أ خ ذ

KÖK HARFLER:  أ خ ذ

ANLAM: 

أَخَذَ : Eliyle almak; kavramak.

AÇIKLAMA:

أَخْذ : Bir şeyi tutmak, kendine almak, elde etmek veya sahip olmak, kazanmak, tahsil etmek demektir. 

أَخَذَ fiili bazen gerçekten “tutmak” anlamına gelir: مَعَاذَ اللّهِ أَن نَأْخُذَ إِلاَّ مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُ : Biz, eşyamızı yanında bulduğumuzdan başkasını tutmaktan Allah’a sığınırız (12/Yûsuf 79). 

Bazen de yakalamak, cebir ve kuvvetle yenmek, zorla boyun eğdirmek anlamına gelir: لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ Onu herhangi bir uyuklama tutmaz, herhangi bir uyku da (2/Bakara 255). 

Onun için esir düşmüş kişiye de أَخِيذ ve مَأْخُوذٌ yakalanmış adı verilir.

DİĞER BAZI TÜREVLER:

اَخَذَ (geniş zamanlı يَاْخُذُ mastar isim اَخْذٌ ve اَخْذَةٌ) : Eliyle aldı; kavradı. Kendisi için bir şey aldı; onu ele geçirdi; onu aldı veya edindi; zorla aldı; el koydu; onun üstesinden geldi veya yendi. Cezalandırdı.

اٰخَذَ: Cezalandırdı.

اٰخَذَ عَنْهُ : Ondan gelenekleri ve benzerlerini aldı; tasvip ederek aldı ve kabul etti.

خُذْ مَا اَقُولُ : Söylediklerimi kabul et.

اِتَّخَذَ : Bir şeyi kendisine veya kendisi için aldı; ele geçirdi; elde etti, edindi veya zenginleşti.

اِتَّخَذَتْ عِنْدَهُ مَعْرُوفًا : Ona bir fayda kazandırdım.

اِتَّخَذَ : Yaptı veya imal ya da inşa etti; yaptı, oluşturdu ya da tayin etti. (Bu fiil iki mef’ûl alır ve جَعْل yapmak, etmek fiilinin yerine geçer.)

اِتَّخَذَهُ وَلَدًا : Onu evlatlık edindi, onu oğlu gibi kabul etti.

الاَخْذُ : Masdar: Ceza, ıkab / Helak etme, Alma.

اَخْذَة : Masdar: Bir helak ediş.

اٰخِذٌ (İsmi fail): Tutan, tutucu / Alan, alıcı.

مُتَّخِذٌ : İsmi fail: Edinici, edinen / Husule getiren, ayarlayan.

أَخَذَتْهُ الْحُمَّى : Onu sıtma tuttu.

فُلاَنٌ مَأْخُوذٌ Falan kişi tutsak alınmış, esir düşmüş, (onda bir cin tutması hâli vardır). 

فُلاَنٌ يَأْخُذُ مَأْخَذَ فُلاَنٍ : Falan kişi, falanın yaptığını yapar, gittiği yere gider.

إِخَاذَة ve إِخَاذ : Kişinin kendisi için aldığı arazi.

ذَهَبُوا وَمَنْ أَخَذَ أَخْذَهُمْ وَإِخْذَهُمْ : Onlar da gittiler, onların ahlak, giyim kuşam ve yolunu izleyenler de.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
أَخَذَfiil-I127Aldı, çıkardı, tuttu, helak etti2/48Meçhulü: أُخِذَ Meçhul Muzari: يُؤْخَذُ
آخَذَfiil-III9Cezalandırdı2/225
اِتَّخَذَfiil-VIII124Edindi2/51
أَخْذٌisim6Ceza, helak etme4/161
آخِذٌisim3Tutan, alan51/16
اِتِّخَاذٌisim1Edinmek2/54
مُتَّخِذٌisim3Alan4/25

Toplam273


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • أَخَذَ (a)
  • أَخَذَ (b)
    • أَكْمَلَ > bak: ك م ل
    • أَنْجَزَ
  • إِتَّخَذَ
    • أَلْغَى > bak: ل غ و
    • أَوْقَفَ > bak: و ق ف 
    • أَهْمَلَ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Ahz أَخْذ Alma. Tutma.
Âhiz آخِذ Alan. Alıcı.
Âhize آخِذَة Alıcı alet.
Me’hûz مَأْخُوذ Ahzolunmuş. Çıkarılmış. Alınmış. 
Me’haz مَأْخَذ Kaynak. Çoğul: Meâhiz
Muâhiz مُؤَاخِذ Çekiştiren, muaheze eden. Tenkid edip itiraz eden.
Muâhez مُؤَاخَذ Muaheze olunan. Tenkid edilen, çekiştirilen.
Muâheze مُؤَاخَذَة 1: Kınama, paylama, ayıplama. 2: Eleştiri. Çoğul: Muâhezât
İttihâz اِتِّخَاذ Kabullenme, sayma.
Müttehaz مُتَّخَذ İttihaz edilen. Kabul edilen, yürürlükte olan, alınan.
Aksata أَخْذ وَ عَطَاء Alışveriş Ahz u ita

