KÖK HARFLER: و ك ل
ANLAM:
وَكَلَ : Bir şeyi birine bırakmak, devretmek. Bir şeyin sorumluluğunu, mesuliyetini bırakmak. Vekil ya da temsilci tayin etmek, seçmek. Birisine bir şey için vekalet vermek. Birisine bir şeyi emanet etmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
وَكَّلَ | fiil-II | 2 | Vekil kıldı | 32/11 | Meçhulü: وُكِّلَ |
تَوَكَّلَ | fiil-V | 40 | Tevekkül etti | 67/29 | |
وَكِيلٌ | isim | 24 | Vekil, koruyucu, gözetleyici, yardımcı | 28/28 | |
مُتَوَكِّلٌ | isim | 4 | Tevekkül eden | 14/12 | |
Toplam | 70 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- وَكَلَ
- وَكَّلَ
- فَوَّضَ > bak: ف و ض
- وَكِيلٌ
- تَوَكُّلٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vekîl | وَكِيل | Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.Nazır. Bakan. | Çoğulu: Vükelâ’ |
Vekâlet | وَكَالَة | Vekillik. Birisinin namına iş görme. |
|
Tevkîl | تَوْكِيل | Vekil etme. |
|
Müvekkil | مُوَكِّل | Vekillik veren, vekil eden. |
|
Müvekkel | مُوَكَّل | Vekil tayin olunmuş olan, vekil edilmiş olan. |
|
Tevekkel | تَوَكَّل | Her şeyi oluruna bırakma, kadere boyun eğme. |
|
Tevekkül | تَوَكُّل | Vekil etme. |
|
Mütevekkil | مُتَوَكِّل | Kendi yapamıyacağı işde aczini bilip başka birisini vekil kabul etmek. Tevekkül eden. |
|
Müvâkil | مُوَاكِل | Yapmadığı bir işi, başka bir kimseye yaptıran. |
|
İttikâl | اِتِّكَال | Allah’a tevekkül etme, güvenme, dayanma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وُكِّلَ : Fiil-II. Meçhulü: وُكِّلَ
6:89 | فَإِنْ يَكْفُرْ بِهَا هَٰؤُلَاءِ فَقَدْ وَكَّلْنَا بِهَا قَوْمًا لَيْسُوا بِهَا بِكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | Eğer şunlar (inanmayanlar) bunları tanımayıp inkâr ederlerse, biz onları inkâr etmeyecek olan bir kavmi, onlara vekil kılmışızdır. |
32:11 | قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” * |
تَوَكَّلَ : Fiil-V.
3:122 | وَاللَّهُ وَلِيُّهُمَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | (Hani sizden iki takım paniğe kapılarak çözülmeye yüz tutmuştu). Hâlbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü’minler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler. |
3:159 | فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ |
Diyanet Meali: | Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. |
3:160 | وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | (Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur). Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler. |
4:81 | فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. |
5:11 | وَاتَّقُوا اللَّهَ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. |
5:23 | وَعَلَى اللَّهِ فَتَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.” |
7:89 | وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik.” |
8:2 | وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ |
Diyanet Meali: | (Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir.) O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. |
8:49 | وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki kim Allah’a tevekkül ederse, hiç şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
8:61 | وَإِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. |
9:51 | وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | “Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.” |
9:129 | فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ |
Diyanet Meali: | Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim…” |
10:71 | فَعَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُوا أَمْرَكُمْ وَشُرَكَاءَكُمْ |
Diyanet Meali: | “(Biliniz ki) ben sadece Allah’a dayanıp güvenmişim. Artık siz de (bana) ne yapacağınızı ortaklarınızla beraber kararlaştırın…” |
10:84 | إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُسْلِمِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer siz gerçekten Allah’a iman etmişseniz, eğer O’na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O’na tevekkül edin.” |
10:85 | فَقَالُوا عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ |
Diyanet Meali: | Onlar da şöyle dediler: “Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!” * |
11:56 | إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ رَبِّي وَرَبِّكُمْ |
Diyanet Meali: | “İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a dayandım.” |
11:88 | وَمَا تَوْفِيقِي إِلَّا بِاللَّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ |
Diyanet Meali: | “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve sadece O’na yöneliyorum.” |
11:123 | وَإِلَيْهِ يُرْجَعُ الْأَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ |
Diyanet Meali: | Bütün işler O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. |
12:67 | إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | “Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler.” |
12:67 | إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | “Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler.” |
13:30 | قُلْ هُوَ رَبِّي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ مَتَابِ |
Diyanet Meali: | De ki: “O, benim Rabbimdir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben yalnız O’na tevekkül ettim, dönüşüm de yalnız O’nadır.” |
14:11 | وَمَا كَانَ لَنَا أَنْ نَأْتِيَكُمْ بِسُلْطَانٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | “Allah’ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” |
14:12 | وَمَا لَنَا أَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللَّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا |
Diyanet Meali: | “Allah, bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye O’na tevekkül etmeyelim?” |
14:12 | وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَىٰ مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | “Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” |
16:42 | الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir. * |
16:99 | إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ |
Diyanet Meali: | Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. * |
25:58 | وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ |
Diyanet Meali: | Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. |
26:217 | وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ |
Diyanet Meali: | Mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et. * |
27:79 | فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّكَ عَلَى الْحَقِّ الْمُبِينِ |
Diyanet Meali: | Öyle ise Allah’a tevekkül et. Çünkü sen apaçık bir hak üzere bulunuyorsun. * |
29:59 | الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir. * |
33:3 | وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. * |
33:48 | وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. |
39:38 | قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.” |
42:10 | ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبِّي عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ |
Diyanet Meali: | İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. |
42:36 | وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ لِلَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler içindir. |
58:10 | وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ شَيْئًا إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | (Oysa şeytan), Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler. |
60:4 | رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” |
64:13 | اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. * |
65:3 | وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ |
Diyanet Meali: | Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. |
67:29 | قُلْ هُوَ الرَّحْمَٰنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا |
Diyanet Meali: | De ki: “O, Rahmân’dır. O’na iman ettik, yalnızca O’na tevekkül ettik.” |
وَكِيلٌ : İsim.
3:173 | فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ |
Diyanet Meali: | (Bu söz) onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. |
4:81 | فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. |
4:109 | فَمَنْ يُجَادِلُ اللَّهَ عَنْهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَمْ مَنْ يَكُونُ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Ya kıyamet günü onları Allah’a karşı kim savunacak, yahut kim onlara vekil olacak? |
4:132 | وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter. * |
4:171 | لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter. |
6:66 | وَكَذَّبَ بِهِ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّ قُلْ لَسْتُ عَلَيْكُمْ بِوَكِيلٍ |
Diyanet Meali: | O (Kur’an) hak olduğu hâlde, kavmin onu yalanladı. De ki: “Ben size vekil (sizden sorumlu) değilim.” * |
6:102 | خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ |
Diyanet Meali: | O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. O, her şeye vekil (her şeyi yöneten, görüp gözeten)dir. |
6:107 | وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ |
Diyanet Meali: | Biz seni onların başına bir bekçi yapmadık. Sen onlara vekil (onlardan sorumlu) da değilsin. |
10:108 | وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَمَا أَنَا عَلَيْكُمْ بِوَكِيلٍ |
Diyanet Meali: | “Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.” |
11:12 | إِنَّمَا أَنْتَ نَذِيرٌ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ |
Diyanet Meali: | Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir. |
12:66 | فَلَمَّا آتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٌ |
Diyanet Meali: | Ona güvencelerini verdiklerinde, “Allah söylediklerimize vekildir” dedi. |
17:2 | وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونِي وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | (Mûsâ’ya Kitab’ı verdik) ve onu, “Benden başkasını vekil edinmeyin” diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık. |
17:54 | إِنْ يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | (Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni de onlara vekil olarak göndermedik. |
17:65 | إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!” * |
17:68 | أَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | (Peki, karada sizi yere geçirmesinden), yahut üzerinize taşlar savuran kasırga göndermesinden, sonra da kendinize bir vekil bulamamaktan (güvende misiniz)? |
17:86 | ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ بِهِ عَلَيْنَا وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Sonra bu konuda bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın. |
25:43 | أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? * |
28:28 | أَيَّمَا الْأَجَلَيْنِ قَضَيْتُ فَلَا عُدْوَانَ عَلَيَّ وَاللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٌ |
Diyanet Meali: | “İki süreden hangisini tamamlarsam bana bir husûmet yok. Allah, söylediklerimize vekildir.” |
33:3 | وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. * |
33:48 | وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. |
39:41 | وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ |
Diyanet Meali: | Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin. |
39:62 | اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ |
Diyanet Meali: | Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir. * |
42:6 | اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ |
Diyanet Meali: | (Allah’tan başka dostlar edinenlere gelince), Allah onları daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin. |
73:9 | رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا |
Diyanet Meali: | O, doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O’nu vekil edin. * |
مُتَوَكِّلُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Tefa’ul Bâbı (V. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُتَوَكِّلٌ
3:159 | فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ |
Diyanet Meali: | Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. |
12:67 | عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler” dedi. |
14:12 | وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَىٰ مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | “Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” |
39:38 | قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.” |