KÖK HARFLER: ن ق ض
ANLAM:
نَقَضَ : Bir şeyi çözmek, onu bozmak, dayanıksız hale getirmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
نَقَضَ | fiil-I | 6 | Çözdü, açtı, bozdu, yıktı | 16/92 |
أَنْقَضَ | fiil-IV | 1 | Çatırdattı | 94/3 |
نَقْضٌ | isim | 2 | Çözmek, açmak, bozmak, yıkmak | 4/155 |
| Toplam | 9 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nakz | نَقْض | Bozmak. Bina yıkıntısı, bina bozuntusu. |
Nâkız | نَاقِض | Bozan, bozucu. |
Nakîz | نَقِيض | Çelişik olan. |
Enkâz | أَنْقَاض | Yıkıntı. |
Menkûz | مَنْقُوض | Nakzedilmiş. Bozulmuş. Hükümsüz bırakılmış. |
Münâkaza | مُنَاقَضَة | Çelişme. |
Münâkız | مُنَاقِض | Birbirini tutmayan, zıt olan, nakzeden. |
Tenâkuz | تَنَاقُض | Çelişme. |
Mütenâkız | مُتَنَاقِض | Tenakuz eden. |
İntikâz | إِنْتِقَاض | Bozulma, çözülme. |
Müntakız | مُنْتَقِض | Bozulan, intikaz eden. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَقَضَ : Fiil-I.
2:27 | الَّذِينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanların ta kendileridir. |
8:56 | الَّذِينَ عَاهَدْتَ مِنْهُمْ ثُمَّ يَنْقُضُونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَرَّةٍ |
Diyanet Meali: | Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını bozan kimselerdir. |
13:20 | الَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَلَا يَنْقُضُونَ الْمِيثَاقَ |
Diyanet Meali: | Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi bozmayanlardır. * |
13:25 | وَالَّذِينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ |
Diyanet Meali: | Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar… |
16:91 | وَلَا تَنْقُضُوا الْأَيْمَانَ بَعْدَ تَوْكِيدِهَا |
Diyanet Meali: | Pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. |
16:92 | وَلَا تَكُونُوا كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنْكَاثًا |
Diyanet Meali: | İpliğini iyice eğirip büktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın. |
أَنْقَضَ : Fiil-IV.
94:3 | الَّذِي أَنْقَضَ ظَهْرَكَ |
Diyanet Meali: | Belini büken (yükünü üzerinden kaldırmadık mı?) * |
نَقْضٌ : İsim.
4:155 | فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ وَكُفْرِهِمْ بِآيَاتِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah’ın âyetlerini inkâr etmelerinden dolayı… |
5:13 | فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً |
Diyanet Meali: | İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. |