KÖK HARFLER: ح ج ب
ANLAM:
حَجَبَ : Bir şeye engel olmak, mani olmak, bir şeyi mahrum bırakmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَجَبَ (geniş zamanlı يَحْجُبُ mastar ismi حِجَابٌ):
حَجَبَهُ : O kişi veya şey, o kişi veya şeye engel oldu, mani oldu, mahrum bıraktı.
حَجَبَ بَيْنَهُمَا : O iki şeyin arasına girdi.
حَجَبَ صَدْرُهُ : Göğsü daraldı.
فُلَانٌ يَحْجُبُ لِلْاَمِيرِ : Böyle biri hükümdarın kapıcılığını yapar.
حِجَابٌ : Engel olan, mani olan ya da mahrum bırakan şey; bir örtü veya perde; iki şeyin arasına giren şey; bir bölme, bir set, duvar, yazılı bir muska ya da nazarlık; ufuk.
قَعَدَ فِى ظِلِّ الْحِجَابِ : Dağın gölgesinde oturdu; güneş ışığı veya güneşin bir yanı veya parçası.
مَحْجُوبٌ : Gizlenmiş; mahrum bırakılmış; tecrit edilmiş; kör.
هُوَ مَحْجُوبٌ عَنِ الْخَيْرِ : İyilikten mahrumdur.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
حِجَابٌ | isim | 7 | Hissi veya manevi örtü, perde | 42/51 |
مَحْجُوبٌ | isim | 1 | Mahcup, men edilmiş, örtülmüş | 83/15 |
| Toplam | 8 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- حَجَبَ
- حِجَابٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hacb | حَجْب | Men’etme. Mahrum etme. |
|
Hâcib | حَاجِب | 1: Birinin bir yere gitmesine engel olan. 2: Kapıcı. 3: Perde. | Çoğul: Hüccâb |
Hacîb | حَجِيب | Kapıcı, perdedâr, vezirler, âmirler. | Çoğul: Hacebe |
Hicâb | حِجَاب | 1: Utanma, sıkılma. 2: Perde. Örtü. Hâil. | Çoğul: Hücub |
Hicâbî | حِجَابِي | 1: Utanmayla ilgili. 2: Perde, zar ile ilgili. |
|
Hicâbet | حِجَابَة | Kapıcılık. Perdecilik. |
|
Mahcûb | مَحْجُوب | Utanan. Utangaç. |
|
İhticâb | اِحْتِجَاب | Örtünme. Saklanma. Gizlenme. Perdelenme. |
|
Muhtecib | مُحْتَجِب | Hicablanmış. Perdeli. Örtülü. Örtülmüş. Saklanan. Gizlenen. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حِجَابٌ : İsim.
7:46 | وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌ وَعَلَى الْأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلًّا بِسِيمَاهُمْ |
Diyanet Meali: | İkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur , A’râf üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini simalarından tanımaktadırlar. |
17:45 | جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ حِجَابًا مَسْتُورًا |
Diyanet Meali: | (Kur’an okuduğunda) seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz. |
19:17 | فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا |
Diyanet Meali: | (Meryem a.s.) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik.. |
33:53 | وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ |
Diyanet Meali: | Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. |
38:32 | فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَنْ ذِكْرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ |
Diyanet Meali: | Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman…* |
41:5 | وَمِنْ بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ إِنَّنَا عَامِلُونَ |
Diyanet Meali: | “Seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O hâlde sen (istediğini) yap, şüphesiz biz de (istediğimizi) yapacağız.” |
42:51 | وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَنْ يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ |
Diyanet Meali: | Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. |
مَحْجُوبُونَ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مَحْجُوبٌ
83:15 | كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ |
Diyanet Meali: | Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. * |