Aksata kelimesi, “alışveriş” anlamındadır. أَخْذ وَ عَطَاء yani “alıp satma” ifadesinin dilimize geçmiş halidir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَخَذَ : Fiil-I. Meçhulü: أُخِذَ Meçhul Muzari: يُؤْخَذُ

2:48وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Diyanet Meali:Hiçbir kimseden (herhangi bir şefaat kabul olunmaz), fidye alınmaz.  Onlara yardım da edilmez.
2:55لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّىٰ نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْكُمُ الصَّاعِقَةُ
Diyanet Meali:(Hani siz, “Ey Mûsâ!) Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız” (demiştiniz). Bunun üzerine (siz bakıp dururken) sizi yıldırım çarpmıştı.
2:63وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ
Diyanet Meali:Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiştik.
2:63خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı gelmekten sakınanlardan olabilmeniz için, size verdiğimiz Kitab’a kuvvetle sarılın, onda bulunanları hatırda tutun.”
2:83وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا اللَّهَ
Diyanet Meali:Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz…” diye söz almıştık.
2:84وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لَا تَسْفِكُونَ دِمَاءَكُمْ
Diyanet Meali:Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz…” diye de sizden kesin söz almıştık.
2:93وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ
Diyanet Meali:Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık.
2:93خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُوا قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا
Diyanet Meali:(Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık), “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın; ona kulak verin” (demiştik). Onlar, “Dinledik, karşı geldik”  demişlerdi.
2:206وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ
Diyanet Meali:Ona “Allah’tan kork” denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir.
2:229وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَأْخُذُوا مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا
Diyanet Meali:(Evlilikte tarafların Allah’ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında) kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz.
2:255اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ
Diyanet Meali:Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur.  O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku.
2:260فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:“Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır.”
3:11كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ وَاللَّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarıyla yakaladı. Allah, azabı çok şiddetli olandır.
3:81وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّينَ لَمَا آتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ
Diyanet Meali:Hani, Allah peygamberlerden, “Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, (elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz)” diye söz almıştı.
3:81قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَىٰ ذَٰلِكُمْ إِصْرِي قَالُوا أَقْرَرْنَا
Diyanet Meali:“Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?” demişti. Onlar, “Kabul ettik” demişlerdi.
3:187وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ
Diyanet Meali:Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden sağlam söz almıştı.
4:20وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا
Diyanet Meali:(Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz), öbürüne (mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın.
4:20فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا أَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا
Diyanet Meali:… ondan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve açık günaha girerek mi verdiğinizi geri alacaksınız?
4:21وَكَيْفَ تَأْخُذُونَهُ وَقَدْ أَفْضَىٰ بَعْضُكُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ
Diyanet Meali:Hem, siz eşlerinizle birleşmiş (ve onlar da sizden sağlam bir söz almış) iken, onu nasıl (geri) alırsınız?
4:21وَقَدْ أَفْضَىٰ بَعْضُكُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ وَأَخَذْنَ مِنْكُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا
Diyanet Meali:Hem, siz eşlerinizle birleşmiş ve onlar da sizden sağlam bir söz almış iken, (onu nasıl geri alırsınız)?
4:71يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, (yahut topluca) savaşa gidin.
4:89فَإِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ
Diyanet Meali:Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün.
4:91وَيَكُفُّوا أَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ
Diyanet Meali:(Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler), ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün.
4:102فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ
Diyanet Meali:İçlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar.
4:102فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ
Diyanet Meali:(Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin), seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar.
4:102وَخُذُوا حِذْرَكُمْ إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا
Diyanet Meali:Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
4:153فَقَالُوا أَرِنَا اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْ
Diyanet Meali:“Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı.
4:154وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا
Diyanet Meali:Yine onlara, “Cumartesi (yasakları) konusunda haddi aşmayın” dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık.
5:12وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ
Diyanet Meali:Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı.
5:14وَمِنَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ أَخَذْنَا مِيثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظًّا
Diyanet Meali:“Biz Hristiyanız” diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da (akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden) önemli bir kısmını unuttular.
5:41يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا
Diyanet Meali:Şöyle derler: “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.”
5:70لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا
Diyanet Meali:Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik.
6:42فَأَخَذْنَاهُمْ بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُونَ
Diyanet Meali:Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.
6:44إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَإِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ
Diyanet Meali:Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
6:46قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللَّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse…”
6:70وَإِنْ تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لَا يُؤْخَذْ مِنْهَا
Diyanet Meali:(Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez.
7:31يَا بَنِي آدَمَ خُذُوا زِينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا
Diyanet Meali:Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için…
7:73وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Diyanet Meali:“Sakın ona bir kötülük etmeyin. Yoksa sizi elem dolu bir azap yakalar.”
7:78فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Diyanet Meali:Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar. *
7:91فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Diyanet Meali:Derken, onları o korkunç sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar. *
