KÖK HARFLER: ع م ل
ANLAM:
عَمِلَ : Çalışmak, didinmek; uğraşmak, emek sarf etmek. Hizmet etmek. (Genellikle bir niyetle veya bir tür zorlukla yapmak, hareket etmek, icra etmek.)
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
عَمِلَ | fiil-I | 276 | Amel etti, yaptı, işledi | 34/37 | |
عَامِلٌ | isim | 13 | Amel eden, yapan, işleyen | 39/39 | Müennesi: عَامِلَةٌ |
عَمَلٌ | isim | 71 | Amel, iş | 35/10 | Çoğulu: أَعْمَالٌ |
Toplam | 360 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- عَمِلَ
- اِسْتَعْمَلَ
Zıt Manada Kelimeler
- عَمِلَ
- اِسْتَعْمَلَ
- عَطَّلَ > bak: ع ط ل
AÇIKLAMA:
SUN‘ ile ‘AMEL kelimeleri arasındaki fark
( ص ن ع – ع م ل )
Sun‘, önceden var olan bir bilgiye dayanarak ve beklenen amaca ulaştıracak şekilde, fiilin belli bir düzen içinde ve sağlamca yapılmasıdır. Marangoz için sâni‘ denir fakat tüccar için bu kelime kullanılmaz. Çünkü marangozun yapacağı şeylere ve kendisini amacına ulaştıracak sebeplere dair bir ön bilgisi vardır. ‘Amel ise ilim gerektirmez. (Farklar Sözlüğü 185) Bknz: ( ص ن ع )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Amel | عَمَل | İş. Çalışma. Bir emri veya vazifeyi yerine getirme. | Çoğulu: A’mâl |
Âmil | عَامِل | Yapan. İşleyen. |
|
Âmile | عَامِلَة | 1: Yapan. İşleyen. 2: Bacak, ayak. | Çoğulu: Avâmil |
Amele | عَمَلَة | 1: Amiller. Amel edenler. 2: Gündelikle çalışan işçi, emekçi. | Âmil’in çoğulu |
Amelî(iyye) | عَمَلِيَّة | Amele mensub ve müteallik olan. |
|
Ameliyyât | عَمَلِيَّات | 1: Ameller, işler. 2: Herhangi bir nedenle yapılan cerrahi işlem, operasyon. |
|
Ma’mûl | مَعْمُول | Yapılmış, işlenmiş. |
|
Ma’mûlât | مَعْمُولَات | İmal edilmiş, yapılmış şeyler. Makine veya elle işlenmiş eşya. |
|
Muâmele | مُعَامَلَة | İşlem. |
|
İmâle | عِمَالَة | Yevmiye, gündelik. |
|
İ’mâl | إِعْمَال | Yapma, yapılma. |
|
İ’mâlât | إِعْمَالَات | Yapımlar. |
|
Teâmül | تَعَامُل | Yapılageliş. Muamele. Örf ve adet. |
|
Müteâmel | مُتَعَامَل | Alışılagelmiş. |
|
İsti’mâl | اِسْتِعْمَال | Kullanma, kullanım. | Su-i isti’mâl |
Müsta’mel | مُسْتَعْمَل | Kullanılan, kullanılmış. |
|
Aksülamel kelimesi, “zıt, karşıt” anlamındaki aks (عكس) kelimesi ile “eylem” anlamındaki amel (عمل) kelimelerinin bileşiğidir. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
عَمِلَ : Fiil-I.
2:25 | وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; (içinden ırmaklar akan) cennetler olduğunu müjdele. |
2:62 | مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz, inananlar ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır…” (diye hükmedilmiştir). |
2:74 | وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir. |
2:82 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir. |
2:85 | وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَىٰ أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir. |
2:96 | وَمَا هُوَ بِمُزَحْزِحِهِ مِنَ الْعَذَابِ أَنْ يُعَمَّرَ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki uzun yaşamak, onları azaptan kurtaracak değildir. Allah, onların bütün işlediklerini görür. |
2:110 | إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür. |
2:134 | لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz. |
2:140 | وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَتَمَ شَهَادَةً عِنْدَهُ مِنَ اللَّهِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir. |
2:141 | لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz. |
2:144 | وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir. |
2:149 | وَإِنَّهُ لَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Bu, elbette Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. Allah, sizin işlediklerinizden asla habersiz değildir. |
2:233 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir. |
2:234 | فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا فَعَلْنَ فِي أَنْفُسِهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | (İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün iddet beklerler. Sürelerini bitirince) artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
2:237 | وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. |
2:265 | فَإِنْ لَمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. |
2:271 | وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّئَاتِكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
2:277 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. |
2:283 | وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | (Bir de şahitliği gizlemeyin.) Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. |
3:30 | يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُحْضَرًا |
Diyanet Meali: | Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde… |
3:30 | وَمَا عَمِلَتْ مِنْ سُوءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا |
Diyanet Meali: | (Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde) kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. |
3:57 | وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ |
Diyanet Meali: | “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir.” |
3:98 | لِمَ تَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (De ki: “Ey kitab ehli!) Allah, yaptıklarınızı görüp dururken Allah’ın âyetlerini niçin inkâr ediyorsunuz?” |
3:99 | تَبْغُونَهَا عِوَجًا وَأَنْتُمْ شُهَدَاءُ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (De ki: “Ey kitab ehli! Gerçeği) görüp bildiğiniz hâlde, (niçin) Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek (inananları Allah’ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz)? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.” |
3:120 | إِنَّ اللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ |
Diyanet Meali: | Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır. |
3:153 | لِكَيْلَا تَحْزَنُوا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا مَا أَصَابَكُمْ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Bundan dolayı Allah, size keder üstüne keder verdi ki, bu durumlara alışasınız ve daha sonra) elinizden gidene, ve başınıza gelene üzülmeyesiniz. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
3:156 | وَاللَّهُ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Allah, yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir. |
3:163 | هُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ اللَّهِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar (insanlar) Allah’ın katında derece derecedirler. Allah, onların yaptıklarını görmektedir.* |
3:180 | وَلِلَّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
4:17 | إِنَّمَا التَّوْبَةُ عَلَى اللَّهِ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السُّوءَ بِجَهَالَةٍ |
Diyanet Meali: | Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra (çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir). |
4:18 | وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ |
Diyanet Meali: | Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da (kendisine ölüm gelip çatınca, “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki) değildir. |
4:57 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenleri ise, (içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları) cennetlere koyacağız. |
4:94 | إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Çünkü Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
4:108 | إِذْ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرْضَىٰ مِنَ الْقَوْلِ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطًا |
Diyanet Meali: | Hâlbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken (onlarla beraberdir). Allah, onların yaptıklarını (ilmiyle) kuşatmıştır. |
