أ ه ل

KÖK HARFLER:  أ ه ل

ANLAM: 

أَهَلَ : Evlenmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

اَهَلَ (geniş zamanlı يَاْهُلُ ve يَاْهِلُ mastar isim اَهْلًا):

اَهَلَ الرَّجُلُ : Adam evlendi.

اَهَلَ امْرَاَةً : O, bir kadınla evlendi (aynı zamanda تَاَهَّلَ ve اِتَّهَلَ).

اَهَلَ بِهِ (geniş zamanlı يَاْهَلُ): Onunla arkadaş oldu.

اُهِلَ الْمَكَانُ : Ev iskan edildi.

اَهَّلَهُ : Ona dedi ki: اَهْلًا وَسَهْلًا وَ مَرْحَبًا : Yani: Onu karşıladı.

اَهْلٌ : anlamları: (1) Bir evde, mesken, şehir, köy veya ülkedeki insanlar; (2) bir ailenin, ırkın, dinin veya zanaatin hemcins fertleri; (3) takipçileri veya bağlı kimseleri olup olmadığına dair ilişkileri (halbuki اٰل takipçiler ile bağlı kişiler ile olan ilişkileri ifade eder); (4) ilişkiler; (5) takipçiler veya bağlı kişiler; (6) mukimler; (7) mülk sahipleri veya zilyetler; (8) bir şeyi yapma hakkı veya yetkisi; değerli, bir şeyi hak etme veya buna uygun olma; bir şeyin müsebbipleri; (9) eş (karı); (10) aile; (11) insanlar; erkekler; (12) evin reisi.

اَهْلُ الْكِتَابِ : Kitap verilenler (5:59).

اَهْلُ الْاِنْجِيلِ : İncil’e inananlar (5:47).

اَهْلُ الْقُرٰى : Ülkelerin halkı (7:96).

اَهْل الدَّارِ : Ev ehli: Ev halkı, evde oturan kimseler…

اَهْلُ النَّبِىِّ : Peygamberin (s.a.v) ailesi, hanımları veya kız çocukları ve damatları, buna torunları da dahildir.

اَهْلُ الرَّجُلِ : Adamın karısı ve çocukları.

اَهْلُ الْعَهْدِ : Müslümanlar ile sözlü veya yazılı bir antlaşması olan kişiler.

اَهْلٌ لِكَذَا : Böyle bir şeye hak veya yetki sahibi olma; ona yetki verilmesi; o şeye layık olma veya onu hak etme.

اَهْلُ الْبِدْعِ : Yeniliğin müsebbipi veya müsebbipleri.

اَهْلِىٌّ : Evcil, ehlî. (Zıt anlamlısı: وَحْشِىٌّ).

حُمُرٌ اَهْلِىَّةٌ : Evcil eşekler.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
أَهْلٌ isim 127 Ehil 98/1

Toplam 127

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Ehl (Ehil) أَهْل Yabancı olmayan, alışık olduğumuz.
Ehlî أَهْلِى Münis, alışık. Yabancı olmayan.
Ehliyyet أَهْلِيَّة Yeterlilik.
Ahâli أَهَالِى Halk, umum, nas.
Teehhül تَأَهُّل Evlenme. Ülfet ve ünsiyet eyleme. Ehlileşme.
İstihâl اِسْتِيهَال Müstehak olmak, bir şeye ehil olmak.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَهْلٌ : İsim. 

