KÖK HARFLER: ف ح ش
ANLAM:
فَحُشَ : Aşırı, ölçüsüz veya çok fazla olmak. (İş) çirkin, kötü, kaba, bayağı, ayıp olmak. (Kadın) çirkinleşmek ve yaşlanmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
فَاحِشَةٌ | isim | 17 | (Çirkin ve çok ayıp olan) günah, edepsizlik, çirkef (çoğu kez zina murad edilir) | 7/80 | Çoğulu: فَوَاحِشٌ |
فَحْشَاءُ | isim | 7 | (Çok çirkin ve yüz kızartıcı) günah, edepsizlik | 29/45 |
|
| Toplam | 24 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- فُحْشٌ (a)
- فُحْشٌ (b)
- فُحْشٌ (c)
- فَاحِشٌ (a)
- فَاحِشٌ (b)
- قَبِيحٌ > bak: ق ب ح
- شَنِيعٌ
- فَظِيعٌ
- فَاحِشٌ (c)
- فَاحِشَةٌ (a)
- فَاحِشَةٌ (b)
- فَاحِشَةٌ (c)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Fuhş (Fuhûş) | فُحْش | Edeb ve terbiyeye uymayan hareket. |
|
Fahşâ’ | فَحْشَاء | Büyük günahlar. Çirkinlikler. |
|
Fuhşiyyât | فُحْشِيَّات | Edeb ve terbiyeye uymayan hareket. |
|
Fâhiş | فَاحِش | Ahlaka uymaz ve terbiyesiz olan. |
|
Fâhişe | فَاحِشَة | Ahlaksız ve hayasız kadın. Namusunu korumayan kadın. | Çoğulu: Fevâhiş |
İfhâş | إِفْحَاش | Kötü ve fena söyleme. |
|
Tefahhuş | تَفَحُّش | Müstehcen konuşma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
فَاحِشَةٌ : İsim. Çoğulu: فَوَاحِشٌ
3:135 | وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللَّهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ |
Diyanet Meali: | Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenlerdir. |
4:15 | وَاللَّاتِي يَأْتِينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ أَرْبَعَةً مِنْكُمْ |
Diyanet Meali: | Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. |
4:19 | إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ |
Diyanet Meali: | Açık bir hayâsızlık yapmış olmaları dışında… |
4:22 | إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًا وَسَاءَ سَبِيلًا |
Diyanet Meali: | Çünkü bu bir hayâsızlık, öfke ve nefret gerektiren bir iştir. Bu, ne kötü bir yoldur. |
4:25 | فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ |
Diyanet Meali: | Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. |
6:151 | وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ |
Diyanet Meali: | “(Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın.” |
7:28 | وَإِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً قَالُوا وَجَدْنَا عَلَيْهَا آبَاءَنَا وَاللَّهُ أَمَرَنَا بِهَا |
Diyanet Meali: | Çirkin bir iş işledikleri vakit, “Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti” derler. |
7:33 | قُلْ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri … haram kılmıştır.” |
7:80 | أَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُمْ بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِنَ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | “Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz?” |
17:32 | وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا |
Diyanet Meali: | Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. * |
24:19 | إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için elem dolu bir azap vardır. |
27:54 | وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ وَأَنْتُمْ تُبْصِرُونَ |
Diyanet Meali: | Lût’u da (Peygamber olarak gönderdik.) Hani o, kavmine şöyle demişti: “Göz göre göre, o çirkin işi mi yapıyorsunuz?” * |
29:28 | إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُمْ بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِنَ الْعَالَمِينَ |
Diyanet Meali: | “Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun yapmadığı bir hayâsızlığı işliyorsunuz.” |
33:30 | مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ |
Diyanet Meali: | (Ey Peygamber’in hanımları!) İçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa, onun cezası iki kat verilir. |
42:37 | وَالَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ |
Diyanet Meali: | Büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar… |
53:32 | الَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ |
Diyanet Meali: | Onlar, ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve çirkin işlerden uzak duran kimselerdir. |
65:1 | وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ |
Diyanet Meali: | Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın. |
فَحْشَاءُ : İsim.
2:169 | إِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّوءِ وَالْفَحْشَاءِ وَأَنْ تَقُولُوا عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | O, size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. * |
2:268 | الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُمْ بِالْفَحْشَاءِ |
Diyanet Meali: | Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. |
7:28 | قُلْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ أَتَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Şüphesiz, Allah çirkin işleri emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah’ın üzerine mi atıyorsunuz?” |
12:24 | كَذَٰلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاءَ إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ |
Diyanet Meali: | Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı. |
16:90 | وَيَنْهَىٰ عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ |
Diyanet Meali: | Hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. |
24:21 | وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ |
Diyanet Meali: | Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. |
29:45 | إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَىٰ عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ |
Diyanet Meali: | Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. |