4:110 | وَمَنْ يَعْمَلْ سُوءًا أَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُ ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ اللَّهَ يَجِدِ اللَّهَ غَفُورًا رَحِيمًا |
Diyanet Meali: | Kim bir kötülük yapar, yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur.* |
4:122 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenleri de (ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan) cennetlere koyacağız. |
4:123 | مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ وَلَا يَجِدْ لَهُ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا |
Diyanet Meali: | Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır. O, kendisine Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir. |
4:124 | وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ |
Diyanet Meali: | Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler. |
4:128 | وَإِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. |
4:135 | وَإِنْ تَلْوُوا أَوْ تُعْرِضُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
4:173 | فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek (ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecek)tir. |
5:8 | اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
5:9 | وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, “Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır” diye vaatte bulunmuştur.* |
5:62 | لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Yapmakta oldukları şey ne kötüdür! |
5:66 | مِنْهُمْ أُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ سَاءَ مَا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür! |
5:69 | مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz inananlar ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. (Onlar mahzun da olmayacaklardır” diye hükmedilmiştir.) |
5:71 | ثُمَّ عَمُوا وَصَمُّوا كَثِيرٌ مِنْهُمْ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını hakkıyla görendir. |
5:93 | لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوا |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere, … daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. |
5:93 | إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ |
Diyanet Meali: | (İman edip salih ameller işleyenlere); Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, … takdirde, (daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur). |
5:105 | إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir. |
6:43 | وَلَٰكِنْ قَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti. |
6:54 | أَنَّهُ مَنْ عَمِلَ مِنْكُمْ سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ |
Diyanet Meali: | “Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” |
6:60 | ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşünüz yalnız O’nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir. |
6:88 | وَلَوْ أَشْرَكُوا لَحَبِطَ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı, bütün yaptıkları boşa gitmişti. |
6:108 | ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ مَرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşleri ancak Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını kendilerine bildirecektir. |
6:122 | كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلْكَافِرِينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | İşte kâfirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir. |
6:127 | لَهُمْ دَارُ السَّلَامِ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Rableri katında selâm yurdu (cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onların dostudur.* |
6:132 | وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.* |
6:132 | وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.* |
6:135 | قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de (görevimi) yapacağım.” |
7:42 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- (işte onlar cennetliklerdir). |
7:43 | وَنُودُوا أَنْ تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlara, “İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!” diye seslenilir. |
7:53 | فَهَلْ لَنَا مِنْ شُفَعَاءَ فَيَشْفَعُوا لَنَا أَوْ نُرَدُّ فَنَعْمَلَ |
Diyanet Meali: | “Şimdi bizim için şefaatçılar var mı ki bize şefaat etseler veya (dünyaya) döndürülsek de (yaptıklarımızdan başkasını) yapsak?” |
7:53 | غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ |
Diyanet Meali: | “Yaptıklarımızdan başkasını (yapsak)?” |
7:118 | فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Böylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa çıktı.* |
7:129 | وَيَسْتَخْلِفَكُمْ فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “(Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helâk edecek) ve sizi bu yerde (Mısır’da) egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır.” |
7:139 | إِنَّ هَٰؤُلَاءِ مُتَبَّرٌ مَا هُمْ فِيهِ وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bunların (din diye) içinde bulundukları şey yok olmaya mahkûmdur. Yapmakta olduklarının hepsi batıldır.”* |
7:147 | حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ هَلْ يُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların) amelleri boşa çıkmıştır. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını çekerler. |
7:153 | وَالَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّئَاتِ ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِهَا وَآمَنُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ |
Diyanet Meali: | Kötülükleri işleyip de sonra ardından tövbe edenler ile iman(larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (tövbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.* |
7:180 | وَذَرُوا الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَائِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin) ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır. |
8:39 | فَإِنِ انْتَهَوْا فَإِنَّ اللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir. |
8:47 | وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَاللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ |
Diyanet Meali: | (Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve halkı) Allah yolundan alıkoymak için (yurtlarından çıkanlar, Mekke müşrikleri gibi olmayın). Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır. |
8:72 | إِلَّا عَلَىٰ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | (Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse), sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, (yardım etmek üzerinize borçtur). Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. |
9:9 | فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | İnsanları O’nun yolundan alıkoydular. Bunların yapmakta oldukları şeyler gerçekten ne kötüdür! |
9:16 | وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَا رَسُولِهِ وَلَا الْمُؤْمِنِينَ وَلِيجَةً وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Yoksa; (Allah içinizden), Allah’tan, Resûlünden ve mü’minlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeksizin (cihad edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız)? Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
9:94 | ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonra hepiniz, gaybı da görülen âlemi de bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduğunuz şeyleri size haber verecek.” |
9:105 | وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir.” |
9:105 | وَسَتُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.” |