2:105مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ
Diyanet Meali:Ne Kitab ehlinden inkâr edenler (ve ne de Allah’a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini) isterler.
2:109وَدَّ كَثِيرٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُمْ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden birçoğu, (imanınızdan sonra) sizi küfre döndürmek isterler.
2:126رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ
Diyanet Meali:“Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından (Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri) her türlü ürünle rızıklandır.”
2:196ذَٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ أَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ
Diyanet Meali:Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir.
2:217وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak) ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır.
3:64قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَىٰ كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin..”
3:65يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَاجُّونَ فِي إِبْرَاهِيمَ
Diyanet Meali:Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz.
3:69وَدَّتْ طَائِفَةٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti.
3:70يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Ey Kitap ehli! (Gerçeğe şahit olduğunuz hâlde), niçin Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?
3:71يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali:Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyorsunuz?
3:72وَقَالَتْ طَائِفَةٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ آمِنُوا بِالَّذِي أُنْزِلَ عَلَى الَّذِينَ اٰمَنُوا
Diyanet Meali:Kitap ehlinden bir grup, “Mü’minlere indirilene (günün başlangıcında) inanın…” dedi.
3:75وَمِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مَنْ إِنْ تَأْمَنْهُ بِقِنْطَارٍ يُؤَدِّهِ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder.
3:98قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:De ki: “Ey kitab ehli! Allah’ın âyetlerini niçin inkâr ediyorsunuz?”
3:99قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:De ki: “Ey kitab ehli! (Gerçeği görüp bildiğiniz hâlde, niçin Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek inananları) Allah’ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz?”
3:110وَلَوْ آمَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ
Diyanet Meali:Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu.
3:113مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ أُمَّةٌ قَائِمَةٌ يَتْلُونَ آيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Kitap ehli içinde, (gece saatlerinde) ayakta duran, (secdeye kapanarak) Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.
3:121وَإِذْ غَدَوْتَ مِنْ أَهْلِكَ تُبَوِّئُ الْمُؤْمِنِينَ مَقَاعِدَ لِلْقِتَالِ
Diyanet Meali:Hani sen mü’minleri (Uhud’da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıştın.
3:199وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah’a … inanırlar.
4:25فَانْكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ
Diyanet Meali:Sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin.
4:35وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ أَهْلِهِ
Diyanet Meali:Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, (kadının ailesinden bir hakem) gönderin.
4:35فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ أَهْلِهِ وَحَكَمًا مِنْ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:(Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz), erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.
4:58إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَىٰ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi … emrediyor.
4:75رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar…”
4:92فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ
Diyanet Meali:(Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse), bir mü’min köleyi azad etmesi ve (bağışlamadıkları sürece) ailesine diyet ödemesi gerekir.
4:92فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ
Diyanet Meali:(Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise) ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir.
4:123لَيْسَ بِأَمَانِيِّكُمْ وَلَا أَمَانِيِّ أَهْلِ الْكِتَابِ
Diyanet Meali:İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir.
4:153يَسْأَلُكَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar.
4:159وَإِنْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ
Diyanet Meali:Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın.
4:171يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ
Diyanet Meali:Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın…
5:15يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا
Diyanet Meali:Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, (kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden) birçoğunu sizlere açıklıyor…
5:19يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ
Diyanet Meali:Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada, … işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi.
5:47وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ الْإِنْجِيلِ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فِيهِ
Diyanet Meali:İncil ehli Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsin.
5:59قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:De ki: “Ey kitap ehli! Sadece Allah’a … inandığımızdan ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz.”
5:65وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ
Diyanet Meali:Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik…
5:68قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَىٰ شَيْءٍ حَتَّىٰ تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ
Diyanet Meali:De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, (İncil’i ve Rabbinizden size indirileni, Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.”
5:77قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ
Diyanet Meali:De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.”
5:89إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ
Diyanet Meali:(Bu durumda yeminin keffareti), ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak…
6:131ذَٰلِكَ أَنْ لَمْ يَكُنْ رَبُّكَ مُهْلِكَ الْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا غَافِلُونَ
Diyanet Meali:Bu (peygamberlerin gönderilmesi), Allah’ın, halkları habersizken ülkeleri haksız yere helâk etmeyeceği içindir. *
7:83فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Bunun üzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu. *
7:94إِلَّا أَخَذْنَا أَهْلَهَا بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَضَّرَّعُونَ
Diyanet Meali:(Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım.
7:96وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ
Diyanet Meali:Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne (gökten ve yerden) nice bereketler(in kapılarını) açardık.
7:97أَفَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَنْ يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا بَيَاتًا وَهُمْ نَائِمُونَ
