م ث ل

KÖK HARFLER: م ث ل

ANLAM: 

مَثَلَ : Birisine benzemek. Birisini andırmak. Birisini taklit etmek. Bir şeyi göstermek. Bir şey anlamına gelmek. Bir şeyi ifade etmek. Birinin önünde durmak, dikilmek. Birinin önüne çıkmak, kendini birisine takdim etmek. Ortaya çıkmak, görünmek. (Sahneye) çıkmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
تَمَثَّلَfiil-V1Suretinde oldu, suretinde gözüktü19/17
أَمْثَلُisim1En faziletli, en güzel örnek20/104
مِثْلٌisim75Misil, kadar, benzer, gibi, kat, aynısı60/11
مَثَلٌisim88Örnek, acaip hikaye, doğru söz, faydalı hikmet22/73Çoğulu: أَمْثَالٌ
مَثُلَةٌisim1Misal olarak gösterilen ceza (rezil edici, çökertiçi ve ibret verici)13/6
مُثْلَىisim1En efdal, en üstün20/63
تَمَاثِيلُisim2Heykel (Çoğul)21/52Tekili: تِمْثَالٌ

Toplam169


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • مَاثَلَ
    • شَابَهَ > bak: ش ب ه
    • أَشْبَهَ > bak: ش ب ه
    • نَاظَرَ > bak: ن ظ ر
    • وَازَى
    • جَانَسَ
    • ضَاهَى
  • مَاثِلٌ
  • مَثِيلٌ
    • شَبِيهٌ > bak: ش ب ه
    • نَظِيرٌ > bak: ن ظ ر
    • مُشَابِهٌ > bak: ش ب ه
    • مِثْلٌ > bu kök
    • مِثَالٌ > bu kök
    • مُمَاثِلٌ > bu kök
    • جَنِيسٌ
  • مَثَلٌ
  • مِثْلٌ
    • سَوَاءٌ > bak: س و ي
    • شَبِيهٌ > bak: ش ب ه
    • مَثِيلٌ > bu kök
    • مُمَاثِلٌ > bu kök

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

ŞİBH ile MİSL kelimeleri arasındaki fark

( ش ب ه – م ث ل )

Şibh, görünür şeyler için kullanılır. “Siyahlık siyahlığın benzeridir” denilirken, şibh kelimesinin kullanılması gerekir. Fakat “kudret” kelimesi için misl kelimesi kullanıldığı halde, şibh kelimesi kullanılmaz. (Farklar Sözlüğü 220) Bknz: ( ش ب ه )

Benzetme İçin Kullanılan KEF (KE) ile MİSL kelimeleri arasındaki fark

Bir şey, bir şeye sadece bir yönden benzemekle gerçek benzerlik (misl) meydana gelmez. Ancak bu ikisi zâtlarına ait bütün yönlerde benzerlerse, gerçek benzerlik meydana gelir. Kef (ke) ile benzetme, bir takım nitelikler, sıfatlar itibarıyla benzerlik ifade eder. Misl ile benzetme ise, zâtların birbirlerine benzerliklerini ifade eder. (Farklar Sözlüğü 220)

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Misl (Misil) مِثْل Eş, benzer.
Mesel مَثَل Hikaye. Kıssa. Örnek, benzer, numune. Dokunaklı ve manalı söz. Terbiye ve ahlaka faydalı, yararlı olan hikaye. Meselen
Misâl مِثَال Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek. Rüya, düş. Ahlak ve adapla ilgili kıssa ve hikaye. Çoğulu: Emsile
Emsâl أَمْثَال Benzer.
Meselâ مَثَلًا Misal olarak, söz gelişi, şunun gibi, örnek tarzında.
Masal ——— Olağanüstü kişiler ve olaylarla geliştirilen öykü. Değersiz, önemsiz şey. Boş ve yalan söz.
Timsâl تِمْثَال Resim, suret, sembol, nümune. Tasvir. Bir şeyi başka bir şeye benzetmek. Heykel. Çoğulu: Temâsil
Temsîl تَمْثِيل Birinin veya bir topluluğun adına davranma. Sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, oyun.
Temsîliye تَمْثِيلِيَّة X Benzetilme.
Mümessil مُمَثِّل Temsilci.
Mümâsil مُمَاثِل Benzeyen, benzer. Gibi.
Mümâselet مُمَاثَلَة Benzeyiş, müşabih olmak. Şekilce, suretçe birbirine benzeyiş.
Temessül تَمَثُّل Benzeşmek. Cisimlenmek.
Mütemessil مُتَمَثِّل Bir şeye benzeyen, bir şeyin suretine giren, cisimlenip görülen.
Mütemessel مُتَمَثَّل Bir şeye benzetilen.
Temâsül تَمَاثُل Benzeyiş. Benzeme. Birbirine benzemek.
Mütemâsil مُتَمَاثِل Birbirine benzer, eş.
İmtisâl اِمْتِثَال İcab edeni, gerekeni yapma. Bir örneğe göre hareket etme. Alınan emre boyun eğme. 
Mümtesil مُمْتَثِل İmtisal eden, aldığı emre uyan. Boyun eğen.

