س ل م

KÖK HARFLER: س ل م

ANLAM: 

سَلِمَ : Salim (kurtulmuş) olmak, selâmette olmak, arıza ve manialardan uzak bulunmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

سَلِمَ (geniş zaman يَسْلَمُ mastar isim سَلَامَةٌ ve سَلَامٌ ve سَلَمٌ ve سِلْمٌ ve سَلْمٌ):

سَلِمَ مِنْ اٰفَةٍ : Sağlamdı, salimdi ya da o hale geldi, felaketten kurtuldu.

سَلِمَ مِنْ عَيْبٍ : Hatadan, kusurdan, lekeden, özürden, vb. uzaktı ya da o hale geldi.

سَلَمَتْهُ الْحَيَّةُ : Yılan onu soktu.

سَلَمَ الدَّلْوُ : Kovayı sıkı veya sağlam yaptı.

سَلَّمَهُ اللّٰهُ : Allah (c.c.) onu sağlam, salim yaptı, her tür felaketten uzak kıldı, onu kurtardı veya korudu.

سَلَّمَ عَلَيْهِ : “Ona selam olsun” dedi ya da bir esenlik dileği olarak onu selamladı.

سَلَّمَهُ الشَّىْءَ : O şeyi ona verdi ya da temin etti.

سَلَّمَ بِالْاَمْرِ : O işten razı oldu ya da boyun eğdi.

تَسْلِيمٌ : Teslimiyet, boyun eğme.

سَلَّمَ اَمْرَهُ اِلَى اللّٰهِ : İşini Allah’a (c.c.) havale etti.

سَلَّمَ اَنَّهُ كَذَا : O şeyin böyle olduğunu kabullendi.

اَسْلَمَ (hem geçişli hem de geçişsizdir): Boyun eğdi ya da teslim oldu.

اَسْلَمَ لِلّٰهِ : Allah’a (c.c.) boyun eğmişti veya teslim olmuştu ya da o hale geldi, dininde halisti ya da o hale geldi, Allah’a (c.c.) riyakarlık etmeksizin teslim oldu.

اَسْلَمَ اَمْرَهُ اِلَى للّٰهِ : İşini Allah’a (c.c.) emanet etti.

اَسْلَمَ : bir Müslüman oldu, manasına gelmektedir.

اَسْلَمَ الْعُدُوَّ : Düşmanı terk etti ve yıkıma sürükledi.

اَسْلَمْتُ اِلَيْهِ : Ona peşinen ödedim.

اَسْلَمَ الثَّمَنَ : Ücreti peşinen ödedi.

اَلْاِسْلَامُ : Allah’a (c.c.) mutlak teslimiyet; İslam dini.

مُسْلِمٌ : Allah’a (c.c.) boyun eğen veya teslim olan kişi; dini olarak İslam’ı kabul eden ve yolundan giden kişi.

كَانَ حَنِيفًا مُسْلِمًا : Allah’a (c.c.) yakındı ve O’na itaatkardı.

سَلَامٌ : Selam; selamet; teslimiyet; hatalardan, kusurlardan, lekelerden, vb.den ari veya uzak. Bir kimseye İslami olarak selam verme veya etme, manasına da gelmektedir.

اَلسَّلَامُ : Allah’ın (c.c.) adlarından biridir, çünkü O akla yatkın tüm lekeler, zayıflıklar, kusurlar, vb.den aridir.

 السَّلامُ عَلَيْكُمْ : Selâm sizin üzerinize olsun.

سَلِيمٌ : Sağlam; salim, güvenli veya tüm şerlerden veya şüphelerden ari. Bir yılan tarafından sokulmuş; yaralı.

قَلْبٌ سَلِيمٌ : İnançsızlıktan, ahlaksızlıktan veya bozukluktan ari kalp; kederli veya elemli bir kalp.

سِلْمٌ : Barış veya uzlaşma; barış içinde olma; teslimiyet veya boyun eğme; İslam dini; başkasıyla barış içinde olan bir kimse.

اَنَا سِلْمٌ لِمَنْ سَالَمَنِى : Benimle barış içinde olan kişiyle barış içinde olan bir kimseyim.

سِلْمٌ : Barış. Şu sözcüklerle eş anlamlıdır: سَلْم

سَلَمٌ : Barış; peşinen ödenen herhangi para veya mülk; esir alma; bir esir.

