KÖK HARFLER: د ر ج
ANLAM:
دَرَجَ: Yürümek; acele etmeden, yavaş yavaş veya halsiz bir yürüyüşle yürümek. Ölmek ve ardında hiç soy bırakmamak.
دَرِجَ : Rütbe, derece, kademe, mevki veya makam olarak yükselmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
دَرَجَ (geniş zaman يَدْرُجُ mastar isim دُرُوجٌ):
دَرَجَ : Yürüdü, acele etmeden, yavaş yavaş veya halsiz bir yürüyüşle yürüdü.
دَرَجَ قَرْنٌ بَعْدَ قَرْنٍ : Birbiri ardına nesiller göçüp gitti.
دَرَجَ : Öldü ve ardında hiç soy bırakmadı.
دَرِجَ (geniş zaman يَدْرَجُ ) : Rütbe, derece, kademe, mevki veya makam olarak yükseldi.
دَرَّجَهُ : Onu yürüttü; yavaşça, yavaş yavaş ve acele etmeden yürüttü; onun gittikçe yaklaşmasını sağladı; onu yavaş yavaş bir rütbeden diğerine yükseltti ya da terfi ettirdi.
اِسْتَدْرَجَهُ şununla eş anlamlıdır: دَرَّجَهُ
اِسْتَدْرَجَهُ : Onun gittikçe yükselmesine ve düşmesine neden oldu; onu kademe kademe veya adım adım çöküşe götürdü.
اِسْتَدْرَجَهُمْ : Onları birden (hepsini) değil, azar azar (bir seferde bir veya birkaç tane) aldı.
سَنَسْتَدْرِجُهُمْ : Onları adım adım çöküşe götüreceğiz (7:182).
اِسْتَدْرَجَهُ : Onu, kaçındığı bir işe girişmeye ikna etmek adına kandırdı ya da ayarttı.
دَرَجَةٌ : Tek bir basamak, bir merdiven basamağı; birinin bir evin çatısına çıkmak için kullandığı duvara ya da benzer bir şeye karşı yapılmış tahtadan veya kil vb.den bir merdiven; ilerlemede bir derece; bir kademe, tabakanın bir derecesi, rütbesi; büyük veya yüksek bir rütbe vb.; bir derece örn. zamanın dört dakikası.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
اِسْتَدْرَجَ | fiil-X | 2 | Basamak basamak yükseltti veya alçalttı | 7/182 |
دَرَجَةٌ | isim | 18 | Basamak, mertebe, derece | 57/10 |
| Toplam | 20 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Derc | دَرْج | İçine almak. Katmak. Kitaba koymak. | Derc etmek |
Derece | دَرَجَة | Yukarı çıkan basamak. | Çoğul: Derecât |
Tedrîc | تَدْرِيج | Azar azar, derece derece ilerlemek. Birisini bir şeye yavaş yavaş vardırmak. | Çoğul: Tedrîcât |
Tedrîcî | تَدْرِيجِيّ | Derece derece, yavaş yavaş olan. |
|
Tedrîcen | تَدْرِيجًا | Azar azar, giderek, gittikçe. |
|
İdrâc | إِدْرَاج | Dercetme, bir yazıyı bir yere koydurma. |
|
Tederrüc | تَدَرُّج | Derece derece, adım adım ilerleme. |
|
Mündericât | مُنْدَرِجَات | İçindekiler. İndirâc eden, derc olunan. |
|
İstidrâc | اِسْتِدْرَاج | Derece derece yükselmeyi isteyiş. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اِسْتَدْرَجَ : Fiil-X.
7:182 | وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz.* |
68:44 | فَذَرْنِي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهَٰذَا الْحَدِيثِ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız.* |
دَرَجَةٌ : İsim.
2:228 | وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ |
Diyanet Meali: | Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. |
2:253 | مِنْهُمْ مَنْ كَلَّمَ اللَّهُ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ |
Diyanet Meali: | İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. |
3:163 | هُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ اللَّهِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar (insanlar) Allah’ın katında derece derecedirler. Allah, onların yaptıklarını görmektedir.* |
4:95 | فَضَّلَ اللَّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً |
Diyanet Meali: | Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. |
4:96 | دَرَجَاتٍ مِنْهُ وَمَغْفِرَةً وَرَحْمَةً وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا |
Diyanet Meali: | Kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet (vermiştir). Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
6:83 | نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. |
6:132 | وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.* |
6:165 | وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلَائِفَ الْأَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ |
Diyanet Meali: | O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. |
8:4 | لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır. |
9:20 | الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ أَعْظَمُ دَرَجَةً عِنْدَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. |
12:76 | نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. |
17:21 | وَلَلْآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلًا |
Diyanet Meali: | Elbette ahiretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür. |
20:75 | فَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلَىٰ |
Diyanet Meali: | İşte onlar için en yüksek dereceler vardır. |
40:15 | رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ |
Diyanet Meali: | O, dereceleri hakkıyla yükseltendir, Arş’ın sahibidir. |
43:32 | وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا |
Diyanet Meali: | Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. |
46:19 | وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. |
57:10 | أُولَٰئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِنَ الَّذِينَ أَنْفَقُوا مِنْ بَعْدُ وَقَاتَلُوا |
Diyanet Meali: | Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. |
58:11 | يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ |
Diyanet Meali: | Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. |