Masal kelimesi, “mesel, öğretici hikâye” anlamındaki mesel (مثل) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

تَمَثَّلَ :  Fiil-V.

19:17فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا
Diyanet Meali:Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.

أَمْثَلُ : İsim.

20:104إِذْ يَقُولُ أَمْثَلُهُمْ طَرِيقَةً إِنْ لَبِثْتُمْ إِلَّا يَوْمًا
Diyanet Meali:O vakit içlerinden en aklı başında olanları, “Siz sadece bir gün kaldınız” diyecektir.

مِثْلٌ : İsim.

2:23وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ
Diyanet Meali:Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin..
2:106مَا نَنْسَخْ مِنْ آيَةٍ أَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا
Diyanet Meali:Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz.
2:113كَذَٰلِكَ قَالَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ مِثْلَ قَوْلِهِمْ
Diyanet Meali:(Kitab’ı) bilmeyenler de tıpkı bunların söyledikleri gibi demişti.
2:118كَذَٰلِكَ قَالَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِثْلَ قَوْلِهِمْ
Diyanet Meali:Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişti.
2:137فَإِنْ آمَنُوا بِمِثْلِ مَا آمَنْتُمْ بِهِ فَقَدِ اهْتَدَوْا
Diyanet Meali:Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar.
2:194فَمَنِ اعْتَدَىٰ عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُوا عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَىٰ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:O hâlde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, (fakat ileri gitmeyin).
2:228وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ
Diyanet Meali:Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır.
2:233وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذَٰلِكَ
Diyanet Meali:(Baba ölmüşse) mirasçı da aynı şeyle sorumludur.
2:275ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا
Diyanet Meali:Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır.
3:13يَرَوْنَهُمْ مِثْلَيْهِمْ رَأْيَ الْعَيْنِ
Diyanet Meali:(Onları) göz bakışıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı.
3:73قُلْ إِنَّ الْهُدَىٰ هُدَى اللَّهِ أَنْ يُؤْتَىٰ أَحَدٌ مِثْلَ مَا أُوتِيتُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz hidayet, Allah’ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?”
3:140إِنْ يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِثْلُهُ
Diyanet Meali:Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de) benzeri bir yara almıştı.
3:165أَوَلَمَّا أَصَابَتْكُمْ مُصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُمْ مِثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّىٰ هَٰذَا
Diyanet Meali:Onların (müşriklerin) başına (Bedir’de) iki mislini getirdiğiniz bir musibet (Uhud’da) sizin başınıza geldiğinde, “Bu, nereden başımıza geldi?” dediniz, öyle mi?
4:11يُوصِيكُمُ اللَّهُ فِي أَوْلَادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْأُنْثَيَيْنِ
Diyanet Meali:Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder.
4:140إِنَّكُمْ إِذًا مِثْلُهُمْ
Diyanet Meali:“Aksi hâlde siz de onlar gibi olursunuz.”
4:176وَإِنْ كَانُوا إِخْوَةً رِجَالًا وَنِسَاءً فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْأُنْثَيَيْنِ
Diyanet Meali:Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır.
5:31قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا الْغُرَابِ
Diyanet Meali:“Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da (kardeşimin cesedini örtmekten) âciz miyim ben?” dedi.
5:36لَوْ أَنَّ لَهُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لِيَفْتَدُوا بِهِ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kâfirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez.
5:95وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمِّدًا فَجَزَاءٌ مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ
Diyanet Meali:Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), öldürdüğünün dengi olup, (içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği) bir kurbanlık hayvan…
6:93وَمَنْ قَالَ سَأُنْزِلُ مِثْلَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimse(den daha zalim kimdir)?
6:124قَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ حَتَّىٰ نُؤْتَىٰ مِثْلَ مَا أُوتِيَ رُسُلُ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Allah elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilinceye kadar asla inanmayacağız” derler.
6:160وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزَىٰ إِلَّا مِثْلَهَا وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Diyanet Meali:Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.
7:169وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ
Diyanet Meali:Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar.
