KÖK HARFLER: س ن ن
ANLAM:
سَنَّ : Dişleriyle birisini ısırmak. Birisini mızrakla delmek. Bıçağı bilemek ve onu cilalamak. Düğümü çözmek. Meseleyi veya işi ortaya koymak. Bir şeyi tesis etmek, kurmak. Bir gelenek veya uygulama, ya da onun bir emsalini oluşturmak. Bir şeyi başkaları tarafından takip edilecek bir gelenek olarak yaratmak. Bir yolu veya rotayı takip etmek ya da peşinden gitmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَنَّ (geniş zaman يَسُنُّ mastar isim سَنٌّ):
سَنَّهُ : Dişleriyle onu ısırdı.
سَنَّهُ بِالرُّمْحِ : Onu mızrakla deldi.
سَنَّ السِّكِّينَ : Bıçağı biledi ve onu cilaladı.
سَنَّ الْعُقْدَةَ : Düğümü çözdü.
سَنَّ الْاَمْرَ : Meseleyi veya işi ortaya koydu.
سَنَّهُ ya da سَنَّ سُنَّةً : O şeyi tesis etti, kurdu ya da bildirdi; yani bir gelenek veya uygulama ya da onun bir emsalini oluşturdu; o şeyi başkaları tarafından takip edilecek bir gelenek olarak ortaya çıkardı.
سَنَّ الطَّرِيقَةَ : O yolu veya rotayı takip etti ya da peşinden gitti.
سَنَّ عَلَيْهِمْ سُنَّةً : Onlar için bir kanun veya gelenek veya davranış biçimi kurdu ya da tesis etti ya da bildirdi.
سَنَّ سُنَّةً : Bir yol, rota, kural, eylem biçimi veya tavrı veya yaşam şekli takip etti.
سَنَّ اللّٰهُ لِلنَّاسِ سُنَّتَهُ : Allah (c.c.) insanlar için emirlerini, hükümlerini ve kanunlarını bilinir hale getirdi.
سُنَّةٌ : Anlamları: (1) Hal veya biçim; (2) bir yol, rota, hüküm, eylem biçimi veya tavrı; (3) bir halk tarafından tesis edilen veya takip edilen ve onlardan sonra başkaları tarafından peşinden gidilen eylem şekli; (4) örnek; emsal; (5) karakter, davranış, yapı veya mizaç; (6) kanun, dini kanun veya dini sistem; (7) eşeğin sırtındaki siyah çizgi veya şerit.
سُنَّةُ النَّبِىِّ : Yüce Peygamberimizin (s.a.v) gelenekle ondan miras kalan sünneti; Yüce Peygamberimizin (s.a.v) oluşturdukları, onun kanunu veya adeti (çoğul hali سُنَنٌ).
اَسْنَانُ الْعَرَبِ : Nice Arap.
سَنَّ اَسْنَانَهُ : İlgili amaçla kullanılan çubukla dişlerini temizledi.
سِنٌّ : Bir diş; yaşam ya da yaşamın miktarı veya uzunluğu ya da varılan yaş (çoğul hali اَسِنَّةٌ ve اَسْنَانٌ).
رَجُلٌ حَدِيثُ السِّنِّ : Genç bir insan, yaş bakımından bir dengi, benzeri veya bir eşiti; bir uç; bir diş sarımsak.
اَسْنَانُ الْمُشْطِ : Tarağın dişleri.
جَاوَزْتُ اَسْنَانَ اَهْلِ بَيْتِى : Evimdeki insanların yaşlarını geçmişim.
سَنَّ الطِّينَ : Çömleği kille yapıştırdı ya da çömlek işine kil yaptı.
مَسْنُونٌ : Dişlerle ısırılmış; keskinleştirilmiş, bilenmiş veya cilalanmış; düzlenmiş; oluşturulmuş, şekil verilmiş, biçimlendirilmiş; uzatılmış.
سُنَّ : O şey pis kokmaya başladı ya da daha kötüye gitti.
رَجُلٌ مَسْنُونُ الْوَجْهِ : Çehresi güzel ve düzgün bir kimse; burnu ve yüzü uzun olan bir kimse, ya da çehresi güzel veya uzun olan.
