د ي ن

KÖK HARFLER: د ي ن

ANLAM: 

دَانَ: Borç almak, bir borç bulmaya çalışmak, borçlanmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
دَانَ fiil-I 1 Din edindi, inkiyad etti 9/29
تَدَايَنَ fiil-VI 1 Borç alıp verdi 2/282
دَيْنٌ isim 5 Borç, alacak 4/11
مَدِينٌ isim 2 Cezalandırılan, aleyhine hüküm verilen, kul edinilen 37/53
دِينٌ isim 92 Din 107/1

Toplam 101

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • دَانَ
    • خَضَعَ > bak: خ ض ع
    • اِسْتَسْلَمَ > bak: س ل م
    • سَلَّمَ > bak: س ل م
    • إِنْقَادَ
    • خَنَعَ
  • أَدَانَ
  • إِدَانَةٌ
  • دِيْنٌ
    • مَذْهَبٌ > bak: ذ ه ب
    • شَرِيعَةٌ > bak: ش ر ع
    • دِيَانَةٌ > bu kök
  • دَيْنٌ
  • مَدِينَةٌ
    • حَاضِرَةٌ > bak: ح ض ر
    • قَصَبَةٌ

Zıt Manada Kelimeler:

  • دَانَ
  • أَدَانَ
  • إِدَانَةٌ
  • دَيْنٌ
    • اِقْتِرَاضٌ > bak: ق ر ض
    • اِسْتِدَانَةٌ > bu kök
    • اِسْتِلَافٌ

AÇIKLAMA:

DÎN ile MİLLET kelimeleri arasındaki fark

( د ي نم ل ل )

Millet, “şerîatın bütünü”ne, dîn ise, “şerîat mensublarının her birinin sahip oldukları şey”e verilen bir isimdir. Nitekim, fulânun hasenu’d-dîni (falanın dini güzeldir) ifadesi kullanılır. Fakat bu anlamda hasenu’l milleti (milleti güzeldir) ifadesi kullanılmaz. Ancak huve min ehli’l milleti (o millet (dîn) ehlindendir) denilir. 

Her millet bir “dîn”dir, oysa her dîn bir “millet” değildir. “Yahudilik”, bir millet’tir, çünkü bünyesinde bir takım şerîatler bulunmaktadır. Oysa “şirk”, bir millet değildir. 

Millet’in aslı, tekrar’dır.” Bu mana, tekrar tekrar gidilip gelinerek çiğnenen yol için söylenen, tarîkun melîlun (işlek yol) ifadesinden alınmıştır. 

Dîn kelimesinin aslı, “taat”tır. Dâne’n nâsu li-melikihim, yani “insanlar krallarına itaat ettiler” denilir.(Farklar Sözlüğü 322) Bknz: ( م ل ل )

DÎN ile ŞERΑAT kelimeleri arasındaki fark

( د ي نش ر ع )

Şerî‘at, “bir şeye doğru kat edilen yol”dur. Bu nedenle suya giden yola, şerî‘at ve meşre‘at ismi verilmiştir. Dîn ise, “kendisiyle ma‘buda itâ‘at edilen şey”dir. İbadet amacıyla yapılanlardan her biri dîn olduğu halde, şerî‘at değildir. Bu anlamda şerî‘at, “millet” kelimesine benzer. Ne var ki şerî‘at, “millet” kelimesinin ifade etmediği “kat edilen yol” anlamını da ifade eder. 

Şera‘a fi’d dîni şerî‘aten (dinde bir yol/şerî‘at edindi) denilir. Nitekim taraka fîhi tarîkan (dinde yol/tarîk edindi) ifadesi de kullanılır. Millet ise, “ehlinin o millette sürekliliği”ni ifade eder. (Farklar Sözlüğü 325) Bknz: ( ش ر ع )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Dîn دِين 1: Ceza, ivaz. 2: İman ve amel konusu olarak insanlara Cenab-ı hak tarafından teklif olunan Hak ve hakikat kanunlarının heyet-i mecmuası. Dînî, Dînen
Dîndâr ——— Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı (kimse), mütedeyyin. Arapça + Farsça
Diyânet دِيَانَة Din. Din kurallarına tam bağlı olma durumu.
Edyân أَدْيَان Dinler.
Deyn دَيْن Borç. 
Düyûn دُيُون Borçlar.
Medyûn مَدْيُون Verecekli, borçlu.
Medîn مَدِين Borçlu. Kul, köle.
Medîne مَدِينَة 1: Kent, şehir. 2: Hz. Muhammed’in türbesinin bulunduğu şehir.
Medenî مَدَنِي 1: Uygar. 2: Şehirli, şehir halkından olan. 3: Terbiyeli, görgülü, kibar, ince.
Müdâyene مُدَايَنَة Borç alıp vermek. 
Tedeyyün تَدَيُّن Dinini sakınmak. Borçlanma.
Mütedeyyin مُتَدَيِّن Dindar.
Temeddün تَمَدُّن Uygarlaşma, medenileşme.
Mütemeddin مُتَمَدِّن Medeni, görgülü, terakki etmiş. Şehirleşmiş olan. Bedeviliği, göçebeliği bırakıp medenileşmiş olan.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

دَانَ : Fiil-I. 