9:121 | لِيَجْزِيَهُمُ اللَّهُ أَحْسَنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi katetmezler ki bunlar), Allah’ın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükâfatlandırması için (hesaplarına yazılmış olmasın). |
10:4 | لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ |
Diyanet Meali: | (Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra), iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için (onu, yaratmayı tekrar eder). |
10:9 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ |
Diyanet Meali: | (Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. |
10:12 | كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir. |
10:14 | ثُمَّ جَعَلْنَاكُمْ خَلَائِفَ فِي الْأَرْضِ مِنْ بَعْدِهِمْ لِنَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra, nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik.* |
10:23 | ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonunda dönüşünüz bizedir. (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz. |
10:41 | أَنْتُمْ بَرِيئُونَ مِمَّا أَعْمَلُ وَأَنَا بَرِيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Siz benim yaptığımdan uzaksınız; ben de sizin yapmakta olduğunuz şeylerden uzağım (sorumlu değilim).” |
10:41 | أَنْتُمْ بَرِيئُونَ مِمَّا أَعْمَلُ وَأَنَا بَرِيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Siz benim yaptığımdan uzaksınız; ben de sizin yapmakta olduğunuz şeylerden uzağım (sorumlu değilim).” |
10:61 | وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed! Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, (siz ona daldığınızda) biz sizi mutlaka görürüz. |
11:11 | إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Ancak sabredip salih amel işleyenler böyle değildir. İşte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.* |
11:16 | وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا فِيهَا وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Dünyada) yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmakta oldukları da boş şeylerdir. |
11:23 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ |
Diyanet Meali: | İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. |
11:78 | وَجَاءَهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ إِلَيْهِ وَمِنْ قَبْلُ كَانُوا يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ |
Diyanet Meali: | Kavmi, (konuklarıyla çirkin ilişkide bulunmak üzere) ona doğru koşa koşa geldiler. Zaten onlar önceden de bu tür çirkin işleri yapıyorlardı. |
11:92 | إِنَّ رَبِّي بِمَا تَعْمَلُونَ مُحِيطٌ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz Rabbim sizin yaptıklarınızı kuşatmıştır.” |
11:93 | وَيَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ |
Diyanet Meali: | “Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de (elimden geleni) yapacağım.” |
11:111 | وَإِنَّ كُلًّا لَمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ رَبُّكَ أَعْمَالَهُمْ إِنَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Rabbin onların her birine, yaptıklarının karşılığını tastamam verecektir. Şüphesiz Rabbin onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.* |
11:112 | وَلَا تَطْغَوْا إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür. |
11:121 | وَقُلْ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنَّا عَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.”* |
11:123 | فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. |
12:19 | يَا بُشْرَىٰ هَٰذَا غُلَامٌ وَأَسَرُّوهُ بِضَاعَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Müjde! Müjde! İşte bir oğlan!” (dedi). Onu alıp bir ticaret malı olarak sakladılar. Oysa Allah, onların yaptıklarını biliyordu. |
12:69 | قَالَ إِنِّي أَنَا أَخُوكَ فَلَا تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Haberin olsun ben senin kardeşinim, artık onların yaptıklarına üzülme” dedi. |
13:29 | الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ |
Diyanet Meali: | İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır.* |
14:23 | وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | İnanan ve salih ameller işleyenler, (Rablerinin izniyle, ebedî kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan) cennetlere sokulacaklardır. |
14:42 | وَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ |
Diyanet Meali: | Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! |
15:93 | عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Rabbine andolsun, onların hepsine) yapmakta olduklarını (mutlaka soracağız).* |
16:28 | فَأَلْقَوُا السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِنْ سُوءٍ |
Diyanet Meali: | (O kâfirler, nefislerine zulmederlerken melekler onların canlarını alır da) onlar teslim olup, “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk” derler. |
16:28 | بَلَىٰ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Melekler de şöyle diyecekler:) “Hayır! Allah sizin yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilmektedir.” |
16:32 | يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Melekler, onların canlarını iyi kimseler olarak alırken), “Selâm size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” derler. |
16:34 | فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ |
Diyanet Meali: | Bu sebeple işledikleri kötülüklerin cezası onlara ulaştı ve alay ettikleri şey kendilerini kuşattı.* |
16:93 | وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz. |
16:96 | وَلَنَجْزِيَنَّ الَّذِينَ صَبَرُوا أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz. |
16:97 | مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً |
Diyanet Meali: | Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız… |
16:97 | وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. |
16:111 | وَتُوَفَّىٰ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | (Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği), kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği (günü düşün). |
16:119 | ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ عَمِلُوا السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ |
Diyanet Meali: | Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden (ve durumunu düzelten)lerden yanadır. |
17:9 | وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu … müjdeler. |
17:84 | قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَىٰ شَاكِلَتِهِ |
Diyanet Meali: | De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür.” |
18:2 | وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Salih ameller işleyen mü’minleri, (içlerinde ebedî olarak kalacakları) güzel bir mükâfat (cennet) ile müjdelemek için… |
18:30 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا |
Diyanet Meali: | Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz.* |
18:49 | وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا |
Diyanet Meali: | Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. |
18:79 | أَمَّا السَّفِينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاكِينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ |
Diyanet Meali: | “O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere ait idi.” |
18:88 | وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَاءً الْحُسْنَىٰ |
Diyanet Meali: | “Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var.” |
18:107 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için Firdevs cennetleri bir konaktır.* |
18:110 | فَمَنْ كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا |
Diyanet Meali: | “Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın…” |
19:60 | إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ |
Diyanet Meali: | Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete girecekler… |
19:96 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ وُدًّا |
Diyanet Meali: | İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır.* |
20:75 | وَمَنْ يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلَىٰ |
Diyanet Meali: | Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler vardır. |
20:82 | وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِمَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَىٰ |
Diyanet Meali: | “Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.”* |
20:112 | وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْمًا وَلَا هَضْمًا |
Diyanet Meali: | Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse, o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan.* |
21:27 | لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve hep O’nun emriyle iş görürler.* |
21:74 | وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ تَعْمَلُ الْخَبَائِثَ |
Diyanet Meali: | Ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. |
21:82 | وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذَٰلِكَ |
Diyanet Meali: | Bir de şeytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da onun emrine verdik. |
21:94 | فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ |
Diyanet Meali: | Şu hâlde, kim mü’min olarak bir salih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez. |
22:14 | إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri (içinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır. |
22:23 | إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri (içlerinden ırmaklar akan) cennetlere koyacak… |
22:50 | فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | Artık iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar için bir bağışlama güzel bir nimet (cennet) vardır.* |
22:56 | فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ |
Diyanet Meali: | Artık iman edip salih ameller işlemiş olanlar Naîm Cennetleri’ndedirler. |
22:68 | وَإِنْ جَادَلُوكَ فَقُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Eğer seninle mücadele ederlerse, de ki: “Allah, yapmakta olduğunuzu daha iyi bilmektedir.”* |
23:51 | يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا |
Diyanet Meali: | Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz. |
23:51 | وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Ve iyi ameller işleyiniz. Doğrusu ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim. |
23:100 | لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ |
Diyanet Meali: | “Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.” |
24:24 | يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde…* |
24:28 | هُوَ أَزْكَىٰ لَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. |
24:38 | لِيَجْزِيَهُمُ اللَّهُ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | (Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). |
24:53 | قُلْ لَا تُقْسِمُوا طَاعَةٌ مَعْرُوفَةٌ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” |
24:55 | وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ |
Diyanet Meali: | Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına … dair vaadde bulunmuştur. |
24:64 | وَيَوْمَ يُرْجَعُونَ إِلَيْهِ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Allah’a döndürülecekleri ve yaptıklarını Allah’ın onlara haber vereceği günü hatırla. |
25:23 | وَقَدِمْنَا إِلَىٰ مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا |
Diyanet Meali: | Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere çevirdik.* |
25:70 | إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا |
Diyanet Meali: | Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.* |
25:71 | وَمَنْ تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا |
Diyanet Meali: | Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.* |
26:112 | قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?”* |
26:169 | رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”* |
26:188 | قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi.* |
26:216 | فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım” de.* |
26:227 | إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا |
Diyanet Meali: | Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan (ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alan) |
27:19 | وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ |
Diyanet Meali: | “(Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye) ve razı olacağın salih ameller işlemeye (sevk et) ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!” |
27:84 | أَكَذَّبْتُمْ بِآيَاتِي وَلَمْ تُحِيطُوا بِهَا عِلْمًا أَمَّاذَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!” |
27:90 | فَكُبَّتْ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Kimler de kötü amel getirirse), yüzüstü ateşe atılırlar. (Onlara), “Ancak yaptıklarınızın karşılığını görüyorsunuz” (denir.) |
27:93 | سَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.” |
28:67 | فَأَمَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَعَسَىٰ أَنْ يَكُونَ مِنَ الْمُفْلِحِينَ |
Diyanet Meali: | Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.* |
28:80 | وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللَّهِ خَيْرٌ لِمَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا |
Diyanet Meali: | “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır.” |
28:84 | فَلَا يُجْزَى الَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّئَاتِ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Kötülük işleyenler ancak yapmakta olduklarının cezasına çarptırılırlar. |
28:84 | فَلَا يُجْزَى الَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّئَاتِ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Kötülük işleyenler ancak yapmakta olduklarının cezasına çarptırılırlar. |
29:4 | أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ أَنْ يَسْبِقُونَا |
Diyanet Meali: | Yoksa kötülük yapanlar, bizden kaçıp kurtulacaklarını mı sandılar. |
29:7 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ |
Diyanet Meali: | İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. |
29:7 | وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَحْسَنَ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükâfatlandıracağız. |
29:8 | إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Dönüşünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim. |
29:9 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِحِينَ |
Diyanet Meali: | İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız.* |
29:55 | وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, onlara, “Yapmakta olduklarınızın cezasını tadın” diyecektir. |
29:58 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ مِنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا |
Diyanet Meali: | İman edip salih amel işleyenler var ya, onları (içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları) cennet köşklerine yerleştireceğiz. |
30:15 | فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere gelince, işte onlar cennet bahçelerinde sevindirilirler.* |
30:41 | لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler. |
30:44 | مَنْ كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِأَنْفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ |
Diyanet Meali: | Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhinedir. Kimler de salih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar.* |
