KÖK HARFLER: ش ق و
(ش ق و – ش ق ي)
ANLAM:
شَقِىَ : Başarısız, bedbaht, sıkıntılı, mutsuz olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
شَقِىَ (geniş zaman يَشْقَى mastar isim شَقَاوَةٌ ve شِقَاوَةٌ ve شِقْوَةٌ): Başarısız, bedbaht, sıkıntılı, mutsuz veya çok mutsuz idi ya da o hale geldi; شَقِىَ şu sözcüğün zıttı: سَعِدَ (bkz. شَقَاوَةٌ şu sözcüğün zıttı: سَعَادَةٌ ); bir darlık, sıkıntı veya zorluk halindeydi ya da o hale geldi; yorgunluk çekti ya da muzdarip oldu.
شِقَاوَةٌ : Bahtsızlık, mutsuzluk, vb. (şu sözcükle eş anlamlı: شِقْوَةٌ).
شِقَاوَةٌ iki türdür, (a) اُخْرَوِيَّةٌ : gelecek dünyaya istinaden (b) دُنْيَاوِيَّةٌ : şimdiki dünyaya istinaden. İkincisi üç türdür: نَفْسِيَّةٌ : ruha istinaden ve بَدَنِيَّةٌ : bedene istinaden ve خَارِجِيَّةٌ : harici koşullara istinaden. Yorgunluk, manasına da gelmektedir.
شَقِىٌّ : Bedbaht; çok mutsuz.
اَشْقَى : Daha bedbaht ve en bedbaht, başarısız, çok mutsuz; daha yorgun ve en yorgun.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
شَقِىَ | fiil-I | 4 | Bedbaht oldu, mesut olmadı | 20/117 |
شَقِىٌّ | isim | 4 | Bedbaht, kötü halli | 11/105 |
أَشْقَى | isim | 3 | Daha bedbaht, en saadetsiz | 91/12 |
شِقْوَةٌ | isim | 1 | Bedbaht (kötü halli) olmak, mesut olmamak | 23/106 |
| Toplam | 12 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Zıt Manada Kelimeler
- شَقِىَ
- سَعِدَ > bak: س ع د
Benzer Manada Kelimeler
- شَقِىَ
- شَقِيٌّ
- شَقَاءٌ
Zıt Manada Kelimeler
- شَقِىَ
- شَقِيٌّ
- شَقَاءٌ
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Şekâ’ | شَقَاء | Bedbahtlık. |
Şekâvet | شَقَاوَة | Bahtı karalık. |
Şakî | شَاقِي | Haydut, eşkıya. |
Eşkıyâ’ | أَشْقِيَاء | Allah’a veya kanunlara isyan edip kötülük yapanlar. |
Eşkâ | أَشْقَى | En şaki, haydut. |
Şaka | ——— | Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife |
Şaka kelimesi, “mutsuz olma, bedbahtlık” anlamındaki şakâ’ (شقاء) sözcüğünden gelmektedir. Anlam evrimi, birisiyle eğlenmenin ayıplanacak bir davranış olduğu fikrine dayanır. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
شَقِىَ : Fiil-I.
11:106 |
فَأَمَّا الَّذِينَ شَقُوا فَفِي النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ
|
Diyanet Meali: | Mutsuz olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır. * |
20:2 |
مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَىٰ
|
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Biz, Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye indirmedik. * |
20:117 |
إِنَّ هَٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقَىٰ
|
Diyanet Meali: | “Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun.” |
20:123 |
فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَىٰ
|
Diyanet Meali: | “Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.” |
شَقِىٌّ : İsim.
19:32 |
وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا
|
Diyanet Meali: | “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.” * |
19:48 |
وَأَدْعُو رَبِّي عَسَىٰ أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا
|
Diyanet Meali: | “Ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.” |
11:105 |
يَوْمَ يَأْتِ لَا تَكَلَّمُ نَفْسٌ إِلَّا بِإِذْنِهِ فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَعِيدٌ
|
Diyanet Meali: | O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da. * |
19:4 |
وَلَمْ أَكُنْ بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
|
Diyanet Meali: | “Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.” |
أَشْقَى : İsim.
87:11 |
وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى
|
Diyanet Meali: | En bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır. * |
91:12 |
إِذِ انْبَعَثَ أَشْقَاهَا
|
Diyanet Meali: | Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı. * |
92:15 |
لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى
|
Diyanet Meali: | O ateşe en bedbaht kimse girer. * |
شِقْوَةٌ : İsim
23:106 |
قَالُوا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ
|
Diyanet Meali: | Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.” * |