KÖK HARFLER: ن و ب
ANLAM:
نَابَ : Tekrar tekrar birisine gelmek. Birisinin vekili sıfatıyla hareket etmek. Tekrar tekrar Allah’a c.c. yönelmek; Allah’a c.c. karşı gelmeden dönmek; Allah’a c.c. yönelerek tövbe etmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَنَابَ | fiil-IV | 11 | Döndü (kulun Allah’a dönmesi) | 13/27 |
مُنِيبٌ | isim | 7 | Hep Allah’a yönelen kişi | 11/75 |
| Toplam | 18 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- نَابَ (a)
- أَحْزَنَ > bak: ح ز ن
- أَقْلَقَ
- أَكْمَدَ
- أَضْنَى
- نَابَ (b)
- نَابَ (c)
- نَابَ (d)
- مَثَّلَ > bak: م ث ل
- نَائِبٌ
- نَائِبَةٌ (a)
- نَائِبَةٌ (b)
- مُصِيبَةٌ > bak: ص و ب
- بَلِيَّةٌ > bak: ب ل و
- جَائِحَةٌ
- رَزِيَّةٌ
- (نُوَبٌ (ج
- صُرُوفٌ > bak: ص ر ف
Zıt Manada Kelimeler
- نَابَ (a)
- نَابَ (b)
- نَابَ (c)
- (نُوَبٌ (ج
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nevb | نَوْب | Yakınlık. İsabet. |
|
Nevbe(t) | نَوْبَة | Nöbet. | Çoğulu: Nüveb |
Nâîb | نَائِب | 1: Vekil, birinin yerine geçen, kadı vekili, şeriata göre hükmeden hakim. 2: Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. | Çoğulu: Nüvvâb |
Nâîbe | نَائِبَة | Bela, kaza, musibet. Nöbetle gelen. | Çoğulu: Nâibât, Nevâib |
Nöbet | نَوْبَة | Sıra ile yapılan görev, iş. Hastalık sebebiyle titreme, yüksek ateş. |
|
Niyâbet | نِيَابَة | Naiblik, vekillik. Kadı vekilliği. |
|
Menâb | مَنَاب | Birinin yerini tutmak, naib olmak. Birisine vekil olmak. Vekillik yeri. |
|
Münâvebe | مُنَاوَبَة | Nöbetle iş görmek, nöbetleşmek. |
|
İnâbe | إِنَابَة | Tevbe ile doğru yola girme. |
|
Münîb | مُنِيب | Hakk’a yönelen, günahları terk ile hakka dönen. |
|
Mütenâvib | مُتَنَاوِب | Nöbetleşen. |
|
|
|
|
|
İstinâbe kelimesi, 20. yy başlarında türetilmiş Yeni Osmanlıca hukuk terimidir. “Başka bir yerde bulunan şahidin ora mahkemesince ifadesinin alınması” anlamındadır. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَنَابَ : Fiil-IV.
11:88 | وَمَا تَوْفِيقِي إِلَّا بِاللَّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ |
Diyanet Meali: | “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve sadece O’na yöneliyorum.” |
13:27 | قُلْ إِنَّ اللَّهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَنْ أَنَابَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir.” |
31:15 | وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ |
Diyanet Meali: | “Bana yönelenlerin yoluna uy.” |
38:24 | وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ |
Diyanet Meali: | Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi. |
38:34 | وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَىٰ كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi. * |
39:17 | وَالَّذِينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ أَنْ يَعْبُدُوهَا وَأَنَابُوا إِلَى اللَّهِ لَهُمُ الْبُشْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Tâğût’tan , ona kulluk etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelenler için müjde vardır. |
39:54 | وَأَنِيبُوا إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ |
Diyanet Meali: | Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. |
40:13 | وَيُنَزِّلُ لَكُمْ مِنَ السَّمَاءِ رِزْقًا وَمَا يَتَذَكَّرُ إِلَّا مَنْ يُنِيبُ |
Diyanet Meali: | O, sizin için gökten bir rızık indirendir. Ancak O’na yönelen, düşünüp ibret alır. |
42:10 | ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبِّي عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ |
Diyanet Meali: | İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. |
42:13 | اللَّهُ يَجْتَبِي إِلَيْهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَنْ يُنِيبُ |
Diyanet Meali: | Allah, ona (İslâm dinine) dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. |
60:4 | رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ |
Diyanet Meali: | “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” |
مُنِيبٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).
11:75 | إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُنِيبٌ |
Diyanet Meali: | Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi. * |
30:31 | مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ |
Diyanet Meali: | Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın. |
30:33 | وَإِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُمْ مُنِيبِينَ إِلَيْهِ |
Diyanet Meali: | İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek O’na dua ederler. |
39:8 | وَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ |
Diyanet Meali: | İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. |
50:8 | تَبْصِرَةً وَذِكْرَىٰ لِكُلِّ عَبْدٍ مُنِيبٍ |
Diyanet Meali: | Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir. * |
50:33 | مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُنِيبٍ |
Diyanet Meali: | “Görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen (kimseler içindir).” * |
34:9 | إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنِيبٍ |
Diyanet Meali: | Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır. |