30:45 | لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Bu hazırlığı Allah’ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükâfatlandırması için yaparlar. |
31:8 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّعِيمِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için Naîm cennetleri vardır.* |
31:15 | ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” |
31:23 | إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. |
31:29 | كُلٌّ يَجْرِي إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى وَأَنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. |
32:12 | رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız.” |
32:14 | وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedî azabı tadın.” |
32:17 | فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ أَعْيُنٍ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.* |
32:19 | أَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَىٰ |
Diyanet Meali: | İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, (yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak) Me’vâ cennetleri vardır. |
32:19 | فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَىٰ نُزُلًا بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak Me’vâ cennetleri vardır. |
33:2 | وَاتَّبِعْ مَا يُوحَىٰ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.* |
33:9 | وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا |
Diyanet Meali: | Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. |
33:31 | وَمَنْ يَقْنُتْ مِنْكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ |
Diyanet Meali: | İçinizden kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükâfatını iki kat veririz. |
34:4 | لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ |
Diyanet Meali: | Allah’ın, iman edip salih amel işleyenleri mükâfatlandırması için (her şey o kitapta tespit edilmiştir.) |
34:11 | أَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ |
Diyanet Meali: | “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur.” |
34:11 | أَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا |
Diyanet Meali: | “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur” (diye demiri ona yumuşattık). “Salih amel işleyin.” |
34:11 | وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm.” |
34:12 | وَمِنَ الْجِنِّ مَنْ يَعْمَلُ بَيْنَ يَدَيْهِ بِإِذْنِ رَبِّهِ |
Diyanet Meali: | Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. |
34:13 | يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاءُ مِنْ مَحَارِيبَ وَتَمَاثِيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ |
Diyanet Meali: | Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar (ve sabit kazanlar) yapıyorlardı. |
34:13 | اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا وَقَلِيلٌ مِنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ |
Diyanet Meali: | Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır. |
34:25 | قُلْ لَا تُسْأَلُونَ عَمَّا أَجْرَمْنَا وَلَا نُسْأَلُ عَمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu tutulmazsınız. Sizin işlediklerinizden de biz sorumlu tutulmayız.”* |
34:33 | هَلْ يُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir. |
34:37 | إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. |
34:37 | فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا وَهُمْ فِي الْغُرُفَاتِ آمِنُونَ |
Diyanet Meali: | İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler. |
35:7 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenler için ise bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. |
35:37 | وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا |
Diyanet Meali: | Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki (dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller), salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. |
35:37 | غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ |
Diyanet Meali: | “(Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki) dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, (salih ameller işleyelim).” |
36:35 | لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِهِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ أَفَلَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Ta ki, onların meyvelerinden ve elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yesinler. Hâla şükretmeyecekler mi? |
36:54 | فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.* |
36:71 | أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ |
Diyanet Meali: | Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.* |
37:39 | وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.* |
37:61 | لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | Çalışanlar böylesi için çalışsınlar!* |
37:96 | وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”* |
38:24 | إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ |
Diyanet Meali: | “Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” |
38:28 | أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? |
39:7 | ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. |
39:35 | لِيُكَفِّرَ اللَّهُ عَنْهُمْ أَسْوَأَ الَّذِي عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Allah, işlediklerinin en kötüsünü örtmek (ve onlara yaptıklarının en güzeli ile karşılık vermek) için (onları böyle mükâfatlandırdı). |
39:35 | وَيَجْزِيَهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Ve onlara yaptıklarının en güzeli ile karşılık vermek için (onları böyle mükâfatlandırdı). |
39:39 | قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de yapacağım. (Kişiyi rezil edici azabın kime geleceğini ve sürekli azabın kimin başına ineceğini) yakında bileceksiniz!” |
39:70 | وَوُفِّيَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَا يَفْعَلُونَ |
Diyanet Meali: | Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir.* |
40:40 | مَنْ عَمِلَ سَيِّئَةً فَلَا يُجْزَىٰ إِلَّا مِثْلَهَا |
Diyanet Meali: | “Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür.” |
40:40 | وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ فِيهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ |
Diyanet Meali: | “Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.” |
40:58 | وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا الْمُسِيءُ |
Diyanet Meali: | Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. |
41:5 | وَمِنْ بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ إِنَّنَا عَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | “Seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O hâlde sen (istediğini) yap, şüphesiz biz de (istediğimizi) yapacağız.” |
41:8 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfat vardır.* |
41:20 | شَهِدَ عَلَيْهِمْ سَمْعُهُمْ وَأَبْصَارُهُمْ وَجُلُودُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Nihayet cehenneme vardıklarında), kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler. |
41:22 | وَلَٰكِنْ ظَنَنْتُمْ أَنَّ اللَّهَ لَا يَعْلَمُ كَثِيرًا مِمَّا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Lâkin, yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz.” |
41:27 | وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَسْوَأَ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Ve onları yaptıklarının en kötüsü ile cezalandıracağız. |
41:33 | وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِمَّنْ دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا |
Diyanet Meali: | Allah’a çağıran, salih amel işleyen (ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyen)den daha güzel sözlü kimdir? |