7:94وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا أَخَذْنَا أَهْلَهَا بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ
Diyanet Meali:Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip yalvarıp yakarsınlar diye) ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım.
7:95قَدْ مَسَّ آبَاءَنَا الضَّرَّاءُ وَالسَّرَّاءُ فَأَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali:“Atalarımız da darlığa uğramış ve bolluğa kavuşmuşlardı” (dediler). Biz de, farkında değillerken onları ansızın yakaladık.
7:96وَلَٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.
7:130وَلَقَدْ أَخَذْنَا آلَ فِرْعَوْنَ بِالسِّنِينَ وَنَقْصٍ مِنَ الثَّمَرَاتِ
Diyanet Meali:Andolsun biz, Firavun ailesini, (öğüt alsınlar diye) yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.
7:144إِنِّي اصْطَفَيْتُكَ عَلَى النَّاسِ بِرِسَالَاتِي وَبِكَلَامِي فَخُذْ مَا آتَيْتُكَ
Diyanet Meali:“(Ey Mûsâ!) Vahiylerim ve konuşmamla seni insanlar üzerine seçkin kıldım. Öyleyse sana verdiğimi al…”
7:145فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا بِأَحْسَنِهَا
Diyanet Meali:“Şimdi onları kuvvetle tut, kavmine de emret. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar).”
7:145فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا بِأَحْسَنِهَا
Diyanet Meali:“Şimdi onları kuvvetle tut, kavmine de emret. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar).”
7:150وَأَلْقَى الْأَلْوَاحَ وَأَخَذَ بِرَأْسِ أَخِيهِ يَجُرُّهُ إِلَيْهِ
Diyanet Meali:(Öfkesinden) levhaları attı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı.
7:154وَلَمَّا سَكَتَ عَنْ مُوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الْأَلْوَاحَ
Diyanet Meali:Mûsâ’nın öfkesi dinince (attığı) levhaları aldı.
7:155فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Onları sarsıntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da (beni de) bundan önce helâk ederdin.” dedi.
7:165وَأَخَذْنَا الَّذِينَ ظَلَمُوا بِعَذَابٍ بَئِيسٍ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
Diyanet Meali:Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla yakaladık.
7:169يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا
Diyanet Meali:Şu geçici dünyanın değersiz malını alır ve “(nasıl olsa) biz bağışlanacağız” derlerdi.
7:169وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ
Diyanet Meali:Ve “(nasıl olsa) biz bağışlanacağız” derlerdi. Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar.
7:169أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ
Diyanet Meali:Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı?
7:171خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Diyanet Meali:“Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız.”
7:172وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنِي آدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ
Diyanet Meali:Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almıştı…
7:199خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ
Diyanet Meali:Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. *
8:52كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Allah’ın âyetlerini inkâr etmişler, Allah da kendilerini günahları sebebiyle hemen yakalamıştı.
8:68لَوْلَا كِتَابٌ مِنَ اللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ فِيمَا أَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey (fidye)den dolayı size büyük bir azap dokunurdu. *
8:70إِنْ يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِمَّا أُخِذَ مِنْكُمْ
Diyanet Meali:Eğer Allah, kalplerinizde (iman, ihlâs, iyi niyet gibi) bir hayır (olduğunu) bilirse, sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir…
9:5وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ
Diyanet Meali:Onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin.
9:50وَإِنْ تُصِبْكَ مُصِيبَةٌ يَقُولُوا قَدْ أَخَذْنَا أَمْرَنَا مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Eğer başına bir musîbet gelirse, “Biz tedbirimizi önceden almıştık” derler.
9:103خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ بِهَا
Diyanet Meali:Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al…
9:104هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ
Diyanet Meali:(Onlar), kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın (Allah olduğunu bilmediler mi)?
10:24حَتَّىٰ إِذَا أَخَذَتِ الْأَرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ
Diyanet Meali:Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği sırada…
11:64وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ قَرِيبٌ
Diyanet Meali:“Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
11:67وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Diyanet Meali:Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar. *
11:94وَأَخَذَتِ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Diyanet Meali:Zulmedenleri ise o korkunç (uğultulu) ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
11:102وَكَذَٰلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ
Diyanet Meali:Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir!
12:76مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ الْمَلِكِ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka.
12:78قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ إِنَّ لَهُ أَبًا شَيْخًا كَبِيرًا فَخُذْ أَحَدَنَا
Diyanet Meali:Onlar, Yûsuf’a: “Ey güçlü vezir! Bunun çok yaşlı bir babası var. (Onun yerine) bizden birini alıkoy.” dediler.
12:79قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ أَنْ نَأْخُذَ إِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُ
Diyanet Meali:Yûsuf, “Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah’a sığınırız.” dedi.
12:80قَالَ كَبِيرُهُمْ أَلَمْ تَعْلَمُوا أَنَّ أَبَاكُمْ قَدْ أَخَذَ عَلَيْكُمْ مَوْثِقًا مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Büyükleri dedi ki: “Babanızın Allah adına sizden söz aldığını bilmiyor musunuz?”
13:32فَأَمْلَيْتُ لِلَّذِينَ كَفَرُوا ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ
Diyanet Meali:Ben inkâr edenlere bir süre (mühlet) verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Benim cezalandırmam nasılmış!
15:73فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
Diyanet Meali:Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. *
15:83فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
Diyanet Meali:Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi. *
16:46أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ
Diyanet Meali:Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. *
16:47أَوْ يَأْخُذَهُمْ عَلَىٰ تَخَوُّفٍ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Yahut da, onları korku üzere iken yakalamayacağından güven içinde midirler? Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. *
16:113وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ
Diyanet Meali:Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Böylece (zulmederlerken) azap onları yakalayıverdi.
18:79وَكَانَ وَرَاءَهُمْ مَلِكٌ يَأْخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصْبًا
Diyanet Meali:“Onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”
19:12يَا يَحْيَىٰ خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا
Diyanet Meali:“Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet … vermiştik. *
20:21قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَىٰ
Diyanet Meali:Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.” *
20:39فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ
Diyanet Meali:“(Onu sandığın içine koy ve denize bırak ki), deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın.”
20:94قَالَ يَا ابْنَ أُمَّ لَا تَأْخُذْ بِلِحْيَتِي وَلَا بِرَأْسِي
Diyanet Meali:Hârûn: “Ey anam oğlu! Saçımı sakalımı çekme…” dedi.
22:44فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Diyanet Meali:Nihayet o inkârcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkâr etmek nasılmış, (gördüler).
22:48وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا
Diyanet Meali:Zalim oldukları hâlde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice memleket halkları vardır.
23:41فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاءً فَبُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Derken onları o korkunç ses, kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör çöp yığını hâline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun! *
23:64حَتَّىٰ إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِمْ بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ
Diyanet Meali:Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar. *
23:76وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, biz onları azap ile kıskıvrak yakaladık da yine Rablerine boyun eğmediler ve O’na yalvarıp yakarmadılar. *
24:2وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’a (ve ahiret gününe) inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın.
26:156وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:“Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.” *
26:158فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. *
26:189فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. *
28:40فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ
Diyanet Meali:Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak! *
29:14فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ
Diyanet Meali:O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede (onlar zulümlerini sürdürürlerken) tûfan kendilerini yakalayıverdi.
29:37فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Diyanet Meali:Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar. *
29:40فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنْبِهِ فَمِنْهُمْ مَنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا
Diyanet Meali:Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık. Onlardan taş yağmuruna tuttuklarımız var.
29:40وَمِنْهُمْ مَنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ
Diyanet Meali:Onlardan o korkunç sesin yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var.
33:7وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ
Diyanet Meali:Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan…
33:7وَإِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا
Diyanet Meali:İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz, onlardan sapa sağlam bir söz almıştık.
33:61مَلْعُونِينَ أَيْنَمَا ثُقِفُوا أُخِذُوا وَقُتِّلُوا تَقْتِيلًا
Diyanet Meali:Lânete uğramış kimseler olarak… Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler. *
34:51وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَأُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ
Diyanet Meali:Sen onları, dehşetli bir korkuya kapılıp da kaçıp kurtulamayacakları ve yakın bir yerden yakalanacakları zaman bir görsen! *
35:26ثُمَّ أَخَذْتُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Diyanet Meali:Sonra ben inkâr edenleri yakaladım. Beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu! *
36:49مَا يَنْظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ
Diyanet Meali:Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. *
38:44وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ
Diyanet Meali:“Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.”
40:5وَهَمَّتْ كُلُّ أُمَّةٍ بِرَسُولِهِمْ لِيَأْخُذُوهُ وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ
Diyanet Meali:Her ümmet kendi peygamberini yakalayıp cezalandırmaya azmetmişti. (Hakkı yok etmek için) batıl şeyler ileri sürerek tartışmışlardı.
40:5وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ
Diyanet Meali:Hakkı yok etmek için batıl şeyler ileri sürerek tartışmışlardı. Bu yüzden onları kıskıvrak yakaladım.
40:21فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَاقٍ
Diyanet Meali:Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse olmadı.
40:22ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانَتْ تَأْتِيهِمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَكَفَرُوا فَأَخَذَهُمُ اللهُ
Diyanet Meali:Bunun sebebi şu idi: Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getiriyorlardı da onlar inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Allah da onları yakalayıverdi.
41:17فَأَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:Ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.
43:48وَمَا نُرِيهِمْ مِنْ آيَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا وَأَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ
Diyanet Meali:Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. (Doğru yola dönsünler diye), onları azaba uğrattık.
44:47خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali:(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.” *
48:15سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ إِذَا انْطَلَقْتُمْ إِلَىٰ مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا
Diyanet Meali:Savaştan geri bırakılanlar, siz ganimetleri almaya giderken … diyeceklerdir.
48:19وَمَغَانِمَ كَثِيرَةً يَأْخُذُونَهَا وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Diyanet Meali:Ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. *
48:20وَعَدَكُمُ اللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هَٰذِهِ
Diyanet Meali:Allah, size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiştir…
51:40فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
Diyanet Meali:Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu. *
51:44فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ
Diyanet Meali:Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti. *
54:42كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ
Diyanet Meali:Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık. *
55:41يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ
Diyanet Meali:Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. *
57:8وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ
Diyanet Meali:Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken (size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz)? Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı.
57:15فَالْيَوْمَ لَا يُؤْخَذُ مِنْكُمْ فِدْيَةٌ وَلَا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:Bugün artık ne sizden, ne de inkâr edenlerden bir fidye alınır.
59:7وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا
Diyanet Meali:Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.
69:10فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً
Diyanet Meali:Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı. *
69:30خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
Diyanet Meali:(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.” *
69:45لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ
Diyanet Meali:Mutlaka onu kudretimizle yakalardık. *
73:16فَعَصَىٰ فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا
Diyanet Meali:Ama Firavun o peygambere isyan etti, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde yakalayıverdik. *
79:25فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ
Diyanet Meali:Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı. *

