ص م م

KÖK HARFLER: ص م م

ANLAM: 

صَمَّ : Matarayı veya şişeyi kapamak. Yarayı kapamak ve üzerine ilaçlı bir sargı bezi koymak. Birisine şiddetle vurmak. Sağır olmak. Duymasında bir kesilme ve işitmesinde bir ağırlık olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
صَمَّ fiil-I 2 Sağır oldu 5/71
أَصَمَّ fiil-IV 1 Sağır etti 47/23
أَصَمٌّ isim 12 Duymasında bir kesilme ve işitmesinde bir ağırlık olan, sağır 2/18 Çoğul: صُمٌّ

Toplam 15


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Samem صَمَم Sağırlık.
Samîm صَمِيم İç, asıl, öz.
Samîmî صَمِيمِى İçten, candan, gönülden.
Sammâ صَمَّا Sesi çıkmayan, sessiz. Sağır ve dilsiz.
Esamm أَصَمّ 1. Kulağı sağır olan. 2. Katı taş. Çoğulu: Summ, Summân
Tesâmum تَصَامُم Sağır görünme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

صَمَّ : Fiil-I. 

5:71 وَحَسِبُوا أَلَّا تَكُونَ فِتْنَةٌ فَعَمُوا وَصَمُّوا
Diyanet Meali: (Bu yaptıklarında) bir belâ olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler.
5:71 ثُمَّ تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ عَمُوا وَصَمُّوا كَثِيرٌ مِنْهُمْ
Diyanet Meali: Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler.

أَصَمَّ : Fiil-IV. 

47:23 أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فَأَصَمَّهُمْ وَأَعْمَىٰ أَبْصَارَهُمْ
Diyanet Meali: İşte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir. *

أَصَمٌّ : İsim. Çoğulu: صُمٌّ

2:18 صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ
Diyanet Meali: Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler. *
2:171 صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Diyanet Meali: Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.
6:39 وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِي الظُّلُمَاتِ
Diyanet Meali: Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içerisindeki birtakım sağırlar ve dilsizlerdir.
8:22 إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ
Diyanet Meali: Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir. *
10:42 أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ وَلَوْ كَانُوا لَا يَعْقِلُونَ
Diyanet Meali: Fakat sağırlara, hele akılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin?
11:24 مَثَلُ الْفَرِيقَيْنِ كَالْأَعْمَىٰ وَالْأَصَمِّ وَالْبَصِيرِ وَالسَّمِيعِ
Diyanet Meali: Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir.
17:97 وَنَحْشُرُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ عُمْيًا وَبُكْمًا وَصُمًّا
Diyanet Meali: Onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz.
21:45 وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاءَ إِذَا مَا يُنْذَرُونَ
Diyanet Meali: Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.
25:73 وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
Diyanet Meali: Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler. *
27:80 إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali: Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. *
30:52 فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
Diyanet Meali: Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin. *
43:40 أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali: Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin? *