41:40 | اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Dilediğinizi yapın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. |
41:40 | اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Dilediğinizi yapın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. |
41:46 | مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ |
Diyanet Meali: | Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.* |
41:50 | فَلَنُنَبِّئَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِمَا عَمِلُوا وَلَنُذِيقَنَّهُمْ مِنْ عَذَابٍ غَلِيظٍ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azaptan tattıracağız. |
42:22 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي رَوْضَاتِ الْجَنَّاتِ |
Diyanet Meali: | İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. |
42:23 | ذَٰلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ |
Diyanet Meali: | İşte bu, Allah’ın, inanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. |
42:26 | وَيَسْتَجِيبُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَيَزِيدُهُمْ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir. |
43:72 | وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.* |
45:15 | مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.* |
45:21 | أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ |
Diyanet Meali: | Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini, inanıp salih amel işleyenler gibi kılacağımızı; hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını mı sanıyorlar? |
45:28 | وَتَرٰى كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَىٰ إِلَىٰ كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | O gün her ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. (Onlara şöyle denilir:) “Bugün (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı verilecektir.”* |
45:29 | هَٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ إِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | İşte kitabımız, size karşı gerçeği söylüyor. Çünkü biz yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk.* |
45:30 | فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ |
Diyanet Meali: | İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır. |
45:33 | وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ |
Diyanet Meali: | Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş ve alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıvermiştir.* |
46:14 | أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır.* |
46:15 | وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي |
Diyanet Meali: | “(Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi), senin razı olacağın salih amel işlememi (bana ilham et). Neslimi de salih kimseler yap.” |
46:16 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz (ve günahlarını bağışlayacağımız) bu kimseler (cennetlikler arasındadırlar). |
46:19 | وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. |
47:2 | وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ |
Diyanet Meali: | İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed’e indirilene … inananların (ise Allah günahlarını örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir). |
47:12 | إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, (içinden ırmaklar akan) cennetlere koyacaktır. |
48:11 | بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا |
Diyanet Meali: | “Hayır, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” |
48:24 | مِنْ بَعْدِ أَنْ أَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا |
Diyanet Meali: | (O, Mekke’nin göbeğinde), sizi onlara karşı üstün kıldıktan sonra, (onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendir). Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. |
48:29 | وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً |
Diyanet Meali: | Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama (ve büyük bir mükâfat) vaad etmiştir. |
49:18 | إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.* |
52:16 | سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “(Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın), sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.” |
52:19 | كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, (sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak) afiyetle yiyin için.”* |
53:31 | لِيَجْزِيَ الَّذِينَ أَسَاءُوا بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | (Bu) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması … için (böyle)dir. |
56:24 | جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)* |
57:4 | وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنْتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir. |
57:10 | وَكُلًّا وَعَدَ اللَّهُ الْحُسْنَىٰ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı (cenneti) va’detmiştir. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
58:3 | ذَٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
58:6 | يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. |
58:7 | ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ |
Diyanet Meali: | Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. |
58:11 | يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | (Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki), Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
58:13 | وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
58:15 | أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!* |
59:18 | وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
60:3 | يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. |
62:8 | ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” |
63:2 | فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | (Yeminlerini kalkan yaptılar da) insanları Allah’ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür! |
63:11 | وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَاءَ أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.* |
64:2 | فَمِنْكُمْ كَافِرٌ وَمِنْكُمْ مُؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ |
Diyanet Meali: | Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. |
64:7 | قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ |
Diyanet Meali: | De ki: “Hiç de öyle değil, Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir.” |
64:8 | فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنْزَلْنَا وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ |
Diyanet Meali: | Artık siz Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur’an’a) iman edin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.* |
64:9 | وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a inanır ve salih amel işlerse, Allah onun kötülüklerini örter. |
65:11 | لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ |
Diyanet Meali: | İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için… |
65:11 | وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu, (içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları) cennetlere sokar. |
66:7 | لَا تَعْتَذِرُوا الْيَوْمَ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Bu gün özür dilemeyin! Siz ancak yapmakta olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz. |
77:43 | كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”* |
84:25 | إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ |
Diyanet Meali: | Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat vardır.* |
85:11 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. |
