KÖK HARFLER: ش ب ه
ANLAM:
شَبَّهَ : Birisinin bir şey gibi olmasını ya da o şeye benzemesini sağlamak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
شَبَّهَ (geniş zaman يُشَبِّهُ mastar isim تَشْبِيهًا):
شَبَّهَهُ اِيَّاهُ ve شَبَّهَهُ بِهِ : Onun o şey gibi olmasını ya da o şeye benzemesini sağladı.
شَبَّهَ عَلَيْهِ الْاَمْرَ : İşi onun için karışık, belirsiz veya müphem hale getirdi.
تَشَابَهَ الرَّجُلَانِ : İki adam birbirine o kadar benzerdi ki birini diğerinden ayırmak güçtü.
تَشَبَّهَهُ : Kendini ona benzetti, ya da onunla benzerlik taşıyordu.
تَشَابَهَ : Benzedi, benzeşti.
مُتَشَابِهٌ : Şunlarla ilgili kullanılmaktadır: (1) Farklı ama uyumlu tefsirlerle değişebilen tabir, hüküm veya ayet; (2) kısımları birbirine benzeyenler; (3) gerçek anlamı kastedilmeyen bir anlama benzerlik taşıyan; (4) yalnızca adlandırılan şeye atfedilerek gerçek anlamı bilinen şey مُحْكَمٌ (kesin); (5) tekrar eden karşılıklar olmaksızın doğru bir biçimde anlaşılamayan şey.
مُشْتَبِه-مُشْتَبِهَةٌ : (İsmi fail) Benzeyen, mümasil olan.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
شَبَّهَ | fiil-II | 1 | Müşkil (karışık) oldu, benzetti, iltibas edildi | 4/157 | Meçhul: شُبِّهَ |
تَشَابَهَ | fiil-VI | 4 | Benzedi, benzeşti | 2/70 |
|
مُشْتَبِهٌ | isim | 1 | Benzeyen, mümasil olan | 6/99 |
|
مُتَشَابِهٌ | isim | 6 | Benzeyen, benzeşen | 6/141 |
|
| Toplam | 12 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- شَابَهَ
- تَشَابَهَ
- اِشْتَبَهَ
- مُتَشَابِهٌ
- مُتَمَاثِلٌ > bak: م ث ل
- شَبَهٌ / شَبِيهٌ / مُتَشَابِهٌ
Zıt Manada Kelimeler
- شَابَهَ
- تَشَابَهَ
- اِشْتَبَهَ
- اِطْمَأَنَّ > bak: ط م ن
- مُتَشَابِهٌ
- مُتَسَاوِقٌ > bak: س و ق
- شَبَهٌ / شَبِيهٌ / مُتَشَابِهٌ
AÇIKLAMA:
ŞİBH ile MİSL kelimeleri arasındaki fark
( ش ب ه – م ث ل )
Şibh, görünür şeyler için kullanılır. “Siyahlık siyahlığın benzeridir” denilirken, şibh kelimesinin kullanılması gerekir. Fakat “kudret” kelimesi için misl kelimesi kullanıldığı halde, şibh kelimesi kullanılmaz. (Farklar Sözlüğü 220) Bknz: ( م ث ل )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Şebeh (Şibih) | شَبَه | Benzer. |
|
Şübhe | شُبْهَة | Kuşku. |
|
Teşbîh | تَشْبِيه | Benzetmek. |
|
Teşbîhât | تَشْبِيهَات | Benzetmeler, teşbihler, benzetilmeler. |
|
Müşebbeh | مُشَبَّه | Bir şeyle arasında benzerlik bulunan, benzetilen. |
|
Müşebbih | مُشَبِّه | Benzeten, iltibas eden. |
|
Müşâbehet | مُشَابَهَة | İki şey arasında benzerlik, benzeşlik. |
|
Müşâbih | مُشَابِه | Aralarında benzerlik olan, benzer, benzeş. |
|
Teşebbüh | تَشَبُّه | Benzemek, müşabehet etmek. |
|
Müteşebbih | مُتَشَبِّه | Benzeyen, andıran. |
|
Teşâbüh | تَشَابُه | Benzeşme. Birbirine benzeme. |
|
Müteşâbih | مُتَشَابِه | Birbirine benzeyenler. | Çoğul: Müteşâbihât |
İştibâh | اِشْتِبَاه | Şüphelenmek. Şüphe etmek. |
|
Müştebih | مُشْتَبِه | Şüphelenen, şüpheci. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
شَبَّهَ : Fiil-II. Meçhulü: شُبِّهَ
4:157 | وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِنْ شُبِّهَ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. |
تَشَابَهَ : Fiil-VI.
2:70 | قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَ إِنَّ الْبَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَا |
Diyanet Meali: | “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir.” |
2:118 | تَشَابَهَتْ قُلُوبُهُمْ قَدْ بَيَّنَّا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ |
Diyanet Meali: | Onların kalpleri (anlayışları) birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için açıkladık. |
3:7 | فَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ |
Diyanet Meali: | Kalplerinde bir eğrilik olanlar, (fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için) müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. |
13:16 | أَمْ جَعَلُوا لِلَّهِ شُرَكَاءَ خَلَقُوا كَخَلْقِهِ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | “Yoksa Allah’a, O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma ile Allah’ın yaratması onlara göre birbirine mi benzedi?” |
مُشْتَبِهٌ : İsim. İsm-i Fâil. İftiâl Bâbı (VIII. Bâb).
6:99 | وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ |
Diyanet Meali: | Zeytin ve nar (çıkarırız: Her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. |
مُتَشَابِهٌ : İsim. İsm-i Fâil. Tefâul Bâbı (VI. Bâb).
2:25 | قَالُوا هَٰذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَأُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا |
Diyanet Meali: | “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. |
6:99 | وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ |
Diyanet Meali: | Zeytin ve nar (çıkarırız: Her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. |
6:141 | وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ |
Diyanet Meali: | Zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı (biçimde yaratandır). |
6:141 | وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ |
Diyanet Meali: | Zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı (biçimde yaratandır). |
39:23 | اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا |
Diyanet Meali: | Allah, sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen (ve hükümleri, öğütleri, kıssaları tekrarlanan) bir kitap olarak indirmiştir. |
3:7 | هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ |
Diyanet Meali: | O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. |