ق د ر

KÖK HARFLER: ق د ر

ANLAM: 

قَدَرَ : Ayarlamak. Kadrini bilmek, tazim etmek. Daraltmak, kısıtlamak. Takdir etmek, kaderini çizmek. Gücü yetmek. Ölçüp biçmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
قَدَرَfiil-I25Ayarladı, kadrini bildi, ta’zim etti, daralttı, kısalttı, takdir etti, kaderini çizdi, gücü yetti, ölçüp biçti77/23Meçhulü: قُدِرَ
قَدَّرَfiil-II16Takdir etti, tayin etti, kaderini çizdi, vukuuna hükmetti, ayarladı, ölçü ile yaptı34/18
قَدْرٌisim7Takdir, muayyen hudud, kemiyet, nicelik, muayyen miktar97/3
قَادِرٌisim14Kudret sahibi, güç yetiren, kadir68/25
مَقْدُورٌisim1Takdir edilen, yerine getirilen33/38
تَقْدِيرٌisim5(Miktarını) tahdid ve tayin etme yahut kaderini çizme76/16
قَدِيرٌisim45Kudreti büyük, gücü sonsuz olan (Allah)64/1
مِقْدَارٌisim3Miktar, muayyen ölçü, uzunluk, uzama, süre32/5
مُقْتَدِرٌisim4Muktedir, güç yetiren, kudreti büyük, mutlak hakimiyet sahibi (Allah Teala’nın isimlerinden)54/42
قَدَرٌisim11Kader, miktar, kemiyet, güç, takat, tayin edilen vakit, tayin edilen yer43/11
قُدُورٌisim1Tencere, kazan (çoğul)34/13Tekil: قِدْرٌ

Toplam132


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • قَدِرَ
  • قَدَرَ
    • عَظَّمَ > bak: ع ظ م
    • وَقَّرَ > bak: و ق ر
    • اِحْتَرَمَ > bak: ح ر م
    • قَدَّرَ > bu kök
  • قَدَّرَ (a)
  • قَدَّرَ (b)
  • قَدْرٌ
    • مَبْلَغٌ > bak: ب ل غ
    • قِيمَةٌ > bak: ق و م
    • مِقْدَارٌ > bu kök
    • كَمِّيَّةٌ
    • حَجْمٌ
  • قِدْرٌ
  • قُدْرَةٌ (a)
    • قُوَّةٌ > bak: ق و ي
    • مَقْدِرَةٌ > bu kök
  • قُدْرَةٌ (b)
  • قُدْرَةٌ (c)
  • قَدِيرٌ (a)
  • قَدِيرٌ (b)
  • تَقْدِيرٌ
  • مُقْتَدِرٌ
  • مِقْدَارٌ (a)
    • مَنْزِلَةٌ > bak: ن ز ل
    • مَكَانَةٌ > bak: ك و ن
    • قَدْرٌ > bu kök
  • مِقْدَارٌ (b)
    • مِعْيَارٌ > bak: ع ي ر
    • مِكْيَالٌ > bak: ك ي ل
    • مِقْيَاسٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • قَدِرَ
  • قَدَرَ
  • قَدَّرَ (a)
    • أَيْقَنَ > bak: ي ق ن
    • تَيَقَّنَ > bak: ي ق ن
    • تَأَكَّدَ
  • قَدَّرَ (b)
    • أَذَلَّ > bak: ذ ل ل
    • سَفَّهَ > bak: س ف ه
    • حَقَّرَ
    • ثَلَبَ
    • شَتَمَ
  • قُدْرَةٌ (a)
  • قُدْرَةٌ (b)
    • تَكَاسُلٌ > bak: ك س ل
    • تَوَانٍ > bak: و ن ي
    • تَقَاعُسٌ
  • قُدْرَةٌ (c)
  • قَدِيرٌ (a)
  • قَدِيرٌ (b)
  • تَقْدِيرٌ
  • مُقْتَدِرٌ
  • مِقْدَارٌ (a)
    • سُفُولٌ > bak: س ف ل
    • اِتِّضَاعٌ > bak: و ض ع
    • حَقَارَةٌ
  • مِقْدَارٌ (b)
    • سُفُولٌ > bak: س ف ل
    • اِتِّضَاعٌ > bak: و ض ع
    • حَقَارَةٌ

AÇIKLAMA:

GALEBE ile KUDRET kelimeleri arasındaki fark

( غ ل ب – ق د ر )

Galebe (galibiyet, üstünlük), kişinin fiilinden kaynaklanır. Oysa kudret kişinin fiilinden kaynaklanmaz. (Farklar Sözlüğü 138) Bknz: ( غ ل ب )

TÂKAT ile KUDRET kelimeleri arasındaki fark

( ط و ق – ق د ر )

Tâkat, bir kimsenin kudretinin erişebileceği son sınırdır. Tâkati kalmayan bir kişinin, bütün gücü tükenmiş demektir. (Farklar Sözlüğü 145) Bknz: ( ط و ق )

TAKDÎR ile TEDBÎR kelimeleri arasındaki fark

( ق د رد ب ر )

Tedbîr, akıbeti sağlam, düzgün olacak şekilde işi kıvamında yapmaktır. Kelime dübr (arka) kelimesinden gelmektedir. Her şeyin sonu, onun dübürüdür. “Falan kişi işini tedbirli yapar” ifadesi, o kişinin, işin sonunun düzgün olmasını gözettiği anlamına gelir. Takdir ise, “işin kendisinden sağlamlık meydana gelecek kadar düzgün yapılmasıdır ve “akıbet” (sonuç) anlamını içermez.  (Farklar Sözlüğü 278) Bknz: ( د ب ر )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kadr قَدْر 1: Çerçeve 2: Resim Kadr-u kıymet
Kâdir قَادِر 1: Değer, kıymet, itibar. 2: Parlaklık. 3: Kudret sahibi, kudretli, kuvvetli, güçlü. 4: Allah’ın isimlerinden. 
Kadîr قَدِير Muktedir. Kudreti mutlak olan ve her hususa muktedir olan.
Kudûr قُدُور Çömlekler, tencereler. Yemek pişirilen kaplar.
Kader قَدَر 1: İman esaslarından, Allah’ın bütün yaratıklar için hüküm ve irade ettiği hallerin oluş şekli, alın yazısı, takdir. 2: Talih, baht. 3: Kötü talih. 4: Güç kuvvet.
Kadar قَدْر 1: Ölçüsünde, derecesinde. 2: Büyüklüğünde, genişliğinde. 3: Dek, değin. 4: Gibi. 5: Denli. 6: Süre belirten bir söz. 7: Miktarda, derecede. 8: Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten bir söz
Mikdâr مِقْدَار 1: Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. 2: Ölçü.
Makdûr مَقْدُور Güç. Kuvvet. Kudret.
Kudret قُدْرَة 1: Güç, erk, erke, iktidar. 2: Yetenek 3: Maddi güç, zenginlik. 4: Allah’ın ezelî gücü.
Takdîr تَقْدِير 1: Beğenme, değer verme.  2: Allah’ın isteği, Allah’ın yazdığı. İnsan için tesbit edilen hayat çizgisi.
Mukadder مُقَدَّر 1: Takdir olunmuş, kıymeti biçilmiş, kadri değeri bilinmiş, beğenilmiş.  2: Yazılı, yazılıp belirlenmiş ilahi taktir.  3: Yazılı olmayıp sözün gelişinden anlaşılan. Hz. Peygamber’in isimlerinden.
İktidâr اِقْتِدَار 1: Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret.  2: Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği. 3: Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi. 4: Bu yetkiyi elinde bulunduran kişi ve kuruluşlar.
Muktedir مُقْتَدِر 1: Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, erkli. 2: İkbal görmüş, kutlu, mutlu. Gücü yeten, güçlü, iktidarlı.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَدَرَ : Fiil-I. Meçhulü: قُدِرَ