95:6 | إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ |
Diyanet Meali: | Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.* |
98:7 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.* |
99:7 | فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ |
Diyanet Meali: | Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.* |
99:8 | وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ |
Diyanet Meali: | Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.* |
103:3 | إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ |
Diyanet Meali: | Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir). |
عَامِلٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennesi: عَامِلَةٌ
3:136 | خَالِدِينَ فِيهَا وَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ |
Diyanet Meali: | Orada ebedî kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükâfatı ne güzeldir! |
3:195 | أَنِّي لَا أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ |
Diyanet Meali: | “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim.” |
6:135 | قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de (görevimi) yapacağım.” |
9:60 | إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا |
Diyanet Meali: | Sadakalar (zekâtlar, Allah’tan bir farz olarak) ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar içindir. |
11:93 | وَيَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ |
Diyanet Meali: | “Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de (elimden geleni) yapacağım.” |
11:121 | وَقُلْ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنَّا عَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.”* |
23:63 | وَلَهُمْ أَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ هُمْ لَهَا عَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | Onların bundan başka yapageldikleri birtakım (kötü) işleri de vardır. |
29:58 | تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ |
Diyanet Meali: | (İman edip salih amel işleyenler var ya, onları) içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları (cennet köşklerine yerleştireceğiz). Çalışanların mükâfatı ne güzeldir! |
37:61 | لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | Çalışanlar böylesi için çalışsınlar!* |
39:39 | قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de yapacağım.” |
39:74 | نَتَبَوَّأُ مِنَ الْجَنَّةِ حَيْثُ نَشَاءُ فَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ |
Diyanet Meali: | “(Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve) bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere (bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur). Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!” |
41:5 | وَمِنْ بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ إِنَّنَا عَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | “Seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O hâlde sen (istediğini) yap, şüphesiz biz de (istediğimizi) yapacağız.” |
عَامِلَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: عَامِلٌ
88:3 | عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌ |
Diyanet Meali: | Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.* |
عَمَلٌ : İsim. Çoğulu: أَعْمَالٌ
2:139 | وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ |
Diyanet Meali: | “Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir.” |
2:139 | وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ |
Diyanet Meali: | “Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir.” |
2:167 | كَذَٰلِكَ يُرِيهِمُ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. |
2:217 | فَأُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ |
Diyanet Meali: | Öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. |
3:22 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ |
Diyanet Meali: | Onlar, amelleri, dünyada da, ahirette de boşa gitmiş kimselerdir. |
3:195 | أَنِّي لَا أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ |
Diyanet Meali: | “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim.” |
5:5 | وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ |
Diyanet Meali: | Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. |
5:53 | حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَأَصْبَحُوا خَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler olmuşlardır. |
5:90 | رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ |
Diyanet Meali: | (Aklı örten içki ve benzeri şeyler, kumar …) ancak, şeytan işi birer pisliktir. |
6:108 | كَذَٰلِكَ زَيَّنَّا لِكُلِّ أُمَّةٍ عَمَلَهُمْ |
Diyanet Meali: | Böylece her ümmete yaptıklarını süslü gösterdik. |
7:147 | وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ |
Diyanet Meali: | Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. |
8:48 | وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemişti. |
9:17 | أُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ وَفِي النَّارِ هُمْ خَالِدُونَ |
Diyanet Meali: | Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır. |
9:37 | زُيِّنَ لَهُمْ سُوءُ أَعْمَالِهِمْ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah, inkârcı toplumu doğru yola iletmez. |
9:69 | أُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ |
Diyanet Meali: | İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. |
9:94 | وَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ |
Diyanet Meali: | “Bundan böyle davranışlarınızı Allah da Resûlü de görecek. Sonra hepiniz, gaybı da (görülen âlemi de) bilene döndürüleceksiniz…” |
9:102 | وَآخَرُونَ اعْتَرَفُوا بِذُنُوبِهِمْ خَلَطُوا عَمَلًا صَالِحًا وَآخَرَ سَيِّئًا |
Diyanet Meali: | Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. |
9:105 | وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir.” |
9:120 | وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ |
Diyanet Meali: | (Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, …) ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel(in sevabı) yazılmış olmasın. |
10:41 | وَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ لِي عَمَلِي وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer onlar seni yalanlarlarsa, de ki: “Benim işim bana aittir; sizin işiniz de size.” |
10:41 | وَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ لِي عَمَلِي وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer onlar seni yalanlarlarsa, de ki: “Benim işim bana aittir; sizin işiniz de size.” |
10:61 | وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا |
Diyanet Meali: | Ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, (siz ona daldığınızda) biz sizi mutlaka görürüz. |
10:81 | إِنَّ اللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ |
Diyanet Meali: | Çünkü Allah, bozguncuların işini düzeltmez. |
11:7 | وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا |
Diyanet Meali: | O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş’ı su üstünde iken (gökleri ve yeri altı gün içinde, altı evrede yaratandır). |
11:15 | مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا |
Diyanet Meali: | Kim yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam öderiz. |
11:46 | إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلَا تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ |
Diyanet Meali: | “Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme.” |
11:111 | وَإِنَّ كُلًّا لَمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ رَبُّكَ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Rabbin onların her birine, yaptıklarının karşılığını tastamam verecektir. |