Diyanet Meali:Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular? *
7:98أَوَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَنْ يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ
Diyanet Meali:Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular? *
7:100أَوَلَمْ يَهْدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki…
7:123إِنَّ هَٰذَا لَمَكْرٌ مَكَرْتُمُوهُ فِي الْمَدِينَةِ لِتُخْرِجُوا مِنْهَا أَهْلَهَا
Diyanet Meali:“Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır.”
9:101وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ مَرَدُوا عَلَى النِّفَاقِ لَا تَعْلَمُهُمْ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ
Diyanet Meali:Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz.
9:120مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُمْ مِنَ الْأَعْرَابِ أَنْ يَتَخَلَّفُوا
Diyanet Meali:Medine halkı ve onların çevresinde bulunan bedevîlere, (Allah’ın Resûlünden) geri kalmak … yaraşmaz.
10:24وَظَنَّ أَهْلُهَا أَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلًا أَوْ نَهَارًا
Diyanet Meali:(Nihayet yeryüzü o bitkilerle bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği) ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de..
11:40احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ
Diyanet Meali:“Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de (kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki) âilen (ile iman edenleri) ona yükle.”
11:45إِنَّ ابْنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنْتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va’din elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.”
11:46قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ
Diyanet Meali:Allah, “Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir.” dedi.
11:73رَحْمَتُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Diyanet Meali:“Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.”
11:81فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ اللَّيْلِ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ أَحَدٌ
Diyanet Meali:“Geceleyin bir vakitte aileni al götür. İçinizden kimse ardına bakmasın.”
11:117وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ الْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ
Diyanet Meali:Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk etmez. *
12:25قَالَتْ مَا جَزَاءُ مَنْ أَرَادَ بِأَهْلِكَ سُوءًا إِلَّا أَنْ يُسْجَنَ
Diyanet Meali:Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak (veya can yakıcı bir azap)tır.”
12:26وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti…
12:62لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَا إِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Diyanet Meali:“Umulur ki ailelerine varınca onu anlarlar da belki yine dönüp gelirler.”
12:65وَنَمِيرُ أَهْلَنَا وَنَحْفَظُ أَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ
Diyanet Meali:“(İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş). Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız.”
12:88مَسَّنَا وَأَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجَاةٍ
Diyanet Meali:“Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik.”
12:93فَأَلْقُوهُ عَلَىٰ وَجْهِ أَبِي يَأْتِ بَصِيرًا وَأْتُونِي بِأَهْلِكُمْ اَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:“Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin.” *
12:109وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ
Diyanet Meali:Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik.
15:65فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ
Diyanet Meali:“Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git.”
15:67وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
Diyanet Meali:Şehir halkı sevinerek geldiler. *
16:43فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.
18:71قَالَ أَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ أَهْلَهَا
Diyanet Meali:Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.
18:77فَانْطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا أَتَيَا أَهْلَ قَرْيَةٍ اسْتَطْعَمَا أَهْلَهَا
Diyanet Meali:Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler.
18:77حَتَّىٰ إِذَا أَتَيَا أَهْلَ قَرْيَةٍ اسْتَطْعَمَا أَهْلَهَا
Diyanet Meali:Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler.
19:16وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انْتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Kitap’ta (Kur’an’da) Meryem’i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti. *
19:55وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا
Diyanet Meali:Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı. *
20:10فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا
Diyanet Meali:(Hani bir ateş görmüştü de) ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum)…” demişti.
20:29وَاجْعَلْ لِي وَزِيرًا مِنْ أَهْلِي
Diyanet Meali:“Bana ailemden birini yardımcı yap,” *
20:40فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَىٰ قَدَرٍ يَا مُوسَىٰ
Diyanet Meali:“Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!”
20:132وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا
Diyanet Meali:Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.
21:7فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.
21:76فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed! Nûh’u da hatırla. Hani o daha önce dua etmişti de) biz onun duasını kabul ederek, kendisini ve ailesini o büyük sıkıntıdan (tufandan) kurtarmıştık.
21:84فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِنْ ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ
Diyanet Meali:(Biz de onun duasını kabul edip) kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
23:27فَاسْلُكْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ
Diyanet Meali:“Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de (kendileri aleyhinde daha önce hüküm verilmiş olanlardan başka) aileni gemiye al…”
24:27حَتَّىٰ تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَىٰ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:(Kendi evlerinizden başka evlere), geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden (girmeyin).
26:169رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.” *
26:170فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Biz de onu ve (geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç) bütün ailesini kurtardık. *
27:7إِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَارًا سَآتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ
Diyanet Meali:Hani Mûsâ, ailesine, “Ben bir ateş gördüm, ondan size bir haber, (yahut ısınasınız diye bir kor ateş) getireceğim” demişti.
27:34وَجَعَلُوا أَعِزَّةَ أَهْلِهَا أَذِلَّةً
Diyanet Meali:(Kraliçe Belkıs şöyle dedi: “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler) ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler.”
27:49قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ
Diyanet Meali:Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: “Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz…”
27:49ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ
Diyanet Meali:“Sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık…’, diyeceğiz.”
