KÖK HARFLER: ر ج ع
ANLAM:
رَجَعَ : Başlangıç eyleminin veya söyleminin gerçekleştiği yere (veya kişiye, duruma, uğraşa) geri gelmek veya gitmek. Geri dönmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
رَجَعَ (geniş zaman يَرْجِعُ mastar ismi رُجُوعٌ ve رَجْعٌ ve مَرْجِعٌ ve مَرْجِعَةٌ ve رُجْعَانٌ): Başlangıç eylemi veya söylemi vb.nin gerçekleştiği yere veya kişiye veya duruma veya uğraşa geri geldi veya gitti ya da geri döndü.
رُجُوعٌ : Geri dönme. İster kişinin veya nesnenin bütünüyle, isterse bir kısmıyla veya bir eylemiyle olsun önceki bir yere veya kaliteye veya duruma geri dönmeyi ifade etmektedir.
رَجَعَتِ الْمَرْاَةُ اِلَى اَهْلِهَا : Kadın (boşanma veya kocasının vefatı sebebiyle) ailesine döndü.
رَجَعَ اِلَى الْفَقْرِ : Fakir oldu.
رَجَعَ مِنْ سَفَرِهِ : Seyahatinden geri döndü.
رَجَعَ عَنِ الذَّنْبِ : Günahı bıraktı, yani tövbe etti.
رَجَعَ عَلَيْهِ : Ona karşı döndü veya ona saldırmak için döndü.
رَجَعَ فِى قَوْلِهِ : Sözünü geri aldı.
رَجَعَهُ (mastar ismiler رَجْعٌ ve مَرْجِعٌ) aynı zamanda اَرْجَعَهُ : O kişiyi veya şeyi geri döndürdü veya tersine döndürdü ya da öyle olmasını sağladı; o kişiyi veya şeyi geri çevirdi veya geri döndürdü.
رَجَعَ اِلَىَّ الْجَوَابُ (mastar ismiler رَجْعٌ ve رُجْعَانٌ) : Bana geri cevap verdi.
رَجَعْتُ الْكَلَامَ : Söze karşılık verdim ya da o şeyi tekrar ettim; cevaben o şeyi tekzip ettim veya reddettim veya kabul etmedim.
تَرَاجَعَا : O ikisi (bir adam ve boşanmış karısı) evlenerek birbirlerine döndüler veya beraber evlilik haline geri döndüler.
رَجْعٌ (mastar ismi): (1) Dönüş; (2) yağmur; (3) dolu, çünkü aldığı suyu geri vermektedir; (4) gök gürültüsü; (5) kâr, getiri veya iyi getiri; (6) içerisindeki yağmur sebebiyle veya yerinde alçalıp yükselmesine bağlı olarak selden geri kalan su birikintisi; (7) ilkbahar (رَبِيعٌ) mevsimin yeşilliği, çünkü her yıl geri döner.
رُجْعٰى (mastar ismi): Dönüş.
مَرْجِعٌ (mastar ismi): Dönüş.
رَاجِعٌ (ismi fail): Dönen kişi. Kocasının vefatı sebebiyle ailesine dönen bir kadın, manasına da gelmektedir.
رَجْعَةٌ : Bir dönüş; tek bir dönüş eylemi.
طَلَاقٌ رَجْعِىٌّ : Bir kimsenin karısına dönme hakkını saklı tuttuğu bir boşanma.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
رَجَعَ | fiil-I | 79 | Döndü | 67/3 | Meçhulü: رُجِعَ Meçhul Muzari: يُرْجَعُ |
تَرَاجَعَ | fiil-VI | 1 | Eski haline döndü | 2/230 | |
رَاجِعٌ | isim | 4 | Dönen | 23/60 | |
رُجْعَى | isim | 1 | Dönüş | 96/8 | |
رَجْعٌ | isim | 3 | İade, dönderme, yağmur | 50/3 | |
مَرْجِعٌ | isim | 16 | Dönüş, rücu | 39/7 | |
Toplam | 104 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- رَجَعَ
- تَرَاجَعَ
- رُجُوعٌ
Zıt Manada Kelimeler
- رَجَعَ
- تَرَاجَعَ
- تَقَدَّمَ > bak: ق د م
- رُجُوعٌ
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Rec’ | رَجْع | Geri çevirme, geri döndürme. |
|
Rec’a | رَجْعَة | Geri gelme, dönüş. |
|
Rüc’a | رُجْعَى | Dönüş. |
|
Rücû’ | رُجُوع | Geri dönme. |
|
Râci’ | رَاجِع | Geri dönen, ric’at eden. |
|
Merci’ | مَرْجِع | Dönülecek yer. |
|
Ric’at | رِجْعَة | Gerileme, geri çekilme, geri kaçma. |
|
Tercî’ | تَرْجِيع | Geri döndürme, geri çevirme. | Tercî-i bend |
Mürâcaat | مُرَاجَعَة | 1: Geri dönmek. 2: Danışma, yardım isteme. Başvurmak. |
|
İrcâ’ | إِرْجَاع | Geri çevirmek, geri döndürmek. |
|
İrticâ’ | اِرْتِجَاع | Geri dönmek. |
|
Mürtecî | مُرْتَجِع | Yeni düzene karşı direnen kimse, gerici. |
|
İstircâ’ | اِسْتِرْجَاع | Geri dönmek. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
رَجَعَ : Fiil-I. Meçhulü: رُجِعَ Meçhul Muzari: يُرْجَعُ
2:18 | صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler. * |
2:28 | ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda O’na döndürüleceksiniz. |
2:196 | فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ |
Diyanet Meali: | Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. |
2:210 | وَقُضِيَ الْأَمْرُ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ |
Diyanet Meali: | Ve işin bitirilmesini (mi bekliyorlar)? Hâlbuki bütün işler Allah’a döndürülür. |
2:245 | وَاللَّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | (Rızkı) Allah daraltır ve genişletir. Ancak O’na döndürüleceksiniz. |
2:281 | وَاتَّقُوا يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürülüp götürüleceksiniz. |
3:72 | وَاكْفُرُوا آخِرَهُ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonunda da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler.” |
3:83 | وَلَهُ أَسْلَمَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَإِلَيْهِ يُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez O’na boyun eğmişken ve O’na döndürülüp götürülecekken (onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar)? |
3:109 | وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ |
Diyanet Meali: | Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Bütün işler ancak Allah’a döndürülür. * |
6:36 | وَالْمَوْتَىٰ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ ثُمَّ إِلَيْهِ يُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | (Kalben) ölüleri ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonra da hepsi O’na döndürülürler. |