14:18 | أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ |
Diyanet Meali: | Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. |
16:63 | تَاللَّهِ لَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ أُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Allah’a andolsun, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Fakat şeytan onlara işlerini güzel gösterdi. |
18:7 | إِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْأَرْضِ زِينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ أَيُّهُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا |
Diyanet Meali: | İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık.* |
18:30 | إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا |
Diyanet Meali: | Elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz. |
18:103 | قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالًا |
Diyanet Meali: | “Amelce en çok ziyana uğrayan kimseleri size haber verelim mi?” |
18:105 | أُولَٰئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ |
Diyanet Meali: | Onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na kavuşacaklarını inkâr eden, böylece amelleri boşa çıkan kimselerdir. |
18:110 | فَمَنْ كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا |
Diyanet Meali: | “Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın…” |
21:82 | وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذَٰلِكَ |
Diyanet Meali: | Bir de şeytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da onun emrine verdik. |
23:63 | بَلْ قُلُوبُهُمْ فِي غَمْرَةٍ مِنْ هَٰذَا وَلَهُمْ أَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ |
Diyanet Meali: | Ancak kâfirlerin kalbleri bu Kur’an’a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka (yapageldikleri) birtakım (kötü) işleri de vardır. |
24:39 | وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِقِيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً |
Diyanet Meali: | İnkâr edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. Susamış kimse onu su sanır. |
25:23 | وَقَدِمْنَا إِلَىٰ مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا |
Diyanet Meali: | Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere çevirdik.* |
25:70 | إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا |
Diyanet Meali: | Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. |
26:168 | قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُمْ مِنَ الْقَالِينَ |
Diyanet Meali: | Lût, şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.”* |
27:4 | إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ أَعْمَالَهُمْ فَهُمْ يَعْمَهُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar.* |
27:24 | وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ |
Diyanet Meali: | “Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” |
28:15 | قَالَ هَٰذَا مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ عَدُوٌّ مُضِلٌّ مُبِينٌ |
Diyanet Meali: | Mûsâ, “Bu şeytanın işidir. O, gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır” dedi. |
28:55 | وَقَالُوا لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ |
Diyanet Meali: | Ve, “Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size…” derler. |
28:55 | وَقَالُوا لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ |
Diyanet Meali: | Ve, “Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selâm olsun size (bizden size zarar gelmez).” derler. |
29:38 | وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ |
Diyanet Meali: | Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. |
33:19 | أُولَٰئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَأَحْبَطَ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. |
33:71 | يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. |
35:8 | أَفَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهِ فَرَآهُ حَسَنًا |
Diyanet Meali: | Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse… |
35:10 | إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ |
Diyanet Meali: | O’na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah’a amel-i sâlih ulaştırır. |
39:65 | لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.” |
40:37 | وَكَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُوءُ عَمَلِهِ وَصُدَّ عَنِ السَّبِيلِ |
Diyanet Meali: | Böylece Firavun’a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı. |
42:15 | اللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ |
Diyanet Meali: | “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir.” |
42:15 | اللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ |
Diyanet Meali: | “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir.” |
46:19 | وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا وَلِيُوَفِّيَهُمْ أَعْمَالَهُمْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. (Bu da) Allah’ın onlara yaptıklarının karşılığını tastamam vermesi içindir. Asla kendilerine haksızlık yapılmaz.* |
47:1 | الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ أَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar var ya; işte, Allah onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.* |
47:4 | وَالَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَلَنْ يُضِلَّ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. |
47:8 | وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır.* |
47:9 | ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah’ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır.* |
47:14 | أَفَمَنْ كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّهِ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهِ |
Diyanet Meali: | Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen (ve nefislerinin arzularına uyan) kimseler gibi midir? |
47:28 | ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَا أَسْخَطَ اللَّهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | Bu, Allah’ı gazaplandıran şeylere uydukları ve O’nun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.* |
47:30 | وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ فِي لَحْنِ الْقَوْلِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ أَعْمَالَكُمْ |
Diyanet Meali: | Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah, yaptıklarınızı bilir. |
47:32 | لَنْ يَضُرُّوا اللَّهَ شَيْئًا وَسَيُحْبِطُ أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | (İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelenler) hiçbir şekilde Allah’a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır. |
47:33 | أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın. |
47:35 | وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir. |
49:2 | وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَنْ تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ |
Diyanet Meali: | Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. |
49:14 | وَإِنْ تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُمْ مِنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا |
Diyanet Meali: | “Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez.” |
52:21 | أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. |
66:11 | رَبِّ ابْنِ لِي عِنْدَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ |
Diyanet Meali: | “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru!” |
67:2 | الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا |
Diyanet Meali: | O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. |
99:6 | يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ |
Diyanet Meali: | O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.* |