ع ب ر

KÖK HARFLER: ع ب ر

ANLAM: 

عَبَرَ : Yolda seyahat etmek. Hayat yolunda seyahat etmiş gibi olup ölmek. Kederlenmek ya da yas tutmak. Rüyayı tabir etmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
عَبَرَ fiil-I 1 Tabir etti, yorumladı 12/43
اِعْتَبَرَ fiil-VIII 1 İbret aldı, ders aldı 59/2
عَابِرٌ isim 1 Gelip geçen, yolcu 4/43
عِبْرَةٌ isim 6 İbret, ders alma 79/26

Toplam 9

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Âbir عَابِر Bir yerden geçen, giden yolcu. 
Ubûr عُبُور Geçmek. Atlamak.
İbret عِبْرَة Uyanıklığa sebeb olan ders.
İbâre عِبَارَة Bir düşünceyi anlatan bir veya birkaç cümlelik söz.
İbâret عِبَارَة Oluşan, meydana gelen.
Ta’bîr تَعْبِير İfade, anlatma. Söz. Manası olan söz. Deyim.
İ’tibâr اِعْتِبَار Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık.
Mu’teber مُعْتَبَر Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer. Geçerli.

İbaret kelimesi, “«anlamı şudur»  anlamında deyim” ifadesinden gelmektedir: ibâre an (عبارة عن). Bu ifade, “söz, ifade” anlamındaki ibâre (عبارة) sözcüğünden türetilmiştir. Esasen “bir kelimenin veya sözün anlamı, kasıt, ibare” anlamındayken geç Osmanlıcada içerik sınırlayıcı yüklem anlamı kazanmıştır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

عَبَرَ :  Fiil-I. 

12:43يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَفْتُونِي فِي رُؤْيَايَ إِنْ كُنْتُمْ لِلرُّؤْيَا تَعْبُرُونَ
Diyanet Meali:“Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın.”

اِعْتَبَرَ : Fiil-VIII. 

59:2فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَار
Diyanet Meali:Ey basiret sahipleri, ibret alın.

عَابِرٌ : İsim. 

4:43وَلَا جُنُبًا إِلَّا عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىٰ تَغْتَسِلُوا
Diyanet Meali:Bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar (namaza yaklaşmayın).

عِبْرَةٌ : İsim. 

3:13وَاللَّهُ يُؤَيِّدُ بِنَصْرِهِ مَنْ يَشَاءُ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِأُولِي الْأَبْصَارِ
Diyanet Meali:Allah da dilediğini yardımıyla destekliyordu. Basireti olanlar için bunda elbette ibret vardır.
12:111لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Diyanet Meali:Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.
16:66وَإِنَّ لَكُمْ فِي الْأَنْعَامِ لَعِبْرَةً نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهِ
Diyanet Meali:Şüphesiz (sağmal) hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarındaki (fışkı ile kan arasından süzülen içenlere halis ve içimi kolay süt) içiriyoruz.
23:21وَإِنَّ لَكُمْ فِي الْأَنْعَامِ لَعِبْرَةً نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهَا
Diyanet Meali:Hayvanlarda sizin için elbette bir ibret vardır. Onların içlerindeki (sütten) size içiririz.
24:44يُقَلِّبُ اللَّهُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِأُولِي الْأَبْصَارِ
Diyanet Meali:Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için bir ibret vardır. *
79:26إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَى
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır. *