7:150 | وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا قَالَ بِئْسَمَا خَلَفْتُمُونِي مِنْ بَعْدِي |
Diyanet Meali: | Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız!” dedi. |
7:168 | وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık. |
7:174 | وَكَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ وَلَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Hakka dönsünler diye işte âyetleri böylece ayrı ayrı açıklıyoruz. * |
8:44 | لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ |
Diyanet Meali: | (Hani karşılaştığınız zaman onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki) Allah, olacak bir işi gerçekleştirsin. Bütün işler Allah’a döndürülür. |
9:83 | فَإِنْ رَجَعَكَ اللَّهُ إِلَىٰ طَائِفَةٍ مِنْهُمْ فَاسْتَأْذَنُوكَ لِلْخُرُوجِ فَقُلْ لَنْ تَخْرُجُوا مَعِيَ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Eğer (bundan böyle) Allah seni onlardan bir zümrenin yanına döndürür de, onlar (sefere) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Artık siz benimle birlikte ebediyyen çıkmayacaksınız.” |
9:94 | يَعْتَذِرُونَ إِلَيْكُمْ إِذَا رَجَعْتُمْ إِلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | Onlara döndüğünüzde, size mazeret beyan edeceklerdir. |
9:122 | وَلِيُنْذِرُوا قَوْمَهُمْ إِذَا رَجَعُوا إِلَيْهِمْ لَعَلَّهُمْ يَحْذَرُونَ |
Diyanet Meali: | Döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için (geri kalsa ya)! Umulur ki sakınırlar. |
10:56 | هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | O, diriltir ve öldürür; ancak O’na döndürüleceksiniz. * |
11:34 | إِنْ كَانَ اللَّهُ يُرِيدُ أَنْ يُغْوِيَكُمْ هُوَ رَبُّكُمْ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | (Ben size öğüt vermek istesem de), eğer Allah sizi azdırmak istemişse, (öğüdüm size fayda vermez). O, sizin Rabbinizdir ve O’na döndürüleceksiniz. |
11:123 | وَلِلَّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَيْهِ يُرْجَعُ الْأَمْرُ كُلُّهُ |
Diyanet Meali: | Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür. |
12:46 | لَعَلِّي أَرْجِعُ إِلَى النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | “Ümid ederim ki (vereceğin bilgi ile) insanlara dönerim de onlar da (senin değerini) bilirler.” |
12:50 | ارْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ |
Diyanet Meali: | “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor.” |
12:62 | لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَا إِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | “Umulur ki ailelerine varınca onu anlarlar da belki yine dönüp gelirler.” |
12:63 | فَلَمَّا رَجَعُوا إِلَىٰ أَبِيهِمْ قَالُوا يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ |
Diyanet Meali: | Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek…” dediler. |
12:81 | ارْجِعُوا إِلَىٰ أَبِيكُمْ فَقُولُوا يَا أَبَانَا إِنَّ ابْنَكَ سَرَقَ |
Diyanet Meali: | “Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti.” |
19:40 | إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler. * |
20:40 | فَرَجَعْنَاكَ إِلَىٰ أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ |
Diyanet Meali: | Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. |
20:86 | فَرَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine Mûsâ, öfke dolu ve üzgün bir hâlde halkına döndü. |
20:89 | أَفَلَا يَرَوْنَ أَلَّا يَرْجِعُ إِلَيْهِمْ قَوْلًا وَلَا يَمْلِكُ لَهُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا |
Diyanet Meali: | Onlar bu heykelin, sözlerine karşılık vermediğini, kendilerinden hiçbir zararı uzaklaştıramayacağını ve onlara hiçbir fayda sağlayamayacağını görmezler mi? * |
20:91 | قَالُوا لَنْ نَبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِفِينَ حَتَّىٰ يَرْجِعَ إِلَيْنَا مُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | Onlar da, “Mûsâ bize dönünceye kadar buzağıya ibadet etmeye devam edeceğiz” dediler. * |
21:13 | لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَىٰ مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ |
Diyanet Meali: | “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa (ve yurtlarınıza) dönün.” |
21:35 | وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. |
21:58 | فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. * |
21:64 | فَرَجَعُوا إِلَىٰ أَنْفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنْتُمُ الظَّالِمُونَ |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler. * |
21:95 | وَحَرَامٌ عَلَىٰ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Helâk ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkânsızdır. * |
22:76 | يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ |
Diyanet Meali: | Onların önlerindekini de (yaptıklarını da), arkalarındakini de (yapacaklarını da) bilir. Bütün işler hep Allah’a döndürülür. * |
23:99 | حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ |
Diyanet Meali: | Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz…” der. * |
23:115 | أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” * |
24:28 | وَإِنْ قِيلَ لَكُمُ ارْجِعُوا |
Diyanet Meali: | Eğer size, “Geri dönün” denirse, (hemen dönün). |
