KÖK HARFLER: أ ب د
ANLAM:
أَبَدٌ : Zaman zarfı: Ebediyyen, sürekli
AÇIKLAMA:
أبَد : Bölünmeden sürüp giden zaman süresi demektir. “Zaman” kelimesi ise, bölümlere ayrılabilir.
DİĞER BAZI TÜREVLER:
اَبَدَ بِالْمَكَانِ : Sürekli, daima ya da vazgeçmeksizin bir yerde durdu, kaldı veya ikamet etti; o (bir hayvan) yabani ya da ürkek hale geldi.
اَبَدٌ : Mutlak anlamında zaman; uzun bir zaman; sınırsız zaman; kesintisiz uzunca bir zaman dilimi.
اَلْاَبَدُ : Ebedi yani İlah; ya da başlangıcı olmayan çok eski.
الاَبَدُ : Ebed, zaman.
اَبَدًا : Zaman zarfı: Ebediyyen, sürekli manasında.
اَبَدِيَّةٌ : Ebedi ya da sınırsız veya kesintisiz bir süre mahiyetinde.
تَأَبَّدَ الشَّيْءُ : Bir nesne ebedi olarak baki kaldı.
آبِدَةٌ : Vahşi, kötü, şerli, iğrenç şey (çoğulu: أَوَابِد)
أَوَابِدُ : Vahşi hayvanlar.
تَأَبَّدَ الْبَعِيرُ : Deve vahşileşti.
تَأَبَّدَتِ الدَّارُ : Ev insanlardan boşaldı ve içine vahşi hayvanlar yerleşti.
تَأَبَّدَ وَجْهُ فُلَانٍ : Falan adamın yüzü vahşileşti.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَبَدًا | zaman zarfı | 28 | Ebediyyen, sürekli. | 2/95 |
| Toplam | 28 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- أَبَّدَ
- آبَدَ
- تَوَحَّشَ > bak: و ح ش
- أَبَدٌ
- دَهْرٌ > bak: د ه ر
- سَرْمَدٌ > bak: س ر م د
- زَمَنٌ
- أَبَدًا (a)
- أَبَدًا (b)
- دَائِمًا > bak: د و م
- أَبَدِيٌّ
Zıt Manada Kelimeler
- أَبَّدَ
- آبَدَ
- أَبَدًا (a)
- أَبَدًا (b)
- أَبَدِيٌّ
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Ebed | أَبَد | Ebedilik. Zevalsizlik. Sonu olmamak. | Çoğul: Âbâd, Ubûd |
Müebbed | مُؤَبَّد | Ebedi. Daimi. Sonsuz. Ömrün sonuna kadar. | Müebbeden |
Âbide | آبِدَة | Anıt. Önemli ve değerli yapıt. |
|
Ebed kelimesinden gelen diğer kullanımlar şöyledir: Ebeden, Ebediyyen, Ebedî, İlelebed
Abide kelimesi, “akılda kalan şey, tekerleme, büyük olay, facia” anlamındadır ve kalıcı olmak manasından türetilmiş bir kelimedir.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَبَدًا : İsim. Zaman zarfı.
2:95 | وَلَنْ يَتَمَنَّوْهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ |
Diyanet Meali: | Fakat kendi elleriyle önceden yaptıkları işler yüzünden ölümü hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, o zalimleri hakkıyla bilendir. * |
4:57 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا لَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ |
Diyanet Meali: | İçlerinde ebedî kalacakları (cennetlere koyacağız). Onlara orada tertemiz eşler vardır. |
4:122 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ قِيلًا |
Diyanet Meali: | Ebedî olarak kalacakları (cennetlere koyacağız). Allah, gerçek bir vaadde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan? |
4:169 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا |
Diyanet Meali: | İçinde ebedî kalacakları (cehennemin yoluna iletir). Bu ise Allah’a çok kolaydır. |
5:24 | إِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا أَبَدًا مَا دَامُوا فِيهَا |
Diyanet Meali: | “(Ey Mûsa!) Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz.” |
5:119 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ |
Diyanet Meali: | İçinde ebedî kalacakları (cennetler vardır). Allah, onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. |
9:22 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ |
Diyanet Meali: | Onlar orada ebedî kalacaklardır. Şüphesiz, Allah katında büyük bir mükâfat vardır. * |
9:83 | فَقُلْ لَنْ تَخْرُجُوا مَعِيَ أَبَدًا وَلَنْ تُقَاتِلُوا مَعِيَ |
Diyanet Meali: | De ki: “Artık siz benimle birlikte ebediyyen çıkmayacak ve benimle birlikte hiçbir düşmanla asla savaşmayacaksınız.” |
9:84 | وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰ أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِ |
Diyanet Meali: | Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. |
9:100 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ |
Diyanet Meali: | İçinde ebedî kalacakları (cennetler hazırlamıştır). İşte bu büyük başarıdır. |
9:108 | لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا لَمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَىٰ |
Diyanet Meali: | Onun içinde asla namaz kılma. Temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi)… |
18:3 | مَاكِثِينَ فِيهِ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | İçlerinde ebedî olarak kalacakları..* |
18:20 | يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ وَلَنْ تُفْلِحُوا إِذًا أَبَدًا |
Diyanet Meali: | “Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman da bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz.” * |
18:35 | قَالَ مَا أَظُنُّ أَنْ تَبِيدَ هَٰذِهِ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Şöyle dedi: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.” |
18:57 | وَإِنْ تَدْعُهُمْ إِلَى الْهُدَىٰ فَلَنْ يَهْتَدُوا إِذًا أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar. |
24:4 | فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Onlara seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. |
24:17 | يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor. |
24:21 | وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكَىٰ مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. |
33:53 | وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. |
33:65 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا لَا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا |
Diyanet Meali: | Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır. * |
48:12 | بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | (Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. |
59:11 | لَنَخْرُجَنَّ مَعَكُمْ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمْ أَحَدًا أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. |
60:4 | وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | “Sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.” |
62:7 | وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ |
Diyanet Meali: | Ama onlar, daha evvel yaptıklarından dolayı asla ölümü istemezler. |
64:9 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ |
Diyanet Meali: | Ebedî kalacakları (cennetlere sokar). İşte bu büyük başarıdır. |
65:11 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا قَدْ أَحْسَنَ اللَّهُ لَهُ رِزْقًا |
Diyanet Meali: | İçinde ebedî kalacakları (cennetlere sokar). Allah, gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir. |
72:23 | فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.” |
98:8 | خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ |
Diyanet Meali: | İçlerinde ebedî kalacakları (Adn cennetleridir). Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. |