9:29وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ
Diyanet Meali:(Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen), Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen (kimselerle, küçülerek, boyun eğerek kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın).

تَدَايَنَ : Fiil-VI. 

2:282إِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُ
Diyanet Meali:Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın.

دَيْنٌ : İsim.

2:282إِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُ
Diyanet Meali:Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın.
4:11فَإِنْ كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلِأُمِّهِ السُّدُسُ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ
Diyanet Meali:Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır.
4:12فَإِنْ كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِينَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ
Diyanet Meali:Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır.
4:12فَإِنْ كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُمْ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ
Diyanet Meali:Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır.
4:12فَإِنْ كَانُوا أَكْثَرَ مِنْ ذَٰلِكَ فَهُمْ شُرَكَاءُ فِي الثُّلُثِ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصَىٰ بِهَا أَوْ دَيْنٍ غَيْرَ مُضَارٍّ
Diyanet Meali:Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır.

مَدِينُونَ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مَدِينٌ

37:53أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَدِينُونَ
Diyanet Meali: “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?” *
56:86فَلَوْلَا إِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ
Diyanet Meali:Eğer hesaba çekilmeyecekseniz…*

دِينٌ : İsim.

1:4مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:Hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki…*
2:132يَا بَنِيَّ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَىٰ لَكُمُ الدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Oğullarım! Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün.”
2:193وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ لِلَّهِ
Diyanet Meali:Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın.
2:217وَلَا يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىٰ يَرُدُّوكُمْ عَنْ دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُوا
Diyanet Meali:Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler.
2:217وَمَنْ يَرْتَدِدْ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ
Diyanet Meali:Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri (dünyada da, ahirette de) boşa gitmiştir.
2:256لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ
Diyanet Meali:Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır.
3:19إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.
3:24وَغَرَّهُمْ فِي دِينِهِمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Diyanet Meali:Uydurageldikleri şeyler dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır.
3:73وَلَا تُؤْمِنُوا إِلَّا لِمَنْ تَبِعَ دِينَكُمْ
Diyanet Meali:“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın” (dediler).
3:83أَفَغَيْرَ دِينِ اللَّهِ يَبْغُونَ
Diyanet Meali:Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar?
3:85وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ
Diyanet Meali:Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecektir.
4:46وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًا فِي الدِّينِ
Diyanet Meali:Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ”  derler.
4:125وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ
Diyanet Meali:Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden (ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan) kimsenin dininden daha güzeldir?
4:146إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللَّهِ وَأَخْلَصُوا دِينَهُمْ لِلَّهِ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü’minlerle beraberdirler.
4:171يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ وَلَا تَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ
Diyanet Meali:Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin.
5:3الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ
Diyanet Meali:Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun.
5:3الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي
Diyanet Meali:Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım.
5:3وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا
Diyanet Meali:Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. 
5:54يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler.
5:57يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin.
5:77قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ
Diyanet Meali:De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.”
6:70وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak.
6:137لِيُرْدُوهُمْ وَلِيَلْبِسُوا عَلَيْهِمْ دِينَهُمْ
Diyanet Meali:(Yine bunun gibi, Allah’a ortak koşanların çoğuna, koştukları ortaklar, çocuklarını öldürmelerini güzel gösterdi ki); onları helâke sürüklesinler ve dinlerini karıştırıp onları yanıltsınlar.
6:159إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ
Diyanet Meali:Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur.
6:161قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti.”
7:29وَأَقِيمُوا وُجُوهَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:“Her secde yerinde yüzlerinizi (O’na) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin.”
7:51الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı.
8:39وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِ
Diyanet Meali:Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın.
8:49إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ
Diyanet Meali:Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, “Bunları dinleri aldatmış” diyorlardı.
8:72وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلَّا عَلَىٰ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ
Diyanet Meali:Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur.
9:11فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ
Diyanet Meali:Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir.
9:12وَإِنْ نَكَثُوا أَيْمَانَهُمْ مِنْ بَعْدِ عَهْدِهِمْ وَطَعَنُوا فِي دِينِكُمْ فَقَاتِلُوا أَئِمَّةَ الْكُفْرِ
Diyanet Meali:Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın.
9:29وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّىٰ يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ
Diyanet Meali:Kendilerine kitap verilenlerden (Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan) ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar (savaşın).
9:33هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ
Diyanet Meali:O, … peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir.
9:33لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Allah’a ortak koşanlar hoşlanmasalar bile dinini, bütün dinlere üstün kılmak için…
9:36ذَٰلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا فِيهِنَّ أَنْفُسَكُمْ
Diyanet Meali:İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.
9:122فَلَوْلَا نَفَرَ مِنْ كُلِّ فِرْقَةٍ مِنْهُمْ طَائِفَةٌ لِيَتَفَقَّهُوا فِي الدِّينِ
Diyanet Meali:Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak (ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak) için geri kalsa ya!
10:22وَظَنُّوا أَنَّهُمْ أُحِيطَ بِهِمْ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:(Ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de) çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a has kılarak Allah’a yalvarırlar.