اَخَذَهُ سَلَمًا : Onu esir aldı ya da savaş olmaksızın onu esir aldı.

سَالِمٌ : Sağlam ve sakin.

اِسْتَسْلَمَ : Boyun eğdi, teslim oldu, itaat etti; itaatkardi ya da o hale geldi.

سُلَّمٌ : Bir merdiven, bir seri merdiven veya basamak (şu sözcüklerle eş anlamlıdır: مِرْقَاةٌ ve دَرَجَةٌ veya مِعْرَاجٌ), tahtadan veya kilden, birinin üzerine çıktığı; bir şeye doğru olan bir vasıta.

اِتَّخَذَهُ سُلَّمًا اِلَى حَاجَتِهِ : O şeyi ihtiyacını karşılamak için bir araç olarak kullandı.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
سَلَّمَfiil-II6Selam verdi, kurtardı, selamete erdirdi8/43
أَسْلَمَfiil-IV22Teslim oldu, ihlaslı davrandı, müslüman oldu2/112Meçhulü: أُسْلِمَ
سَالِمٌisim1Arıza ve maniâlardan uzak olan68/43
سَلَمٌisim5Sulh, harbi terk etme, teslim olma, boyun eğme16/28
سَلَامٌisim42Selamlaşma, teslim olma, eman ve kurtuluş5/16
سَلْمٌisim2Sulh, emân, necat, kurtuluş47/35
سِلْمٌisim1Sulh, emân, necat, kurtuluş2/208
سَلِيمٌisim2Sağlam; salim, güvenli veya tüm şerlerden veya şüphelerden ari37/84
تَسْلِيمٌisim3Selâm vermek; teslim olmak; kurtarmak, selâmete erdirmek; ulaştırmak, teslim etmek33/56
مُسَلَّمَةٌisim3Kurtarılmış yahut muaf tutulmuş (salınmış), haramdan uzak tutulup temizlenmiş, teslim edilmiş4/92
اِسْلَامٌisim8Allah’a itaat ve şer’i hükümlerine bağlılık gösterme, İslam, müslümanlık39/22
مُسْلِمٌisim42İslamiyeti kabul eden, müslüman12/101Müennes: مُسْلِمَةٌ
مُسْتَسْلِمٌisim1İnkiyad eden, teslim olan, boyun eğen37/26
سُلَّمٌisim2Merdiven52/38

Toplam140


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

  • سَلِمَ (a)
  • سَلِمَ (b)
  • اِسْتَلَمَ
  • سِلْمٌ
    • عَفْوٌ > bak: ع ف و
    • صُلْحٌ > bak: ص ل ح
    • سَلَامٌ > bu kök
  • سَلِيمٌ
  • سُلَّمٌ

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

İSLÂM ile ÎMÂN kelimeleri arasındaki fark

( س ل مأ م ن )