8:31وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُوا قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاءُ لَقُلْنَا مِثْلَ هَٰذَا
Diyanet Meali:Onlara karşı âyetlerimiz okunduğu zaman, “Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz.” dediler.
10:27وَالَّذِينَ كَسَبُوا السَّيِّئَاتِ جَزَاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ
Diyanet Meali:Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır.
10:38أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِهِ
Diyanet Meali:Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: “(Eğer doğru söyleyenler iseniz), haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin.”
10:102فَهَلْ يَنْتَظِرُونَ إِلَّا مِثْلَ أَيَّامِ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِهِمْ
Diyanet Meali:Onlar sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar?
11:13أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ
Diyanet Meali:Yoksa “onu (Kur’an’ı) uydurdu” mu diyorlar? De ki: “(Eğer doğru söyleyenler iseniz), siz de onun gibi uydurma on sûre getirin.”
11:27فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ مَا نَرَاكَ إِلَّا بَشَرًا مِثْلَنَا
Diyanet Meali:Kavminin  inkâr eden ileri gelenleri, “Biz, senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz” dediler.
11:89لَا يَجْرِمَنَّكُمْ شِقَاقِي أَنْ يُصِيبَكُمْ مِثْلُ مَا أَصَابَ قَوْمَ نُوحٍ
Diyanet Meali:“(Ey Kavmim!) Bana karşı olan düşmanlığınız, Nûh kavminin başına gelenin benzeri gibi bir felaketi sakın sizin de başınıza getirmesin.
13:17وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِي النَّارِ ابْتِغَاءَ حِلْيَةٍ أَوْ مَتَاعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُ
Diyanet Meali:Süs eşyası veya yararlanılacak bir şey elde etmek için ateşte erittikleri şeylerden de böyle köpük olur.
13:18لَوْ أَنَّ لَهُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لَافْتَدَوْا بِهِ
Diyanet Meali:Yeryüzünde olan her şey ve onun yanında bir katı daha kendilerinin olsa, kurtulmak için hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi.
14:10قَالُوا إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا
Diyanet Meali:Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız” dediler.
14:11قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِنْ نَحْنُ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ
Diyanet Meali:Peygamberleri, onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız.”
16:126وَإِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِهِ
Diyanet Meali:Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle cezalandırın.
17:88قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَىٰ أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَٰذَا الْقُرْآنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ
Diyanet Meali:De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar, yine onun benzerini getiremezler.”
17:88قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَىٰ أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَٰذَا الْقُرْآنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ
Diyanet Meali:De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar, yine onun benzerini getiremezler.”
17:99أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ قَادِرٌ عَلَىٰ أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi?
18:109لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا
Diyanet Meali:(De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa) ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.”
18:110قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ
Diyanet Meali:De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor.”
20:58فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِهِ
Diyanet Meali:“Biz de mutlaka sana karşı onun gibi bir sihir yapacağız.”
21:3هَلْ هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنْتُمْ تُبْصِرُونَ
Diyanet Meali:“Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”
21:84وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرَىٰ لِلْعَابِدِينَ
Diyanet Meali:Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
22:60ذَٰلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ لَيَنْصُرَنَّهُ اللَّهُ
Diyanet Meali:Bu böyle. Bir de kim kendisine verilen eziyetin dengiyle karşılık verir de sonra yine kendisine zulmedilirse, elbette Allah ona yardım eder.
23:24فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ مَا هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ
Diyanet Meali:Bunun üzerine kendi kavminden inkâr eden ileri gelenler şöyle dediler: “Bu ancak sizin gibi bir beşerdir.”
23:33مَا هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يَأْكُلُ مِمَّا تَأْكُلُونَ مِنْهُ
Diyanet Meali:“O da ancak sizin gibi bir insandır. Sizin yediğiniz şeylerden yiyor…”
23:34وَلَئِنْ أَطَعْتُمْ بَشَرًا مِثْلَكُمْ إِنَّكُمْ إِذًا لَخَاسِرُونَ