2:264لَا يَقْدِرُونَ عَلَىٰ شَيْءٍ مِمَّا كَسَبُو
Diyanet Meali:Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler.
5:34إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ أَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar.
6:91وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ
Diyanet Meali:Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. 
13:26اللَّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Allah, rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar.
14:18لَا يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلَىٰ شَيْءٍ ذَٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ
Diyanet Meali:(Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır.
16:75ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا عَبْدًا مَمْلُوكًا لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, (kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi) misal verir.
16:76وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah, (şöyle) iki adamı da misal verdi: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez…
17:30إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar.
21:87وَذَا النُّونِ إِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Zünnûn’u da hatırla. Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı.
22:74مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Diyanet Meali:Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. *
28:82وَيْكَأَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:“Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış.”
29:62اللَّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ
Diyanet Meali:Allah, kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar.
30:37أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Allah’ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını görmediler mi?
34:36قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Ey Muhammed, de ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar.”
34:39قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar.”
39:52أَوَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Bilmediler mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar.
39:67وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir.
42:12لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Dilediğine rızkı bol verir ve (dilediğine) kısar.
48:21وَأُخْرَىٰ لَمْ تَقْدِرُوا عَلَيْهَا قَدْ أَحَاطَ اللَّهُ بِهَا
Diyanet Meali:Henüz elde edemediğiniz, fakat Allah’ın, ilmiyle kuşattığı başka (kazançlar) da vardır.
54:12وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَىٰ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ
Diyanet Meali:Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. *
57:29لِئَلَّا يَعْلَمَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَلَّا يَقْدِرُونَ عَلَىٰ شَيْءٍ مِنْ فَضْلِ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Bunları açıkladık ki), kitap ehli, Allah’ın lütfundan hiçbir şeyi kendilerine has kılmaya güçlerinin yetmeyeceğini (ve lütfun, Allah’ın elinde olduğunu, onu dilediği kimseye vereceğini) bilsinler.
65:7وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ
Diyanet Meali:Rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın.
77:23فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
Diyanet Meali:Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz! *
89:16وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ
Diyanet Meali:Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der. *
90:5أَيَحْسَبُ أَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
Diyanet Meali:İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? *

قَدَّرَ : Fiil-II.

10:5هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ
Diyanet Meali:O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, (yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için) ona menziller takdir edendir.
15:60إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Lût’un karısı dışında (onların hepsini kurtaracağız). Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. *
25:2وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا
Diyanet Meali:Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir.
27:57فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ
Diyanet Meali:Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka. Onun geride kalıp helâk olmasını takdir ettik. *
34:11أَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ
Diyanet Meali:“(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur.”
34:18وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْقُرَى الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا قُرًى ظَاهِرَةً وَقَدَّرْنَا فِيهَا السَّيْرَ
Diyanet Meali:Sebe’ halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık).
36:39وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
Diyanet Meali:Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. *
41:10وَبَارَكَ فِيهَا وَقَدَّرَ فِيهَا أَقْوَاتَهَا فِي أَرْبَعَةِ أَيَّامٍ
Diyanet Meali:O, dört gün içinde (dört evrede, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı), orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada (rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak) rızıklar takdir etti.
56:60نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Diyanet Meali:Aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. *
73:20وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
Diyanet Meali:Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder.
74:18إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ
Diyanet Meali:Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. *
74:19فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
Diyanet Meali:Kahrolası nasıl da ölçtü biçti! *
74:20ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
Diyanet Meali:Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti! *
76:16قَوَارِيرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا
Diyanet Meali:Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir. *
80:19مِنْ نُطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
Diyanet Meali:Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. *
87:3وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَىٰ
Diyanet Meali:O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir. *

قَدْرٌ : İsim.

6:91وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ
Diyanet Meali:Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler.
22:74مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Diyanet Meali:Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. *
39:67وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir.
65:3إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.
97:1إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
Diyanet Meali:Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. *
97:2وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
Diyanet Meali:Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! *
97:3لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ
Diyanet Meali:Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. *

قَادِرٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

6:37قُلْ إِنَّ اللَّهَ قَادِرٌ عَلَىٰ أَنْ يُنَزِّلَ آيَةً وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Şüphesiz Allah’ın, bir mucize indirmeğe gücü yeter. Fakat onların çoğu bilmiyor.”
6:65قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلَىٰ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِنْ فَوْقِكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “O, size üstünüzden (gökten veya ayaklarınızın altından, yerden) bir azap göndermeğe gücü yetendir.”
10:24وَظَنَّ أَهْلُهَا أَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلًا أَوْ نَهَارًا
Diyanet Meali:Nihayet yeryüzü o bitkilerle bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği) ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir.
17:99أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ قَادِرٌ عَلَىٰ أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi?
23:18وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ
Diyanet Meali:Bizim onu tamamen gidermeye de muhakkak gücümüz yeter.
23:95وَإِنَّا عَلَىٰ أَنْ نُرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ
Diyanet Meali:Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter. *
36:81أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ
Diyanet Meali:Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi?
46:33أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَلَمْ يَعْيَ بِخَلْقِهِنَّ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah’ın, ölüleri diriltmeye gücünün yeteceğini görmediler mi?
68:25وَغَدَوْا عَلَىٰ حَرْدٍ قَادِرِينَ
Diyanet Meali:(Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar. *
70:40فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
Diyanet Meali:Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz (onların yerine daha iyilerini getirmeye) bizim gücümüz yeter. *
75:4بَلَىٰ قَادِرِينَ عَلَىٰ أَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
Diyanet Meali:Evet bizim, onun parmak uçlarını bile  düzenlemeye gücümüz yeter. *
75:40أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? *
77:23فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
Diyanet Meali:Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz! *
86:8إِنَّهُ عَلَىٰ رَجْعِهِ لَقَادِرٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter. *

مَقْدُورٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

33:38وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَقْدُورًا
Diyanet Meali:Allah’ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür.

تَقْدِيرٌ : İsim. Mastar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

6:96وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ حُسْبَانًا ذَٰلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Diyanet Meali:Güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü (kıldı). Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).
25:2وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا
Diyanet Meali:Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir.
36:38وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ذَٰلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Diyanet Meali:Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir. *
41:12وَزَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَحِفْظًا ذَٰلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Diyanet Meali:En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir.
76:16قَوَارِيرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا
Diyanet Meali:Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir. *

قَدِيرٌ : İsim. 

2:20وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَذَهَبَ بِسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
2:106نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:(Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
2:109فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün. Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir.
2:148أَيْنَ مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللَّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
2:259فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”
2:284فَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
3:26بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:“Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.”
3:29وَيَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:“Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”
3:165قُلْ هُوَ مِنْ عِنْدِ أَنْفُسِكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:De ki: “O (musibet), kendinizdendir.” Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
3:189وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. *
4:133وَيَأْتِ بِآخَرِينَ وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ قَدِيرًا
Diyanet Meali:(Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok eder) ve başkalarını getirir. Allah, buna hakkıyla gücü yetendir.
5:17يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:“Dilediğini yaratır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”
5:19فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:(Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
5:40يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:O, dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
5:120لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا فِيهِنَّ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. *
6:17وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ وَإِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Şayet Allah sana bir zarar dokundursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana bir hayır dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. *
8:41يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:İki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün (kulumuza indirdiklerimize inandıysanız bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
9:39وَيَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئًا وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
11:4إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Dönüşünüz ancak Allah’adır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. *
16:70وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَىٰ أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْ لَا يَعْلَمَ بَعْدَ عِلْمٍ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:İçinizden kimileri de, bilgili olduktan sonra hiçbir şeyi bilmesin diye ömrünün en düşkün çağına ulaştırılır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeye) hakkıyla gücü yetendir.
16:77وَمَا أَمْرُ السَّاعَةِ إِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Kıyamet’in kopması, bir göz kırpması gibi veya daha az bir zamandır. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
22:6وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَأَنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz O, ölüleri diriltir ve O, her şeye hakkıyla kadirdir.
22:39أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ
Diyanet Meali:Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter. *
24:45يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Allah, dilediğini yaratır. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
25:54فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا
Diyanet Meali:(O, sudan bir insan yaratıp) ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
29:20ثُمَّ اللَّهُ يُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْآخِرَةَ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:“Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır) Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”
30:50إِنَّ ذَٰلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
30:54يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ
Diyanet Meali:O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.
33:27وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرًا
Diyanet Meali:Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
35:1يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
35:44وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعْجِزَهُ مِنْ شَيْءٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ عَلِيمًا قَدِيرًا
Diyanet Meali:Göklerdeki ve yerdeki hiçbir şey, Allah’ı âciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.
41:39إِنَّ الَّذِي أَحْيَاهَا لَمُحْيِي الْمَوْتَىٰ إِنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz O, her şeye gücü hakkıyla yetendir.
42:9فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ وَهُوَ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Hâlbuki gerçek dost Allah’tır. O, ölüleri diriltir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
42:29وَهُوَ عَلَىٰ جَمْعِهِمْ إِذَا يَشَاءُ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:O, dilediği zaman, onları bir araya getirmeye de gücü yetendir.
42:50وَيَجْعَلُ مَنْ يَشَاءُ عَقِيمًا إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.
46:33بَلَىٰ إِنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Evet şüphesiz O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
48:21قَدْ أَحَاطَ اللَّهُ بِهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرًا
Diyanet Meali:(Henüz elde edemediğiniz), fakat Allah’ın, ilmiyle kuşattığı (başka kazançlar da vardır). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
57:2يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Diriltir, öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
59:6وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.
60:7وَاللَّهُ قَدِيرٌ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Allah, hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
64:1لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Mülk yalnızca O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
65:12لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Allah’ın her şeye kadir olduğunu (ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını) bilesiniz.
66:8رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter.” 
67:1تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. *
4:149فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ عَفُوًّا قَدِيرًا
Diyanet Meali:Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

