KÖK HARFLER: خ ط ب
ANLAM:
خَطَبَ : Bir vaaz, tavsiye veya öğüt vermek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
خَطَبَ (geniş zamanlı يَخْطُبُ mastar ismi خُطْبَةٌ):
خَطَبَ خُطْبَةً : Bir vaaz, tavsiye veya öğüt verdi.
خَطَبَ الْقَوْمَ اَوْ عَلَى الْقَوْمِ : Topluluğa bir vaaz verdi.
خَطَب-خَطُبَ (mastar ismi خَطَابَةٌ : Bir sözcü oldu.
خَطَبَ الْمَرْاَةَ : Kadına evlenme teklif etti ya da evlenmek istedi.
خَطَبَ الْمَرْاَةَ عَلَى الْقَوْمِ : Topluluktan kadını (evlenme amacıyla) istedi.
خَاطَبَهُ ( mastar ismi: خِطَابٌ ve مُخَاطَبَةٌ ) : Onunla konuştu, söyleşti, sohbet etti ya da kelam etti; onunla yüz yüze konuştu; ona danıştı.
خِطَابٌ : Söylev; konuşma; bir kişiyle bir konuşmaya girmek.
فَصْلُ الْخِطَابِ : Açık bir kanıt veya ispat ile bir durumun karara bağlanması veya hükme bağlanması; yeminle teyitli şahitlikle, gerçek ve yalan arasında karar verilmesi; adil ve adil olmayan hüküm arasında ayrıma varılması; hükme bağlama ve karara bağlama hususunda irfan, izan, feraset veya bilgi.
خَطْبٌ : Küçük veya büyük, birinin yapmak istediği ya da yapmayı arzuladığı ve bir konuşmaya konu olan şey; ticari bir iş; sevilmeyen bir şey veya iş; bir hadise; bir felaket; bir musibet; bir durum veya hal; bir şeyin nedeni. Mevzu bahs, üzerinde konuşma yapılan mesele, durum.
خَطْبٌ يَسِيرٌ ve خَطْبٌ جَلِيلٌ : Önemsiz ve önemli bir iş.
هُوَ يُقَاسِى خُطُوبُ الدَّهْرِ : Zamanın felaketlerine veya musibetlerine karşı çabalar.
مَا خَطْبُكَ : Yapmak istediğiniz şey veya iş nedir; gelmenin nedeni nedir.
خِطْبٌ : Kız isteyen bir erkek; istenilen; evlenme teklifi alan bir kadın (خِطْبَةٌ).
خِطْبَةٌ Evlenmek için kız istemek; nişan; evlilik teklifi manalarına da gelmektedir.
هِىَ خِطْبُهُ اَوْ خِطْبَتُهُ : Ondan evlenme teklifi alan kadın bu.
هُوَ خِطْبُهَا : Onu isteyen (evlenmek isteyen) kişi bu.
خَطِيبٌ : Sözcü.
خُطْبَةٌ : Konuşma veya vaaz.
خِطَابَةٌ : Bir cami vaizinin yeri.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
خَاطَبَ | fiil-III | 3 | Karşılıklı konuştu, hitap etti | 25/63 |
خِطَابٌ | isim | 3 | Karşılıklı konuşmak, hitab etmek | 38/23 |
خَطْبٌ | isim | 5 | Üzerinde konuşma yapılan mesele, durum, mevzubahs | 20/95 |
خِطْبَةٌ | isim | 1 | Dünür gitme, evlenme teklif etme | 2/235 |
| Toplam | 12 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- خَاطَبَ
- خَطْبٌ (a)
- خَطْبٌ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hitâb | خِطَاب | Söz söyleme. Topluluğa veya birisine karşı konuşma. | Hitâben |
Hitâbe | خِطَابَة | Söylev. Bir topluluk önünde yapılan coşturucu konuşma. |
|
Hitâbet | خِطَابَة | Etkili söz söyleme sanatı, söz sanatı. |
|
Hitâbiyyât | خِطَابِيَّات | Hitab olunarak söylenen sözler. |
|
Hâtib | خَاطِب | 1: Hitab eden, söz söyleyen. 2: Camide hutbe okuyan. 3: Güzel, düzgün konuşan kimse. |
|
Hatîb | خَطِيب | Manalı ve faideli, güzel söz söyleyen. Güzel, düzgün konuşan. |
|
Hutbe | خُطْبَة | Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt. İlahi emir ve nehiyleri cemaate beyan ve ihtar etmek. |
|
Hıtbe | خِطْبَة | Bir kadının nikahına talib olmak. Nikahlanmak için kız istemek. Okunmuş, evlenmek üzere istenilmiş kız veya kadın. |
|
Muhâtab | مُخَاتَب | Söyleyeni dinleyen. Kendisine hitab edilen. |
|
Muhâtaba | مُخَاطَبَة |
Birbirine söz söyleme, hitab etme.
| Çoğul: Muhâtabât |
Tehâtub | تَخَاطُب | Hitablaşma. Karşılıklı birbirine hitab etme. |
|
Mütehâtıb | مُتَخَاطِب | Birbirine hitab eden, söyleşen. |
|
İhtitâb | اِخْتِطَاب | Kız isteme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
خَاطَبَ : Fiil-III.
11:37 | وَلَا تُخَاطِبْنِي فِي الَّذِينَ ظَلَمُوا |
Diyanet Meali: | Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. |
23:27 | وَلَا تُخَاطِبْنِي فِي الَّذِينَ ظَلَمُوا إِنَّهُمْ مُغْرَقُونَ |
Diyanet Meali: | Zulmeden kimseler hakkında bana hiç yalvarma! Şüphesiz onlar suda boğulacaklardır.” |
25:63 | وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا |
Diyanet Meali: | Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler. |
خِطَابٌ : İsim.
38:20 | وَشَدَدْنَا مُلْكَهُ وَآتَيْنَاهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ |
Diyanet Meali: | Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.* |
38:23 | فَقَالَ أَكْفِلْنِيهَا وَعَزَّنِي فِي الْخِطَابِ |
Diyanet Meali: | Böyle iken ‘Onu da bana ver’ dedi ve tartışmada beni bastırdı. |
78:37 | رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا |
Diyanet Meali: | Göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan (bir mükâfat olarak verilmiştir). Onlar … Allah’a hitap edemeyeceklerdir.* |
خَطْبٌ : İsim.
12:51 | قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ إِذْ رَاوَدْتُنَّ يُوسُفَ عَنْ نَفْسِهِ |
Diyanet Meali: | Kral, kadınlara, “Yûsuf’tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” dedi. |
15:57 | قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ |
Diyanet Meali: | İbrahim, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi.* |
20:95 | قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ |
Diyanet Meali: | Mûsâ, “Ya senin derdin neydi ey Sâmirî?” dedi.* |
28:23 | قَالَ مَا خَطْبُكُمَا قَالَتَا لَا نَسْقِي حَتَّىٰ يُصْدِرَ الرِّعَاءُ |
Diyanet Meali: | Mûsâ onlara, “(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?” dedi. Onlar, “Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız.” dediler. |
51:31 | قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ |
Diyanet Meali: | İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.* |
خِطْبَةٌ : İsim.
2:235 | وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا عَرَّضْتُمْ بِهِ مِنْ خِطْبَةِ النِّسَاءِ |
Diyanet Meali: | (Vefat iddeti beklemekte olan) kadınlara kendileri ile evlenmek istediğinizi üstü kapalı olarak anlatmanızdasizin için bir günah yoktur. |