24:28 | فَارْجِعُوا هُوَ أَزْكَىٰ لَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | (Eğer size, “Geri dönün” denirse), hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. |
24:64 | قَدْ يَعْلَمُ مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ وَيَوْمَ يُرْجَعُونَ إِلَيْهِ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | O, içinde bulunduğunuz durumu gerçekten bilir. Allah’a döndürülecekleri ve yaptıklarını Allah’ın onlara haber vereceği günü hatırla. |
27:28 | ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانْظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | “(Benim şu mektubumu götür onlara at), sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.” |
27:35 | وَإِنِّي مُرْسِلَةٌ إِلَيْهِمْ بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım.” * |
27:37 | ارْجِعْ إِلَيْهِمْ فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ بِجُنُودٍ لَا قِبَلَ لَهُمْ بِهَا |
Diyanet Meali: | “Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla geliriz.” |
28:39 | وَظَنُّوا أَنَّهُمْ إِلَيْنَا لَا يُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. |
28:70 | لَهُ الْحَمْدُ فِي الْأُولَىٰ وَالْآخِرَةِ وَلَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Dünyada da ahirette de hamd O’na mahsustur. Hüküm yalnızca O’nundur. Kesinlikle O’na döndürüleceksiniz. |
28:88 | كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O’nundur ve kesinlikle O’na döndürüleceksiniz. |
29:17 | فَابْتَغُوا عِنْدَ اللَّهِ الرِّزْقَ وَاعْبُدُوهُ وَاشْكُرُوا لَهُ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | “Öyle ise rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” |
29:57 | كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. * |
30:11 | اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. Sonra da yalnız O’na döndürüleceksiniz. * |
30:41 | لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır. |
32:11 | قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” * |
32:12 | رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ |
Diyanet Meali: | “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız.” |
32:21 | وَلَنُذِيقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْأَدْنَىٰ دُونَ الْعَذَابِ الْأَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız. * |
33:13 | وَإِذْ قَالَتْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ يَا أَهْلَ يَثْرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمْ فَارْجِعُوا |
Diyanet Meali: | Hani onlardan bir grup, “Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün” demişti. |
34:31 | وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ الْقَوْلَ |
Diyanet Meali: | Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. |
35:4 | فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ |
Diyanet Meali: | Senden önce de nice peygamberler yalancı sayılmıştır. Bütün işler ancak Allah’a döndürülür. |
36:22 | وَمَا لِيَ لَا أَعْبُدُ الَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | “Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O’na döndürüleceksiniz.” * |
36:31 | أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? * |
36:50 | فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. * |
36:67 | وَلَوْ نَشَاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. * |
36:83 | فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz. * |
39:44 | لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | “Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” |
40:77 | فَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de (ya da göstermeden önce) seni vefât ettirsek de, sonunda onlar bize döndürüleceklerdir. |
41:21 | وَهُوَ خَلَقَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | “İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca O’na döndürülüyorsunuz.” |
41:50 | وَلَئِنْ رُجِعْتُ إِلَىٰ رَبِّي إِنَّ لِي عِنْدَهُ لَلْحُسْنَىٰ |
Diyanet Meali: | “Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O’nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır.” |
43:28 | وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı. * |
43:48 | وَأَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık. |
43:85 | وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Kıyametin bilgisi de yalnız O’nun katındadır ve yalnızca O’na döndürüleceksiniz. |
45:15 | مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ |
Diyanet Meali: | Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. * |
46:27 | وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا مَا حَوْلَكُمْ مِنَ الْقُرَىٰ وَصَرَّفْنَا الْآيَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. (Doğru yola) dönsünler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık. * |
56:87 | تَرْجِعُونَهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ |
Diyanet Meali: | Doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! * |
57:5 | لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ |
Diyanet Meali: | Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Bütün işler ancak O’na döndürülür. * |
57:13 | قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا |
Diyanet Meali: | Onlara “Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın” denilecektir. |
60:10 | فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ |
Diyanet Meali: | Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. |
63:8 | يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ |
Diyanet Meali: | Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı. |
67:3 | فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَىٰ مِنْ فُطُورٍ |
Diyanet Meali: | Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? |
67:4 | ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا |
Diyanet Meali: | Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz (ve bitkin hâlde) sana dönecektir. |
89:28 | ارْجِعِي إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً |
Diyanet Meali: | “Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” * |
تَرَاجَعَ : Fiil-VI.
2:230 | فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَنْ يَتَرَاجَعَا إِنْ ظَنَّا أَنْ يُقِيمَا حُدُودَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | (Eğer erkek karısını üçüncü defa boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. Bu koca da) onu boşadığı takdirde, onlar (kadın ile ilk kocası) Allah’ın koyduğu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. |
رَاجِعُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: رَاجِعٌ
2:46 | الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُمْ مُلَاقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini çok iyi bilirler. * |
2:156 | الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُمْ مُصِيبَةٌ قَالُوا إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. * |
21:93 | وَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ كُلٌّ إِلَيْنَا رَاجِعُونَ |
Diyanet Meali: | (İnsanlar) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Hepsi de ancak bize dönecekler. * |
23:60 | وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ |
Diyanet Meali: | Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler, * |
رُجْعَى : İsim.
96:8 | إِنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ الرُّجْعَىٰ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir. * |
رَجْعٌ : İsim.
50:3 | أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا ذَٰلِكَ رَجْعٌ بَعِيدٌ |
Diyanet Meali: | “Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, akla uzak (imkânsız) bir dönüştür!” * |
86:8 | إِنَّهُ عَلَىٰ رَجْعِهِ لَقَادِرٌ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah’ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter. * |
86:11 | وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ |
Diyanet Meali: | Yağmurlu göğe andolsun, * |
مَرْجِعٌ : İsim.
3:55 | ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” |
5:48 | إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ |
Diyanet Meali: | Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir. |
5:105 | إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir. |
6:60 | ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşünüz yalnız O’nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir. |
6:108 | ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ مَرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşleri ancak Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını kendilerine bildirecektir. |
6:164 | ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir. |
10:4 | إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا إِنَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ |
Diyanet Meali: | Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah, bunu bir gerçek olarak va’detmiştir. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu (yaratmayı) tekrar eder. |
10:23 | ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonunda dönüşünüz bizedir. (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz. |
10:46 | وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ |
Diyanet Meali: | Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) seni vefat ettirsek de sonunda onların dönüşü bizedir. |
10:70 | مَتَاعٌ فِي الدُّنْيَا ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ نُذِيقُهُمُ الْعَذَابَ الشَّدِيدَ |
Diyanet Meali: | Onlar için dünyada (geçici) bir yararlanma vardır. Sonra dönüşleri bizedir. Sonra da, (inkâr etmekte olduklarına karşılık) onlara şiddetli azabı tattıracağız. |
11:4 | إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ |
Diyanet Meali: | Dönüşünüz ancak Allah’adır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. * |
29:8 | إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Dönüşünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim. |
31:15 | ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | “Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” |
31:23 | وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا |
Diyanet Meali: | Kim inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. |
37:68 | ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ |
Diyanet Meali: | Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir. * |
39:7 | ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. |