Diyanet Meali:“Andolsun, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz mutlaka ziyana uğrarsınız.” *
23:47فَقَالُوا أَنُؤْمِنُ لِبَشَرَيْنِ مِثْلِنَا وَقَوْمُهُمَا لَنَا عَابِدُونَ
Diyanet Meali:Bu yüzden, “Kavimleri bize kul köle iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız” dediler. *
23:81بَلْ قَالُوا مِثْلَ مَا قَالَ الْأَوَّلُونَ
Diyanet Meali:Hayır onlar, öncekilerin söyledikleri sözler gibi sözler ettiler. *
24:17يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor. *
26:154مَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Diyanet Meali:“Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir.” *
26:186وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Diyanet Meali:“Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.” *
28:48فَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِنَا قَالُوا لَوْلَا أُوتِيَ مِثْلَ مَا أُوتِيَ مُوسَىٰ
Diyanet Meali:Onlara katımızdan gerçek gelince, “Mûsâ’ya verilen (mucize)lerin benzeri niçin buna da verilmedi” dediler.
28:79يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَا أُوتِيَ قَارُونُ
Diyanet Meali:“Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı.”
35:14وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ
Diyanet Meali:Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.
36:15قَالُوا مَا أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا
Diyanet Meali:Onlar şöyle dediler: “Siz de ancak bizim gibi insansınız.”
36:42وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ
Diyanet Meali:Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. *
36:81أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ
Diyanet Meali:Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi?
37:61لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ
Diyanet Meali:Çalışanlar böylesi için çalışsınlar! *
38:43وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَىٰ لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Diyanet Meali:(Biz ona) tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere (ailesini) ve onlarla birlikte bir o kadarını (bahşettik).
39:47وَلَوْ أَنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لَافْتَدَوْا بِهِ
Diyanet Meali:Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da zulmedenlerin olsa, (kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için) elbette onları verirlerdi.
40:30وَقَالَ الَّذِي آمَنَ يَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ مِثْلَ يَوْمِ الْأَحْزَابِ
Diyanet Meali:İman etmiş olan adam dedi ki: “Ey kavmim! Doğrusu ben sizin için, peygamberleri yalanlayan toplulukların uğradıkları bir günün benzerinden korkuyorum.” *
40:31مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ
Diyanet Meali:“Nûh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi ve onlardan sonra gelen toplulukların (başına gelen olayların sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum).” *
40:40مَنْ عَمِلَ سَيِّئَةً فَلَا يُجْزَىٰ إِلَّا مِثْلَهَا
Diyanet Meali:“Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür.
41:6قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ
Diyanet Meali:De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor.”
41:13فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım.” *
42:11لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
Diyanet Meali:O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
42:40وَجَزَاءُ سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِثْلُهَا فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir.
46:10وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ مِثْلِهِ فَآمَنَ وَاسْتَكْبَرْتُمْ
Diyanet Meali:“İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini (Tevrat’ta görerek) şahitlik edip inandığı hâlde, siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız?).”
51:23فَوَرَبِّ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِثْلَ مَا أَنَّكُمْ تَنْطِقُونَ
Diyanet Meali:Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size va’dolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir. *
51:59فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ
Diyanet Meali:Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler. *
52:34فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ
Diyanet Meali:Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler! *
60:11فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا
Diyanet Meali:Eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin.
65:12اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ
Diyanet Meali:Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır.
89:8الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ
Diyanet Meali:Şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, (sütunlarla dolu İrem’e)…*

