د و ر

KÖK HARFLER: د و ر

ANLAM: 

دَارَ : Evin etrafından gitmek, çevresini dolaşmak, etrafında dönmek. Hareket etmeye başladığı yere geri dönmek. Meydana gelmek. Bir daire içinde konuşmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

دَارَ (geniş zaman يَدُورُ mastar isim دَوْرٌ) ve اِسْتَدَارَ 

دَارَ بِالْبَيْتِveya دَارَ عَلَيْهِ veya دَارَ حَوْلَهُ : Evin etrafından gitti, çevresini dolaştı ya da etrafında döndü.

دَارَ : O kişi veya şey, hareket etmeye başladığı yere geri döndü.

دَارَ بَيْنَهُمْ : O şey, (örneğin, bir şarap kadehi) onların etrafında döndü.

دَارَ (bir hadise için kullanıldığında) : Meydana geldi. Sözcük, “bir daire içinde konuştu”, manasına da gelmektedir. 

دَارَتِ الْاَيَّامُ : Günler günlerin ardından geldi.

دَارَ بِهِ : Baş dönmesi olan bir kişiyle yerin ilgisi olduğu göründüğünden onunla döndü.

فُلَانٌ يَدُورُ عَلَى اَرْبَعِ نِسْوَةٍ : Falancanın dört karısı vardır.

اَنَا اَدُورُ حَوْلَ ذٰلِكَ الْاَمْرِ : O şey veya iş benim erimim veya gücüm dahilindedir.

تَدُورُ اَعْيُنُهُمْ : Gözleri dönmüş (33:19).

تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ : Aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin bir ticaret (2:282).

دَارٌ (eş anlamlı مَوْضِعٌ ve مَثْوًى ) : Bir ev; bir konak, özellikle geniş veya büyük bir ev; içinde başka bir yapı olmayan bir yapı veya alanı kapsayan kalınacak bir yurt; bir mesken.

دَارُ الضَّرْبِ : Nane.

دَارُ الْفَنَاءِ : Fani yurt.

دَارُ الْبَقَاءِ : Ebedi yurt.

دَارُ الْحَرْبِ : Düşmanın yurdu veya memleketi ya da düşman yurdu.

دَارٌ bir memleket veya bölge; bir şehir, kasaba veya köy, manalarına da gelmektedir. Çoğulu (دِيَارٌ ve دُورٌ) dur. Kabile. Bir yıl (حَوْلٌ) ve uzun bir zaman (دَهْرٌ) manalarına da gelmektedir. Ahiret, manasına da gelmektedir.

خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ : Evlerinden çıktılar.

 مَرَّتْ بِنَا دَارُ بَنِى فُلَانٍ : Böyle birinin oğullarına ait bir kabile yanımızdan geçip gitti. 

اَلدَّارُ : Yüce Peygamber’in (s.a.v) şehri, yani Medine.

وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُا الدَّارَ : Şehre, yani Medine’de, yerleşik olanlar (59:9).

ذِكْرَى الدَّارِ : Ahiret yurdunu hatırlatma.

دَيَّارٌ veya دَارِىٌّ : Bir yerde yaşayan kişi.

مَا بِالدَّارِ دَيَّارٌ : Evde kimse yok.

دَائِرَةٌ : Bir şeyin çevresi veya çevre uzunluğu; bir halka; bir daire; atın tüyü; burnun altındaki çukur; talihin dönmesi, özellikle talihin kötü yönde dönmesi; bir musibet; bir felaket, yenilgi; bozgun; katliam; ölüm.(Çoğul hali: دَوَائِرُ).

دَارَتْ عَلَيْهِمُ الدَّوَائِرُ : Başlarına felaketler geldi.

دَارَتْ بِهِ دَوَائِرُ الزَّمَانِ : Başına musibetler veya talihsizlikler geldi.

دَائِرَةُ السَّوْءِ اَوْ دَائِرَةُ السُوءِ : Başa gelen ve mahveden felaket.