganimetleri almaya giderken, “Bırakın biz de sizinle gelelim” diyeceklerdir.
68:23 فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ
Diyanet Meali: Fısıldaşarak yola koyuldular. *
77:29 انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Diyanet Meali: Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.” *
77:30 انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ
Diyanet Meali: “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin..” *

طَلَاقٌ : İsim. 

2:227 وَإِنْ عَزَمُوا الطَّلَاقَ فَإِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali: Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. *
2:229 الطَّلَاقُ مَرَّتَانِ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ
Diyanet Meali: (Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır.

مُطَلَّقَاتٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). Kurallı Bayan Çoğul. Müennes. Tekil Müzekkeri: مُطَلَّقٌ

2:228 وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِأَنْفُسِهِنَّ ثَلَاثَةَ قُرُوءٍ
Diyanet Meali: Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler.
2:241 وَلِلْمُطَلَّقَاتِ مَتَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali: Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerinin sağlanması onların hakkıdır. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir borçtur. *