مَثَلٌ : İsim. Çoğulu: أَمْثَالٌ

2:17مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِي اسْتَوْقَدَ نَارًا فَلَمَّا أَضَاءَتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللَّهُ بِنُورِهِمْ
Diyanet Meali:Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir…
2:17مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِي اسْتَوْقَدَ نَارًا فَلَمَّا أَضَاءَتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللَّهُ بِنُورِهِمْ
Diyanet Meali:Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir…
2:26إِنَّ اللَّهَ لَا يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا
Diyanet Meali:Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez.
2:26وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا
Diyanet Meali:Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler.
2:171وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:İnkâr edenlerin durumu…
2:171كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ إِلَّا دُعَاءً وَنِدَاءً
Diyanet Meali:… bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir.
2:214أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ
Diyanet Meali:Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
2:261مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu…
2:261كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ
Diyanet Meali:… yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir.
2:264فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا
Diyanet Meali:Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir.
2:264فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا
Diyanet Meali:Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir.
2:265وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ وَتَثْبِيتًا مِنْ أَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali:Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu…
2:265كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ
Diyanet Meali:… yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir.
3:59إِنَّ مَثَلَ عِيسَىٰ عِنْدَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa’nın durumu…
3:59كَمَثَلِ آدَمَ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Diyanet Meali:… Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.
3:117مَثَلُ مَا يُنْفِقُونَ فِي هَٰذِهِ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu…
3:117كَمَثَلِ رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتْ حَرْثَ قَوْمٍ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ
Diyanet Meali:… kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup (mahveden) kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu gibidir.
6:122كَمَنْ مَثَلُهُ فِي الظُّلُمَاتِ لَيْسَ بِخَارِجٍ مِنْهَا
Diyanet Meali:(Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu), hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İ
6:160مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا
Diyanet Meali:Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır.
7:176فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَثْ
Diyanet Meali:Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. 
7:176فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَثْ
Diyanet Meali:Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. 
7:176ذَٰلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:İşte bu, âyetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur.
7:177سَاءَ مَثَلًا الْقَوْمُ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali:Âyetlerimizi yalan sayan bir kavmin durumu ne kötüdür!
7:194إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ
Diyanet Meali:Allah’ı bırakıp tapındıklarınızın hepsi sizin gibi (yaratılmış) kullardır.
10:24إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hâli gibidir.
11:24مَثَلُ الْفَرِيقَيْنِ كَالْأَعْمَىٰ وَالْأَصَمِّ وَالْبَصِيرِ وَالسَّمِيعِ
Diyanet Meali:Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir.
11:24هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ düşünmez misiniz?
13:17كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ
Diyanet Meali:İşte Allah, böyle misaller verir.
13:35مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar…
14:18مَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ
Diyanet Meali:Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, (fırtınalı bir günde) rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer.
14:24أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ
Diyanet Meali:Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal  getirdi? (Güzel bir söz, kökü sağlam, dalları göğe yükselen) bir ağaç gibidir.
14:25وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.
14:26وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış kötü bir ağacın durumu gibidir.
14:45وَتَبَيَّنَ لَكُمْ كَيْفَ فَعَلْنَا بِهِمْ وَضَرَبْنَا لَكُمُ الْأَمْثَالَ
Diyanet Meali:“Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.”
16:60لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِ
Diyanet Meali:Kötü sıfatlar ahirete inanmayanlara aittir.
16:60وَلِلَّهِ الْمَثَلُ الْأَعْلَىٰ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Diyanet Meali:En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
16:74فَلَا تَضْرِبُوا لِلَّهِ الْأَمْثَالَ إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Artık Allah’a (şanına uymayan) benzetmeler yapmaya kalkmayın. Çünkü Allah bilir, siz bilmezsiniz. *
16:75ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا عَبْدًا مَمْلُوكًا لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, (kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi) misal verir.
16:76وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah, (şöyle) iki adamı da misal verdi: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez…
16:112وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا قَرْيَةً كَانَتْ آمِنَةً مُطْمَئِنَّةً يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا
Diyanet Meali:Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya (her taraftan) bolca rızık gelirdi.
17:48انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Bak, senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar. *
17:89وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ
Diyanet Meali:Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık.
18:32وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا رَجُلَيْنِ جَعَلْنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيْنِ مِنْ أَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiştik.
18:45وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir…
18:54وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ
Diyanet Meali:Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık.
22:73يَا أَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin.
24:34وَلَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ آيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلًا مِنَ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali:Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik. *
