KÖK HARFLER: ف و ت
ANLAM:
فَاتَ : Bir şeyi yapma veya yerine getirme zamanı, o şey yapılmadan veya yerine getirilmeden geçmek, akıp gitmek ya da elden gitmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
فَاتَ | fiil-I | 3 | Elden çıktı, kaçırdı, fevt etti | 3/153 |
فَوْتٌ | isim | 1 | Elden çıkmak, kaçırmak, fevt etmek | 34/51 |
تَفَاوُتٌ | isim | 1 | İhtilaf, aykırılık, uygunsuzluk, değişiklik | 67/3 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- فَاتَ (a)
- فَاتَ (b)
- تَفَاوُتٌ / فَوْتٌ
Zıt Manada Kelimeler
- فَاتَ (a)
- فَاتَ (b)
- تَفَاوُتٌ / فَوْتٌ
AÇIKLAMA:
İHTİLÂF ile TEFÂVÜT kelimeleri arasındaki fark
( خ ل ف – ف و ت )
Her türlü tefâvüt yerilmiştir. İhtilâf’ın ise tamamı kötü ve yerilmiş değildir. Nitekim Yüce Allah “Gece ve gündüzün ihtilâfı, onun eseridir” (Mülk/3) buyurmaktadır. Geceyle gündüzün ihtilâfı bir yasa doğrultusunda sürüp gider ve ihtilâf, failinin ilmine delalet eder. Tefavüt ise bir yasaya bağlı olmaksızın gerçekleşen ihtilâftır ve tefâvüt, failinin cehaletine delalet eder. (Farklar Sözlüğü 222) Bknz: ( خ ل ف )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Fevt | فَوْت | Ölüm, mevt. Kaybetme. Elden çıkarma. Kaçırma. | Fevt olma |
Tefvît | تَفْوِيت | Geçirme, kaçırma. |
|
İfâte | إِفَاتَة | Kaybetme, kaçırma, elden çıkarma. |
|
Tefâvüt | تَفَاوُت | Farklılık. İki şey arasındaki fark. Uygunsuzluk. | ؟؟؟ nasıl te |
Mütefâvit(e) | مُتَفَاوِت | Birbirinden farklı, çeşitli. | ؟؟- |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
فَاتَ : Fiil-I.
3:153 | لِكَيْلَا تَحْزَنُوا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا مَا أَصَابَكُمْ |
Diyanet Meali: | (Bundan dolayı Allah, size keder üstüne keder verdi ki, bu durumlara alışasınız ve daha sonra) elinizden gidene, ve başınıza gelene üzülmeyesiniz. |
57:23 | لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) |
60:11 | وَإِنْ فَاتَكُمْ شَيْءٌ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ إِلَى الْكُفَّارِ فَعَاقَبْتُمْ فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا |
Diyanet Meali: | Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız, eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin. |
فَوْتٌ : İsim.
34:51 | وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَأُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ |
Diyanet Meali: | Sen onları, dehşetli bir korkuya kapılıp da kaçıp kurtulamayacakları ve yakın bir yerden yakalanacakları zaman bir görsen! * |
تَفَاوُتٌ : İsim. Masdar. Tefâul Bâbı (VI. Bâb).
67:3 | مَا تَرَىٰ فِي خَلْقِ الرَّحْمَٰنِ مِنْ تَفَاوُتٍ |
Diyanet Meali: | Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. |