آخَذَ : Fiil-III.

2:225لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ
Diyanet Meali:Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz.
2:225وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ
Diyanet Meali:Fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
2:286رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!”
5:89لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ
Diyanet Meali:Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz.
5:89وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْأَيْمَانَ
Diyanet Meali:Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar.
16:61وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَابَّةٍ
Diyanet Meali:Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı.
18:58لَوْ يُؤَاخِذُهُمْ بِمَا كَسَبُوا لَعَجَّلَ لَهُمُ الْعَذَابَ
Diyanet Meali:Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi.
18:73قَالَ لَا تُؤَاخِذْنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرْهِقْنِي مِنْ أَمْرِي عُسْرًا
Diyanet Meali:Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi. *
35:45وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَىٰ ظَهْرِهَا
Diyanet Meali:Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı.

اِتَّخَذَ : Fiil-VIII.

2:51وَإِذْ وَاعَدْنَا مُوسَىٰ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ
Diyanet Meali:Hani, biz Mûsâ ile kırk gece için sözleşmiştik. Sizler ise bir buzağıyı tanrı edinmiştiniz.
2:67قَالُوا أَتَتَّخِذُنَا هُزُوًا قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:Onlar da, “Sen bizimle eğleniyor musun?” demişlerdi. Mûsâ, “(Kendini bilmez cahillerden olmaktan) Allah’a sığınırım” demişti.
2:80قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدًا فَلَنْ يُخْلِفَ اللَّهُ عَهْدَهُ
Diyanet Meali:Sen onlara de ki: “Siz bunun için Allah’tan söz mü aldınız? -Eğer böyle ise, Allah verdiği sözden dönmez-.
2:92وَلَقَدْ جَاءَكُمْ مُوسَىٰ بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِهِ
Diyanet Meali:Andolsun, Mûsâ size açık mucizeler getirmişti de, arkasından sizler buzağıyı ilâh edinmiştiniz.
2:116وَقَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ
Diyanet Meali:“Allah, çocuk edindi” dediler.  O, bundan uzaktır.
2:125وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى
Diyanet Meali:Siz de Makam-ı İbrahim’den  kendinize bir namaz yeri edinin.
2:165وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ
Diyanet Meali:İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler.
2:231وَلَا تَتَّخِذُوا آيَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Sakın Allah’ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini … hatırlayın.
3:28لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin.
3:64وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin.”
3:80وَلَا يَأْمُرَكُمْ أَنْ تَتَّخِذُوا الْمَلَائِكَةَ وَالنَّبِيِّينَ أَرْبَابًا
Diyanet Meali:Onun size, “Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin.” diye emretmesi de düşünülemez.
3:118يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin.
3:140وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَيَتَّخِذَ مِنْكُمْ شُهَدَاءَ
Diyanet Meali:Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar.
4:89فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ أَوْلِيَاءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin.
4:89وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا
Diyanet Meali:(Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın) ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, (ne de bir yardımcı).
4:118لَعَنَهُ اللَّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَفْرُوضًا
Diyanet Meali:Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. *
4:119وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا
Diyanet Meali:Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür.
4:125وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا
Diyanet Meali:(Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden) ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan (kimsenin dininden daha güzeldir)? Allah, İbrahim’i dost edindi.
4:139الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir.
4:144يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Mü’minleri bırakıp da) kâfirleri dost edinmeyin.
4:150وَيُرِيدُونَ أَنْ يَتَّخِذُوا بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya…
4:153ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ
Diyanet Meali:Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından (tuttular) buzağıyı tanrı edindiler.
5:51يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَىٰ اَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin.
5:57لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا
Diyanet Meali:Dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri dost edinmeyin.
5:57لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا
Diyanet Meali:Dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri dost edinmeyin.
5:58وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا
Diyanet Meali:Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar.
5:81مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ وَلَٰكِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ
Diyanet Meali:(Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene inanıyor olsalardı), onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.
5:116أَأَنْتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُونِي وَأُمِّيَ إِلَٰهَيْنِ
Diyanet Meali:“(Ey Meryem oğlu İsa!) Sen mi insanlara, Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?”
6:14قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:De ki: “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah’tan başkasını mı dost edineceğim.”
6:70وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak.
6:74وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ آزَرَ أَتَتَّخِذُ أَصْنَامًا آلِهَةً
Diyanet Meali:Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun?” demişti.
7:30إِنَّهُمُ اتَّخَذُوا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi.
7:51الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı.
7:74تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا
Diyanet Meali:“Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz.”
7:146وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Doğru yolu görseler onu yol edinmezler.
7:146وَإِنْ يَرَوْا سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen) yol edinirler.
7:148وَاتَّخَذَ قَوْمُ مُوسَىٰ مِنْ بَعْدِهِ مِنْ حُلِيِّهِمْ عِجْلًا جَسَدًا
Diyanet Meali:Mûsâ’nın kavmi onun (Tur’a gitmesinin) ardından, ziynet eşyalarından bir buzağı heykeli (yaparak ilâh) edindiler.
7:148وَلَا يَهْدِيهِمْ سَبِيلًا اتَّخَذُوهُ وَكَانُوا ظَالِمِينَ
Diyanet Meali:(Onun kendileriyle konuşmadığını) ve onlara hiçbir yol göstermediğini (görmediler mi)? (Böyle iken) onu (ilâh) edindiler de zalim kimseler oldular.
7:152إِنَّ الَّذِينَ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Buzağıyı ilâh edinenlere mutlaka (ahirette) Rablerinden bir gazab, (dünya hayatında ise bir zillet) erişecektir.
9:16وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَا رَسُولِهِ وَلَا الْمُؤْمِنِينَ وَلِيجَةً
Diyanet Meali:(Yoksa; Allah içinizden), Allah’tan, Resûlünden ve mü’minlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeksizin (cihad edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız)?