24:35مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ
Diyanet Meali:O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde.
24:35وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
25:9انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar. *
25:33وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا
Diyanet Meali:Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. *
25:39وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا
Diyanet Meali:Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik. *
29:41مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu…
29:41كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا
Diyanet Meali:… kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir.
29:43وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ 
Diyanet Meali:İşte bu temsilleri biz insanlar için getiriyoruz. Onları ancak bilginler düşünüp anlarlar. *
30:27وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَىٰ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Diyanet Meali:Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
30:28ضَرَبَ لَكُمْ مَثَلًا مِنْ أَنْفُسِكُمْ
Diyanet Meali:Allah, size kendinizden şöyle bir örnek getirdi…
30:58وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ
Diyanet Meali:Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik.
36:13وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءَهَا الْمُرْسَلُونَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. *
36:78وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
Diyanet Meali:Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” *
39:27وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ
Diyanet Meali:Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik.
39:29ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ
Diyanet Meali:Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile (yalnızca bir kişiye ait olan bir köle adamı) örnek verdi.
39:29وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا
Diyanet Meali:(Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir köle adam ile) yalnızca bir kişiye ait olan bir (köle) adamı (örnek verdi). Bu iki adamın durumu hiç, bir olur mu? 
43:8فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Biz, onlardan daha çetinlerini de helâk ettik. Öncekilerin örneği geçti! *
43:17وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا
Diyanet Meali:Onlardan biri, Rahmân’a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, (öfkesinden) yüzü simsiyah kesilir. 
43:56فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِلْآخِرِينَ
Diyanet Meali:Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık. *
43:57وَلَمَّا ضُرِبَ ابْنُ مَرْيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ
Diyanet Meali:Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar. *
43:59إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ
Diyanet Meali:İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. *
47:3كَذَٰلِكَ يَضْرِبُ اللَّهُ لِلنَّاسِ أَمْثَالَهُمْ
Diyanet Meali:İşte Allah, onların örnek teşkil edecek durumlarını insanlara böyle anlatır.
47:10دَمَّرَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَلِلْكَافِرِينَ أَمْثَالُهَا
Diyanet Meali:Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkâr edenlere de bu akıbetin benzerleri vardır.
47:15مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فِيهَا أَنْهَارٌ مِنْ مَاءٍ غَيْرِ آسِنٍ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları … vardır.
47:38وَإِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
Diyanet Meali:Eğer O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.
48:29ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ
Diyanet Meali:İşte bu, onların Tevrat’ta (ve İncil’de) anlatılan durumlarıdır…
48:29وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنْجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ
Diyanet Meali:(İşte bu, onların Tevrat’ta) ve İncil’de (anlatılan durumlarıdır): Onlar filizini çıkarmış … bir ekin gibidirler.
56:23كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ
Diyanet Meali:Saklı inciler gibi… *
56:61عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere… *
57:20كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا
Diyanet Meali:Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün.
59:15كَمَثَلِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَرِيبًا ذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ
Diyanet Meali:Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir’de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır.
59:16كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنْسَانِ اكْفُرْ
Diyanet Meali:Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der…
59:21وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Diyanet Meali:İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
62:5مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا
Diyanet Meali:Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu…
62:5كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا
Diyanet Meali:… ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir.
62:5بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür!
66:10ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا امْرَأَتَ نُوحٍ وَامْرَأَتَ لُوطٍ
Diyanet Meali:Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi.
66:11وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ آمَنُوا امْرَأَتَ فِرْعَوْنَ
Diyanet Meali:Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi.
74:31مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا
Diyanet Meali:“Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi?”
76:28وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا
Diyanet Meali:Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.
6:38وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلَّا أُمَمٌ أَمْثَالُكُمْ
Diyanet Meali:Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir.

مَثُلَاتٌ : İsim. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مَثُلَةٌ

13:6وَقَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمُ الْمَثُلَاتُ
Diyanet Meali:Oysa onlardan önce ibret alınacak birçok azap gelip geçmiştir.

مُثْلَى : İsim.

20:63وَيَذْهَبَا بِطَرِيقَتِكُمُ الْمُثْلَىٰ
Diyanet Meali:(Şöyle dediler: “Şüphesiz bu ikisi, sihirleri ile sizi yurdunuzdan çıkarmak) ve en üstün olan dininizi ortadan kaldırmak (isteyen birer sihirbazdırlar).”

تَمَاثِيلُ : İsim. Çoğul. Tekili: تِمْثَالٌ

21:52إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَٰذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي أَنْتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ
Diyanet Meali:Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti. *
34:13يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاءُ مِنْ مَحَارِيبَ وَتَمَاثِيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ
Diyanet Meali:Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar (ve sabit kazanlar) yapıyorlardı.