ح و ر

KÖK HARFLER:  ح و ر

ANLAM: 

حَارَ : Dönmek. Düşürtmek, indirmek, azaltmak. Bir şeyi değiştirmek, yeniden düzenlemek. (Hamuru oklava ile) açmak. (Elbiseyi) yıkamak ve onu beyazlatmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَارَ (geniş zamanlı يَحُورُ mastar ismi حَوْرٌ):

حَارَ الثَّوْبَ : Elbiseyi yıkadı ve onu beyazlattı.

حَارَ اِلَى الشَّىْءِ : Bir şeye geri döndü.

حَارَ عَلَيْهِ : O kişiden geri çekildi.

حَارَ : Ruhunu teslim etti ya da öldü; o kişi veya şey bir durumdan diğerine geçti; şaşırmış ve doğru yolunu göremez bir durumdaydı ya da o hale geldi.

حَوَرَتِ الْعَيْنُ اَوْ اِحْوَرَّتْ : Göz şu sözcükle karakterize edilmişti ya da o hale geldi: حَوَرٌ yani göz akının yoğun beyazlığı ve karalığının yoğun karalığı ve kişinin açık tenli oluşu; beyazlık; kırmızı cilt.

اَحْوَرُ : Gözleri şu özellikle tanımlanan bir insan: حَوَر (dişil hali حَوْرَاءُ ve çoğul hali : حُورٌ).

اَحْوَرُ : kusursuz ve muntazam bir zekâ anlamına da gelmektedir.

حَاوَرَهُ (mastar ismi مُحَاوَرَةٌ ) : O kişiyle bir diyaloğu veya konuşması veya görüşmesi oldu, özellikle şaşaa veya ihtişam veya benzeri hususlarda.

تَحَاوَرُوا : Birbirleriyle çekiştiler (mastar ismi: تَحَاوُرٌ).

حُورُ الْعِينِ : Ahu misali gözleri olan kadınlar.

حَوَارِىٌّ (çoğul hali: حَوَارِيُّونَ): Bir çamaşırcı; sınandıktan sonra kötülükten veya yanlıştan uzak durmayı öğrenmiş kişi; saf kişiliğe sahip bir kişi; saf bir şey; dürüst bir şekilde nasihat veren ve davranan biri; gerçek ve samimi bir arkadaş ya da yardımcı; seçkin bir havari veya kutsal bir Peygamberin arkadaşı; bir ilişki.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
حَارَ fiil-I 1 Döndü 84/14
حَاوَرَ fiil-III 2 Muhavere etti, konuştu 18/34
حُورٌ isim 4 Gözdeki siyah ve beyaz kısımların çok beyaz ve çok siyah olması 56/22
تَحَاوُرٌ isim 1 Karşılıklı konuşma 58/1
حَوَارِيٌّ isim 5 Seçilmiş halis kimse, Havari 61/14

Toplam 13

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • حَارَ
    • تَحَيَّرَ > bu kök
    • اِحْتَارَ > bu kök
    • اِرْتَبَكَ
  • حَاوَرَ
  • حِوَارٌ (a)
    • جِدَالٌ > bak: ج د ل
    • مُجَادَلَةٌ > bak: ج د ل
    • سِجَالٌ > bak: س ج ل
    • مُحَادَثَةٌ > bak: ح د ث
    • تَحَادُثٌ > bak: ح د ث
    • مُحَاوَرَةٌ > bu kök
    • مُنَاقَشَةٌ
    • نِقَاشٌ
  • حِوَارٌ (b)
    • بَشٓرَةٌ > bak: ب ش ر
    • جِلَدٌ > bak: ج ل د
    • إِهَابٌ
    • أَدِيمٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • حَارَ
  • حَاوَرَ
  • حِوَارٌ
    • تَوَافُقٌ > bak: و ف ق
    • اِتِّفَاقٌ > bak: و ف ق
    • اِنْسِجَامٌ
    • مُلَاءَمَةٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hûr (Hûrî) حُور Ahu gözlüler.
Havârî حَوَارِيّ 1: Yardımcı. 2: Bağlı olduğu önderinin düşünce ve inançlarını yayan kimse. 3: Hz. İsa’nın öğüt ve inançlarını yayma işiyle görevlendirdiği on iki yardımcısından her biri. Çoğul: Havâriyyûn
Mihver مِحْوَر 1: Eksen. 2: Konuşulan, yazılan, tartışılan veya düşünülen bir konunun en önemli noktası. Çoğul: Mehâvir
Tahvîr تَحْوِير Rücu ettirmek, döndürmek.
Muhâvere مُحَاوَرَة 1: İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılan konuşma. 2: Söyleşme. 
Tehâvür تَحَاوُر * Söyleşme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

حَارَ : Fiil-I.

84:14 إِنَّهُ ظَنَّ أَنْ لَنْ يَحُورَ
Diyanet Meali: Çünkü o hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanırdı. *

حَاوَرَ : Fiil-III.

18:34 فَقَالَ لِصَاحِبِهِ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَنَا أَكْثَرُ مِنْكَ مَالًا وَأَعَزُّ نَفَرًا
Diyanet Meali: Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: “Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm.”
18:37 قَالَ لَهُ صَاحِبُهُ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَكَفَرْتَ بِالَّذِي خَلَقَكَ مِنْ تُرَابٍ
Diyanet Meali: Arkadaşı, ona cevap vererek dedi ki: “Seni topraktan yaratan Allah’ı inkâr mı ediyorsun?”

حُورٌ : İsim. 

44:54 كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ
Diyanet Meali: İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir. *
52:20 مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ
Diyanet Meali: “Sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak (afiyetle yiyin için” denir). Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. *
55:72 حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ
Diyanet Meali: Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir. *
56:22 وَحُورٌ عِينٌ
Diyanet Meali: İri gözlü huriler...*

تَحَاوُرٌ : İsim. Masdar. Tefâ’ul Bâbı (VI. Bâb)

58:1 وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا
Diyanet Meali: (Allah, kocası hakkında seninle tartışan) ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. 

حَوَارِيُّونَ : İsim. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: حَوَارِيٌّ

3:52 قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ آمَنَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali: Havariler, “Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik.” dediler.
5:111 وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى الْحَوَارِيِّينَ أَنْ آمِنُوا بِي وَبِرَسُولِي قَالُوا آمَنَّا
Diyanet Meali: Hani bir de, “Bana ve Peygamberime iman edin” diye havarilere ilham etmiştim. Onlar da “İman ettik” demişlerdi.
5:112 إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali: Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi.
61:14 قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنْصَارِي إِلَى اللَّهِ
Diyanet Meali: Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?” demişti.
61:14 قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ
Diyanet Meali: Havariler de, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” demişlerdi.