10:104قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي شَكٍّ مِنْ دِينِي فَلَا أَعْبُدُ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:De ki: “Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam.”
10:105وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Diyanet Meali:“Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dîne çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma.” *
12:40أَمَرَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ ذَٰلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:“O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
12:76مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ الْمَلِكِ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ
Diyanet Meali:(İşte biz Yûsuf’a böyle bir plan öğrettik). Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka.
15:35وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir.”
16:52وَلَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَهُ الدِّينُ وَاصِبًا
Diyanet Meali:Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İtaat de daima O’na olmalıdır.
22:78وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ
Diyanet Meali:Ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi.
24:2وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız), Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın.
24:25يَوْمَئِذٍ يُوَفِّيهِمُ اللَّهُ دِينَهُمُ الْحَقَّ
Diyanet Meali:O gün Allah, onlara kesinleşmiş cezalarını tastamam verecektir.
24:55وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَىٰ لَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine … (dair vaadde bulunmuştur).
26:82وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ
Diyanet Meali:“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.” *
29:65فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler.
30:30فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا
Diyanet Meali:Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir.
30:30ذَٰلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
30:32مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا
Diyanet Meali:Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden (olmayın).
30:43فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ الْقَيِّمِ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah tarafından, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru dine çevir.
31:32وَإِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:Onları, (denizde) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında, dini Allah’a has kılarak O’na yalvarırlar.
33:5فَإِنْ لَمْ تَعْلَمُوا آبَاءَهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ وَمَوَالِيكُمْ
Diyanet Meali:Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.
37:20وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ الدِّينِ
Diyanet Meali:Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.” *
38:78وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” *
39:2إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللَّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et. *
39:3أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ
Diyanet Meali:İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır.
39:11قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi.” *
39:14قُلِ اللَّهَ أَعْبُدُ مُخْلِصًا لَهُ دِينِي
Diyanet Meali:De ki: “Ben dinimi Allah’a has kılarak sadece O’na ibadet ediyorum.” *
40:14فَادْعُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Diyanet Meali:O hâlde, kâfirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. *
40:26إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُبَدِّلَ دِينَكُمْ أَوْ أَنْ يُظْهِرَ فِي الْأَرْضِ الْفَسَادَ
Diyanet Meali:“Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.”
40:65هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ
Diyanet Meali:O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak)  O’na ibadet edin.
42:13شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ
Diyanet Meali:(“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye) Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, (İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini) size de din kıldı.
42:13أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ
Diyanet Meali:“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!”
42:21أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللَّهُ
Diyanet Meali:Yoksa, Allah’ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan ortakları mı var?
48:28هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ
Diyanet Meali:O, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.
48:28لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ
Diyanet Meali:(Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı).
49:16قُلْ أَتُعَلِّمُونَ اللَّهَ بِدِينِكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir.”
51:6وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ
Diyanet Meali:Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. *
51:12يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ
Diyanet Meali:“Ceza günü ne zaman?” diye sorarlar. *
56:56هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ
Diyanet Meali: İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. *
60:8لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ
Diyanet Meali:Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten men etmez.
60:9إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَىٰ إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ
Diyanet Meali:Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder.
61:9هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ
Diyanet Meali:O, (kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için) peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.
61:9لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için…
70:26وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir. *
74:46وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:“Ceza gününü de yalanlıyorduk.” *
82:9كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ
Diyanet Meali:Hayır, hayır! Siz hesap ve cezayı yalanlıyorsunuz. *
82:15يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ
Diyanet Meali:Hesap ve ceza günü oraya gireceklerdir. *
82:17وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
Diyanet Meali:Hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? *
82:18ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
Diyanet Meali:Evet, hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? *
83:11الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Diyanet Meali:Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır. *
95:7فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِ
Diyanet Meali:(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor? *
98:5وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ
Diyanet Meali:Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak (O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri) emredilmişti.
98:5وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَٰلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ
Diyanet Meali:Namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri (emredilmişti). İşte bu dosdoğru dindir.
107:1أَرَأَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ
Diyanet Meali:Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! *
109:6لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ
Diyanet Meali: “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” *
109:6لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ
Diyanet Meali: “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” *
110:2وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
Diyanet Meali:Ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde…*