ج ه ر

KÖK HARFLER:  ج ه ر

ANLAM: 

جَهَرَ : (Bir şey) açık, görünür, apaçık, meydanda, aleni olmak.

AÇIKLAMA:

Cehr kelimesinin asıl manası, “sesi yükseltmek” demektir. Birşey okurken sesi yükseltmek durumunda bu fiil kullanılır. (Farklar Sözlüğü 427)

“Bir nesnenin görme ya da işitme duyusunun algılamasına ifrât derecesinde zâhir, açık olması ya da o hale gelmesi” anlamında kullanılır. 

a) Görme noktasında örneğin “Onu açıkça gördüm” anlamında رَأيْتُهُ جِهَارًا denir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:  لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّى نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً Biz, Allah’ı açık olarak, aşikâre görmedikçe sana kesinlikle iman etmeyiz (2/55); أَرِنَا اللّهِ جَهْرَةً Bize Allah’ı açıktan göster (4/Nisâ 153).

Buradan hareketle “Kuyunun suyunu izhar etti, ortaya çıkardı” anlamında جَهَرَ اْلبِئْرَ ve اِجْتَهَرَهَا denir. 

Şöyle denmiştir: مَا فِي اْلقََََوْمِ أحَدٌ يَجْهَرُ عَيْنِي (Bu topluluğun içinde gözümde büyüteceğim hiçbir kimse yoktur.) 

جَوْهَرٌ kelimesi فَوْعَلَ veznindedir, bu kökten gelir. “Kendisi ortadan kalktığında yüklemi de ortadan kalkacak olan şey” demektir.” Duyunun algılamasına açık olduğundan dolayı böyle adlandırılmıştır. 

b) İşitme duyusunun algılaması ile ilgili ise, örneğin: سَوَاءٌ مِنْكُمْ مَنْ أَسَرَّ الْقَوْلَ وَمَنْ جَهَرَ بِهِ İçinizden sözünü gizli tutanla açıkça söyleyen birdir/hiçbir fark yoktur (13/10).

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَإِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى Söyleyeceğin sözü açık (sesli olarak) söylesen de Şüphesiz Allah gizli olanı da, daha saklının saklısını da bilir (20/7); إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ مِنَ الْقَوْلِ وَيَعْلَمُ مَا تَكْتُمُونَ Hiç kuşkusuz O, söylenenden açığa vurulanı da bilir, gizlediğinizi de bilir (21/110); وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun (67/13); وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا Namazda pek bağırma, pek de sesini gizleme (17/110). Yine şöyle buyurmuştur: وَلا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ Birbirinize yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla öyle yüksek sesle konuşmayın (49/2).

Yüksek sesle konuşmaya كَلاَمٌ جَهْوَرِيٌّ ve جَهِيرٌ denmiştir. “Yüksek sesli olan” veya “güzelliğini ya da iyiliğini izhar eden, açığa vuran adama” رَجُلٌ جَهِيرٌ denir. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

جَهَرَ (geniş zaman يَجْهَرُ mastar isim جَهْرٌ ve جِهَارٌ ve جَهْرَةٌ): O (şey) açık, görünür, apaçık, meydanda ya da aleniydi ya da o hale geldi; o şey, gözle ya da kulakla algılanacak kadar fazlasıyla açıktı ya da o hale geldi.

جَهَرَ الْاَمْرَ وَبِالْاَمْرِ : İşi açıkça duyurdu.

جَهَرَ بِالْقَوْلِ : Sözü açıkça, alenen ve yüksek bir sesle söyledi.

جَهَرَ الصَّوْتَ : Açıkça duyulabilmek adına sesini yükseltti.

جَهَرَ : Bakanın gözünde kalıplı veya cüsseliydi ya da o hale geldi; görünüşte hoştu ya da o hale geldi; açıkça duyulabilmek adına (ses) yükseldi; yüksek sesliydi veya o hale geldi.

جَهَرَ الرَّجُلَ : Adamı aralarında bir perde olmaksızın gördü; ona saygıyla yaklaştı ya da muazzam olduğunu düşündü.

جَهَرَ الْقَوْمَ : İnsanları gördüğünde sayıca çok olduklarını düşündü.

جَهَرَ بِالْمَعَاصِى : Yüksek sesle günah olan eylemlerden bahsetti.

جَهْرٌ ve جَهْرَةٌ ve جِهَارٌ : Açık, aşikar, görünür, meydanda veya aleni; apaçık; yüksek sesle.

رَاٰهُ جِهَارًا : Arada hiçbir şey olmaksızın onu açıkça ya da gözleriyle gördü.

لَقِيَهُ جِهَارًا : Açıkça veya aleni olarak onunla gündüz buluştu.