ش ق و

KÖK HARFLER: ش ق و

(ش ق و – ش ق ي)

ANLAM: 

شَقِىَ : Başarısız, bedbaht, sıkıntılı, mutsuz olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
شَقِىَ fiil-I 4 Bedbaht oldu, mesut olmadı 20/117
شَقِىٌّ isim 4 Bedbaht, kötü halli 11/105
أَشْقَى isim 3 Daha bedbaht, en saadetsiz 91/12
شِقْوَةٌ isim 1 Bedbaht (kötü halli) olmak, mesut olmamak 23/106

Toplam 12

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Zıt Manada Kelimeler

  • شَقِىَ

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Şekâ’ شَقَاء Bedbahtlık.
Şekâvet شَقَاوَة Bahtı karalık.
Şakî شَاقِي Haydut, eşkıya.
Eşkıyâ’ أَشْقِيَاء Allah’a veya kanunlara isyan edip kötülük yapanlar.
Eşkâ أَشْقَى En şaki, haydut.
Şaka ——— Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife

Şaka kelimesi, “mutsuz olma, bedbahtlık” anlamındaki şakâ’ (شقاء) sözcüğünden gelmektedir. Anlam evrimi, birisiyle eğlenmenin ayıplanacak bir davranış olduğu fikrine dayanır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

شَقِىَ : Fiil-I. 

11:106 فَأَمَّا الَّذِينَ شَقُوا فَفِي النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ
Diyanet Meali: Mutsuz olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır.  *
20:2 مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَىٰ
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) Biz, Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye indirmedik. *
20:117 إِنَّ هَٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقَىٰ
Diyanet Meali: “Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun.”
20:123 فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَىٰ
Diyanet Meali: “Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”

شَقِىٌّ : İsim.

19:32 وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا
Diyanet Meali: “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.”  *
19:48 وَأَدْعُو رَبِّي عَسَىٰ أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا
Diyanet Meali: “Ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.”
11:105 يَوْمَ يَأْتِ لَا تَكَلَّمُ نَفْسٌ إِلَّا بِإِذْنِهِ فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَعِيدٌ
Diyanet Meali: O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da. *
19:4 وَلَمْ أَكُنْ بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
Diyanet Meali: “Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”

أَشْقَى : İsim.

87:11 وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى
Diyanet Meali: En bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır. *
91:12 إِذِ انْبَعَثَ أَشْقَاهَا
Diyanet Meali: Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı. *
92:15 لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى
Diyanet Meali: O ateşe en bedbaht kimse girer. *

شِقْوَةٌ : İsim

23:106 قَالُوا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ
Diyanet Meali: Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.”  *