9:23يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا آبَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! (Eğer küfrü imana tercih ederlerse), babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin.
9:31اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (hıristiyanlar ise) rahiplerini (ve Meryem oğlu Mesih’i) rab edindiler.
9:98وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَنْ يَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ مَغْرَمًا وَيَتَرَبَّصُ بِكُمُ الدَّوَائِرَ
Diyanet Meali:Bedevîlerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayar ve (bundan kurtulmak için) size belâlar gelmesini beklerler.
9:99وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللَّهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِ
Diyanet Meali:Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar.
9:107اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için bir mescit yapanlar vardır…
10:68قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ هُوَ الْغَنِيُّ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ
Diyanet Meali:“Allah, bir çocuk edindi” dediler. O, bundan uzaktır. O, her bakımdan sınırsız zengindir. Göklerdeki her şey, (yerdeki her şey) O’nundur.
11:92أَرَهْطِي أَعَزُّ عَلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَاءَكُمْ
Diyanet Meali:(Şu’ayb, şöyle dedi: “Ey kavmim!) Benim kabilem sizce Allah’tan daha itibarlı mı ki, O’na sırt çevirdiniz.”
12:21أَكْرِمِي مَثْوَاهُ عَسَىٰ أَنْ يَنْفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا
Diyanet Meali:“Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.”
13:16قُلْ أَفَاتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ لَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا
Diyanet Meali:De ki: “O’nu bırakıp da kendilerine (bile) bir faydası ve zararı olmayan dostlar (mabutlar) mı edindiniz?”
16:51وَقَالَ اللَّهُ لَا تَتَّخِذُوا إِلَٰهَيْنِ اثْنَيْنِ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ
Diyanet Meali:Allah, şöyle dedi: “İki ilâh edinmeyin. O, ancak tek ilâhtır.”
16:67وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخِيلِ وَالْأَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا
Diyanet Meali:Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz.
16:68وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا
Diyanet Meali:Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, (ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan) kendine evler edin.”
16:92تَتَّخِذُونَ أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ أَنْ تَكُونَ أُمَّةٌ هِيَ أَرْبَىٰ مِنْ أُمَّةٍ
Diyanet Meali:Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, (ipliğini iyice eğirip büktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın).
16:94وَلَا تَتَّخِذُوا أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌ بَعْدَ ثُبُوتِهَا
Diyanet Meali:Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar…
17:2وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونِي وَكِيلًا
Diyanet Meali:Ve onu, “Benden başkasını vekil edinmeyin” diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık.
17:40أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُمْ بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِنَاثًا
Diyanet Meali:Rabbiniz erkek çocukları size seçip ayırdı da kendisine meleklerden kız çocukları mı edindi?
17:73لِتَفْتَرِيَ عَلَيْنَا غَيْرَهُ وَإِذًا لَاتَّخَذُوكَ خَلِيلًا
Diyanet Meali:(Onlar, sana vahyettiğimizden) başkasını bize karşı uydurman için (az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.
17:111وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ
Diyanet Meali:“Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan Allah’a mahsustur” de.
18:4وَيُنْذِرَ الَّذِينَ قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا
Diyanet Meali:Ve “Allah, bir çocuk edindi” diyenleri de uyarmak için…*
18:15هَٰؤُلَاءِ قَوْمُنَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً
Diyanet Meali:Şunlar, şu kavmimiz, O’ndan başka tanrılar edindiler.
18:21قَالَ الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَىٰ أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِمْ مَسْجِدًا
Diyanet Meali:Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler.
18:50أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِي
Diyanet Meali:Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz?
18:56لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَمَا أُنْذِرُوا هُزُوًا
Diyanet Meali:(İnkâr edenler ise), hakkı batılla çürütmek için (mücadele ederler). Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.
18:61فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا
Diyanet Meali:Onlar iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti. *
18:63وَمَا أَنْسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا
Diyanet Meali:“Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu. Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.”
18:77يُرِيدُ أَنْ يَنْقَضَّ فَأَقَامَهُ قَالَ لَوْ شِئْتَ لَاتَّخَذْتَ عَلَيْهِ أَجْرًا
Diyanet Meali:(Derken orada) yıkılmaya yüz tutmuş (bir duvar gördüler). Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.
18:86إِمَّا أَنْ تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَنْ تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا
Diyanet Meali:“Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın.”
18:102أَفَحَسِبَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنْ يَتَّخِذُوا عِبَادِي مِنْ دُونِي أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, beni bırakıp da kullarımı dost edineceklerini mi sandılar?
18:106ذَٰلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا
Diyanet Meali:İşte böyle. İnkâr etmeleri, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden onların cezası cehennemdir. *
19:17فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا
Diyanet Meali:((Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik..
19:35مَا كَانَ لِلَّهِ أَنْ يَتَّخِذَ مِنْ وَلَدٍ سُبْحَانَهُ
Diyanet Meali:Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. O, bundan yücedir, uzaktır.
19:78أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا
Diyanet Meali:Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân’dan bir söz mü almış? *
19:81وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لِيَكُونُوا لَهُمْ عِزًّا
Diyanet Meali:Onlar, kendileri için kuvvet ve şeref (kaynağı) olsunlar diye, Allah’tan başka ilâhlar edindiler. *
19:87لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا
Diyanet Meali:Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. *
19:88وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا
Diyanet Meali:Onlar, “Rahmân, bir çocuk edindi” dediler. *
19:92وَمَا يَنْبَغِي لِلرَّحْمَٰنِ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا
Diyanet Meali:Hâlbuki Rahmân’a bir çocuk edinmek yakışmaz. *
21:17لَوْ أَرَدْنَا أَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا
Diyanet Meali:Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik.
21:17لَوْ أَرَدْنَا أَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا
Diyanet Meali:Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik.
21:21أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنْشِرُونَ
Diyanet Meali:Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek birtakım ilâhlar mı edindiler? *
