KÖK HARFLER: ط و ي
ANLAM:
طَوَى : Elbiseyi veya yazılı kâğıt parçasını katlamak, dürmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
طَوَى (geniş zaman يَطْوِى mastar isim طَىٌّ):
طَوَى الثَّوْبَ اَوِ الصَّحِيفَةَ : Elbiseyi veya yazılı kâğıt parçasını katladı, dürdü.
طَوَى الْحَدِيثَ : Hikayeyi ve öyküyü gizledi.
طَوَى الْبِلَادَ : Bir ülkeden diğerine geçti.
طَوَى الْبِئْرَ : Kuyuyu tuğlalarla inşa etti ya da ördü.
طَوَى اللّٰهُ الْبُعْدَ لَنَا : Allah uzağı bizim için kısaltsın.
طَوَاهُ : Onun göçüp gitmesine ya da ziyan olmasına sebep oldu; o şeyi mahvetti ya da o şeyi yok etti.
طَىٌّ : Katlama, dürme, kat.
مَطْوِيَّةٌ (ismi meful): Dürülmüş.
اِمْرَأَةٌ مَطْوِيَّةُ الْخَلْقِ : Dolgun bir kadın, dolgunlaşmış, yapı olarak tombullaşmış bir kadın.
بِئْرٌ مَطْوِيَّةٌ : Taşlar veya tuğlalarla örülmüş bir kuyu.
طُوًى : Tuvâ (bir mevki adı). İkilenmiş, ikileşmiş. Dürme, kat etme.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
طَوَى | fiil-I | 1 | Katladı, dürdü | 21/104 |
|
طُوًى | özel isim | 2 | Tuvâ (bir mevki adı), ikilenmiş, ikileşmiş, dürme, kat etme | 20/12 |
|
طَىٌّ | isim | 1 | Dürmek, bükmek, katlamak | 21/104 |
|
مَطْوِىٌّ | isim | 1 | Dürülen, dürülmüş | 39/67 | Müennes: مَطْوِيَّةٌ |
| Toplam | 5 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- طَوَى (a)
- طَوَى (b)
- طَوًى
Zıt Manada Kelimeler
- طَوَى (a)
- طَوَى (b)
- طَوًى
- اِمْتِلَاءٌ > bak: م ل أ
- شِبَعٌ
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Tayy | طَيّ | Bükmek, sarmak, dürmek. | Tayy-ı mekan |
Matvâ | مَطْوَى | Bükülü, dürülmüş, kıvrılmış şey. |
|
Matvî | مَطْوِى | Dürülmüş ve bükülmüş olan. |
|
Matviyyen | مَطْوِيًّا | Sarılı olduğu halde. Dürülerek. Kıvrılarak. |
|
Matâvî | مَطَاوِى | Kıvrımlar. Bükülmüş şeyler. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
طَوَى : Fiil-I.
21:104 | يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ |
Diyanet Meali: | Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz gün… |
طُوًى : Özel isim.
20:12 | إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى |
Diyanet Meali: | “Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.” * |
79:16 | إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى |
Diyanet Meali: | Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti: * |
طَىٌّ : İsim.
21:104 | يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ |
Diyanet Meali: | Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz gün… |
مَطْوِيَّاتٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مَطْوِيَّةٌ Müzekkeri: مَطْوِىٌّ
39:67 | وَالسَّمَاوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ |
Diyanet Meali: | Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. |