KÖK HARFLER: أ ن ف
ANLAM:
أَنَفَ : Burnunu çarpmak. (مِنْ ile:) Birisine burun kıvırmak, ondan nefret etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
اَنَفَ (geniş zamanlı يَاْنِفُ ve يَاْنُفُ mastar isim اَنْفًا):
اَنَفَهُ : Birisinin burnuna vurdu.
اَنِفَ (geniş zamanlı يَاْنَفُ ):
اَنِفَ مِنْهُ : Ona burun kıvırdı; ondan nefret etti.
اٰنِفًا = اٰنِفٌ : Başlangıçta; hemen şimdi; biraz önce; ilk defasında; yakında.
الاَنْفُ : Burun.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَنْفٌ | isim | 2 | Burun | 5/45 |
آنِفًا | isim | 1 | Başlangıçta; hemen şimdi; biraz önce; ilk defasında; yakında | 47/16 |
| Toplam | 3 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- أَنِفَ
- اِسْتَأْنَفَ
- أَنَفَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Enf | أَنْف | Burun. | Çoğul: Ünûf |
Ânif | آنِف | Pek yakın. |
|
Enfiye | أَنْفِيَة | Çürütülmüş tütünden yapılan ve burna çekilen keyif verici toz, burun otu. |
|
İsti’nâf | اِسْتِأْنَاف | Baştan başlamak. Yeniden başlamak. |
|
Müste’nef | مُسْتَأْنَف | *Yeniden başlanan. |
|
Müste’nif | مُسْتَأْنِف | Yeniden başlayan. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَنْفٌ : İsim.
5:45 | أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ |
Diyanet Meali: | Cana can, göze göz, (buruna) burun… |
5:45 | بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ |
Diyanet Meali: | …buruna (burun), kulağa kulak, dişe diş (kısas edilir). |
اٰنِفٌ : İsim.
47:16 | قَالُوا لِلَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ آنِفًا |
Diyanet Meali: | Kendilerine bilgi verilmiş olanlara, “Az önce ne söyledi?” derler. |