ر ع ي

KÖK HARFLER: ر ع ي

ANLAM: 

رَعَى : (Hayvan) kendi başına otlamak.

AÇIKLAMA:

رَعْيٌ kelimesinin temel anlamı, hayvanı korumaktır. Bu da onun hayatını koruyan gıdayla veya düşmanı ondan uzaklaştırmakla olur.. Şöyle kullanılır:

رَعَيْتُهُ : Onu korudum, muhafaza ettim, ona baktım.

أَرْعَيْتُهُ : Ona otlayacağı (يَرْعَى ) şeyden verdim, hazırladım ya da tahsis ettim.

رِعْيٌ : Hayvanın otladığı şey, çayır, ot.

مَرْعَى : Otlama, otlatma yeri.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: كُلُوا وَارْعَوا أَنْعَامَكُمْ : Yeyin, hayvanlarınızı otlatın (20/54); أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا : Ondan suyunu ve otlağını çıkardı (79/31); وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَى : O ki otlağı çıkardı (87/4).

رَعْيٌ ve رِعَاءٌ kelimeleri, “koruma, muhafaza etme” ve “yönetme, idare etme” anlamında kullanılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا : Ona gereği gibi uymadılar (57/27). Yani “onu hakkıyla muhafaza etmediler, korumadılar”.

“Kendisinin ya da bir başkasını yöneten, idare eden herkes” رَاعٍ olarak adlandırılmıştır. Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: كُلُّكُمْ راعٍ وكلُّكُم مَسْؤُولٌ عَنْ رَعيَّتهِ “Hepiniz birer yöneticisiniz, idarecisiniz ve hepiniz yönettiğinizden, idare ettiğinizden mesulsünüz.”

رَاعٍ kelimesinin çoğulu رِعَاءٌ ve رُعَاةٌ şekillerinde gelir.

مُرَاعَاةُ اْلإِنْسَانِ لِلْأَمْرِ : Kişinin işin, meselenin sonucunun ne olacağını ve ondan ne çıkacağını murakabe etmesi, beklemesi, gözlemesi veya buna bakması. “Yıldızlara bakıp batacakları zamanı bekledim, gözledim” anlamına gelen رَاعَيْتُ النُّجُومَ kullanımı buradan gelir.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا : Ey inananlar, “Raina (bize çobanlık et, bizi güt)” demeyin; “Unzurna (bizi gözet)” deyin (2/104).

أَرْعَيْتُهُ سَمْعِي: Kulağımın ya da kulaklarımın onun konuşmasını gözlemesini, ona dikkat etmesini sağladım. “Kulağın ya da kulakların söylediğimi gözlesin, beklesin ya da ona dikkat etsin. Beni veya söylediğimi dinle veya bana kulak ver” anlamında أَرْعِنِي سَمْعَكَ denmiştir.

عَلَى harfi ceriyle geçişli yapılarak “şuna merhamet göster” anlamında أَرْعِ عَلَى كَذَا denir. Hakikatinde ise “ona, kendisine nazar ederek, bakarak veya kendisini gözleyerek şefkat göster” anlamına gelir. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

رَعَى (geniş zaman يَرْعَى mastar ismi رَعْىٌ ve رِعَايَةٌ ve مِرْعًا):

رَعَتِ الْمَاشِيَةُ : Hayvanlar kendi başlarına otladı.

رَعَيْتُ الْاِبِلَ : Develeri besledim, baktım veya otlattım.

رَعَى الْاَمِيرُ رَعِيَّتَهُ : Emir, halkını yönetti veya hükmetti.

رَعَاكَ اللّٰهُ : Allah (c.c.) seni korusun.

رَعَى اَمْرَهُ : İşini önemsiyordu veya dikkat ediyordu.

اَرْعَى الْمَاشِيَةَ : Hayvanları otlattı.

رَاعَ الرَّجُلَ : Adama şefkatle baktı, onu önemsiyordu.

رَاعَ اَمْرَهُ : İşini gözetti, işini önemsiyordu.

رَاعَ النُّجُومَ : Yıldızları izledi.

رَاعَيْتُهُ سَمْعِى : Onu dinledim; ona kulak verdim.

هُوَ لَا يَرْعَى اِلَى قَوْلِ اَحَدٍ اَوْ لَا يُرْعِى : Hiç kimseyi önemsemiyor veya dikkat etmiyor.

رِعَايَةٌ : Bir kimseyi veya şeyi koruma; bir kimse veya şeyi önemseme veya dikkat etme; o kişiyi veya şeyi yönetme veya hükmetme.

رَاعٍ ( çoğul hali رُعَاةٌ ve رُعَاءٌ ve رِعَاءٌ ve رُعْيَانٌ): Bir bakıcı veya koruyucu, papaz veya çoban, yönetici, amir.

كُلُّكُمْ رَاعٍ وَ كُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ : Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Yani her biriniz bir yönetici veya amirsiniz ve her biriniz yönettiğiniz için sorgulanacaksınız (Hadis-i şerif).

مَرْعًى : Otluk; otlak veya otlama yeri.