مِقْدَارٌ : İsim.

13:8وَكُلُّ شَيْءٍ عِنْدَهُ بِمِقْدَارٍ
Diyanet Meali:Her şey O’nun katında bir ölçü iledir.
32:5ثُمَّ يَعْرُجُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ أَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ
Diyanet Meali:Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde O’na yükselir.
70:4فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Diyanet Meali:(Melekler ve Ruh, Cebrail ona) süresi elli bin yıl olan bir günde (yükselir).

مُقْتَدِرٌ : İsim. İsm-i Fâil. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb). 

18:45وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ مُقْتَدِرًا
Diyanet Meali:Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir.
43:42أَوْ نُرِيَنَّكَ الَّذِي وَعَدْنَاهُمْ فَإِنَّا عَلَيْهِمْ مُقْتَدِرُونَ
Diyanet Meali:Yahut da, onlara yaptığımız tehdidi sana gösteririz ki, bizim onlara gücümüz yeter. *
54:42كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ
Diyanet Meali:Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık. *
54:55فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ
Diyanet Meali:Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler. *

قَدَرٌ : İsim.

2:236وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ
Diyanet Meali:(Bu durumda) -eli geniş olan gücüne göre, (eli dar olan da gücüne göre olmak üzere-) onlara, (aklın ve dinin gereklerine uygun olarak) müt’a  verin.
2:236وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدَرُهُ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِ
Diyanet Meali:Eli dar olan da gücüne göre olmak üzere- (onlara), aklın ve dinin gereklerine uygun olarak (müt’a  verin).
13:17أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَسَالَتْ أَوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَا
Diyanet Meali:O, gökten su indirdi de dereler kendi ölçülerince dolup aktı.
15:21وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا عِنْدَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ
Diyanet Meali:Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz. *
20:40فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَىٰ قَدَرٍ يَا مُوسَىٰ
Diyanet Meali:“Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!”
23:18وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Biz, gökten belli bir ölçüde su indirdik de (faydalanmanız için) onu yeryüzünde tuttuk.
33:38سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَقْدُورًا
Diyanet Meali:Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür.
42:27وَلَٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَاءُ إِنَّهُ بِعِبَادِهِ خَبِيرٌ بَصِيرٌ
Diyanet Meali:Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir.
43:11وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنْشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا
Diyanet Meali:O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık.
54:49إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Diyanet Meali:Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık. *
77:22إِلَىٰ قَدَرٍ مَعْلُومٍ
Diyanet Meali:(Sonra onu) belli bir süreye kadar (sağlam bir yerde, ana rahminde tuttuk). *

قُدُورٌ : İsim.

34:13وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَاسِيَاتٍ
Diyanet Meali:(Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller), havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar (yapıyorlardı).