KÖK HARFLER: ع ز م
ANLAM:
عَزَمَ : Bir şeyi yapmayı kararlaştırmak, azmetmek, karar vermek. Bir işte çok çabalamak. Bir şeyi kesinkes belirlemek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
عَزَمَ (geniş zaman يَعْزِمُ mastar isim عَزْمٌ ve عِزِيمَةٌ ve عُزْمٌ vb.):
عَزَمَ الْاَمْرَ اَوْ عَلَيْهِ : O şeyi yapmaya azmetti, kararlaştırdı ya da karar verdi; o işte çok çabaladı; o şeyi kesinkes belirledi.
عَزَمَ عَلَى الرَّجُلِ لَيَفْعَلَنَّ كَذَا : Böyle bir şeyi yapması gerektiğini ısrarla buyurdu.
عَزْمٌ : Bir kimsenin yüreğini koyduğu ya da azmettiği bir şeyi yapmaktaki kesinlik ve sebat; ciddiyet, azim ve sabır; bir işe karar verme mahiyeti.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
عَزَمَ | fiil-I | 4 | Azmetti, ciddi karar verdi, kesinleşti, ciddileşti | 3/159 |
عَزْمٌ | isim | 5 | Azmetmek | 46/35 |
| Toplam | 9 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- عَزِيمَةٌ (a)
- عَزِيمَةٌ (b)
Zıt Manada Kelimeler
- عَزِيمَةٌ (a)
- عَزِيمَةٌ (b)
AÇIKLAMA:
‘AZM ile NİYET kelimeleri arasındaki fark
( ع ز م – ن و ي )
Niyet, fiilden vakitlerce önce var olan bir iradedir. Nevâ ve niyet kelimeleri, bu’d (uzaklık) anlamına gelir. Bu nedenle istenen şey ile bunun gerçekleşmesinin arası birbirinden uzak olduğu zaman, bu iradeye niyet denir. Niyet, eylemi gerçekleştirmek konusunda kesin karar ifade etmez.
‘Azm, azmedilen şeyden bir ya da birkaç vakit önce olabilir. ‘Azm, irade sahibinin eylemine devam etme ya da vaz geçme kararını kesinleştirdiği bir iradedir. (Farklar Sözlüğü 168) Bknz: ( ن و ي )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Azm | عَزْم | 1: Kasd, niyet. 2: Sağlam ve kati karar. 3: Sebat. | Azm etmek |
Azîm | عَزِيم | 1: ;Büyük, ulu, cesim, iri, muhteşem. 2: Kuvvetli, şiddetli, derecesi yüksek. 3: Ehemmiyetli, mühim, müthiş. |
|
İ’tizâm | اِعْتِزَام | 1: Azim. 2: Gitmeye hazırlanma. |
|
Mu’tezim | مُعْتَزِم | Kendi yolunda giden. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
عَزَمَ : Fiil-I.
2:227 | وَإِنْ عَزَمُوا الطَّلَاقَ فَإِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. * |
2:235 | وَلَا تَعْزِمُوا عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتَّىٰ يَبْلُغَ الْكِتَابُ أَجَلَهُ |
Diyanet Meali: | Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikâh yapmaya kalkışmayın. |
3:159 | فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ |
Diyanet Meali: | Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. |
47:21 | فَإِذَا عَزَمَ الْأَمْرُ فَلَوْ صَدَقُوا اللَّهَ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ |
Diyanet Meali: | İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu. |
عَزْمٌ : İsim.
3:186 | وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ |
Diyanet Meali: | Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir. |
20:115 | وَلَقَدْ عَهِدْنَا إِلَىٰ آدَمَ مِنْ قَبْلُ فَنَسِيَ وَلَمْ نَجِدْ لَهُ عَزْمًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, bundan önce biz Âdem’e (cennetteki ağacın meyvesinden yeme, diye) emrettik. O ise bunu unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık. * |
31:17 | وَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ |
Diyanet Meali: | “Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” |
42:43 | وَلَمَنْ صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ |
Diyanet Meali: | Her kim de sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir. * |
46:35 | فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُولُو الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِلْ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) O hâlde, yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme. |