21:24أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ
Diyanet Meali:Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi!”
21:26وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ
Diyanet Meali:(Böyle iken) “Rahmân, çocuk edindi” dediler. O, böyle şeylerden uzaktır, yücedir. Hayır, (evlat diye niteledikleri) o melekler ikrama erdirilmiş kullardır. *
21:36وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا
Diyanet Meali:İnkâr edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar.
23:91مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَٰهٍ إِذًا لَذَهَبَ
Diyanet Meali:Allah, hiçbir çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle olsaydı, (her ilâh kendi yarattığını) alır götürürdü…
23:110فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِيًّا حَتَّىٰ أَنْسَوْكُمْ ذِكْرِي
Diyanet Meali:Siz ise onlarla alay ediyordunuz. O kadar ki onlar size beni anmayı unutturdu.
25:2الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا
Diyanet Meali:O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk edinmemiştir.
25:3وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً لَا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ
Diyanet Meali:(İnkâr edenler), Allah’ı bırakıp hiçbir şey yaratmayan ve zaten kendileri yaratılmış olan ilâhlar edindiler.
25:18قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ
Diyanet Meali:Onlar, “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz.” derler.
25:27وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!” *
25:28يَا وَيْلَتَىٰ لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا
Diyanet Meali:“Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” *
25:30إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Diyanet Meali:“Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi.”
25:41وَإِذَا رَأَوْكَ إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا
Diyanet Meali:Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar.
25:43أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Diyanet Meali:Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil  olacaksın? *
25:57قُلْ مَا اَسْئَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍ إِلَّا مَنْ شَاءَ أَنْ يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Ben buna karşılık sizden dileyen kimsenin, Rabbine giden yolu tutmasından başka herhangi bir ücret istemiyorum.” *
26:29قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ
Diyanet Meali:Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.” dedi. *
26:129وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ
Diyanet Meali:“İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” *
28:9لَا تَقْتُلُوهُ عَسَىٰ أَنْ يَنْفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Diyanet Meali:“Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi.
29:25إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:“Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz.”
29:41الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ
Diyanet Meali:Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir.
29:41كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ
Diyanet Meali:(Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu), kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir.
31:6لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا
Diyanet Meali:(İnsanlardan öylesi vardır ki), bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, (eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır).
35:6إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا
Diyanet Meali:Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın.
36:23أَأَتَّخِذُ مِنْ دُونِهِ آلِهَةً إِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمَٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا 
Diyanet Meali:“O’nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz.”
36:74وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَ
Diyanet Meali:Belki kendilerine yardım edilir diye Allah’ı bırakıp da ilâhlar edindiler. *
38:63أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ
Diyanet Meali:“(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?” *
39:3وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا اِلَى اللّٰهِ زُلْفٰى
Diyanet Meali:O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar.
39:4لَوْ أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا لَاصْطَفَىٰ مِمَّا يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ
Diyanet Meali:Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi.
39:43أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ شُفَعَاءَ
Diyanet Meali:Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler?
42:6وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Allah’tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları daima gözetlemektedir.
42:9أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ وَهُوَ يُحْيِي الْمَوْتٰى
Diyanet Meali:Yoksa onlar Allah’tan başka dostlar mı edindiler? Hâlbuki gerçek dost Allah’tır. O, ölüleri diriltir.
43:16أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُمْ بِالْبَنِينَ
Diyanet Meali:Yoksa, Allah, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, oğulları size mi seçip ayırdı? *
43:32وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا
Diyanet Meali:Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık.
45:9وَإِذَا عَلِمَ مِنْ آيَاتِنَا شَيْئًا اتَّخَذَهَا هُزُوًا
Diyanet Meali:Âyetlerimizden bir şey öğrenince onu alaya alır.
45:10وَلَا يُغْنِي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْئًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Dünyada kazandıkları ve Allah’tan başka edindikleri dostlar onlara hiçbir fayda vermez.
45:23أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَىٰ عِلْمٍ
Diyanet Meali:Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı (ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği) kimseyi gördün mü?
45:35ذَٰلِكُمْ بِأَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:“Bunun sebebi, Allah’ın âyetlerini alaya almanız ve dünya hayatının sizi aldatmasıdır.”
46:28فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا آلِهَةً
Diyanet Meali:Allah’ı bırakıp O’na yakınlık sağlamaları için edindikleri ilâhlar kendilerine yardım etseydi ya!?
58:16اِتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Diyanet Meali:Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah’ın dininden alıkoydular. Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır. *
60:1يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin.
63:2اِتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah’ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür! *
72:3وَأَنَّهُ تَعَالَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا
Diyanet Meali:“Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.” *
73:9رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا
Diyanet Meali:O, doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O’nu vekil edin. *
73:19إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Şüphesiz bunlar bir öğüttür. Kim dilerse Rabbine ulaştıran bir yol tutar. *
76:29إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar.*
78:39ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا
Diyanet Meali:İşte bu, hak olan gündür. Artık dileyen kimse Rabbine ulaştıran bir yol tutar. *

أَخْذٌ : İsim. Mastar.

4:161وَأَخْذِهِمُ الرِّبَا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَأَكْلِهِمْ أَمْوَالَ النَّاسِ
Diyanet Meali:Kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle…
11:102وَكَذَٰلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ
Diyanet Meali:Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir!
11:102إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ إِنَّ أَخْذَهُ أَلِيمٌ شَدِيدٌ
Diyanet Meali:Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, (Rabbinin yakalaması işte böyledir)! Şüphesiz O’nun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir.
54:42كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ
Diyanet Meali:Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.*
69:10فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً
Diyanet Meali:Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı.*
73:16فَعَصَىٰ فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا
Diyanet Meali:Ama Firavun o peygambere isyan etti, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde yakalayıverdik.*

آخِذٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

2:267وَلَسْتُمْ بِآخِذِيهِ إِلَّا أَنْ تُغْمِضُوا فِيهِ
Diyanet Meali:Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri (vermeye kalkışmayın).
11:56مَا مِنْ دَابَّةٍ إِلَّا هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا
Diyanet Meali:“Yeryüzünde bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun perçeminden tutmuş olmasın.”
51:16آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:(Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar), Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak (cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar). Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi. *

اِتِّخَاذٌ : İsim. Mastar. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb). 

2:54يَا قَوْمِ إِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ أَنْفُسَكُمْ بِاتِّخَاذِكُمُ الْعِجْلَ
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz.”

مُتَّخِذٌ : İsim. İsm-i Fâil. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb). 

4:25مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ
Diyanet Meali:Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, (sahiplerinin izniyle onlarla evlenin).
5:5مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِي أَخْدَانٍ
Diyanet Meali:(Mü’min kadınlardan) iffetli olanlarla, (daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan) iffetli kadınlar da, (mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek), zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere (size helâldir).
18:51وَمَا كُنْتُ مُتَّخِذَ الْمُضِلِّينَ عَضُدًا
Diyanet Meali:Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.