مَسْنُونٌ : Dişlerle ısırılmış.
اَرْضٌ مَسْنُونَةٌ : Otları yenmiş arazi.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
سِنٌّ | isim | 2 | Diş | 5/45 | |
سُنَّةٌ | isim | 16 | Yol, çığır, takip edilen hat, gidişat | 35/43 | Çoğulu: سُنَنٌ |
مَسْنُونٌ | isim | 3 | Kalıba dökülmüş, kokusu değişmiş, şekillendirilmiş parlatılmış | 15/33 | |
Toplam | 21 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- سَنَّ (a)
- قَرَّرَ > bak: ق ر ر
- رَسَمَ
- سَنَّ (b)
- سِنٌّ (a)
- سِنٌّ (b)
- سِنٌّ (c)
- سُنَّةٌ (a)
- سُنَّةٌ (b)
- شَرِيعَةٌ > bak: ش ر ع
- قَانُونٌ
- نَامُوسٌ
- دُسْتُورٌ
Zıt Manada Kelimeler
- سَنَّ (a)
- سَنَّ (b)
- سِنٌّ
AÇIKLAMA:
SÜNNET ile ‘ÂDET kelimeleri arasındaki fark
( س ن ن – ع و د )
‘Âdet, “insanın kendisinden önceki bir uygulamayı sürdürmesi”dir. Sünnet ise, “daha önce geçmiş olan bir örneğe göre hareket etmek”tir. (Farklar Sözlüğü 332) Bknz: ( ع و د )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Senn | سَنّ | Halinden döndürmek. Koymak. Dökmek. |
|
Sinn | سِنّ | Diş. |
|
Sünnet | سُنَّة | Kanun, yol, adet. Hz. Muhammed’in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz. | Çoğul: Sünen |
Sünnî | سُنِّى | Sünnet ehlinden olan kimse. |
|
Mesnûn | مَسْنُون | Sünnet olan. Sünnet olmuş olan. |
|
İsnân | إِسْنَان | Diş çıkarmak. |
|
Tesennün | تَسَنُّن | Diş çıkarma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سِنٌّ : İsim.
5:45 | وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ |
Diyanet Meali: | Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe.. (diş kısas edilir.) |
5:45 | بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ |
Diyanet Meali: | (Dişe) Diş kısas edilir.Yaralar da kısasa tabidir. |
سُنَّةٌ : İsim. Çoğulu: سُنَنٌ
3:137 | قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın. |
4:26 | يُرِيدُ اللَّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek istiyor. |
8:38 | وَإِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilâhî kanun devam etmiş olacaktır. |
15:13 | لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | Önceki milletlerin (helâkine dair Allah’ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur’an’a) inanmazlar. * |
17:77 | سُنَّةَ مَنْ قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنْ رُسُلِنَا وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا |
Diyanet Meali: | Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın. * |
17:77 | سُنَّةَ مَنْ قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنْ رُسُلِنَا وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا |
Diyanet Meali: | Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın. * |
18:55 | وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | İnsanlara hidayet geldikten sonra onların inanmalarına ve Rab’lerinden mağfiret dilemelerine, ancak, öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesi, engel olmuştur. |
33:38 | سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَقْدُورًا |
Diyanet Meali: | Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür. |
33:62 | سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. |
33:62 | وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا |
Diyanet Meali: | Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın. |
35:43 | فَهَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar… |
35:43 | فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَبْدِيلًا |
Diyanet Meali: | Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. |
35:43 | وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا |
Diyanet Meali: | Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. |
40:85 | سُنَّتَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ فِي عِبَادِهِ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ |
Diyanet Meali: | Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar. |
48:23 | سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلُ |
Diyanet Meali: | Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). |
48:23 | وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا |
Diyanet Meali: | Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. |
مَسْنُونٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.
15:26 | وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. * |
15:28 | إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ |
Diyanet Meali: | (Hani Rabbin meleklere, )”Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.” (demişti.) * |
15:33 | قَالَ لَمْ أَكُنْ لِأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ |
Diyanet Meali: | İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” * |