27:57فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka. Onun geride kalıp helâk olmasını takdir ettik. *
28:4إِنَّ فِرْعَوْنَ عَلَا فِي الْأَرْضِ وَجَعَلَ أَهْلَهَا شِيَعًا
Diyanet Meali:Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış  ve ora halkını sınıflara ayırmıştı.
28:12فَقَالَتْ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ أَهْلِ بَيْتٍ يَكْفُلُونَهُ لَكُمْ
Diyanet Meali:Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek … bir aile göstereyim mi?” dedi.
28:15وَدَخَلَ الْمَدِينَةَ عَلَىٰ حِينِ غَفْلَةٍ مِنْ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Mûsâ, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi.
28:29فَلَمَّا قَضَىٰ مُوسَى الْأَجَلَ وَسَارَ بِأَهْلِهِ آنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًا
Diyanet Meali:Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş gördü.
28:29قَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ
Diyanet Meali:Ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber (ya da ısınmanız için ateşten bir kor) getiririm”  dedi.
28:45وَمَا كُنْتَ ثَاوِيًا فِي أَهْلِ مَدْيَنَ تَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا
Diyanet Meali:Sen Medyen halkı arasında yaşıyor değildin, âyetlerimizi onlardan okuyup öğreniyor da değildin.
28:59وَمَا كُنَّا مُهْلِكِي الْقُرَىٰ إِلَّا وَأَهْلُهَا ظَالِمُونَ
Diyanet Meali:Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk etmeyiz.
29:31قَالُوا إِنَّا مُهْلِكُو أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ
Diyanet Meali:“Biz, bu memleket halkını helâk edeceğiz…” dediler.
29:31إِنَّا مُهْلِكُو أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ إِنَّ أَهْلَهَا كَانُوا ظَالِمِينَ
Diyanet Meali:“Biz, bu memleket halkını helâk edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir.”
29:32لَنُنَجِّيَنَّهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:“Biz, onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Ancak karısı başka. O, geri kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
29:33إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:“Biz, seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın başka. O, geride kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
29:34إِنَّا مُنْزِلُونَ عَلَىٰ أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, (fasıklık ettiklerinden dolayı) gökten bir azap indireceğiz.
29:46وَلَا تُجَادِلُوا أَهْلَ الْكِتَابِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ
Diyanet Meali:“(İçlerinden zulmedenler hariç), Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin…”
33:13يَا أَهْلَ يَثْرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمْ فَارْجِعُوا
Diyanet Meali:“Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün.”
33:26وَأَنْزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاصِيهِمْ
Diyanet Meali:Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi…
33:33إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا
Diyanet Meali:Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
35:43وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ
Diyanet Meali:Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır.
36:50فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ
Diyanet Meali:Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. *
37:76وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. *
37:134إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Hani biz onu ve (geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın, kâfir olan eşi dışında) bütün ailesini kurtarmıştık. *
38:43وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا
Diyanet Meali:Biz ona tarafımızdan bir rahmet olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik.
38:64إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ
Diyanet Meali:Şüphesiz bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. *
39:15قُلْ إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır.”
42:45إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:“İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır.”
48:11شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا
Diyanet Meali:“Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile.”
48:12بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ اَبَدًا
Diyanet Meali:(Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız.
48:26وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَىٰ وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا
Diyanet Meali:Allah ise, (Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş) ve onların takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler.
51:26فَرَاغَ إِلَىٰ أَهْلِهِ فَجَاءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
Diyanet Meali:Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi. *
52:26قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
Diyanet Meali:Derler ki: “Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.” *
57:29لِئَلَّا يَعْلَمَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَلَّا يَقْدِرُونَ عَلَىٰ شَيْءٍ مِنْ فَضْلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Bunları açıkladık ki), kitap ehli, Allah’ın lütfundan hiçbir şeyi kendilerine has kılmaya güçlerinin yetmeyeceğini … bilsinler.
59:2هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ دِيَارِهِمْ لِاَوَّلِ الْحَشْرِ
Diyanet Meali:O, kitap ehlinden inkâr edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır.
59:7مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ
Diyanet Meali:Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere … aittir.
59:11يَقُولُونَ لِإِخْوَانِهِمُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَئِنْ أُخْرِجْتُمْ لَنَخْرُجَنَّ مَعَكُمْ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden o inkâr eden kardeşlerine, “Yemin ederiz ki, siz (Medine’den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız…” diyerek (münafıklık yapanlara bakmaz mısın)?
66:6يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, (yakıtı insanlar ve taşlar olan) ateşten koruyun.
74:56وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ
Diyanet Meali:Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır…
74:56وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ
Diyanet Meali:Bağışlamaya ehil olandır.
75:33ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ
Diyanet Meali:Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti. *
83:31وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ
Diyanet Meali:Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı. *
84:9وَيَنْقَلِبُ إِلَىٰ أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Diyanet Meali:Sevinçli olarak ailesine dönecektir. *
84:13إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Diyanet Meali:Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi. *
98:1لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنْفَكِّينَ
Diyanet Meali:Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, (kendilerine apaçık delil gelinceye kadar küfürden) ayrılacak değillerdi.
98:6إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ فِي نَارِ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah’a ortak koşanlar … cehennem ateşindedirler.