س ف ه

KÖK HARFLER: س ف ه

ANLAM: 

سَفِهَ / سَفُهَ / سَفَهَ : Cahil olmak, cahilce davranmak; akılsız olmak, akılsızca davranmak; kendini küçük görmek ve zayıf addetmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
سَفِهَfiil-I1Kıt akıllı oldu, akılsızca davrandı2/130
سَفَاهَةٌisim2Kıt akıllı olmak, akılsızca davranmak7/67
سَفَهٌisim1Akılsızlık, taşkınlık, iman zayıflığı6/140
سَفِيهٌisim7Akılsız, kıt akıllı, hafif meşrep2/282Çoğulu: سُفَهَاءُ

Toplam11


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • سَفَّهَ
  • سَفَهٌ (a)
    • تَهَوُّرٌ > bak: ه و ر
    • جَهْلٌ > bak: ج ه ل
    • حُمْقٌ
    • غَبَاوَةٌ
    • نَزَقٌ
    • طَيْشٌ
  • سَفَهٌ (b)

Zıt Manada Kelimeler

  • سَفَّهَ
  • سَفَهٌ (a)
    • تَعَقُّلٌ > bak: ع ق ل
    • تُؤَدَةٌ > bak: و أ د
    • وَقَارٌ > bak: و ق ر
    • حِلْمٌ > bak: ح ل م
    • حَصَافَةٌ
    • رَوِيَّةٌ
    • رَزَانَةٌ
    • رَصَانَةٌ
  • سَفَهٌ (b)

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Sefeh سَفَه Akılsızlık.
Sefîh سَفِيه Zevk ve eğlenceye düşkün. Sefahete düşmüş. Malını düşünmeden harcayan. Çoğul: Süfehâ’
Sefâhât سَفَاهَات Zevk ve eğlenceye düşkünlük, uçarılık.
Tesfîh تَسْفِيه Sefih görme, sefih sayma. Akılsız, müsrif ve eğlenceye düşkün addetmek.
Teseffüh تَسَفُّه Sefihleşme.
Müteseffih مُتَسَفِّه Zevk ve eğlenceye düşkün.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

سَفِهَ : Fiil-I. 

2:130وَمَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلَّا مَنْ سَفِهَ نَفْسَهُ
Diyanet Meali:Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir?

سَفَاهَةُ : İsim.

7:66قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ إِنَّا لَنَرَاكَ فِي سَفَاهَةٍ
Diyanet Meali:Kavminin ileri gelenlerinden inkâr edenler dediler ki: “Şüphesiz, biz seni akıl kıtlığı içinde görüyoruz.
7:67قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي سَفَاهَةٌ وَلَٰكِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hûd, şöyle dedi: “Ey kavmim! Bende akıl kıtlığı yok. Aksine ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.” *

سَفَهٌ : İsim.

6:140قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ قَتَلُوا أَوْلَادَهُمْ سَفَهًا بِغَيْرِ عِلْمٍ
Diyanet Meali:Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler, mutlaka ziyan etmişlerdir.

سَفِيهٌ : İsim. Çoğulu: سُفَهَاءُ

2:13‘قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاءُ
Diyanet Meali:“Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. 
2:13أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ وَلَٰكِنْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali: İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
2:142سَيَقُولُ السُّفَهَاءُ مِنَ النَّاسِ مَا وَلَّاهُمْ عَنْ قِبْلَتِهِمُ الَّتِي كَانُوا عَلَيْهَا
Diyanet Meali:Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler.
2:282فَإِنْ كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لَا يَسْتَطِيعُ أَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ
Diyanet Meali:Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın.
4:5وَلَا تُؤْتُوا السُّفَهَاءَ أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللَّهُ لَكُمْ قِيَامًا
Diyanet Meali:Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin.
7:155أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاءُ مِنَّا
Diyanet Meali:Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin?
72:4وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا
Diyanet Meali:“Demek bizim beyinsiz olanımız, Allah hakkında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş.” *