رَاعِنَا bak: 2/104, 4/46. Rasûllah’a رَاعِنَا diye hitab edilmesinin yasaklanmasının sebebi: Yahudiler bunu Rasûlüllah’a söylüyorlar, bununla lugatlerince çirkin bir manayı kasdediyorlardı. İbranicede رَاعٖى ‘nin manası: Şerir, şerli (kötü) kimse. Eğer izafe edilirse رَاعٖينُو olur ki, şerlimiz (kötü, şerli kişimiz) manasına gelir. Aynı zamanda bu lafız Arapça “bizi gözet” manasındaki lafza da muvafık geliyordu.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
رَعَى fiil-I 2 Korudu, riayet etti, gözetti, gütmek, otlattı 57/27
رَاعَى fiil-III 2 Gözetti, muhafaza etti 4/46
رَاعٍ isim 2 Koruyan, riayet eden, gözeten 23/8
مَرْعَى isim 2 Mera, otlak 87/4
رِعَاءٌ isim 1 Bir bakıcı veya koruyucu, papaz, çoban, yönetici, amir 28/23
رِعَايَةٌ isim 1 Korumak, riayet etmek (uymak), gözetmek 57/27

Toplam 10

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • رَعَى (a)
  • رَعَى (b)
  • (رَعِيَّةٌ (ج

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

HIFZ ile Rİ‘ÂYE kelimeleri arasındaki fark

( ح ف ظر ع ي )

Hıfz’ın (korumanın) zıddı izâa (kaybetmek), ri’âye’nin (gözetmenin) zıddı ise ihmâl (boşlamak, önemsememek) kelimesidir. Bu nedenle çobanları olmayan evcil hayvanlar için hemel (kendi haline bırakılmış) denir. İhmâl (kendi haline bırakma), “kaybolmasına sebep olmak” demektir. Buna göre hıfz (koruma), “helâk olmaması için bir şeyden kötülükleri uzaklaştırmak”; ri’âye (gözetme) ise, “ondan kötülükleri uzaklaştıracak olan sebeplere sarılmak”tır.  (Farklar Sözlüğü 299) Bknz: ( ح ف ظ )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Râî رَاعِى Çoban. Râiyane
Riâyet رِعَايَة 1: İyi karşılamak. Uymak, tabi olmak.
Raiyye رَعِيَّة Vatandaş, uyruk, birey. Çoğulu: Reâya
Raiyyet رَعِيَّة Bir hükümdar idaresinde olanlar, birinin idaresine bağlı olanlar. Devletin idaresindeki umum insanlar. Çoğul.
Reâya رَعَايَا Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk.  Tekili: Raiyye
Mer’â مَرْعَى Otlak, çayırlık.
İr’â’ إِرْعَاء Otlatma.
Murâî مُرَاعِى Riayet eden. Bakıp gözeten.
Terâî تَرَاعِى Çayıra çıkma. Otlama.
Mer’i مَرْعِى Yürürlükte olan, geçerli. Meriyyet

Mer’i kelimesi “1. riayet edilen, gözetilen, 2. göz önüne alınan, geçerli, cari” anlamındadır, “gözetti, davar güttü” anlamındaki رَعَا fiilinden gelmektedir. Esasen “göz kulak olunan (davar, sürü)” anlamına gelen sözcük kullanımda “hukuki veya mantıki incelemede göz önüne alınan (olgu, kaziye)” anlamını kazanmıştır. (Nişanyan Sözlük) 

Reâya kelimesi, “1. birinin gözetiminde olan davar, sürü, 2. hükümdarın gözetmekle mükellef olduğu halk” anlamındadır. Çoğuldur, tekili “raiyyet” kelimesidir.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَعَى : Fiil-I. 

20:54 كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِأُولِي النُّهَىٰ
Diyanet Meali: Yiyin, hayvanlarınızı yayın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren) deliller vardır.*
57:27 فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا
Diyanet Meali: Fakat ona da gereği gibi uymadılar. 

رَاعَى : Fiil-III. 

2:104 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا وَاسْمَعُوا
Diyanet Meali: Ey iman edenler! “Râ’inâ (bizi gözet)” demeyin, “unzurnâ (bize bak)” deyin ve dinleyin. 
4:46 وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ
Diyanet Meali: Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ” derler. 

رَاعُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: رَاعٍ 

23:8 وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Diyanet Meali: Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.*
70:32 وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Diyanet Meali: Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir.*

مَرْعَى : İsim.

79:31 أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا
Diyanet Meali: Ondan suyunu ve merasını çıkardı.
87:4 وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَىٰ
Diyanet Meali: O, yeşil bitki örtüsünü çıkarandır.

رِعَاءٌ : İsim. Masdar. Mufâale Bâbı (III. Bâb).

28:23 قَالَ مَا خَطْبُكُمَا قَالَتَا لَا نَسْقِي حَتَّىٰ يُصْدِرَ الرِّعَاءُ
Diyanet Meali: Mûsâ onlara, “(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?” dedi. Onlar, “Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız.” dediler.

رِعَايَةٌ : İsim. Masdar.

57:27 فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ
Diyanet Meali: Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik.