KÖK HARFLER: غ ل ب
ANLAM:
غَلَبَ : Bir kişi veya şeyi alt etmek, galip gelmek, boyun eğdirmek, hakim gelmek, üstün gelmek. Bir kişi veya şey üzerinde hakimiyet, egemenlik sahibi olmak, baskın gelmek. Güç, kuvvet, nüfuz olarak o kişi veya şeyden üstün gelmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
غَلَبَ (geniş zaman يَغْلِبُ mastar isim غَلَبٌ ve غَلْبٌ ve غَلَبَةٌ vb.):
غَلَبَهُ وَ غَلَبَ عَلَيْهِ : O kişi veya şey, o kişi veya şeyi alt etti, galip geldi, boyun eğdirdi, hakim geldi, baş eğdirdi, üstün geldi; o kişi veya şey, o kişi veya şey üzerinde hakimiyet veya egemenlik sahibi oldu, baskın geldi; güç, kuvvet veya nüfuz olarak o kişi veya şeyden üstün geldi.
غَلَبَهُ عَلَى نَفْسِهِ : Onu isteği dışında zorladı.
غَلَبَهُ الْاَمْرُ : İş onu bozguna uğrattı ya da onu bozdu.
غَلَبَ عَلَى فُلَانٍ اَلْكَرَمُ : Cömertlik, falanca birinin baskın özelliği idi ya da o hale geldi.
غَلَبَهُ بِالْخَوْفِ : Korkuda onu aştı.
غَلَبَةٌ : Alt etme, galip gelme, boyun eğdirme; zafer, yenme, egemenlik, hakimiyet, egemen olma, hakim olma, üstünlük, üstün güç, kuvvet veya nüfuz; bir yarışmadaki başarı; zorla elde etme veya alma.
غَالِبٌ (ismi fail): Galip; kazanan.
رَجُلٌ غَالِبٌ : Alt eden, galip gelen, hakim gelen, üstün gelen bir kimse.
غَالِبًا اَوْ فِى الْغَالِبِ : Büyük ihtimalle.
اَلْاَغْلَبُ : Daha çok yenen ve en çok yenen, alt eden, galip gelen (dişil hali: غَلْبَاءُ, dişi çoğulu: غُلْب)
قَبِيلَةٌ غَلْبَاءُ : En çok yenen veya en kudretli bir kabile.
حَدِيقَةٌ غَلْبَاءُ : Duvarla çevrilmiş bir bahçe, karışmış ve gür ve sık ağaçlar, yoğun, sık ağaçlar.
اَلْاَغْلَبُ : Aslan.
مَغْلُوبٌ (ismi meful): Yenilen, mağlup edilen, alt edilen kişi.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
غَلَبَ | fiil-I | 15 | Galip geldi, yendi, üstün geldi | 2/249 | Meçhul: غُلِبَ Meçhul Muzari: يُغْلَبُ |
غَالِبٌ | isim | 13 | Galip gelen, üstün gelen, yenen | 5/56 |
|
مَغْلُوبٌ | isim | 1 | Galip gelinen, yenilen | 54/10 |
|
غُلْبٌ | isim | 1 | Sık ağaçlı, sarmaşık (çoğul) | 80/30 | Tekil: غَلْبَاء |
غَلَبٌ | isim | 1 | Galip gelmek, yenmek, üstün gelmek | 30/3 |
|
| Toplam | 31 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- غَلَبَ(a)
- غَلَبَ (b)
- غَالَبَ
- غَالِبٌ
- غَلَبَةٌ
- مَغْلُوبٌ
Zıt Manada Kelimeler
- غَلَبَ(a)
- غَلَبَ (b)
- غَالَبَ
- غَالِبٌ
- غَلَبَةٌ
- مَغْلُوبٌ
AÇIKLAMA:
KAHR ile GALEBE kelimeleri arasındaki fark
( غ ل ب – ق ه ر )
Galebe, kudret üstünlüğü ve / veya ilim üstünlüğü ile gerçekleşir. Oysa kahr, ancak kudret üstünlüğü ile olur. (Farklar Sözlüğü 137) Bknz: ( ق ه ر )
GALEBE ile KUDRET kelimeleri arasındaki fark
( غ ل ب – ق د ر )
Galebe (galibiyet, üstünlük), kişinin fiilinden kaynaklanır. Oysa kudret kişinin fiilinden kaynaklanmaz. (Farklar Sözlüğü 138) Bknz: ( ق د ر )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Galebe | غَلَبَة | Üstün gelmek. Yenmek. | Galebe çalmak |
Gâlip | غَالِب | Üstün gelen, yenen. |
|
Gâlibâ | غَالِبًا | Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşılan. |
|
Gâlibiyyet | غَالِبِيَّة | Üstünlük. Yenmek. Mağlub etmek. |
|
Maglûb | مَغْلُوب | Yenilmiş. Kendisine galib gelinmiş. Yenilen kimse. |
|
Taglîb | تَغْلِيب | Galip getirmek. |
|
Mugâlebe | مُغَالَبَة | Üstün olmağa, galib gelmeyeğe çalışmak. Birisine galib gelmek. |
|
Tagallüb | تَغَلُّب | Kuvvete dayanarak zorla istila etme. |
|
Mütegallib | مُتَغَلِّب | Zorba. Hak ve hukuka hürmet etmeden geçinmek isteyen. | Mütegallibe |
Tegâlüb | تَغَالُب | Birbirine galebe etmek, birbirine üstün gelmek. |
|
Mütegâlibe | مُتَغَالِبَة | Sıra ile birbirine galib gelen. |
|
Kalabalık | ——— | 1: Sayıca çok. 2: Gereksiz, karışık şeyler topluluğu. |
|
Kalabalık kelimesi, “sayıca çok veya üstün olma, çokluk, kalabalık” anlamına gelen galebe (غلبة) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
غَلَبَ : Fiil-I. Meçhul: غُلِبَ Meçhul Muzari: يُغْلَبُ
2:249 | كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | “Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır.” |
3:12 | قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ |
Diyanet Meali: | İnkâr edenlere de ki: “Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız.” |
4:74 | وَمَنْ يُقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَيُقْتَلْ أَوْ يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا |
Diyanet Meali: | Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. |
7:119 | فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِرِينَ |
Diyanet Meali: | Artık orada yenilmişler ve küçük düşmüşlerdi. * |
8:36 | فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ |
Diyanet Meali: | (Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını, insanları Allah yolundan alıkoymak için) harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. |
8:65 | إِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ |
Diyanet Meali: | Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. |
8:65 | وَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِائَةٌ يَغْلِبُوا أَلْفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا |
Diyanet Meali: | Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. |
8:66 | فَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِائَةٌ صَابِرَةٌ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ |
Diyanet Meali: | Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. |
8:66 | وَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ أَلْفٌ يَغْلِبُوا أَلْفَيْنِ بِإِذْنِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. |
18:21 | قَالَ الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَىٰ أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِمْ مَسْجِدًا |
Diyanet Meali: | Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler. |
23:106 | قَالُوا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ |
Diyanet Meali: | Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.” * |
30:2 | غُلِبَتِ الرُّومُ |
Diyanet Meali: | Rumlar, yenilgiye uğratıldılar. * |
30:3 | فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ |
Diyanet Meali: | (Rumlar), yakın bir yerde (yenilgiye uğratıldılar). Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. * |
41:26 | لَا تَسْمَعُوا لِهَٰذَا الْقُرْآنِ وَالْغَوْا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَغْلِبُونَ |
Diyanet Meali: | “Bu Kur’an’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın.” |
58:21 | كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي |
Diyanet Meali: | Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. |
غَالِبٌ : İsim. İsm-i Fâil.
3:160 | إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. |
5:23 | ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ |
Diyanet Meali: | “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz.” |
5:56 | فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir. |
7:113 | قَالُوا إِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ |
Diyanet Meali: | (Sihirbazlar Firavun’a geldiler.) “Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükâfat vardır, değil mi?” dediler. |
8:48 | وَقَالَ لَا غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | (Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş) ve, “Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.” demişti. |
12:21 | وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَىٰ أَمْرِهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. |
21:44 | أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا أَفَهُمُ الْغَالِبُونَ |
Diyanet Meali: | Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O hâlde, onlar mı galip gelecekler? |
26:40 | لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ |
Diyanet Meali: | “Umarız, üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız” (dediler.) * |
26:41 | أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ |
Diyanet Meali: | (Sihirbazlar gelince, Firavun’a), “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?” (dediler). |
26:44 | فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz” dediler. * |
28:35 | بِآيَاتِنَا أَنْتُمَا وَمَنِ اتَّبَعَكُمَا الْغَالِبُونَ |
Diyanet Meali: | Âyetlerimiz sayesinde (size kötü bir amaçla ulaşamayacaklar). Siz ve size uyanlar, galip gelecek olanlardır. |
37:116 | وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ |
Diyanet Meali: | Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular. * |
37:173 | وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz ordularımız galip gelecektir.” * |
مَغْلُوبٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.
54:10 | فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ |
Diyanet Meali: | O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti. * |
غُلْبٌ : İsim. Sıfat.
80:30 | وَحَدَائِقَ غُلْبًا |
Diyanet Meali: | Sık ağaçlı bahçeler…* |
غَلَبٌ : İsim.
30:3 | وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ |
Diyanet Meali: |
Onlar yenilgilerinden sonra (birkaç yıl içinde) galip geleceklerdir. |