ن ف ر

KÖK HARFLER:  ن ف ر

ANLAM: 

نَفَرَ : Korkmak ve tüymek, kaçmak, boşanmak ve bir o yana bir bu yana gitmek. (Hayvan) tez canlı olmak. Ayrılmak ve dağılmak. (Kafirlere veya benzerlerine) savaş açmak.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
نَفَرَ fiil-I 8 Kaçtı, koştu, asker oldu 4/71
نَفَرٌ isim 3 Ekip, grup 46/29
نَفِيرٌ isim 1 Cemiyet, ekip, birlik 17/6
نُفُورٌ isim 5 Ürkmek, uzaklaşmak, nefret etmek 67/21
مُسْتَنْفِرَةٌ isim 1 Yabani, vahşi, ürkek 74/50

Toplam 18

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Nefr نَفْر Heyecan verici bir emirden dolayı bir yerden bir yere fırlayıp çıkmaktır. 
Nefer نَفَر İnsan cemaati. Ona kadar olan adam topluluğu.
Nefîr نَفِير Cemaat, topluluk.
Nüfûr نُفُور Ürküp kaçma, dağılma, firar etme.
Nifâr نِفَار Kotkma, ürperme.
Nefret نَفْرَة Tiksinmek, ürküp kaçmak. ؟؟
Menfer مَنْفَر Nefret edilecek, sevilmeyecek yer.
Menfûr مَنْفُور Nefret edilen.
Tenfîr تَنْفِير Ürkütme, korkutma. Nefret ettirme.
Münâferet مُنَافَرَة Nefret etme. Çoğulu: Münâferât
İnfâr إِنْفَار Ürkütme.
Teneffür تَنَفُّر Nefret etme.
Tenâfür تَنَافُر Birbirinden kaçmak. Ürkmek.
Mütenâfir مُتَنَافِر Birbirinden nefret eden, ürken. 
Müstenfir مُسْتَنْفِر Ayaklandırma. Ürkme, kaçma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

نَفَرَ : Fiil-I. 

4:71 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, (yahut topluca) savaşa gidin.
4:71 أَوِ انْفِرُوا جَمِيعًا
Diyanet Meali: … yahut topluca savaşa gidin.
9:38 مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ
Diyanet Meali: Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız.
9:39 إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali: Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır..
9:41 انْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ
Diyanet Meali: Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde  Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin.
9:81 وَقَالُوا لَا تَنْفِرُوا فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا
Diyanet Meali: “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.”
9:122 وَمَا كَانَ الْمُؤْمِنُونَ لِيَنْفِرُوا كَافَّةً
Diyanet Meali: (Ne var ki) mü’minlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir.
9:122 فَلَوْلَا نَفَرَ مِنْ كُلِّ فِرْقَةٍ مِنْهُمْ طَائِفَةٌ لِيَتَفَقَّهُوا فِي الدِّينِ
Diyanet Meali: Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak için geri kalsa ya!

نَفَرٌ : İsim. 

18:34 فَقَالَ لِصَاحِبِهِ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَنَا أَكْثَرُ مِنْكَ مَالًا وَأَعَزُّ نَفَرًا
Diyanet Meali: Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: “Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm.”
46:29 وَإِذْ صَرَفْنَا إِلَيْكَ نَفَرًا مِنَ الْجِنِّ يَسْتَمِعُونَ الْقُرْآنَ
Diyanet Meali: Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik.
72:1 قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
Diyanet Meali: (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik.” *

نَفِيرٌ : İsim. 

17:6 وَأَمْدَدْنَاكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا
Diyanet Meali: Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.

نُفُورٌ : İsim. 

17:41 وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُوا وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا نُفُورًا
Diyanet Meali: Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor. *
17:46 وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا
Diyanet Meali: Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.
25:60 قَالُوا وَمَا الرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا
Diyanet Meali: (Onlara, “Rahmân’a secdeye kapanın” denildiğinde) “Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?” derler ve bu onların nefretini artırır.
35:42 فَلَمَّا جَاءَهُمْ نَذِيرٌ مَا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا
Diyanet Meali: Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini artırdı.
67:21 بَلْ لَجُّوا فِي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ
Diyanet Meali: Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular.

مُسْتَنْفِرَةٌ :  İsim. İsm-i Fâil. İstif’âl Bâbı (X. Bâb).

74:50 كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ
Diyanet Meali: Onlar sanki yaban eşekleridirler. *