İmân, Allah’a öyle bir itaattir ki, bu itaat zıddı olan ıkâbdan (cezadan) emîn kılar. İslâm ise, Allah’a öyle bir itaattir ki, bu itaat sayesinde kişi, Allah’ın ıkâbından sâlim olur. İslâm, Hz. Muhammed’in getirdiği şeriatın özel ismi gibi olmuştur. Bu nedenle Yahudiler ve diğerleri îmân’ın kapsamı dışında tutulmadıkları halde, İslâm’ın kapsamı dışında tutulmuşlardır. (Farklar Sözlüğü 335) Bknz: ( أ م ن )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Selm سَلْم Barış, sulh. İtaat. Tek kulplu kova.
Silm سِلْم Barışmak, sulh, barışıklık.
Selem سَلَم 1: Peşin parayla sonradan, mesela hasat mevsiminde teslim edilecek mal satma. Ön ödemeli satış şekilleri selem içerisinde değerlendirilebilir. 2: Diş gediği.
Selîm سَلِيم 1: Doğru, dürüst, kusursuz. 2: Sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil (ur veya hastalık). 3: Sağlam, kusursuz. Refah ve selamet üzere bulunan.
Sâlim سَالِم 1: Sağ, salim, sağlıklı. 2: Eksiksiz, kusursuz.
Selâm سَلَام 1: Barış, rahatlık. 2: Sonu iyi ve hayırlı çıkma. 3: Esenleme. selamlık
Selâmet سَلَامَة Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma.
İslâm إِسْلَام Müslümanlık. İslamiyet. Hz. Muhammed tarafından insanlığa tebliğ edilen din.
Müslim مُسْلِم İslam dininde olan, Müslüman.
Müslüman ——— İslam dininden olan kimse.
Süllem سُلَّم Merdiven, basamak.
Teslîm تَسْلِيم 1: Emanet alınan bir şeyi sahibine geri verme. 2: Bırakma, devretme, terk etme. 3: Gerçek olduğunu söyleme, doğrulama. teslimat, teslim etmek
Müsellem مُسَلَّم İnkâr edilemeyen, karşı çıkılamayan, söz götürmez.
Müsâleme مُسَالَمَة İki taraf arasında barışıklık, barış içinde olmak, sulh.
Tesellüm تَسَلُّم Verilen bir şeyi alma, teslim alma.
İstislâm اِسْتِسْلَام Uyma, tabi olma.
Müsteslim مُسْتَسْلِم Müslüman olan. İslam dinini kabul eden.
Süleymân سُلَيْمَان İbranice: “huzur, sükun”. Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberden biri. Ulu’l-azm peygamberlerdendir. Erkek ismi.
Selmâ سَلْمَى 1: Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2: Güzel, hoş (kadın).
Selmân سَلْمَان Barış içinde bulunma, huzur, erinç. Erkek ismi.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

سَلَّمَ : Fiil-II.

2:233فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِذَا سَلَّمْتُمْ
Diyanet Meali:(Eğer çocuklarınızı bir sütanneye emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak vereceğiniz ücreti) güzelce ödediğiniz takdirde size bir günah yoktur.
4:65ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Diyanet Meali:(Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp), sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe (iman etmiş olmazlar).
8:43وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ سَلَّمَ
Diyanet Meali:Eğer sana onları çok gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz. Fakat Allah (sizi bunlardan) kurtardı.
24:27لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتَّىٰ تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَىٰ أَهْلِهَا
Diyanet Meali:Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin.
24:61فَإِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selâm verin.
33:56يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.

أَسْلَمَ : Fiil-IV. Meçhulü: أُسْلِمَ

2:112بَلَىٰ مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِنْدَ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Hayır, öyle değil! Kim “ihsan”  derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır.
2:131إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti. *
2:131إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti. *
3:20فَإِنْ حَاجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلَّهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ
Diyanet Meali:Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim ettim.”
3:20وَقُلْ لِلَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ
Diyanet Meali:Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?”
3:20فَإِنْ أَسْلَمُوا فَقَدِ اهْتَدَوْا وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ
Diyanet Meali:Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir.
3:83أَفَغَيْرَ دِينِ اللَّهِ يَبْغُونَ وَلَهُ أَسْلَمَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:Göklerdeki ve yerdeki herkes (ister istemez) O’na boyun eğmişken onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar?
4:125وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ
Diyanet Meali:Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden (ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan) kimsenin dininden daha güzeldir?
5:44يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذِينَ أَسْلَمُوا لِلَّذِينَ هَادُوا
Diyanet Meali:(Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi.
6:14قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَسْلَمَ
Diyanet Meali:De ki: “Bana, (Allah’a) teslim olanların ilki olmam emredildi.”
6:71قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَىٰ وَأُمِرْنَا لِنُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu.”
16:81كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Böylece Allah, müslüman olasınız diye üzerinizde olan nimetini tamamlıyor.
22:34فَإِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ
Diyanet Meali:İşte sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. Şu hâlde yalnız O’na teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!
27:44وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.”
31:22وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ
Diyanet Meali:Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur.
37:103فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ
Diyanet Meali:Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca…
39:54وَأَنِيبُوا إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ
Diyanet Meali:Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun.
40:66وَأُمِرْتُ أَنْ أُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Ve bana, âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.”
48:16تُقَاتِلُونَهُمْ أَوْ يُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Siz, (güçlü kuvvetli bir kavme karşı) teslim oluncaya kadar (savaşmaya çağrılacaksınız).”
49:14قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا
Diyanet Meali:Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. 
49:17يَمُنُّونَ عَلَيْكَ أَنْ أَسْلَمُوا قُلْ لَا تَمُنُّوا عَلَيَّ إِسْلَامَكُمْ
Diyanet Meali:Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın.”
72:14فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَٰئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
Diyanet Meali:“Kim müslüman olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.”

سَالِمُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: سَالِمٌ 

68:43وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ وَهُمْ سَالِمُونَ
Diyanet Meali:Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.

سَلَمٌ : İsim.

4:90فَإِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَأَلْقَوْا إِلَيْكُمُ السَّلَمَ فَمَا جَعَلَ اللَّهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.
4:91فَإِنْ لَمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُوا إِلَيْكُمُ السَّلَمَ وَيَكُفُّوا أَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ
Diyanet Meali:Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın…
16:28فَأَلْقَوُا السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِنْ سُوءٍ
Diyanet Meali:(O kâfirler, nefislerine zulmederlerken melekler onların canlarını alır da) onlar teslim olup, “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk” derler.
16:87وَأَلْقَوْا إِلَى اللَّهِ يَوْمَئِذٍ السَّلَمَ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Diyanet Meali:Onlar o gün Allah’a teslim olurlar ve uydurdukları şeyler de onları yüzüstü bırakıp kaybolur. *
39:29ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ  يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا
Diyanet Meali:Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile yalnızca bir kişiye ait olan bir (köle) adamı örnek verdi. Bu iki adamın durumu hiç, bir olur mu?

سَلَامٌ : İsim.

4:94وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ أَلْقَىٰ إِلَيْكُمُ السَّلَامَ لَسْتَ مُؤْمِنًا
Diyanet Meali:Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mü’min değilsin” demeyin.
5:16يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ
Diyanet Meali:Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir.
6:54وَإِذَا جَاءَكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: “Selâm olsun size!”
6:127لَهُمْ دَارُ السَّلَامِ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Rableri katında selâm yurdu (cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onların dostudur. *
7:46وَنَادَوْا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Cennetliklere, “Selâm olsun size!” diye seslenirler.
10:10دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلَامٌ
Diyanet Meali:Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”dır.
10:25وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَىٰ دَارِ السَّلَامِ
Diyanet Meali:Allah, esenlik yurduna çağırır.
11:48قِيلَ يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلَامٍ مِنَّا وَبَرَكَاتٍ عَلَيْكَ
Diyanet Meali:Ona denildi ki: “Ey Nûh! Sana (ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete) bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in.”
11:69وَلَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَىٰ قَالُوا سَلَامًا
Diyanet Meali:Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler.
11:69وَلَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَىٰ قَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ
Diyanet Meali:Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi.
13:24سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِ
Diyanet Meali:“Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” *
14:23خَالِدِينَ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلَامٌ
Diyanet Meali:(İnanan ve salih ameller işleyenler), Rablerinin izniyle, ebedî kalacakları (ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır). Oradaki esenlik dilekleri “selâm”dır.
15:46ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ
Diyanet Meali:Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir. *
15:52إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ
Diyanet Meali:Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve “Selâm” demişlerdi. O da, “Gerçekten biz sizden korkuyoruz” demişti. *
16:32يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:“Selâm size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” derler.
19:15وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا
Diyanet Meali:Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun! *
19:33وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا
Diyanet Meali:“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).” *
19:47قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا
Diyanet Meali:İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.” *
19:62لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا
Diyanet Meali:Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selâm!” (deyişini) işitirler.
20:47قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ
Diyanet Meali:“Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.”
21:69قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Diyanet Meali:“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. *
25:63وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Diyanet Meali:Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
25:75وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
Diyanet Meali:Ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.
27:59قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ وَسَلَامٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَىٰ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına.”
28:55سَلَامٌ عَلَيْكُمْ لَا نَبْتَغِي الْجَاهِلِينَ
Diyanet Meali:“Selâm olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz.” 
33:44تَحِيَّتُهُمْ يَوْمَ يَلْقَوْنَهُ سَلَامٌ وَأَعَدَّ لَهُمْ أَجْرًا كَرِيمًا
Diyanet Meali:Allah’a kavuşacakları gün mü’minlere yönelik esenlik dileği “Selâm”dır. Allah, onlara bol bir mükâfat hazırlamıştır. *
36:58سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحِيمٍ
Diyanet Meali:Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır). *
37:79سَلَامٌ عَلَىٰ نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Âlemler içinde Nûh’a selâm olsun! *
37:109سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Diyanet Meali:İbrahim’e selâm olsun. *
37:120سَلَامٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Diyanet Meali:Mûsâ’ya ve Hârûn’a selâm olsun. *
37:130سَلَامٌ عَلَىٰ إِلْ يَاسِينَ
Diyanet Meali:İlyas’a selâm olsun. *
37:181وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ
Diyanet Meali:Peygamberlere selâm olsun. *
39:73وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ
Diyanet Meali:Ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.”
43:89فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Şimdilik sen onları hoş gör ve “size selâm olsun” de. Yakında bilecekler. *
50:34ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ
Diyanet Meali:“Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedîlik günüdür.” *
51:25إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
Diyanet Meali:Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş,  “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü). *
51:25إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
Diyanet Meali:Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş,  “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü). *
56:26إِلَّا قِيلًا سَلَامًا
Diyanet Meali:Sadece “selâm!”, (“selâm!”) sözünü işitirler.
56:26سَلَامًا
Diyanet Meali:(Sadece “selâm!”), “selâm!” (sözünü işitirler).
56:91فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Diyanet Meali:“Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!”
97:5سَلَامٌ هِيَ حَتَّىٰ مَطْلَعِ الْفَجْرِ
Diyanet Meali:O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. *
59:23هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ
Diyanet Meali:O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı … olan Allah’tır.

سَلْمٌ : İsim.

8:61وَإِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et.
47:35فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ
Diyanet Meali:Sakın za’f göstermeyin. Üstün olduğunuz hâlde barışa çağırmayın.

سِلْمٌ : İsim.

2:208يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin.

سَلِيمٌ : İsim. Sıfat.

26:89إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Diyanet Meali:“Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.” *
37:84إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Diyanet Meali:Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti. *

تَسْلِيمٌ : İsim. Mastar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb).  

4:65ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Diyanet Meali:Sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe (iman etmiş olmazlar).
33:22وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا
Diyanet Meali:Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
33:56يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.

مُسَلَّمَةٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

2:71اِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا ذَلُولٌ تُثِيرُ الْأَرْضَ وَلَا تَسْقِي الْحَرْثَ مُسَلَّمَةٌ لَا شِيَةَ فِيهَا
Diyanet Meali:“O, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.”
4:92فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ
Diyanet Meali:Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse), bir mü’min köleyi azad etmesi ve (bağışlamadıkları sürece) ailesine diyet ödemesi gerekir.
4:92وَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ
Diyanet Meali:Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet (ve mü’min bir köle azad etmek) gerekir.

اِسْلَامٌ : İsim. Mastar. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).

3:19إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.
3:85وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ
Diyanet Meali:Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecektir.
5:3وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا
Diyanet Meali:Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. 
6:125فَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ
Diyanet Meali:Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar.
39:22أَفَمَنْ شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَىٰ نُورٍ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, (kalbi imana kapalı kimse gibi midir)?
61:7وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰ إِلَى الْإِسْلَامِ
Diyanet Meali:Kim, İslâm’a davet olunduğu hâlde, Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?
9:74وَلَقَدْ قَالُوا كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُوا بَعْدَ إِسْلَامِهِمْ
Diyanet Meali:Hâlbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) müslüman olduktan sonra inkâr ettiler.
49:17يَمُنُّونَ عَلَيْكَ أَنْ أَسْلَمُوا قُلْ لَا تَمُنُّوا عَلَيَّ إِسْلَامَكُمْ
Diyanet Meali:Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın.”

مُسْلِمٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Müennesi: مُسْلِمَةٌ

2:128رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl.”
2:132إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَىٰ لَكُمُ الدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün.”
2:133قَالُوا نَعْبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ آبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ إِلَٰهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler O’na boyun eğmiş müslümanlarız.” dedikleri (zaman orada hazır mı bulunuyordunuz)?
2:136لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
3:52آمَنَّا بِاللَّهِ وَاشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Allah’a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız.”
3:64فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz müslümanlarız.”
3:80أَيَأْمُرُكُمْ بِالْكُفْرِ بَعْدَ إِذْ أَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Siz müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi?
3:84لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O’na teslim olanlarız.”
3:102اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.
5:111وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى الْحَوَارِيِّينَ أَنْ آمِنُوا بِي وَبِرَسُولِي قَالُوا آمَنَّا وَاشْهَدْ بِأَنَّنَا مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Hani bir de, “Bana ve Peygamberime iman edin” diye havarilere  ilham etmiştim. Onlar da “İman ettik. Bizim müslüman olduğumuza sen de şahit ol” demişlerdi. *
7:126رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.”
10:84إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Eğer siz gerçekten Allah’a iman etmişseniz, eğer O’na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O’na tevekkül edin.”
11:14أَنَّمَا أُنْزِلَ بِعِلْمِ اللَّهِ وَأَنْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَهَلْ أَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:(Bilin ki o Kur’an) ancak Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Artık müslüman oluyor musunuz?
12:101أَنْتَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.”
15:2رُبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ كَانُوا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, “Keşke müslüman olsaydık” diye çok arzu edeceklerdir. *
21:108قُلْ إِنَّمَا يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَهَلْ أَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Bana ancak, ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?” *
27:31أَلَّا تَعْلُوا عَلَيَّ وَأْتُونِي مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin.”
27:38قَالَ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَيُّكُمْ يَأْتِينِي بِعَرْشِهَا قَبْلَ أَنْ يَأْتُونِي مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:Süleyman, “Ey ileri gelenler! Onlar bana teslim olmadan önce hanginiz bana onun (kraliçenin) tahtını getirebilir?” *
27:42وَأُوتِينَا الْعِلْمَ مِنْ قَبْلِهَا وَكُنَّا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik.”
27:81إِنْ تُسْمِعُ إِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.
28:53آمَنَّا بِهِ إِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّنَا إِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلِهِ مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Ona inandık, şüphesiz o Rabbimizden gelen gerçektir. Şüphesiz biz ondan önce de müslümandık.”
29:46وَإِلَٰهُنَا وَإِلَٰهُكُمْ وَاحِدٌ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Bizim ilâhımız ve sizin ilâhınız birdir (aynı ilâhtır). Biz sadece O’na teslim olmuş kimseleriz.”
30:53إِنْ تُسْمِعُ إِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Sen, çağrını ancak âyetlerimize inanıp müslüman olan kimselere işittirebilirsin.
43:69الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan (kullarım)!” *
6:163لَا شَرِيكَ لَهُ وَبِذَٰلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.” *
10:72إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Benim ücretim, ancak Allah’a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi.”
10:90لَا إِلَٰهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım.”
16:89وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.
16:102لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“(Ruhu’l-Kudüs, Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere (Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi).”
22:78هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ وَفِي هَٰذَا
Diyanet Meali:Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi…
27:91وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:(De ki: “Bana ancak, bu beldenin, Mekke’nin; onu mukaddes kılan) ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam (ve Kur’an’ı okumam) emredildi.”
33:35إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar…
39:12وَأُمِرْتُ لِأَنْ أَكُونَ أَوَّلَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Bana, müslümanların ilki olmam da emredildi.” *
41:33وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِمَّنْ دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir? *
46:15وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.”
51:36فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık. *
68:35أَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِمِينَ كَالْمُجْرِمِينَ
Diyanet Meali:Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız? *
72:14وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ
Diyanet Meali:“Kuşkusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var.”
3:67مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَٰكِنْ كَانَ حَنِيفًا مُسْلِمًا
Diyanet Meali:İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı.

مُسْلِمَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Müennes. 

2:128رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl.”

مُسْلِمَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: مُسْلِمَةٌ

66:5عَسَىٰ رَبُّهُ إِنْ طَلَّقَكُنَّ أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ مُسْلِمَاتٍ
Diyanet Meali:Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman … eşler verebilir.
33:35إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
Diyanet Meali:Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar…

مُسْتَسْلِمُونَ : İsim. İsm-i Fâil. İstif’âl Bâbı (X. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُسْتَسْلِمٌ

37:26بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir. *

سُلَّمٌ : İsim. 

6:35فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الْأَرْضِ أَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَاءِ
Diyanet Meali:(Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse); bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak (onlara bir mucize getirmeye) gücün yetiyorsa durma, yap!
52:38أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin! *